Elitler Sınıfı - Cilt 15 - Bölüm 20 - Kiyopon vs Nagumo
Cilt 15 – Bölüm 20 – Kiyopon vs Nagumo
I2 ve I3 sınırının yanında diz boyu çalıların olduğu, kayalık bir bölge vardı.
“Yani buralarda bir yerde…?”
Ağır bir sırt çantası taşıyordum.
Beni neyin beklediğini bilmediğim için, sırt çantasını taşımak işimi zorlaştırıyordu. Tablet dahil her şeyi sırt çantasına koymaya karar verdim. Kıyı şeridi boyunca yürürsem, kaybolmam ve bu kaya tarlasına geri dönebilirim.
Ichinose, Tsukishiro’nun beni bitirmeyi planladığı yerin burası olduğunu söyledi.
Muhtemelen benimle aynı tabloya sahip gruplara farklı bir alan atandı. Bu bilgiden emin olmak isterdim ama gps için 1 puan harcayamayacağım maalesef.
Ichinose’n bu işe karıştığını bildiğimden, gitmek zorundayım. Eğer gitmezsem, Tsukishiro acımadan sınıfına saldıracaktır. Ona nasıl bir ceza vereceğini hayal bile edemiyorum.
Bir takım hazırlıklardan sonra, I2’ye doğru yürümeye başladım.
“Ayanokouji, bu ne tesadüf.”
Tabletini elinde tutan Nagumo, merakla bana baktı.
Durumumu göz önünde bulundurunca, kimsenin bu bölgede olmaması gerekiyordu.
Bu çocuğun ödül meselesi dışında Tsukishiro’yla bir bağı var mı acaba?
Hayır, öğrenci konseyinin unvanı muhtemelen Tsukishiro için pek bir şey ifade etmemiştir.
Burada şapkadan tavşan çıkar gibi çıkmasını hali hazırda elimdeki konuyla ilişkilendirmeme gerek olmasa da, dikkatli olmaktan zarar gelmez.
“Başkan Nagumo, neden buradasın?”
Etrafa biraz göz attım, Nagumo’nun grup üyelerinden hiçbirini görmedim.
“Merak etme. Burada sadece biz varız.”
Belki de emin olmak adına GPS araması yapmıştır.
“Yakınlarda görev yoktu. Neden buradasın?”
Nagumo güneydoğu yönünden bana doğru geliyordu.
“I4’te sahilde eğleniyordum. Malum, bu ıssız adadaki eğlencemiz sona eriyor.”
Neredeyse tüm öğrencilerin puan toplamaya odaklandığı bu son günde, o sahilde eğleniyormuş demek.
“Bu durum, kralın sözde sakinliği falan mı?”
Nagumo soruya cevap vermeden güldü.
“Ben de sana aynı soruyu sorayım, Ayanokouji. Burası belirlenen bir alan değil, görev de yok. Sen niye buraya geldin? Honami ile mi görüştün yoksa?”
Adını ağzına almasına şaşırmadım. Ichinose’ii doğrudan görmemiş olabilir ama
GPS araması yaptıysa, yakınlarda olduğunu anlamıştır.
“Bu seni ilgilendirir mi?”
“Hayır, hayır. Eğer ikiniz hala birlikteyse olsaydınız, konuşurdunuz. Ama sen
buraya tek başına gelmişsin, bu da farklı bir amacın olduğu anlamına geliyor. I2’de ne var, söylesene?”
Soruyu görmezden geldim. Nagumo konuyu değiştirerek devam etti.
“Issız ada sınavı sona eriyor, ha? Okulda öğrenci konsey başkanı olarak seninle konuşabileceğimiz zaman olmadığından, seninle bir kez konuşmak istedim.”
“Doğrudur.”
Göze çarpmayan bir öğrenciyim.
Karşımda ise, tek kelime dahi etmeden bir çocuğu ağlatabilen öğrenci konseyi başkanı vardı. Konuşmak için pek uygun konumlarda değiliz.
Ancak, buraya kadar sadece sohbet etmek için geldiğini düşünemiyorum.
“9‘ların bana yaptığı saldırıyı biliyorsun galiba.”
“Akıl yürütme konusunda fena değilmişsin.”
Ödül. Beni okuldan attıran kişiye 20 milyon puan verilecekti.
Kontrol Tsukishiro’da olsa da, Nagumo’nun da işin içinde olduğu doğruydu.
Nagumo gibi birisi için, durumumu gps aracılığıyla gözlemlemesi şaşırtıcı olmazdı.
9’ların ve benim gps hareketlerime bakarak, bana doğru topyekün geldikleri belliydi.
Nagumo bu özel sınavdaki büyük resmi benimle aynı seviyede görmüş. Hayır, benden daha iyi görmüştür.
Hatta hal ve hareketlerimi kavradığı için, burada bir anda kendini kolayca gösterebilmişti.
“Ödül için beni suçlama. Benim teklifim değildi.”
“Müdür Vekili Tsukishiro’nundu.”
“Bu kadarını bildiğine göre, açık konuşacağım. Puanın kaynağı müdür vekilinden gelecek. Öğrenci Konseyi başkanı unvanını kullanmasına izin verdim sadece.”
İsteyip istememesi önemli değildi; Müdür vekilinin emri olduğu sürece, Nagumo itaatsizlik edemezdi.
“Müdür vekilinden bir emir olduğu için, kabul etmek zorundaydın. Ama benim tanıdığım Öğrenci Konseyi Başkanı, böyle bir öneriyi reddedebilirdi, değil mi?”
“Eğer mesele sadece ödül olsaydı, kabul etmezdim. Ama adı verilen isim senden başkası değildi, Horikita-senpai’nin güvendiği tek isim.”
Demek Nagumo beni Horikita Manabu’nun adamlarından biri olarak görüyor.
“Cevap ver, Ayanokouji. Şimdi ne yapmayı planlıyorsun?”
‘Benim gibi önemsiz bir varlığı kendine dert etme’ diyebilseydim, keşke.
Ama Nagumo bunu cevap olarak kabul etmezdi.
Beni neyin beklediğini bilmediğim için, elimdeki zamanı biraz değerlendireyim.
“Bu seni ilgilendirmez, Başkan Nagumo. Sınavın sonuna konsantre olman gerekmiyor mu? Koenji ile arandaki puan farkı azdır. Geri dönmezsen, varış puanlarını alamazsın. Görevlere katılamazsan da, puanınız olduğu yerde sayar.”
Bir nevi, öne geçme fırsatını kendi ayağıyla itiyordu.
“Aklın bende kalmasın. Bugün Koenji’yi kesin olarak geçtim.”
Bu sözlerinden sonra Nagumo, arka cebinden bir telsiz çıkardı.
Grubundan uzakta olsa dahi, talimat vermek yetecekti..
“Ne yapacağını merak etsem de, madem cevap vermiyorsun, o zaman sorumu değiştireyim. Horikita-senpai’nin gözüne giren sen, benim beklentilerime layık mısın bir bakayım, bu da elbette ciddi olmak zorunda kalacağın anlamına geliyor.”
Buraya gelmesinin en büyük nedeni buymuş demek.
“Yani, öğrenci konseyi başkanıyla burada dövüşmem mi gerekiyor?”
“Kavgaya karşı değilim, ciddi bir dövüş isterim. Bu ıssız ada sınavı bitse bile, sonrasında yine de bir sürü dönemler arası savaşlar olacak, benim rakibim olmanı istiyorum.”
Öğrenci konseyi başkanı beni doğrudan düelloya davet ediyordu.
“Aramızda kimin kazandığı zaten bu ıssız ada sınavında belli değil mi?”
Nagumo şimdiye kadar sınavdaki başarı sıralamasında ya 1. olmuştu, ya 2.
Her ne kadar vahşi Koenji’nin hala avantajına çevirme şansı olsa da, zor bir mücadele olacaktı.
“Sen teksin, benim grubum 7 kişi. Böyle bir düello olmaz ama, değil mi?”
“Koenji daha uygun olmaz mıydı? Garip biri olmasına rağmen, o daha güçlü. Ben, bir kez bile ilk 10’a giremedim.”
Güçlü bir rakip istiyorsan, Koenji’ye git demeye getirdim.
“Eh, beklentilerimi aştığı doğru. Bu sınavda saldırıya geçmemi sağlayan tek kişi oydu. “
Kouenji’ye karşı tutumunu itiraf ederek omuz silkti.
Bu saldırı hareketini, şu anda kullandığı telsizle gerçekleştiriyordu.
“Tüm varış bonus ve görev puanlarını almak için 11.sınıfları bir bütün olarak yönetmek. Bu sadece öğrenci konseyi başkanının yapabileceği bir şey.”
9 ve 10.sınıfların aksine, neredeyse tüm 11.sınıflar Nagumo’nun kontrolü altındaydı.
Kouenji’yi engellemek istese, 11.sınıfları seferber ederek rahatlıkla yapabilirdi.
Ne kadar fiziksel olarak güçlü olursa olsun, uzun süre görevlere katılamazsa işe yaramazdı.
İlk 3 sırada yer alarak gösteriş yapan diğer tüm dönemler geriye düşecekti. Sonuç olarak, Kouenji sadece varış puanı alabilmiştir.
Bu arada Nagumo’nun grupları sürekli puan kazanarak puan farkını açacaktır.
“Yani, gerçekten de bu kadar ilerisini öngördün. Ne zaman fark ettin?”
“Plaj bayrakları etkinliğinden beri şüphelerim vardı. Son katılımcıyı Başkan Yardımcısı Kiriyama senin için kasıtlı olarak ayırmıştı.”
Ancak, ben gelince, boşluğu doldurmak zorunda kaldılar.
Nagumo, Kiriyama’gilin görevi tamamlamasını eğlenerek bekliyordu.
“Başkan Yardımcısı Kiriyama ile rakip olduğunuzu sanıyordum, ama durum farklıymış.”
“O çocuk benden nefret etmesine rağmen, sırf A sınıfına girmek için benimle takım oldu.”
“Özel bir durum olan Koenji’yi şimdilik bir kenara bırakalım. Ortalama bir öğrenciye bir şey yapmak istemem.”
Cevabımı duyan Nagumo, komik bularak güldü.
“Bana ortalama mı diyorsun? Hiç güçlü olduğumu düşünmüyorsun, ha.”
“Öyle demek-—“
İnkar etmek istedim ama Nagumo sözümü kesti.
“11.sınıfları seferber ederek kazandığımı düşünüyorsun, ama durum öyle değil. Şimdi sana süper gücümü göstereyim.”
“Süper güç mü?”
“12. günkü grup sıralamanı tahmin edeyim.”
Sadece ilk 10 ve son 10 grubun sıralaması herkese açıktı. Bu 20 grup hariç 137 grup vardı. Tabii ki, sıralamamı tam olarak bilen tek kişi bendim.
Tarih değişmeden önceki son sıralamam da 16 idi.
“Sıralaman 11‘di, değil mi?”
Nagumo kendinden emin bir şekilde söyledi, ama tam tutturamamıştı.
Ancak, bunu gülümseyerek gösteremezdim. 12. gün, 9’larla olan mücadelemden dolayı sürekli gps araması yaptım. Harcama yapmasaydım 11.olurdum.
Kurallar gereği, tüm grupların sıralamasını bilemez. Esasen, Nagumo’nun söyledikleri bir temele dayanıyor.
“Çok yaklaştım değil mi? O zaman 15 ya da 16 diyorum. “
“Evet. Gerçekten takdire şayansın.”
İtiraf edince, Nagumo sakince kabullendi.
“Süper gücüm yok tabii, dalga geçiyordum. Sadece tahmin ettim, gerçekten gücünü gizlediğini varsayarak.”
Anlaşılan Nagumo denen çocuk düşündüğümden çok daha iyiymiş.
“Dikkat çekmemek için sıralamanı ilk 10‘un altında tuttun. Koenji’ye karşı savaşımı kaybedersem, geri dönüş yapma şansın var. “
Dikkat çekmemek için, 12.günden önce sıralamamı gözetim altında tutuyordum.
Yorgunluk herkesin içine işledikçe, üst sıralara çıkma hızı azalacaktı. Koşullara bağlı olarak, bolca puan toplayabilir ve bir anda ilk 3’ü hedefler hale gelebilirdiniz.
Maalesef, ben şu anki sıralamamda kalmayı planlamıştım.
“Fark ettin mi? En başından beri bu mümkün değildi.”
Geliştirdiğimiz strateji en başından beri Nagumo tarafından işe yaramaz hale getirildi.
“11.sınıftan Kurona 10. sırayı sürekli koruyor, fark ettin mi? Gizlice puan biriktirmeyi amaçlayanları durdurması için onun o sırada olmasını sağladım.”
- ve 10. sıra arasında puan farkı çok olmasına rağmen, her geçen gün üst sıraları hedeflemek benim için zorlaşıyordu.
Tabii, bunların hepsi Nagumo’nun planına göre tıkır tıkır işliyordu.
Görünmeyen düşmanları zorla ortadan kaldırarak, bakışlarını görünenlere çevirmişti.
“Yeterince güçlü olup olmadığından hep şüphe ettim, ama şimdi çözdüm seni. Sıra geldi, başını ezmeye.”
“Planının bir parçası bu muydu? Son gün Koenji’ye yapılan saldırıyı sen mi emrettin?”
“Puan kazanmak benim için çocuk oyuncağı. İster 400 olsun, ister 500 puan olsun. Ama böyle eğlencesi kalmıyor, haksız mıyım? Şimdi 9 ve 11‘leri yeneceğine dair bir umudu var. Benimle olan savaşını kaybedince, yüzündeki pişmanlığı görebilme fırsatımız olacak.”
Nagumo, en güçlü grubun bir parçası olarak, iki haftalık savaşı tatilde gibi geçirmişti.
Ardından son gün, Kouenji’yi yenerek ilk sırada yer alan varlık olacaktı.
Nagumo ciddi olsaydı, belirli grupların puanlarını bilirdi. GPS aramalarından ve Nagumo’nun yandaşlarının bilgi akışından, kimin neyden puan kazandığını anlardı. Sıralamanın tam bilinmediği bugün bile, Nagumo, Kouneji’nin kaç puanı olduğunu az çok anlamıştır.
Başka bir deyişle, sadece bir puanla dramatik bir zafer kazanması mümkündü.
“Her neyse, Kouenji‘yi boş verelim. Bu okulda yapacağım son şey seni yenmek olacak, Ayanokouji-kun!”
Horikita Manabu’nun peşinden koşan Nagumo, onun gölgesini üzerimde görmek istiyordu.
Onu alt etmek istiyor, kim kazanmış kim kaybetmiş belli olsun istiyordu.
“Maalesef, 10/D’nin lideri Horikita. Üst sınıflarla karşılaştığımız özel bir sınavda,
seninle kafa kafaya gelecek kişi ben değilim.”
“O zaman seni ön plana çıkartmaya zorlayacak bir ödül koyarız.”
Başka bir deyişle, durumumu açığa çıkarmakta tereddüt etmeyeceğini ima ediyordu.
“Kusura bakma ama acelem var. Bu konuya sonra devam edelim.”
“Bu kadar kolay kaçabileceğini mi sanıyorsun? Benimle dövüşmeden gitmene izin vermeyeceğim.”
Nagumo beni takip ederek arkadan yakaladı.
Kısa bir süre sonra beni neyin beklediğini bilmediğim için, Nagumo’nun etkilenme ihtimalini göze alamam. Rakip Tsukishiro olduğu için, en kötü ihtimalle Nagumo sahip olduğu her şeyi kaybedip okuldan atılabilirdi.
Onu sözlü ikna etmeye çalışmamın Nagumo üzerinde etkisi olacağını da sanmıyorum.
Elbette, yalan söyleyerek de kurtulamazdım.
Duraksayıp arkama baktım.
“Benimle dövüşmek istiyorsan-——“
Nagumo yanlış anladı ve güldü. Bense göğsünü sertçe dokunarak onu ittim.
Nagumo bir kouhai’nin ona saldırmasını beklemediği için, hiçbir direnç göstermeden poposunu üstüne yere düştü.
Elinde tuttuğu tablet ve cebindeki telsiz de onunla beraber yere indi.
“Ne–—?”
Nagumo başına ne geldiğini idrak edemedi. O ne olduğunu anlamadan önce, bu işi bitireceğim.
“Başkan Nagumo, yeteneklerin Başkan Horikita’nınkinden farklı olsa da, bu okulun zirvesinde kalmana izin veriliyor. Bu özel sınavda kolayca üst sıralarda yer aldın ve sınavı kontrol altında tutuyorsun. Ama seni yeneceğim.”
Sakinleşmesine ya da sinirlenmesine imkan vermeden devam ettim.
“Aşmaman gereken sınırlar var, anlayış göstermen gerekiyor.”
“Ha?…. Saçmalama. Bana emir verecek gücü nerden buluyorsun sen?”
“Saygıma layık bir senpai‘sin diye, sana tolerans gösterecek değilim.”
“Ah? Ne dedin sen—”
Nagumo’nun gözlerine sert ve ölüm tehdidiyle baktım.
“….!?”
“Ne dediğimi anlamıyor musun?”
Nagumo korkmadığını belli edercesine, güçlü bir şekilde ayağa kalktı.
“Önde olan benim, neden geri çekilecekmişim? Beni bu kadar küçümseyen ilk kişi sensin, Ayanokouji…”
Tam o sırada Nagumo’nun yere düşen telsizinden haber geldi.
[Nagumo, Koenji’nin katıllacağı üç göreve de üst üste engel oldum. Başka isteğin var mı? Dinlemedeyim.]
11.sınıf öğrencisinin neşeli sesi duyuldu. Koenji’yi engelleme stratejileri iyi gidiyor galiba.
Nagumo gelen sese tepki vermeden sadece bana baktı.
[Hey, Nagumo. Bilgi vermezsen, harekete geçemeyiz. Koenji’yi 2. sıraya düşürmek için sonuna kadar saldırıya devam etmek gerekiyor mu, gerekmiyor mu?]
“Cevap vermemekte ısrarcı mısın?”
Nagumo için önemli olan bir görüşmeydi. Nagumo sessizce telsizi eline alıp iletişimi kapattı.
“Benim için önemli olan Kouenji değil.”
Üzerindeki kumu silkelemeden Nagumo üzerime yürüdü.
“Seni yeneceğim. Bu benim öğrenci konseyi başkanı olarak son görevim.”
Duygularının kararlarını etkilemesine izin vermek..? Öğrenci konseyi başkanı azmini çelik gibi kullanarak, bakışlarımla yaptığım baskıyı bastırıyordu.
“Ben…!?”
Nagumo’nun göğsüne tereddüt etmeden yumruk attım.
“Ah, sen…!!!”
Bir anda nefes alamayıp bilincini kaybederek yere düştü.
Nagumo’yu yere yıkılmadan tutup bir ağaca yasladım.
Tavsiyeme kulak asmadığına göre, onunla başa çıkmanın tek yolu buydu.
Nagumo’nun saati anormal durumunu tespit ederek 5 saniye çaldı.
Uyanması uzun sürmez.
20-30 dakikaya kalkar.
Ne olursa olsun, Nagumo bundan sonra yaşanacaklara dahil olmamalıydı. Maalesef, bu ıssız ada sınavı bittikten sonra, başıma belayı alacağım. Ama şu anda, önemsiz bir mesele olarak kapanmalı.
Tsukishiro meselesini çözemezsem, geleceğin kapılarını aralayamam.
✩ ✩ ✩ ✩