Elitler Sınıfı - Cilt 16 - Bölüm 1 - Ayak Sesleri
Cilt 16 – Bölüm 1 – Ayak Sesleri
Yaz tatili bitti. 10.sınıfın ikinci dönemi bugün başlıyor, böylece üç yıllık okul hayatımızda yeni bir döneme gireceğiz. Kravatımı bağladıktan sonra ceketimi düzelttim. Aynaya bakıp saçımı düzenledikten sonra, dışarı çıktım.
Yolda yüksek sesle esneyen Sudou, beni görünce beraber gitmek üzere yola koyulduk. Selamlaştıktan sonra, aynı hızda yürüyerek yurttan çıktık.
“Suzune, ikinci dönem sınavlarının erken başlayabileceğini söyleyince, bütün gece uyumadım.”
“Yaz tatilinin son gününde ders mi çalıştın?”
“Evet. Yardımcı olduğu için, müfredattaki her şeyi öğrendim. Sınavlarda yüksek puanlar alarak ÖYD‘de Akademik Yeteneğimi B veya daha yükseğe çıkarabileceğim, umarım.”
‘B’ ve üstü biraz zor olabilirdi.. Eh, belki de o kadar da zor olmaz başarması.
Yaz tatilinde çok çalıştıysa, akademik performansı daha da artmıştır. “Zeki ve kaslı” ifadesinin oldukça iyi uyduğu bir çocuk haline geldi.
Geç kalma, devamsızlık ve sınıfta uyuma gibi küçük davranış sorunları büyük ölçüde azalmıştı.
Duruma bağlı olarak hiddetlendiği zamanlar hala olsa da, bu olgu da Sudo’nun bir özelliği, onunla özdeşleşiyor.
“Biraz garip bir soru olacak ama Kanji ve Shinohara öpüşmüş müdür ya da ne kadar iyidir araları…?”
“Eh?”
“Kız arkadaşı olduğu için onun adına mutluyum, ama benden önce birini bulduğu için, sinirim bozuluyor. Son zamanlarda kendimi garip hissediyorum.”
“Neden doğrudan ona sormuyorsun? Ike, sana her şeyi anlatır bence.”
“… Sanki ona böyle bir şey sorabilirmişim gibi konuşuyorsun. Yani, el ele tutuştularsa iyi… bundan daha ileri gittiklerini duyarsam…… Sağ kolum uzun zaman sonra ilk kez kükrer…”
Demek bunu kast ediyordu. Bu kükreme başını büyük belaya sokacaktır.
“Ike mutluysa her yerde rahatça konuşur. Sormazsan öğrenemezsin zaten, haksız mıyım?”
“Haklısın ama malum mesele; aşk hayatı. Deneyimlemediğim için, emin olamıyorum. Bu arada, daha önce kız arkadaşın oldu mu, Ayanokouji?……… Nasıl bir duygu merak ediyorum.”
Ike’la ilgili başlayan bu muhabbet, beklenmedik bir şekilde bana döndü.
İstemsizce Sudou’nun tutkulu bakışlarını üzerimde hissettim, sanki “nasıl hissettirirdi” diye soruyordu.
“Yalan söylemeyim, dürüst olayım o zaman. Geçen gün ilk kez sevgili yaptım.”
“…… Gerçekten mı? Ciddi misin?”
Burada konuyu değiştirsem bile, Kei gündeme getirecekti, malum.
Dürüstçe cevap verince, Sudou başını tutarak derin bir of çekti.
Ardından, omuzlarımdan bir anda tutuverdi.
“Y-y-y-y-y-yoksaaaaaa!?”
“Sakin ol. Düşündüğün kişi değil.”
“S-sen emin misin!? Suzune olmadığını söylüyorsun, değil mi?”
“Evet, evet. O değil.”
“T-tamam. Peki, o zaman sorun yok…… Kalbim duracak sandım……”
Sol avuç içini alnına dokundurarak alnından teri sildi.
Endişesini bana belli edercesine, avcunu bana doğru gösterdi.
“O zaman, kim?”
“Şey–“
“İşte! Buldum seni.”
Sudo soğukkanlılığını tam geri kazanmışken, arkamızdan birkaç ayak sesi duyuldu. Çok geçmeden bu ayak seslerinin sahibi, kızgın bir ifadeyle bana baktı.
“Bugün beraber okula gidelim mi dersin diye bekliyorken odanda bile olmadığını öğrendim!”
Kei yanaklarını biraz şişirerek sitem etti.
“Ama bana birlikte gidelim demedin ki.”
“Şey…… Çünkü gerilince, son anda karar verdim……”
Sudo, aniden bize şüpheli bir şekilde baktı.
“Aramızda önemli bir mesele konuşuyoruz. Sohbetimizi bölme, Karuizawa.”
Anlaşılan, aramızda gelişen bu doğal konuşmayı garipsemiyordu. Yanımıza gelmesinden memnun değildi.
Şimdi düşününce, bu ikili nadiren iletişim kuruyordu.
Aralarındaki ilişki ne iyi ne de kötüydü. Hayır, net bir bir cevap belirtmem gerekirse, kötü idi.
“İlişkimizi bugün açıklamayı düşünüyor musun, Kei?”
“Eh? Evet. Sadece zamanlamayı ne zaman ayarlasam diye düşünüyordum…… İkinci dönem başlar başlamaz duyurmak doğru gelmiyor…… Yani, <Kızlar, dinleyin> diye başlamak tuhaf geliyor kulağa ya.”
“Yousuke ile birlikteyken, hiç çekinmedin ama.”
“Bu ikisi çok farklı konular. Hatta, şuan farklı bir durumdayız.”
“Oi, oi, siz ne konuşuyorsunuz…… ne…… oluyor yahu… Eh?”
Donup kalan Sudou şaşkındı, ona ilk adıyla seslendiğimi fark etmiştir herhalde.
“Ney…… Burada neler oluyor, Ayanokouji?”
Tam olarak idrak edemese de Sudou’nun ilişkimizi öğrenen ilk kişi olması fena değildi.
“İkimiz sevgiliyiz.”
Kei sırıtarak sağ dirseğiyle koluma birkaç kez vurdu.
Galiba ona ben söylediğim için mutlu oldu.
“Ne…… ney!? Şaka yapıyorsun, değil mi!?”
Tahminimden daha büyük bir sesle bağırarak birkaç adım geri attı.
Etrafta sınıftan birileri yoktu ama diğer sınıflardan öğrenciler merakla bize doğru baktı.
“Çok gürültü yapıyorsun.”
“Özür dilerim. Ama, yani!? Neden Karuizawa?”
“Ne demek istiyorsun, benim neyim var be?”
“Demek istediğim bu deği— Yani, ama neden? Anlayamadım.”
Şaşkınlığını göstermek adına birkaç adım geriye atıp, afallayarak başını salladı.
“Ne yani? Horikita’yla çıkmamı mı tercih ederdin?”
“Bunu asla kabullenemezdim!…… Hayır, demek istediğim…… Bir dakika.”
Aniden omuzlarımdan tutup kulağıma eğilerek fısıldadı.
“Bu tarz konular pek dile getirilmez ama…… Karuizawa, Hirata’yla çıkmıştı… ortaokulda da ne kadar uslu biriydi bilmiyoruz.. değil mi ama? Bu konular seni rahatsız etmiyor mu? Yani böyle sorunlu biriyle çıkmak…ne bileyim işte.”
Belki de sınıf arkadaşlarımın Kei Karuizawa’ya ait izlenimi budur.
Ben de onun geçmişini öğrenene kadar, onu hep böyle bir kız olarak görüyordum.
“Ne fısıldaşıp duruyorsunuz öyle?”
“Yok, yok bir şey.”
Sudou, Kei’nin sert bakışlarını geçiştirmek için konuyu kapattı. Belki de yanında dedikodusunu yaptığı için kendisini kötü hissetmiştir.
“Ayanokouji ve Karuizawa sevgililer ha…? Hayır, hayır, ne kadar düşünürsem düşüneyim, idrak edemiyorum; aklım almıyor. Az önce uyukluyorum diye şikayet ediyordum, şimdi bilincim açıldı. Ne ilginç bir ikinci dönem başlangıcı oldu böyle.”
⚝⚝⚝⚝⚝⚝⚝