Elitler Sınıfı - Cilt 16 - Bölüm 10 - Toplantı
⚝⚝⚝⚝⚝
Önemli NOT: Çeviri dosyasındaki bölümlerin sıralamasında bir karışıklık olmuş, cilt 16 – bölüm 7’de; 7. ve 8.bölümler var. Okumadığını düşünen, tekrar okusun. Bölüm 8’de ise 9.bölüm yer alıyor. Sıralama kaydığı ve isim değişikliği yaptığım zaman yorumlar kaybolup link yenileneceği için, 10.bölümden devam ediyorum. Keyifli okumalar.)
Cilt 16 – Bölüm 10 – Toplantı
Ring! Ring!
Kulaklarımda 10 yıldır değişmeyen alarm çınlayıp durdu.
Elimi rastgele uzatıp alarmı kapatayım derken saat yere düştü.
Ring!
Son kez çaldı…
Sürekli kontrol edip düzenlediğim saat olduğu için, böyle bir darbeyle bozulmayacaktır.
“…Saat 6 olmuş, huh…”
Iki saatten fazla uyuyamadan geceyi sabah etmişim. Ne zaman pijamalarımı giydiğimi bile bilmiyorum. Kıyafetlerimi yerden hızlıca alınca telefonum ve bataryam bir anda yere düştü.
“Çok aceleci davranmışım. Telefonuma yazık oldu.”
Aynada kendime baktım.
“Yüz ifadem ağırlaşmış…”
Çok kötü durumda değilim ama çocukların önüne böyle çıkamam. Son birkaç gündür zar zor uyuyorum zaten, gözlerimin altında siyah halkalar çıkmış.
Güzelce yüzümü yıkadım, normalde pek sürmediğim makyaj malzemelerimi çıkarttım. Kendi halimde olmayışımın sebebi..…hayır, bu tuhaf halimi öğrencilere belli edemem.
Elime cilt losyonumu alırken, aynada kendimle göz göze geldim.
“Ne kadar da çirkinim.”
Refleksle yanağıma dokundum.
Elimde hissettiğim pürüzsüzlük ve hoş cildim, öğrenci zamanlarımla kıyaslanamazdı.
“Yaşlanmışım.”
10 yıl…. 10 yılı aşmış.
Her gün on yıl gibi geliyordu aslında.
“Böyle şeyler, önemsizleşti artık, ha…”
Zamanın nasıl akıp gittiğini bilmiyor değilim. Hep farkındaydım.
Hareket etmeye başladım, elimdeki losyonu sürüp makyaj yapmaya geçtim.
Bir gün olacaktı bu.
Öğretmen olmaya karar verdiğim an, bunun bilincindeydim. Farkındaydım ama hazırlıklı değildim sadece.
“Sakin olmalıyım. Bu benim mücadelem değil. O zamanların üzerinden çok sular aktı. Bu sınıf, bu sınavı kolayca atlatabilir. Tamamdır. Gerilmeye gerek yok.”
Kalp atışlarımın hızlanmasına engel olmak adına, bu mücadelenin bana ait olmadığını hatırlattım.
Böyle bir söylem beni rahatlatmadı ama.. aksine daha hızlı attı kalbim.
Böyle giderse sınava kadar dayanamam. Bir şeyler düşünmeliyim.
Iki elimi de aynaya dayayarak kendime bakıp fısıldadım.
“Kendimi toplamalıyım…”
⚝⚝⚝⚝⚝
Öğretmenlerin sabahki işleri beklenmedik bir şekilde çok oluyor.
Bu okul, onların hem iş yerleri hem de yaşam alanları. Okulun içinde yaşadıkları için, yapacak işleri hayliyle daha fazla; derslere hazırlanma, anlaşmaları kontrol etme, ve hatta havuzun suyunun kalitesini bile kontrol etmek onlara düşüyor.
Bireysel hazırlıklarının yanı sıra, günlük sabah öğretmenler toplantısı düzenliyorlar. Özel sınav günlerindeyse, bu yoğunluk kat be kat artıyor.
Öğrencilerin okul yaşamlarından sorumlu oldukları için, hata yapma lüksleri yok.
“Özel sınavda, öğretmenler olarak sınıfımıza müdahale etme konusunda dikkatli olmalıyız. Sınıfımızı korumak istiyoruz, evet. Ancak onlara yardım etmemekle yükümlüyüz.”
Dört sınıf öğretmenin toplanmasıyla, bu özel sınavdan sorumlu olan Ikari-sensei, sert bir ifade ile çalışma arkadaşlarını uyardı.
“Um, şuan söz hakkı almam doğru olmayabilir ama konuşabilir miyim?”
“Tabii, Hoshinomiya-sensei?”
“Yanlış hatırlamıyorsam… bu özel sınav son kez uygulandığında 11 yıl önceydi, öğrencilerine öğretmenler yardım edemesin diye değiştirilmişti? Bu sefer neden öğretmenlere sadece dikkatli olun diye uyarı veriliyor? Bence adil değil.”
Verilen uyarıdan sonra öğretmenler, sınıflarına müdahale etmemek adına fikirlerini dile getirdiler.
Önerildiği gibi, öğretmenlerin sınıf değişikliği yapması doğru bir stratejiydi.
Rakip bir sınıfa yardım etmek için, kendilerini ele verecek değillerdi.
“Böyle adil olacağına inanıyorsunuz…?”
Sohbete Sakagami-sensei de katıldı.
“..Öyle mi?”
“…Verilen karar bu. Size ekstra bilgi veremiyorum.”
“Öyle karar verildi demek.”
Özel sınavlarda, öğretmenlerin söz hakkı yoktu. Başkan Sakayanagi ya da görevli üst düzey yöneticiler karar merci idi.
Öğretmenlere düşen, verilen kararları harfiyen yerine getirmekti.
Ciddiyetle toplantıda söylenenleri dinleyen Chie, hoşnutsuzluğunu belli etmeden duramıyordu.
Ikari-sensei de fikrini dile getirdi.
“Kendi tahminimi söylüyorum. Bu özel sınavda öğrencilerimizin saklamak istediği şeyler gün yüzüne çıkabilir. Yani, bir sınıfla ilgili fazlasıyla bilgi edinilebilir. Diğer öğretmenlerden birinin bu tarz bilgileri edinmesi, gelecekteki sınavları etkilemez mi?”
“Bu durum, öğretmenlere, yani bizlere güvenilmediğini gösteriyor.”
“Yapacak bir şey yok. Bu özel sınavı, galiba üç öğretmenimiz daha önce geçirmiş.… bu sebepten dolayı, her sınıfa kendi sınıf öğretmeni giriyor olmasın?”
“Evet, doğrudur.”
Chie itiraz etmeden kabullendi.
“Hoshinomiya-sensei… devam ediyorum?”
“T-tabii, buyurun.”
Hoşnutsuzluğunu belli etmesine rağmen, Ikari-sensei dikkate almadan konuşmasına devam etti.
“Sizden sorumlu gözetmen, sizin öğrencilere tavsiye verdiğinizi fark ederse, uyarı alacaksınız. Devam ederseniz, maaşınızdan kesinti olacak. Farkında olmadan dahi olsa, öğrencilerinizi bir seçim yapmaya yönlendirirseniz—-, söylememe bile gerek yok herhalde devamını.”
Anonim oy birliğinin sağlanmasındanki en önemli faktör, öğrencilerin yönlendirilmesiydi. Eğer bir öğretmen, öğrencileri bir seçeneğe yönlendirirse, sınavın amacına aykırı olacaktı.
Öğretmenlerin böyle bir niyeti de yoktu. Öğrencilere çok bağlanmadan, işlerini yürütmeye çalışıyorlardı.
Bu sınava dair kötü anıları olmalarına rağmen, bu gerçek değişmeyecekti.
“Toplantı bu kadardı. Lütfen bugünkü özel sınavda özenli çalışalım.”
Böylece sabahki günlük toplantı bitmiş oldu.
Chabashira sadece işi olarak görse de, belki de öyle hissetmiyordu.
⚝⚝⚝
Zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden, öğlen ediverdi. Öğlen molasında, Chabashira öğretmenler odasındaki masasına yemeğini çıkartı.
Birkaç lokmayı zar zor ağzına alıyor, yemekte zorlanıyordu. Üçüncü lokmasını yemeye uğraşırken, iştahı kesilerek yemeyi bıraktı.
Bentosunu kaldırıp etrafı topladı.
Çok geçmeden öğle molasının bittiğine işaret eden zil çaldı. Boş öğretmenler odasından çıktıktan sonra, koridora yönelmesiyle, arkasından bir ayak sesi duydu.
“Zamanı geldi, Sae-chan.”
“…Chie.”
“Dünden beri bir garipsin. Uyuyamadın değil mi? Özel sınav yüzünden?”
Durumunun farkedilmesinden hoşlanmasa da sessizce dinledi. Hatta, cevap veremiyordu, yalan söylemediği için.
“Şuanki sınıf beni ilgilendirmiyor. İster sınavı başarıyla tamamlasınlar, ister tamamlamasınlar. Umurumda değil.”
“Fufu? Bu kadar net bir fikrin olduğundan şüpheliyim. Ama neyse. Sae-chan, A sınıfını hedefleyecek yeterliliğe sahip olmadığının farkındasın değil mi?”
Cevap beklemeden Chie, arkasını dönüp ilerledi.
Chabashira, başını öne eğip kaldıramadı.