Youkoso Jitsuryoku, Cilt 1, Kısım 8, Part 4

Öğle tatilinde, sadece bir amaç için yerimden kalkmıştım. Kafeteryaya doğru yola koyuldum.

“Nereye gidiyorsun?”

Sınıftan alelacele çıktığımı fark eden Kushida peşimden geldi. Önüme geçtikten sonra bana eğilerek baktı.

“Yemek arasındayız, ben de kafeteryaya gitmeyi düşünüyordum.”

“Harikaaa. Seninle gelmem sorun olmaz dimi?”

“Olmaz ama beraber gidebileceğin çok fazla arkadaşın var biliyorsun değil mi.”

“beraber yemek yiyebileceğim bir sürü arkadaşım var evet. Ama senin hiç yok.  Bir de, genel de ilk Horikita-san ile konuşurdun, ama bugün hiçbir şey söylemedin. Dün personel odasında bir şeyin seni endişelendirdiğini söylememiş miydin? O neydi?”

Her zamanki gibi, Kushida çevresine kulak kesiliyordu; ya da, çevresini inceliyordu demeliyim. Normalde birisinin böyle yapması epey can sıkıcı olur. Ama Kushida olunca garipsemiyorum. Şans eseri sırrını öğrendim. Kötü bir şey yapmam.

“Sana anlatabilirim ama kimseye söylemeyeceğine söz vermen şartıyla?”

“Sır saklamak en güçlü yanım!”

Kafeteryaya doğru yola çıktık. Çok geçmeden, kafeteryadaki kalabalığa karışıp yemekhanenin bilet/fiş makinesinin önüne vardık. 2 kişilik yemek fişi aldıktan sonra, yemek fişi makinesinin yanından uzaklaşıp sıraya girmedim. Yemek alan öğrencilerin ellerine bakmaya başladım.

“Nedir?”

Kushida bana merak dolu gözlerle bakıyordu.

“Endişelendiğim şeye bir cevap bulmam için beni yönlendirebilecek bir ihtimal.”

Öğle yemeği alan her öğrenciye dikkatlice baktım. Yaklaşık 20 öğrenci sonra, hedefimi belirledim.  Öğrenci yemeğini alıp yavaş yavaş bir masaya doğru yöneldi.

“Tamam, hadi gidelim.”

“Ne? Ok.”

Yemek fişlerimizi çabucak değiştirip öğrencinin yanına doğru gidip oturdum.

“Um, pardon. Üst sınıflardan…sın, değil mi?”

“…Ha? Sen de kimsin?”

Sessizce başını kaldırıp bana baktı, ilgisizdi.

“2.sınıftan mısın? 3.sınıftan mı?”

“3.sınıf. Sen de birinci sınıfsın ha.”

“Ben, D sınıfından, Ayanakouji-kun. Senpai, sen de D sınıfındasın değil mi?”

“…Bu seni neden ilgilendiriyor?”

Kushida  “Nasıl bildin?” diye sordu, şaşkın şaşkın bakıyordu.

“Çünkü sadece ücretsiz yemek alma hakkı vardı. Çok da lezzetli değiller, dimi?”

Senpai ücretsiz vegan yemeklerinden yiyordu.

“Yemek yerken niye canımı sıkıyorsunuz.”

Oturduğu masadan kalkıp gitmeye çalıştı ama onu durdurdum.

“Senden bir ricam var. Eğer beni dinlersen, sana minnettarlığımı göstereceğim.”

“…Minnettarlığını mı?”

Sessim, kafeteryadaki gürültüye karışıp gitti.  Senpai’nin yanında oturan öğrenciler de aralarında muhabbete dalmışlardı.

“İlk sömestr ara sınav sorularınız sizde duruyor mu hala?  Ya da hala eski testleri saklayan birisini tanıyor musun, bize kim olduğunu söyler misin?”

“Hey, ne söylediğini kulağın duyuyor mu senin?”

“Şaşırtıcı bir şey değil ki bu. Eski sınav sorularına çalışmanın okul kurallarına aykırı olduğunu düşünmüyorum.”

“Bana neden soruyorsun?”

“Hiç puanı olmayan birisiyle anlaşma yapmanın daha kolay olacağını düşündüm çünkü. Açıkçası, vejetaryen yemekleri de lezzetli değil. Tabii, eğer gerçekten bu yemekleri yemekten hoşlanıyorsan, konu değişir.  Ne diyorsun peki?”

“…Ne kadar ödeyeceksin?”

“10,000 puan. En fazla bu kadar verebilirim.”

“Ben de hiç sorular yok.. ama kimde olduğunu biliyorum. Eğer ondan yardım etmesini isteyecekseniz en az 30,000 puana ihtiyacınız var.”

“30,000 çok fazla. Bu kadar param yok.”

“Ne kadarın var peki?”

“…20,000 puan.”

“O zaman 20,000 puan… Hayır, 15,000 puan yeter. Daha az olmaz.”

“15,000 puan, ha…”

“Hiç tanımadığın birisinden eski sınav sorularını isteyecek kadar düştüyseniz, gerçekten çok zor durumda olmalısınız. Sonuçta, okul düşük not alan herkesi okuldan atıyor. Epey arkadaşım okuldan gitmek zorunda kaldı.”

“Anlıyorum. …Tamam.  15,000 puan ödeyeceğim.”

“O zaman anlaştık. Tabii, ödemeyi önce yapman gerekiyor.”

“Sorun değil. Ama eğer sözünden cayarsan, seni asla affetmem. Okuldan atılmanı sağlarım.”

“…Peki. Kötü bir şey olsun istemem.  Bir kouhai’ye kazık attığıma dair söylenti çıkarsa, zaten affetmezler beni.”  (Ç.N: kouhai: çömez.)

“Peki, o zaman senpai, sana 15,000 puan vereceğime göre, bana ekstra bir şeyler de verebilir misin? Deneme testinin cevaplarını da görmek istiyorum.”

“Peki, omu da eklerim. Ne yapmaya çalışıyorsunuz bilmiyorum ama boşa bence.. ama eklerim onu da.”

Senpai ne düşündüğümü anlamış gibiydi.

“Teşekkürler.”

Senpai hemen masadan kalktı. Fark edilmek istemedi büyük ihtimalle.

“H-hey, Ayanokouji-kun… Bu… gerçekten de sorun çıkartmaz mı bize?”

“Hayır, hem de hiçbir problem çıkmayacak. Puan transferine okul izin veriyor. Yani, hiçbir ihlal söz konusu değil.”

“Sorun değil tamam ama geçen yılların sorularını almak sahtekârlık değil mi?”

“Sahtekârlık mı? Hiçte değil. Eğer okul yasaklamış olsaydı, mutlaka kurallarda yer alırdı. Hem senpai ile konuşurken başka bir şeyden de emin oldum. Bu tarz alışverişler o kadar garip gelmedi ona.”

“Ha…?”

“Çok şaşırmadı hemen teklifimi dinlemeyi kabul etti. Galiba ilk kez böyle bir alışveriş yapmıyordu. Sadece ara sınavın cevapları değil hem de deneme sınavının da cevapları var onda. Kesin bilgi.”

Kushida şaşkın şaşkın bakıyordu.

“Ayanokouji-kun, Çok farklı birisisin. Epey şaşırdım.”

“Bu, Sudou ve diğerleri okuldan atılmasınlar diye küçücük bir önlem sadece.”

“Ama bu atağımız işe yaramayabilir. Eski sorular, eski sonuçta, dimi? Bu yılki sınavlarda belki hiç benzerlik olmayacak.”

“Sorular tamamen aynı olmayabilir. Ama benzerlikler mutlaka olacaktır. Son deneme testi böyle bir ipucu barındırıyordu.”

“İpucu mu?”

“Kolay sorularla birlikte zor soruların da olduğunu sen de fark etmiştin değil mi?”

“Evet, evet. Her bölümdeki son sorulardı onlar. Hiç anlamadım o soruları ben.”

“Sonra tekrar baktığımda sorulara, o zor soruların 2. ve 3.sınıfların öğrendikleri konulardan olduğunu fark ettim. Yani, birinci sınıf öğrencilerinde o soruları çözmeleri beklenmiyordu. Böyle çözülemeyecek problemleri sınava dahil etmeleri mantıksız değil mi? Çözmemiz için değil de başka bir sebep için teste eklendiklerini düşünüyorum. Eğer bir önceki deneme testindeki sorularla bu testteki sorular aynıysa, ne olur sence?”

“…Eğer soruları görmüş olsam, testin tamamını çözerdim.”

Aynı durum, ara sınavlar için de uygulanabilir.

Kısa bir süre sonra, 3. Sınıftaki senpai’den dosya içeren bir mesaj aldım. Eski sınav sorularıydı. Önce deneme sınavını kontrol ettim. Önemli soru şuydu; sınavlardaki son 3 sorular aynı mı, değil mi?

Kushida da telefonuma bakmaya çalışıyordu.

“Öyleler mi? Aynı sorular mı?”

“Neredeyse aynı. Sorular, cümleler hatta tüm kelimeler aynı.”

“Harika! Eğer bunu herkese gösterirsek, başarmamız çok kolay olur! Sadece  Sudou-kun’a değil herkese gösterelim!”

“Hayır, henüz kimseye gösteremeyiz.”

“N-neden? Bunları kullanmak için çok fazla puan harcadın.”

“Eğer bunların sınav soruları olduğunu duyarlarsa, tüm motivasyonlarını ve dikkatlerini kaybederler.  Herş şeyden önce, kendilerine fazla güvenmeleri en büyük problemimiz. Ara sınavlar belki deneme sınavı gibi olmaz; ara sınavda soruların daha farklı olma ihtimali de var.”

Eski sınav sorularını önlem olarak kafamızın bir kenarında bulundurmak çok önemli.

“O zaman ne için kullanacaksın bunları?”

“Sınavdan bir gün önce bu soruları ortaya çıkarmamız gerek. Sonra da, herkese bu sınav soruları ile önümüzdeki sınav sorularının nerdeyse aynı olduğunu söyleriz. O zaman herkes ne yapar sence?”

“O gece, tüm bu soruları ezberlemeye çalışır herkes!”

“İşte bu kadar.”

Temel konuları öğrenemeyen öğrenciler büyük ihtimalle bir günde soruların hepsini ezberleyemezler. Ama soruları daha önceden anlamaları o kadar zor değil. Bu sınavdaki amacımız en yüksek puanları almak değil, kimsenin kalmamasını sağlamak. Eğer çok fazla beklenti içinde olursak, planımız suya düşer.

Bununla, D sınıfındaki herkesin sınavdan geçmesini sağlayabiliriz.

“Hey… Ne zaman eski sınav sorularını almak aklına geldi?”

“Sınavın farklı olacağını öğrendiğimiz zaman. Ara sınavlardan bahsedildiği zaman,  eski sınavlarla arasında benzerlik olabileceğine dair bir şeyler sezdim.”

“Eh!? O-O kadar erken mi?”

“Chiyabashira-sensei ilk ara sınavlardan bahsettiği zaman, alışık olmadığımız bir tavırla konuşuyordu.   Sudou ve diğerlerinin akademik durumlarını ve tavırlarını bildiği halde, kendine çok güvenen bir tavırla konuştu. Yani onları kurtarmanın kesin bir yolu olduğunu onayladı.”

“Yani diyorsun ki… eski sınav soruları?”

Sudou, Ike ve Yamauchi bu okula kabul edildiler, akademik başarılarına rağmen hem de. Böyle bir çıkış yolu olsa gerek. Eper gerçekten iyi puan almak için çalışamazlarsa, eski sorular onlar için bir nevi çıkış yolu. Yani, eski sınav sorularıyla herkesin çok iyi notlar alması mümkün bir durum. Tabii, bu benim anladığım kadarıyla, böyle.

“…Ayanokouji-kun, çok iyi bir gözlemcisin, dimi?”

“Sadece kurnaz davranıyorum. Ben de ara sınavlardan yardımsız geçebileceğimi sanmıyorum. Geçmek için güvenilir bir yol arıyordum ben de.”

“Kooomik.”

Sanki aklında başka bir şey varmış gibi, Kushida yaramaz bir şekilde gülüyordu.

“Senden bir ricam var. Sınav sorularını kendin aldığını söyler misin? Aranın iyi olduğu 3. Sınıf bir senpai den aldığını söylersin.”

“Benim için sorun değil… ama sen böyle yapmak istediğinden emin misin?”

“Sorunlardan kaçınmak isterim. Zaten ön plana çıkmayı da sevmiyorum. Sınıf arkadaşlarımız sana çok güveniyor. Senin söylemen en mantıklısı.”

“…Tamam. Eğer böyle diyorsan.”

“Teşekkürler. Gerekmedikçe ön plana çıkmam.”

“Peki o zaman, aramızda sır olsun.”

“Evet, güzel fikir.”

“Böyle sırlar paylaşınca aramızda bir nevi güven oluştuğunu hissediyor musun sen de?”

“Eh, bilmem. Öyledir umarım.”

“Teşekkürler.”

Kushida kısaca cevapladı. Neden teşekkür etti bilemiyorum ama.