Tharold - Bölüm 12 - GERÇEK DÜŞMAN KİM
GERÇEK DÜŞMAN KİM
Kamerada gördüklerim beni gerçekten şaşırtıyor: Jose ve insan şeklinde bir uzaylı var. Uzaylı rahatça konuşuyor; saçları uzun ve beyaz, gözleri beyaz, teni kırmızı. Çok güçlü görünüyor.
Uzaylı: “Jose, anlamadılar değil mi?”
Jose: “Hayır. Her şeyi temizlemiştim, bir şey bulmaları imkânsız.”
Uzaylı: “Gelenlerin büyü izlerini görebiliyorum. Fena sayılmazlar.”
Jose: “Herhalde en güçlü üç askerlerdir.”
Uzaylı: “Şu yanıp sönen şey ne?”
Jose: “Has siktir… Kamera koymuşlar!”
Uzaylı: “Yani fark edildik. Hemen onları bulup geliyorum.”
Fark edildiğimizi anlar anlamaz toparlanıp D Üssü’ne koşuyoruz. Kapıya vardığımızda uzaylı karşımıza çıkıyor.
Uzaylı: “Demek bizi takip eden üçlü sizsiniz.”
Victor: “Evet. Seni yok etmeye geldik.”
Uzaylı: “Savaştığım kişilerin ismini bileyim; güçlüyseniz unutmayayım. Benim adım Blytharos.”
Sırayla isimlerimizi söylüyoruz: Daniel Victor, Magnus Drake ve Kiyoshi Kazuki.
Blytharos: “Kazuki mi? Hahaha… Ne kadar da şanslıyım.”
Neden soyadıma güldüğünü anlamıyorum; herkes garipsiyor.
Blytharos: “Boş verin, neden güldüğümü anlamazsınız. Kiyoshi, sen de sonra anlarsın. Şimdi anlatmakla uğraşamayacağım.”
İlk benim üstüme atlıyor. Karartma zırhını açıp ben de ona dalıyorum. Katanamı çekiyorum; havada çarpışıyoruz. Ön kolu keskinleşmiş; katanam onun koluyla tokuşurken Magnus sağdan ağzıyla alev püskürtüyor. Blytharos geri çekilip Magnus’un saldırısından kaçıyor. Arkasında Victor beliriyor; Blytharos Victor’a dönerken Victor sırtına yumruk indirip onu uçuruyor.
Victor: “Biraz zaman kazandık. Kiyoshi, onunla sürekli çarpış ve karartmanla olabildiğince zayıflat. Magnus, tekniğini bu şekilde kullanmaya devam et; sana yaklaşırsa yakın dövüşe gir. Ben de size katılacağım. Kiyoshi, zayıflatmayı tut.”
Magnus ve ben: “Anlaşıldı.”
Tekrar Blytharos’a atılıyorum; yumruklarını katanamla karşılıyorum. Magnus yine sağdan alev püskürtüyor—bu kez daha sert ve hızlı. Blytharos istifini bozmuyor; alev tam çarpacakken takılıyor. Gülümseyerek:
Blytharos: “Tekniğimi aktif ettikten sonra karşımda duran pek uzun yaşamaz.”
Kiyoshi: “Neden bahsediyorsun lan?”
Blytharos: “Tekniğim, istediğim yere kırılmaz, görünmez duvarlar kurmama izin verir. Boyutunu ve sayısını ben ayarlarım.”
Bir anda katanam ona erişemez oluyor. Blytharos kahkaha atıyor:
Blytharos: “Etrafınızı görünmez duvarlarla kapladım. Benden kaçamayacaksınız!”
Bizi kendisiyle bir alana hapsediyor. Victor sakin adımlarla:
Victor: “Bizi gerçekten hafife alıyorsun, ha?”
Magnus: “Efendim, zamanı geldi galiba.”
Victor: “O halde biz de tam gücümüzü açalım.”
Magnus’un boyu ve cüssesi büyüyor; teni siyaha dönüyor, gözleri kıpkırmızı kesiliyor. Victor, Blytharos’a atılıyor.
—Duvar varken işe yaramaz, adam önüne set koydu.—
Victor’un kılıcı Blytharos’un göğsüne saplanıyor.
Blytharos: “Aghh! Nasıl duvardan geçti?!”
Victor: “Benim tekniğim, senin düşündüğün, planladığın ve yaptığın şeylerin hepsini iptal eder.”
Blytharos: “Hahaha! Böyle olmasa eğlenceli olmazdı!”
Magnus’a döndüğümde 8–9 metre boyunda, kanatlı ve dimdik duruyor. Hızlı bir adımla Blytharos’un yanına giriyor ve yumruklamaya başlıyor. Blytharos’un gardı sağlam. Magnus ağzını açıp mavi alev püskürtüyor; işe yaramış gibi ama Blytharos çok hızlı yenileniyor. Destek olmak için atılacakken Victor sesleniyor:
Victor: “Biz buna bakarken git Jose’yi yakala! Kaçmasına izin verme!”
Kiyoshi: “Yenebilirsiniz, değil mi?”
Victor: “Bizi ne sandın?”
Onlara güvenip Jose’yi aramaya çıkıyorum. Üssün garajına iniyorum; arabaya binecekken onu görüyorum.
Kiyoshi: “Jose, teslim ol. Uzaylılarla iş birliği yapmaktan tutuklusun.”
Jose: “Tutuklayabilmek için önce yakalaman lazım. Gel de dene bakalım.”
Kiyoshi: “Sen kaşındın.”
Karartma zırhımı tekrar aktif ediyorum. Jose üstüme atılıyor; hızlı bir sağ-sol-düz kombine vuruyor, engelliyorum. Yere yakın bir aparkat çıkarıyor; geriye takla atıp kaçınıyorum.
Jose: “Reflekslerin fena değil.”
Kiyoshi: “Seni yerle bir edeceğim.”
Jose: “Yakalarsan yaparsın.”
Hızı gitgide artıyor; gözle takip etmek zorlaşıyor. Bir arkamda, bir önümde—artık yakalayamıyorum.
Jose: “Bana ‘Ses Hızı Jose’ derler.”
Kiyoshi: “Bence sana ‘it’ demeleri lazımmış; sürekli it gibi kaçıyorsun.”
Sözüm onu fena sinirlendiriyor.
Jose: “AL BAKALIM! GERÇEK HIZ NEYMİŞ GÖSTEREYİM!”
Etrafım Jose’nin silüetleriyle doluyor. Çok hızlı. Durmadan yüzüme yumruk atıp kaçıyor; ardı ardına… bitmiyor.
Jose: “Ne oldu? Yakalayamıyorsun sanırım!”
İçimde bir acı kabarıyor. Burada Jose’den dayak yiyorum. Victor anlamaz sanıyor olsam da, ‘ayak bağı olma’ diye Jose’yi yakalamamı istemişti. Gerçekten sinirleniyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Şu gizli gücü açığa çıkarmak için onca antrenman… İşe yaramıyor. Kaybetmeye yakınım; bilincimi zorla açık tutuyorum. Son bir çare: Zemini olabildiğince karartmayla kaplıyorum. Jose anlık zıplıyor, hızı kesiliyor. Üstüne atılıyorum; hızla yüze yumruk deniyorum ama başım dönüyor, ıskalıyorum. Jose yeniden pozisyon alıp saldırıyor; zırhım da kapanıyor.
Jose: “Sona yaklaştık, ha?”
Son kozumu oynadım, planım kalmadı. Birinin beni kurtarmasını da bekleyemem. Gardı yüzüme kapatıyorum.
Jose: “Böyle hiçbir şey yapmadan devam edersen öleceksin, Kiyoshi.”
Kiyoshi: “KAPAT ÇENENİ!”
Jose: “Gel de kapa bakalım.”
Anılar gözümde canlanıyor. Kan kaybım fazla. “Ölürken hayat film şeridi…” galiba böyle bir şey. Ama pes edemem. Burada alınacak bir intikam var. Pes edemem!
Bir anda etrafımda bir enerji yükseliyor. Jose olduğu yerde durup beni izliyor.
Jose: “Ne oluyor lan?”
Yaralarım iyileşiyor. Gücüme güç biniyor. Kollarım sırayla alev, su, hava ve toprakla kaplanıyor. Fiziksel gücümün arttığını hissediyorum. Ne olduğunu tam anlamasam da gizli gücün açıldığını anlıyorum.
Jose yeniden hızlanıp saldırmayı deniyor. Önce toprakla kendimi kapatıyorum; ardından etrafı sisle dolduruyorum. Sis içinde görünmemeye özen gösteriyorum; Jose izimi kaybediyor. Bir anda sisi dağıtıyorum ve garajı suyla doldurmaya başlıyorum; Jose artık hızını kullanamıyor.
Jose: “BU GÜÇLER NEREDEN GELİYOR LAN? HERKESDE BİR TANE OLMASI GEREKMİYOR MU?!”
Haklı sayılır… ama bende bir şeyler değişiyor; bunu hissediyorum.
Yanına atılıp yumruklamaya başlıyorum; ardından karartmayla vücudunu kaplıyorum. Zayıfladıkça zayıflatıyorum ve durmaksızın yumrukluyorum. Yumruklarım antenli uzaylınınki kadar sertleşiyor; ben de yumruk yağmuruna giriyorum. Jose’nin üst gövdesi alt gövdesinden ayrılıyor; artık ölmeye yakın.
Jose: “Bunu… nasıl yaptın?”
Kiyoshi: “Bilmiyorum.”
Ağzından kan fışkırıyor.
Jose: “Canavar herif…”
Son nefesini veriyor.
Hemen Victor’ların yanına koşuyorum. Savaş sürüyor; Victor ve Magnus yorgun, uzaylı da öyle. Birkaç dakika daha dayanırlar. Savaşa dalıyorum.
Victor: “Jose’ye ne oldu? Yakaladın mı?”
Kiyoshi: “Jose öldü.”
Blytharos: “DEMEEK MÜTTEFİKİMİ ÖLDÜRDÜN, HA? FENA DEĞİLSİN, KAZUKİ!”
—Bu herif niye hep bağırıyor?—
Blytharos: “Sizinle yeterince oynadım. Jose de öldüğüne göre gitme vakti geldi.”
Altına bomba benzeri bir şey bırakıyor; ortalık duman. Gözden kayboluyor.
Victor: “Aferin, Kiyoshi. İyi işti.”
Kiyoshi: “Teşekkür ederim, Victor.”
Victor: “Açıkçası onu yenebileceğini düşünmemiştim.”
Kiyoshi: “Evet, ben de kaybediyordum. Ama yeni bir güç açığa çıkardım.”
Victor: “Nasıl bir güç?”
Kiyoshi: “Tam bilmiyorum ama şu an dört elementi de kullanabiliyorum.”
Victor: “Ne—hangi düzeyde?”
Kiyoshi: “Sanırsam koyu düzeyinde.”
Victor: “Şimdilik bunu saklı tut.”
—Ben de öyle düşünüyorum ama sanki başka şeyler de var. Sadece bu kadar olamaz. Dövüşü düşündükçe… antenliden daha fazla fiziksel gücüm vardı.—
Şehrime geri döndüm. Havalimanında Victor ve Magnus’la vedalaşıyoruz; teşekkür edip ayrılıyorlar. Üssün kapısından içeri girer girmez ekibim karşılıyor. Yaşadıklarımı anlatıyorum ama yeni gücümden bahsetmiyorum.
Linda: “Kaptan… neredeyse ölüyordunuz yani?”
Keiji: “Gerçekten çok güçlüsünüz; D Üssü’nün baş komutanını yendiniz.”
Bastian: “Kaptanımız bence şu an Ellie baş komutandan bile güçlüdür.”
Bastian’ın arkasında Ellie beliriyor.
Ellie: “Efendim Bastian, bir şey mi dedin?”
Bastian donup kalıyor.
Bastian: “Efe-efendim, yanlış anladınız; öyle demek istemedim—”
Ellie: “Nasıl demek istedin, tam olarak?”
Bastian: “Şey yani—”
Ellie: “Boş zırvalama. Bu akşam nöbet sende.”
Bastian: “Anlaşıldı efendim!”
Kiyoshi: “Dönmüşsünüz demek, komutanım.”
Ellie: “Evet. Yaptıklarını duydum—gerçekten aferin. Hızlı güçleniyorsun.”
Kiyoshi: “Sizin kadar güçlü olmaya daha yolum var, komutanım.”
Ellie: “Hahaha! Aferin. Böyle ol.”
—Aslında öyle düşünmüyorum.—
Birkaç gün izin alıp eve geçiyorum. Blytharos’u aklımdan çıkaramıyorum; soyadımla ilgili bir şey biliyordu. Ne olduğunu anlamıyorum; cevabı ondan almak en doğrusu… ama nerede bulacağımı bilmiyorum.
Pencereyi açıp yatağa uzanıyorum. Gücümü keşfettiğim için mutluyum ama bir şeyler eksik. Uykuya dalmak üzereyken pencereden içeri bir gölge süzülüyor