Elitler Sınıfı - Cilt 22 - Bölüm 20
Saat 18’den hemen önceydi, oryantasyon toplantısından sonra dinlenmek için uygun zamandı.
Binanın içindeki dinlenme alanı biraz kalabalıktı.
Bunun nedeni, yorgun öğrencilerin dinlenebilmesi için ücretsiz içecek köşesi kurulmuş olmasıydı. Birkaç çeşit çay ve meyve suları vardı ve ters çevrilmiş küçük kâğıt bardaklar dizilmişti.
‘’Grubun gayet iyi ilerliyor gibi.’’
Sanada karşılaştığımızda bana böyle seslendi. Beraber dinlenme alanında durduk.
Kiryūin’in grubu dokuz galibiyet ve üç mağlubiyetle altıncı sırayı paylaşıyordu.
Yarınki sonuçlara bağlı olarak podyumu hedefleyebilirlerdi.
‘’Güvenilebilir müttefiklerim var.’’
Hiyori’nin ince işçilikte ne kadar iyi olduğunu fark ettim.
Oshibana ve cam işçiliği gibi teknik beceri ve estetik anlayış gerektiren işleri yapma becerisi ortalama bir öğrenciden çok daha üstündü.
Bu, deneyimsel öğrenme sürecinde onunla zaman geçirmemiş olsaydım asla fark edemeyeceğim bir şeydi.
‘’A Sınıfı öğrencileri nasıl? İşbirliği yapıyorlar mı?’’
Sınıf arkadaşları için endişeli gibi görünüyordu, tereddütle sordu.
“Hashimoto henüz hiçbir etkinliğe katılmadı. Daha çok destek rolü üstleniyor. Yamamura maçlara katılıyor ve açık sözlülüğü gruba çok yardımcı oluyor.”
Ancak Yamamura son zamanlarda biraz hasta görünüyordu ama bundan bahsetmedim.
Onlar hakkında olumlu konuştuğumda, Sanada sanki kendisi hakkında konuşuluyormuş gibi sevinçle dinledi.
‘’Bir de Morishita var… Yani, yardımcı… hayır, yaratıcı, sanırım.’’
‘’Yaratıcı denebilir.’’
Morishita’nın elleri, Hiyori’nin aksine, pek marifetli değildi, aksine oldukça sakardı.
Bence ciddi bir şekilde çabalıyor, ama sonuç alamıyor. Tuhaf şeyler yaratma yeteneğinde sanatsal bir yön olabilir.
Okçuluk denemesi bile berbattı.
Konuşurken ikimiz kısa bir sıraya girdik ve ben bir kağıt bardak alıp içine çay döktüm. Sanada sıcak kahve seçmiş gibiydi.
‘’Anladım. Aslında üçünün bu sefer seninle aynı grupta olmasına sevindim.’’
Onun sözlerinde bir miktar nezaket unsuru olabilirdi, ancak Sanada’nın ifadesinde beni rahatsız eden bir şey vardı.
“Neden böyle düşünüyorsun? Daha cana yakın olan birçok kişi olmalı.”
Horikita’nın sınıfıyla kısıtlı kalsa bile, Yōsuke ve Kushida daha iyi olurdu.
“Şey, bu büyük ölçüde Sakayanagi-san’ın bakış açısıyla ilgili. Ben bile onun sana özel bir şekilde davrandığını anlayabiliyorum. Son sınavdan sonra Kitō-kun tetikte ama Hashimoto-kun’un yanında olduğun için kendini kontrol edebiliyor gibi görünüyor.”
Hashimoto için, benim odama geldiği günden beri birkaç beklenmedik şanslı olay yaşanmıştı.
“Üçü de gruba iyi uyum sağlıyor mu? Hashimoto-kun’un sorun olmayacağını düşünüyorum, ama Morishita-san ve Yamamura-san’ın uyum sağlayacağını sanmıyorum.”
‘’Kızları durumunu diğer kızlara bırakıyorum… Endişeleniyor musun?’’
Özellikle o ikisi için mi endişeleniyor yoksa sadece sınıf arkadaşlarını mı merak ediyor?
İkisi de özgün kişiliklere sahip, bu yüzden şaşırtıcı olmaz.
‘’Aslında ilk yılımızdan beri Morishita-san’ı yakından takip ediyorum.’’
‘’Miya bunu duyduğu için ağlayabilir.’’
‘’Ah, ne? Hayır asla. Benim gözüm sadece Miya-san’ı görür.’’
Genelde sakin olan Sanada, aceleyle kendini düzeltti.
Onun tepkisi, yanlış anlaşılmak istemediğini güçlü bir şekilde ifade ediyordu.
“Bunun bir kısmı, birinci sınıfta birbirimizin yanında oturduğumuz için… O, düşündüğü her şeyi söyleyen ve hiçbir şeyden çekinmeyen bir tip, bu yüzden de küçük sorunlar yaşadı.”
Gerçekten de, son zamanlarda Hashimoto’yu şaşırtan birkaç açıklama yapmıştı.
‘’Sınıfta dışlanmış gibi görünüyor.’’
“Evet… Kötü bir ifade ama, o öyle algılanıyor.”
Ichinose’nin sınıfı gibi herkesin birbirine dostça davrandığı bir sınıf değildi. Sevdiğiniz ve sevmediğiniz insanlar vardı. Bunu günlük davranışlarınızda göstermek normaldi.
‘’Durumu çok bilmiyorum ama Morishita çok umursamıyor gibi, değil mi?’’
Morishita yalnız kalmaktan hoşlanıyorsa, bunu başkaları yargılayamazdı.
Muhtemelen bu yüzden Sanada onu gözetlediğini söylemişti.
“Evet, onun umursadığını hiç görmedim…”
“Bence bu kadar endişelenmene gerek yok. Ama ne demek istediğini anlıyorum, Sanada. Grupla birlikte geçireceğimiz bir buçuk gün boyunca ona göz kulak olacağım.”
‘’…Evet. Teşekkürler.’’
Sanada bardağına koyduğu kahveden bir yudum aldı, soğuması için hafifçe üfledi.
Sonunda rahatlamış gibi görünüyordu.
“Sanada-senpai!”
Yan yana dinlenirken, 1-B sınıfından Miya adlı bir kız Sanada’yı gördü ve koşarak yanına geldi.
Sanada ile konuştuğumu fark edince, bana aceleyle selam verdi.
‘’Aranıza girmemek için odama döneceğim. Sonra görüşürüz Sanada.’’
‘’Evet, sonra görüşürüz.’’
Çok uzun zamandır beraber değillerdi ama iyi anlaşıyor gibiydiler.
Bando kulübünde hep beraber olabiliyorlardı ve öğrencilik hayatları beraber çok eğlenceli geçiyor olmalıydı.
Gereksiz sorunlara yol açmadan önce hemen ayrılmak akıllıca olacaktı.
Site bakımında aksama oldu bakıma kadar devam.
Çevirmen: Mehemolt