Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 1 - Yeni Özel Sınav: Karma Eğitim Kampı (1)
Cilt 8 – Bölüm 1 – Yeni Özel Sınav: Karma Eğitim Kampı
Üçüncü dönemin başlamasından kısa bir süre sonra, bir perşembe günüydü. Otobüsler art arda sıralanmış ilerliyordu.
Sadece 9.sınıflar yoktu otobüslerde. 10 ve 11.sınıflar da yoldaydı. Kısacası, tüm okul göç ediyorduk.. 9/C sınıfının içinde olduğu otobüs çok geçmeden tünele girdi. Dışardan gelen boğuk sesle kulaklarımız adeta tırmalandı.
Bu okula geldim geleli 2.kez otobüse biniyorum.
Bu arada ‘Nereye gidiyoruz, ne yapacağız’ hala kesin değil. Tek bir açıklama dahi yapılmadı..
Bize kazak giymemiz tembihlendi. Hatta yedek kazak ve iç çamaşırı aldık geldik. İşin ciddiyetinden anladığım kadarıyla; öylesine kamp yapmaya gelmediğimiz.
Üç saat kadar bir yolculuk olacağını, sadece sevdiğimiz ürünleri yanımıza alabileceğimiz söylendi. Hani, telefon kitap, kart, yiyecek içecek falan. Hatta bazıları oyun konsolu falan getirdi.
Koltuk sırası alfabetik sıraya göreydi, koltuk komşum Ike Kanji.
Onunla okul başladığında arkadaş olmaya çalışmış ama sınıf arkadaşından ileri gidemediğimi fark etmiştim. Sonra da bağımız iyice kopmuştu.
Şuan bile yanında oturmama rağmen, dizlerinin üzerine çıkıp arkasını döndü. Arka koltuklarda oturan Sudou ve Yamauchi ile bağıra bağıra konuşuyor. Yeter artık nidaları gelse de, bu üçlü umursamadan avazı çıktığı kadar bağırarak konuşmaya devam ediyordu. Otobüsün içinde sesleri çok kolay duyuluyordu hem de.
Bu arada, biraz yalnız hissettiğim doğrudur.
Ama elden ne gelir..? Kağıt karıştırma final sınavı sayesinde Keisei ve Akito ile arkadaş olduğuma şükrediyorum… en azından arkadaşım var yani.. ya olmasaydı?
Herkes dışarı çıkmanın, kampa gitmenin mutluluğunu yaşıyordu. Ama pikniğe gitmediğimiz o kadar belliydi ki. Kış tatilinde yola çıkmış olsaydık belki geziye gidiyoruz derdim ama 3.dönem çoktan başladı.
Hatta, ıssız ada sınavı gibi özel bir sınav olduğunu düşünmeye başladım.
Ike’gilin olgunlaştığı da yok bu arada.
Chabashira sensei, sürücü koltuğuna yakın bir yerde (bu arada ben de ön taraflardayım) öğrencileri göz ucuyla süzüyor, etrafa bakınıp duruyordu. Göz göze gelmekten çekindiğim için, pencereden dışarı izlemeye karar verdim.
Uzun bir tüneldeyiz. Tünele gireli 2-3 dakika olmuştur diye düşünürken görüş açım bir anda aydınlandı. Demek tünelden çıktık.
Sanki bunu beklermiş gibi, Chabashira sensei de harekete geçti. Ardından kulağım çınlar gibi hissettim.
“Eğlencenizi bölüyorum ama susun artık.“
Chabashira, eline bir mikrofon almış, öğrencilere sesleniyordu.
“Aranızda nereye gideceğimizi merak edenler vardır diye umuyordum.“
“Tabii ki merak ediyoruz, hocam. Yine ıssız adaya gitmiyoruz… değil mi?”
Ike’n şikayet edercesine konuşmasına Chabashira sensei lafını yapıştırdı.
“Hala hatırladığınıza göre ıssız adada yaşananlar hafızanızda taze. Ama içiniz rahat olsun. O tarz bir sınavı her zaman yapmamız mümkün değil. Zaten o sınavı gerçekleştirmemizin bir nedeni de yaz sıcağı olduğu içindi. Neyse, az çok tahmin ettiğiniz gibi özel bir sınava tabii tutulacaksınız. Yaşam standartlarınız, ıssız ada sınavından hayli yüksek olacak. “
Böyle demesine bakmamak lazım. Sonrasında da özel sınavlara tabii tutulduk ama kolay değillerdi ki. Dahası, her öğrenci özel sınavların sonunda ‘okuldan atılma’ ihtimallerine karşı, diken üstünde…
“Siz D sınıfı için özel olarak hazırlanan bu sınavda–!”
Bayağı cümlenin sonuna gelmişti ama Chabashira duraksadı. Bu duraksamasına, çoğu sınıf arkadaşım sırıtarak güldüler. Chabashira ise hafiften başını eğip özür diledi.
“Özür dilerim. Artık C sınıfı oldunuz. Sınıf atladığınıza göre, size daha fazla detay vereceğim.“
Çeşitli özel sınavlardan geçip sonunda C sınıfına varmanın mutluluğunu yaşayan bizim sınıf, bu durumu hem sakin hem de mutlu karşılıyordu.
Açıklamanın otobüste gerçekleşmesi, bazı ön hazırlıklar yapabileceğimize işaretti. Ya da düşünerek bir şeyler planlayabiliriz?
Hala hareket halindeyiz ve koltuklarımızdan kalkmamız yasak. Ama seslenerek herkese ulaşabilir, telefon ile de istediğimiz kişiyle iletişime geçebiliriz.
Ike’gil de hemen sessizliğe bürünüp sensei’yi dinlemeye koyuldular. Yani, bu açıdan bakınca da az da olsa olgunlaşmış olduklarını söyleyebiliriz… bilemiyorum ama?
“Otobüs sizi dağın derinliklerinde bir okula götürüyor. Tahminimce 1 saate kalmadan oraya varmış oluruz. Açıklamayı ne kadar kısa tutarsam, sizin de ‘düşünebileceğiz süre’ o kadar uzun olacaktır.“
Yani, özel sınavın başlamasına 1 saatten az kaldı. Açıklama için 20 dakika falan zaman ayırsak, 40 dakikalık süreçte kafamda bir strateji kurabilirim.
‘düşünebileceğiz süre’ derken, plan yapın demeye getiriyor galiba.
“Bu tarz dağ okullarına genelde yazın gidilmez mi, hocam?”
Gezi kulübüne katılmış, bu alanda bilgisi olan Ike sordu.
Pencereden dışarı baktığınızda, uzaklardaki dağların karla kaplı olduğunu görebiliyordunuz..
“Önce bi dinleseniz? Az önce düşünebileceğiz zaman demedim mi ben?‘”
Chabashira nazikçe azarladı. Ike hemen özür dileyip utanarak saçını kaşıyıp sırıttı.
Dağ okulu..
Bu kelimeyi daha önce duymadığımdan telefonuma baktım.
Daha çok yaz aylarında, günübirlik dağlara ya da yeşilliğin bol olduğu bölgelere, öğrencilerin beden ve ruh sağlığını geliştirmek amacıyla götürüldüğü yer…Tesisler de bu tarz işlevler görür.
Ike’n dediği gibiymiş. Yaz aylarında gidiliyormuş..
“Üst sınıf öğrencileriyle iletişime geçme şansınız, ortak kulüplere katılmadığınız sürece yok denebilir. Fakat dağ okulunda, tüm okulca 8 gün 7 gece boyunca ortak hareket edeceğiz.Spor festivalinden daha farklı bir sınav olacak. Bu özel sınavın adı ‘Karma Eğitim Kampı.’ Kafanız karışmasın diye, sınavın açıklamalarını içeren broşürleri dağıtıyorum. “
Chabashira ilk sırada oturanlara kağıtları uzattı. Biz de birer tane alarak arkaya doğru uzattık. Açıklamalar birkaç sayfadan oluşuyordu. Sensei, okumayın falan demediği için, sayfaları karıştırıp incelemeye koyuldum.
Kampta neler olacağına dair resimler bile vardı; Öğrencilerin kalacağı odalar, büyük sauna salonları, kafeteryalar falan.. Sanki turla geziye gidiyormuşsunuz gibi bir izlenim vardı.
Özel sınav kelimesi, bu gezi tadındaki broşürü kasvetli bir havaya çevirmeye yetiyor, tabii. Hatta bir özel sınava göre, fazla dolu bir açıklama broşürü…
Kağıt karıştırma sınavındaki gibi, bu sınavda da garip bir olay vardı.
Chabashira, herkesin broşürleri karıştırdığını görünce açıklamaya başladı.
“Açıklamaları rahatça okuyun. Ben de size karma kampı anlatacağım. Broşürleri otobüsten inmeden önce sizden alacağım. Kuralları okuyup anladığınızdan emin olun. Açıklama bittikten sonra soru-cevap yapacağız. O zamana kadar çeneniz kapalı olsun, tamam mı?“
Chabashira bu sözlerinden sonra gözlerini Ike’a çevirdi. Ike ise, sağ eliyle ağzının fermuarını kapatır gibi hareket yaptı.
“Bu seferki özel sınavınız, zihinsel gelişiminize odaklı olacak. Sizin sosyal hayata uyumunuzu görebilmek adına bu işin temel bilgilerini ne kadar biliyorsunuz veya ne kadar öğrenip uyguluyorsunuz onu test edeceğiz. Tanımadığınız insanlarla uyum içinde çalışıp çalışamayacağınızı, sosyal becerilerinizi test edeceğiz . Hepiniz de bu teste tabii tutulacak ve eğitim göreceksiniz.”
Demek bu yüzden üst sınıflarla ortak hareket edeceğimizi söyledi? Chabashira kulüpler dışında üst sınıflarla iletişim kurmanın pek yolu olmadığını da belirtmişti. Kulüplerde üst sınıflarla iletişim kurmayan öğrencilerin, zorlanacağı belli ve küçük bir azınlıktan bahsetmiyoruz.
Aracı olarak kulüp aktiviteleri de olmasa üst sınıflarla iletişim kurmak nerdeyse imkansız. Keşke kolay olsa ama… hayaller vs hayatlar işte.
Üst sınıflar bu sınava nasıl dahil olacak acaba? Spor festivalinde bile, üst sınıflarla iletişim kurma zorunluluğu olmayan kimse iletişime geçmemişti. Herkes mesafesini korumuştu.
Eh, zaten dağ okuluna bunun için gidiyoruz…demi ama.
Özel sınavın kuralları çok net olmadığı sürece, detaylardan ‘bug bulmak’ kolay olacaktır. (=açık)
Bu arada, 9’lar ile 10’lar arasında fiziksel ve zihinsel gelişim farklılıkları da mevcut. Özellikle gelişme çağında olan ‘ergenler olarak’ bir yılın önemi çok büyük. Kısacası, onlarla eşit şartlarda yarışmayacağız….
“Vardığımızda, sizi kız-erkek olarak ikiye böleceğim. Ardından tüm sınıflarla beraber bir açıklama dinleyeceğiz ve cinsiyete göre 6 gruba ayrılacaksınız.”
“Cinsiyete göre 6 grup, ha…...”
Ezberliyormuşcasına Ike kendi kendine mırıldandı. Açıklama yeni başlamıştı, Chabashira durmadan devam etti.
“Gruplarda olabilecek en fazla ve en az öğrenci sayısı, elinizdeki broşürün 5.sayfasında yazıyor. Bakabilirsiniz. “
Bir anda herkes 5.sayfayı açtı; grupların eğitim kampı ile ilgili bilgiler yer alıyordu.
Grup kurarken, maksimum kişi sayıları belirlenmişti. Hem yıllara göre hem de cinsiyete göre bir ayrım söz konusuydu.
– Aynı yıldan 60 erkek öğrenci —> 8-13.
– Aynı yıldan 70 erkek öğrenci —>9-14.
– Aynı yıldan 80 erkek öğrenci —> 10-15 olarak belirlenmiştir.
Eğer 60’dan az ise, lütfen istisna bölümünü inceleyiniz.
Kız-erkek öğrenci sayısı her sınıf için aynıysa şayet, bir sınıf 40 öğrenciden oluşuyor ve kız erkek oranı 5:5 olur. Bu durumda da 9.sınıflarda 80 erkek öğrenci var demektir.
10-15 bir grup oluşsa, 6 grup ideal olur.
Özellikle böyle bir tablo hazırlandığını düşünürsek, okuldan atılan ya da ayrılan öğrencilerin varlığı, sınıflardaki kız-erkek öğrenci dengesini bozduğundandır.
“Hem erkek hem kız öğrenciler için 6 ayrı gruba göre ayrılacağınızı fark ettiyseniz, diğer sınıflar ile birlik içinde bir sınava gireceğinizi de anladınız demektir. Dağ okulunda geçecek bu sınav boyunca, kaderinizin olduğunuz gruba bağlı. Bunun da bilincinde olun.”
“Diğer sınıflarla grup kurmamızı nasıl bekliyorlar ki? Onlar bizim rakibimiz.”
Ike duramadı yine ve Chabashira sensei’nin duyabileceği şekilde konuştu. Belki de aklına iyi bir fikir falan gelmiştir.
“Öyle mi dersin? C sınıfını ikiye bölelim ve iki grup olsun. Bunu mu demek istiyor, Ayanokouji?”
Ike yüksek sesle bana sordu.
10 kişi ile küçük bir grup kurmak mümkün olsa da tek sınıf mümkün değildi. Ike’n bu fikri işe yaramaz..
“Fikrin güzel ama işler bu kadar basit değil. Kurallar, tek sınıftan grup kurulmasına izin vermiyor.Kurduğunuz takım kotaya eriştiği sürece işler yolunda gidecektir ama en az 2-3 sınıfla ortak bir grup kurmak zorundasınız.”
Chabashira’nin sözleri, ‘Grup kurma’ başlığında detaylı bir şekilde yazıyordu.
“Her grupta en az 2-3 sınıftan öğrenci olması, ön şartlardan biri.”
“Rakiplerimizle iş birliği yapmaya zorlanıyoruz yani?“
Ike şaşkınlığını böyle belirtti.
Chabashira bıkkın bir halde cevap verdi.
“Aynen öyle. Kendi sınıfınızdan olabildiğince çok öğrenci katabilirsiniz. Diğer sınıflardan birer öğrenci alabilirsiniz.”
Kısacası, iki grup kur ve en az 10 kişilik olsun demek istiyor? 9 kişi C sınıfından da olabilir?
Böyle bir grubun herkes tarafından hoş görüleceğini sanmıyorum ama.
10 kişiden 9’unun aynı sınıftan olacağı bir gruba kimse katılmak istemez de zaten. Az kişi almak mı iyi? Çok kişi almak mı? Ya da süreç içinde bir değişiklik yapabiliyor muyuz? Kafamda deli sorular.
Grubun sayısına göre, avantaj ve dezavantaja sahip olabileceğimiz bir özel sınavsa şayet, az kişili bir grup risk demektir. Fakat, şuan sınavın koşulları belli olmadığı için, bir çıkarımda bulunamıyorum. Grupların geleceği, sınavın özünün ne olduğuna bağlı kısacası….
“Grubun az ya da çok olmasının sonucu nasıl etkileyeceğini şimdi açıklayacağım.”
Bu sözlerinde sonra, Chabashira hafifçe gülümsedi. Herkesin aklındaki soruyu dile getirdi sonunda.
“Önce kuralları açıklayabilir misiniz? Grupça nelerle karşılaşacağımızı daha çok merak ediyorum, hocam.”
Huzursuzluğunu dile getiren Hirata’ydı.
“Tamamdır. Zaten Ike’n sorularına dalarsak, ilerleyemeyeceğiz.”
Ike utanıp saçını kaşıdı.
“Gruplar, dağ okulunda geçici derslere tabii tutulacaklar. Dersler yoğun geçecek. Grup üyeleri; beraber derse girip, yemek yapacaklar, beraber yıkanıp beraber uyuyacaklar.Tüm günlük aktiviteleri beraber gerçekleştireceksiniz.”
“Diğer sınıflarla beraber yaşayabileceğimi sanmıyorum——“
Ike’n endişesini anlayabiliyorum ya. Spor festivalinde ortaklaşa bir şeyler yaptık ama kardeş gibi geçinmedik yani..
Zaten buraya gelerek, sınıflar arası duvarları kaldırmamız gereken bir sınava girmek üzereyiz. Şartlara göre, dört sınıfa ortak bir grup kurabilir.
“Sınavın sonucu da, dağ okulunun son gününde yapılacak olan sınavda belli olacak. Sınavın içeriği ile ilgili bilgi sayfa 7’de yer alıyor. Okuyun. “
Bu bilgiden sonra hemen 7.sayfaya baktık.
“Ahlak kuralları” “Zihinsel Disiplin“ “Tertip/Düzen” “Bireysellik“
Sıradan bir okulda öğrenemeyeceğiniz konular, sınav başlıklarıydı. Akademik başarı olarak sayılan ingilizce ve matematik gibi derslerden çok farklı konular.
Bir de… bu tarz sınavlardaki asıl bomba olay ‘soruların net bir cevabının’ olmamasıdır.
Konularla ilgili broşürde bilgi vardı ama hepsi; yüzeysel. Detay olmadığı gibi, sınavın nasıl yapılacağına dair bilgi de yoktu.
Örnek bir çalışma programı konmuş. Onu inceledim: Sabah uyandıktan sonra, sabah gerçekleştirilebilecek görevler yazıyor. Sonrasında dojo odasında Zazen öğretisi için toplanma, ardından temizlik için yeni bir yere geçiş… [Ç.N: Dojo- dövüş sanatlarının öğretildiği salon & Zazen, Zen Budizmine dayanan bir meditasyon türü.]
Kahvaltı. Ardından ders. Öğle yemeği..
Öğleden sonra tekrar çeşitli görevler… sonra tekrar Zazen öğretisi.
Akşam yemeği, banyo, uyku.
Şimdiye kadarki yaşamımızdan tamamen farklı bir program. Ayrıca, cumartesi gününe de eğitim konmuş. Sadece pazar günü dinlenebileceğiz demek.
“Çalışma programınızın detayları, dağ okuluna ulaştığımızda bildirilecek.Sınavın içeriği, nasıl işleyeceğine dair bilgiyi size şuanda aktarmam mümkün değil.”
Anlaşılan kulaklarımızın radarlarını açacağız, ne derlerse kapacağız..Bu arada çalışmalarda sürekli yer verilen zazen öğretisinin de sınavda yer alma ihtimali var.
Duruş ve tavır gibi küçük ama önemli detayların da sınavı etkileyeceğini varsayıyorum.
Bunun dışında, ‘konuşma’ ve ‘uydurma/doğaçlama’ gibi birkaç kelime de benim dikkatimi fazlasıyla çekti. [Ç.N: çeviride bilgi yer almıyor]
“Grubunuzu belirlemek şuanki önceliğiniz. 6 grup da bir haftalık kampı başarıyla tamamlamak zorunda. Bahaneniz ne olursa olsun, grubunuzdan ayrılmak ya da birini çıkarmak gibi lüksünüz yok. Grubunuzdan birisi hastalık sebebiyle ayrılmak zorunda kalırsa, onun boşluğunu doldurmak, açığını kapatmak zorundasınız. O kişi ayrılmamış, hala varmış gibi davranmak mecburiyetindesiniz.”
Yani aramızda bir sorun yaşadık diyelim, asla ilerleyemeyeceğiz demektir. Kendi grubumuza odaklanarak diğer sınıfları da alt etmemiz gerekiyor..
Tam anlamıyla dersler yarın, yani cuma sabahı başlıyor ve haftaya çarşambaya kadar devam edecek. Perşembe günü de final sınavı olacak.
“9.sınıflar kendi arasında gruplarını kurduktan sonra, 10 ve 11’lerle bir araya geleceksiniz. 9-10-11’ler arasında 30 ila 45 kişilik gruplar kurulacak.”
9.Sınıflar aralarında düşman sayılırdı zaten. Bu bile bize yetiyordu ne halt edeceğiz diye.. şimdi de üst sınıflarla grup kuracağmışız..
Grup kurulumundaki garipliğin açığa kavuşmasıyla, otobüse sessizlik çöktü.
“Şöyle basitçe açıklayayım size. 9.sınıflar arasında kuracağınız grubunuz küçük bir grup olacak. Üst sınıflarla da grupları birleştirince büyük bir grup olacaksınız.”
Her okul döneminin kuracağı grup küçük grup olacak demek. Üst sınıflarla bir araya gelerek, büyük 6 grup oluşturacağız?
“Şimdi asıl konuya gelelim: sonuçlar. Her grubun öğrencisinin sınavdan aldığı puanın ortalaması sizin sınav sonucunuz olacak. Üst sınıfların yetenekleri sizin de sınav sonucunuzda büyük rol oynayacak.”
40 kişilik büyük bir grubun alacağı ortalama puan.. endişe verici konu.. gruplardaki öğrenci sayısı..?
Ortalama puan için, küçük grupların büyük gruplara nasıl dönüşeceği önemli.
Asıl soru da şu, ‘Büyük bir grubun nasıl kurulacağı’.
Akademik açıdan bir sınava girecek olsaydık eğer, başarılı öğrencilerin olduğu bir grup kurulur, bu iş çözülürdü. Akademik başarısı düşük olanlar da, kendi aralarında gruplar kurardı.
Fakat böyle bir sınavda başarılı öğrencileri bir araya toplamanın, zafer kazandırma garantisi yoktur.
“Konuya az çok hakim oldunuz herhalde. Şimdi asıl meseleye geliyorum. Sınav sonuçlarının etkilerine.”
Ne kazanıp ne kaybedeceğiz…bunu diyor herhalde. Sınıflara değil de gruplara ayrılmamızın sebebi, bu konuşmada gizli olsa gerek.
“İlk üçe girenler için de ayrıca ödüller var. Birinci olan gruptaki tüm öğrencilere, hem kişisel puan hem de sınıf puanı verilecek. Son sıraya gelen büyük grup ise, ceza alacak.”
Sonuçlara dair detaylar da yazılı idi.
“Temel Ödüller.”
Birinci: 10,000 kişisel puan. 3 sınıf puanı.
İkinci: 5000 kişisel puan. 1 sınıf puanı.
Üçüncü: 3000 kişisel puan.
Yukarıda belirtilen ödüller her öğrenciye verilecektir.
10 kişilik küçük bir grupta, 9 öğrenci aynı sınıftan olur ve birinci gelirlerse, 27 sınıf puanı kazanacaklar.
En iyimser senaryo bu olurdu herhalde. Hatta, mükemmel olurdu..ne iyisi.
Nerde çokluk orda b… demişler. Burda da kişi sayısı arttıkça, kazançlı çıkma ihtimalimiz azalacak. Yani demek istediğim.. çok kişiyi kontrol etmesi de zor olacaktır.
Bu arada, benim için negatif olan durumlar daha büyük önem taşıyor..
Dördüncü 5000 kişisel puan.
Beşinci: 10,000 kişisel puan. 3 sınıf puanı.
Altıncı: 20,000 kişisel puan. 5 sınıf puanı.
Yukarıda belirtilen puanlar, her öğrenciden temin edilecektir.
Kişisel puan ile sınıf puanı, sıfırın altına düşmeyecek. Kümülatif olarak arka planda kalacak, ilerki sınavlardan ödül alıp almamamıza bağlı olarak hesaba katılacak.
Şimdiye kadar görmediğimiz şeyler bunlar. İlk üçe girenlere verilen ödüllerden, ‘bu işin içinde iş var’ dedirtiyordu zaten.
Ödül konusuna gelince, Chabashira yazılan açıklamayı sesli okudu.
“Küçük bir grupta belirli bir sınıftan çok öğrenci olmasına bağlı olarak, ödül ikiye katlanabilir. Yani, ne kadar çok küçük gruba ayrılırsanız o kadar güçlü olacaksınız. Bu kurallar ilk üçe girenler için geçerli olacak. Son üçe girenler için böyle bir kesinti söz konusu değil. Rahat olun.”
Iki sınıf bir küçük grup kurar ilk üçe girerse, ödülü hak edecek. Eğer üç sınıflık bir grup olursa, puanlar iki katına çıkacak. Dört sınıflık bir grup oldu diyelim, 3 katına çıkacak.
Büyüme de, kişi sayısına göre değiştiği için, 10 kişi 1 ile çarpımı ediyorsa, 15 kişi, 1.5 ile çarpımı olacak demektir.
Şayet 9 kişilik bir grup kurulursa, 0.9 olacak demektir..
Hesaplamalara göre, birincilik ödülünü alacak grup, dört farklı sınıftan olursa ve grup sayısı da 15er kişiden oluşursa (1.5 ile çarpılacak), en büyük ödülü alacak demektir. Kaba taslak, her öğrenci 45.000 kişisel puan ile 14 sınıf puanı hak edecek.
Bu özel sınavın iyi taraflarının yanında bir de kötü tarafları var.
Dahası, bundan sonrası…
“Ayrıca, sonuncu olan gruba ağır bir ceza var.”
“Ceza…..mı? Olamaz.”
“Evet. Tam tahmin ettiğiniz gibi, ‘okuldan atılma.’”
Şaşırtıcı bile gelmeyen cezayı yine duyduk.
“Elbette, sonuncu gelen gruptaki herkesi okuldan atmayacağız. Malum 40 ve üzeri bir öğrenci sayısı söz konusu. Okulun koyduğu baraj puanının altında kalan küçük gruplar için geçerli sadece.”
Çok değişik bir sınav yahu. Ya da tuzak mı demeli? Grup ortalaması, büyük gruplara göre belirlenecekken, okuldan atılma olayı için, küçük grupların ortalaması dikkate alınıyor..
“Barajın altına düşen grubun, lideri okuldan atılacak.”
“Peki, lider nasıl seçilecek?“
“Küçük grubunuzla konuşup birisini seçeceksiniz. Bu kadar.”
“Bu ne saçmalık? Kim okuldan atılma ihtimali varken, lider olmak ister ki?”
Haklı. Kim istekli olur ki?
“Liderler için avantajlar da söz konusu. Liderin sınıf arkadaşları, ödülü ikiye katlayacak.”
“..iki katı mı dediniz?.”
Şimdiye kadar sessizce dinleyen Horikita, düşüncesini belirtti.
“Evet. En büyük ödül yani.. Grupta C sınıfından 12 öğrenci var, kalan 3 öğrenci de, A, B ve D’den birer kişi diyelim. Eğer bu grubun lideri C sınıfından biriyse ve birinci olursanız....”
“O zaman ne olacak?“
Hesap yapmakta zorlanan Yamauchi, heyecanlanarak burnunu kaşıdı.
“1.08 milyon kişisel puan + 336 sınıf puanı. Kazanabileceğiniz en yüksek ödül.”
“Üç yüz otuz altı puan mııı?????!!!!!”
Tek sınavda böyle yüksek bir puan elde edersek, ciddi anlamda kazançlı çıkardık.
Diğer grupların alacağı puan da önemli, tabii. A sınıfına çıkmak imkansız denebilir ama zor da değildi. Ne kadar çok risk alınırsa, o kadar kazançlı çıkma ihtimalimiz var. Dahası, kazanma şansımız da düşük değildi.
“Küçük gruplar belirlendikten sonra, ertesi gün, güneş doğana kadar liderleri belirlemek zorundasınız. Size ayrılan sürede lider seçemediniz diyelim, grubunuz otomatikman diskalifiye olacak. YANİ, tüm grup okuldan atılacak. Şimdiye kadar bu hataya düşecek kadar aptal öğrenci çıkmadı ama bilginiz olsun diye vurgulayarak söylüyorum.”
Yani, okul karar vermiyor.. öğrenciler karar verecek.
Biz de, lider seçelim derken kavgaya tutuşuruz zaten. Vakit gelene kadar gönüllü çıkmazsa da yazı tura falan atarız artık. İşimizi şansa bırakmamız yüksek ihtimal. Malum kimse atılma riskini göze almayacaktır.
Herkesi birlik içinde tutmanın zor olacağı bir durumda, ‘iş birliği’ kurmanın da zor olduğu…acı bir gerçek.
“Ayrıca, lideriniz okuldan atılacak diyelim. Grup üyeleri, liderin yanına yoldaş seçebilir. Mesela, başarısızlığın sorumlusu olduğunuz kişileri seçebilirsiniz, okuldan atılması için.”
“H-Huh? Bu da ne be? Saçmalık? Alakasız birini lider seçtik diyelim. Çok rahat bir şekilde onu okuldan attırabiliriz.”
Böyle bir şeyi gerçekleştirmenin kolay olacağını sanmıyorum. Diğer üyelerin eli armut mu toplayacak? Ya da liderliğe neden gönüllü olsun? Seçeceğimiz lideri tanıyor olmamız en mantıklısı değil mi?
Piyon misali birisi seçilecekse şayet, böyle bir kararı yine alacak olan ‘kendi grubundur..’
Arkadaşları için kendi pinini çekerek, diğer sınıflardan birkaç kişiyi de yanında götürmek isteyecek bir kişi bile olduğuna inanmıyorum.
D sınıfında ve okuldan ayrılma düşüncesi ile yaşayan bir öğrenci varsa şayet, bir ihtimal. Ama böyle birisi olsa duyardık.
“Sakin olun. Öyle kolay kolay yoldaş seçemezsiniz zaten. Okul, özellikle baraj altında kalan öğrencileri değerlendirecek ve karar verecek. Sınavı boykot etmek ya da özellikle düşük puan almak gibi bir gayeniz yoksa, sorun yaşamayacaksınız. “
Bu durumda, hem lider hem de grup üyeleri koruma altında demektir.. Fakat, bu sınavda liderlerin konumu ve nasıl olmaları gerektiğini hala tam anlayamadım.
Diğer özel sınavlara göre, burada işler bayağı karışık. Bu özel sınava ait ‘görevler’ tüm öğrenciler için geçerli olacak.. odak noktam bu olmalı diye düşünüyorum.
Bu açıklamaları, diğer otobüslerde de yapıyorlardır herhalde. Şuan için, herkesin kafasında bir strateji kurmaya çalıştığı da kesin.
Her okul yılı, kendi yıllarıyla yarış halinde.. 10.sınıflar, 10’lar arasında. 11’ler 11.sınıflar arasında..
Kafamdaki şüphelerden kurtulmak için, birine mesaj attım. Öğrenci konseyinin bu sınavda parmağı olup olmadığını merak ediyorum.
“Ayrıca, okuldan atılanların sınıfına da ceza verilecek. Her sınavda ceza değişse de, bu sınavda her okuldan atılan öğrenci için 100 sınıf puanı sizden tahsil edilecek. Eğer sınıf puanınız 0’ın altına düşerse, daha sonra alınmak üzere hanenizde eksi olarak kalacak.”
Ceza epey ağırmış. Bu da sınavın başka bir cilvesi herhalde.
Lider olmanın avantajı, puanları ikiye katlayabilmekten geçiyor. Ama aynı zamanda okuldan atılmaya da gönüllüyüm diyerek riski göze almak zorundasınız.
Tabii, gruba güvenirseniz, herkes de lider olmak isteyecektir. Hatta başka sınıflara bile bırakmayacak kişiler bile çıkabilir.
Kurallara da iyi hakim olmak şart. Kör noktaları olan kurallar var gibi..
“Açıklama bitti. Sorulara geçelim.”
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ☆ ★ ☆ ★ ✩ ✩ ✩ ✩
Not: Monolog kısa olduğu için, onu dün yayınladım. Çarşamba & Pazar olarak yayın günü devam ediyor. Keyifli okumalar