Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 1 - Yeni Özel Sınav: Karma Eğitim Kampı (2)
Cilt 8 – Bölüm 1 – Yeni Özel Sınav: Karma Eğitim Kampı (2)
“Açıklama bitti. Sorulara geçelim.”
Hirata hemen elini kaldırdı.
“Okuldan atılma olursa…..engellemenin bir yolu var mı, peki?“
“Okuldan atılınca, iş biter. Uzatmanın manası var mı?“
Bu sözler Sudou’dan geldi ama Hirata, ona karşı cevap verdi.
“Yanlış düşünüyorsun. Sudou-kun, az kalsın okuldan atılıyordun. Horikita-san’ın sayesinde kıl payı okulda kalmayı başardın. Yapabileceğimiz bir şeyler olduğuna inanıyorum ben.”
Hirata haklı. Chabashira ise gülümseyerek cevap verdi.
“Evet. Son çare olarak, ‘okuldan atılmayı iptal etmek’ için, kişisel puanlarınızı kullanabilirsiniz. Fakat, pahalıya mal olacağını bilmeniz gerekiyor… Can simidi kuralına göre, bir kişi için 20 milyon kişisel puan ve 300 sınıf puanı ödenmek zorunda. Ayrıca sadece kişiyi kurtarabilirsiniz, alacağı cezayı değil. Bir de, puanlarınız yetersiz kalırsa, can simidi alamazsınız.”
Böyle yüksek bir puanı, ödemek kolay değil.
Şuanki sınav için bile, can simidi almak için sahip olmamız gereken minimum sınıf puanı ‘400’.
Okuldan atılmak zorunda kalanları kurtarmak kolay olmayacaktır. Bir kişi için bile, sınıfın ağır bir bedel ödemesi gerekiyor.
“Bahsettiğiniz 20 milyonu tüm sınıfça ödeyebiliriz, değil mi?.”
Hirata, ilerde kullanmak zorunda kalacağından endişeli bir halde edindiği bilgiyi doğrulamaya çalışıyordu.
“Evet. Ama sizde o puan ne arar ki, boş verin.”
Chabashira broşüre döndü.
“Okula varmamıza çok az kaldı. Kalan süreyi nasıl kullanacağınız size kalmış.Vardığımızda, broşürleri toplayacağım. Telefon kullanmanız da 1 hafta boyunca yasak olacak, onları da toplayacağım. Günlük ihtiyaçlarınız ya da oyun konsollarınızı yanınıza alabilirsiniz. Fakat yiyecek götürmek yasak. Elinizdeki yiyecekleri tüketip öyle içeri girebilirsiniz. İnince çöp kovaları var etrafta, atabilirsiniz de.”
Açıklamaları can kulağıyla dinlemeyenler, el kaldırmaya başladı bile. Issız adada benzer bir şey yaşadık ama tekrar telefonlardan uzak kalmak zor olsa gerek.
“Bir sorum var!“
Ike heyecanla elini kaldırınca, Chabashira’nin yüzü soldu yav.
“Erkekler ve kızlar ayrı olacak dediniz ama nasıl olacak ben anlamadım?.”
“Dağ okulunda iki bina var. Ana binayı, erkekler, diğer binayı kızlar kullanacak. Binalar yan yana, fakat ayrı yerlerde kalacaksınız. Bir hafta böyle sürecek. Tenefüslerde veya ders bitiminde dışarı izinsiz çıkmanız yasak.”
“Yani onlarla hiç görüşemeyecek miyiz?.”
“Her gün bir saatlik ana binanın kafetaryasında ortak yemek yiyeceksiniz. O bir saat içinde, okuldan size herhangi bir kısıtlama verilmedi.Yani, yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Anladınız mı?”
“Evvet!“
Herhalde kızlarla konuşabilecek olmanın mutluluğunu yaşıyordu, Ike.
Hafifçe arkama dönerek yakınlarda oturan Shinohara’ya baktım. Bu kız da, Ike’n tavırlarından dolayı mutluydu. Vay anasını sayın seyirciler. Aralarında kıvılcım olmuş da haberimiz yok..
Noel arefesinde buluşacaklardı herhalde. Işe yaramış demek.
“Sorunuz bitti herhalde.”
Daha fazla saçma sorularla muhatap olmak istemeyen Chabashira konuyu ısrarla kapatmaya çalışıyordu.
“Sensei. Mikrofonunu kullanabilir miyim?“
Hirata idi, sensei’ye seslenen.
“Tabii, nasıl istersen.”
Chabashira mikrofonu yerine koyup koltuğuna oturdu. Hirata yavaşça yerinden kalkıp mikrofonu eline alıp sınıfa doğru döndü.
“Sensei’nin söylediğine göre, çok zamanımız yok. Ben de herkesin fikrini kısaca almak istiyorum. Grup ayrımında nelere dikkat etmeliyiz dersiniz?”
“Olabildiğince çok sınıf arkadaşlarımızla aynı gruba düşmemiz en mantıklısı değil mi? En iyi öğrencilerden 12 kişi seçilir, gruba ayrılır. Diğerleri de onlara katılır. En mantıklısı bu, gibi?.”
Sudou, fikrini Hirata’ya sundu.
“Haklısın ama diğer sınıflardan bizim 12 kişilik küçük grubumuza katılmak isterler mi..?”
Böyle bir grup ‘biz kazanmak istiyoruz sınıfça’ diye bağırır.. diğer sınıflardan katılmak isteyeceklerini sanmam. Dahası, böyle bir grup birinci olmazsa, ağır bir darbe alacağız.
‘Fakat— onlar da zekilerini bir araya toplarsa, biz kaybederiz.”
Yamauchi mırıldandı. Hala akademik başarı üzerine teste tabii tutulacağımızı anlamamış..
“Aynı zamanda kişisel puan elde etmenin yolunu da bulmalıyız.”
Yamauchi’nin serzenişi haklıydı. Gemide de benzeri bir problem yaşamıştık zaten. Ilk sıralarda yer alan büyük gruplar kişisel puan kazanacakken, altta kalanların canı çıkacak..
Hatta kişisel puan da kaybedecekler. İşte tam da bu yüzden herkes kazanan tarafta olmak isteyecektir.
“İsterseniiz ve kabul ederseniz, bir teklifim var. Hangi grubun birinci olacağını bilemediğimiz gibi henüz sınav da başlamış değil. Sınav başladıktan sonra, tüm sınıf için kişisel puanı kazanmayı amaçlayabiliriz. Sonra da puanları sınıfça bölüşürüz. Zaten puan paylaşımı da yasak değil.”
Puan kaybetsek dahi, bölüştüğümüz sürece, daha az hasarlı atlatmış olacağız.
“Ohh, anladım.”
Tabii ki bu yetenekli öğrencileri tatmin etmeyebilir ama bu özel sınavda fikir birliğine varmak da zor olmasa gerek.
Hala nasıl karar vereceğimiz de belli değil zaten.
“Fufu……...”
Hirata’nın planını duyan Chabashira kafasını çevirip kıs kıs güldü.
“Bana soru sormadığınız için cevap veremedim ama C sınıfına yükseldiğiniz için, size bir tavsiye vereyim.”
“Tavsiye?.”
Tedirgin bir halde sordu, Hirata.
“Ortada bir kural olmadığı zaman, istediğiniz gibi kişisel puan transfer edebilirsiniz. Sınavda veya günlük hayatınızda, yasal olduğu sürece, hiçbir sorun yok. Fakat, kişisel puanları para olarak düşünmeyin.”
“Yani 20 milyon puanı başka sınıftan birine de aktarabiliriz? Ya da can simidinden mi bahsediyorsunuz, ben anlayamadım?.”
“Hayır. Şimdi şöyle, kişisel puan kullanmak için pek çok çeşitli yönteminiz var. İhtiyacınız olduğunda 1 puan bile hayatınızı kurtarabilir. Birilerine yardım edeceksiniz diye herkese puan dağıtmak zorunda değilsiniz. Örnek veriyorum, Ike hata yaptı diyelim ve okuldan atılmaması için 1 milyon puana ihtiyacınız var ve o sırada kurallar gereği puan transferi yapamıyorsunuz. Ike’nda hesabında 1 milyon yok diyelim. Okuldan atılacaktır. Aramızda eşitlik olsun felsefesini benimsediğiniz sürece, geri dönüşü olmayan yollara girmiş olursunuz. Bunu demeye çalışıyorum.”
Adının örnekte geçmesinden dolayı Ike’n ürküp yutkunduğunu fark ettim.
“Dahası, herkes birbirini sevmek zorunda da değil. Aranızdan birbirine yardım etmek isteyenler olacağı gibi, olmayanlar da vardır. Belki, kendileri de yarın bir gün bu çıkmaza düşecekler? Kimse geleceği bilmiyor ki? Uzun lafın kısası, her koyun kendi bacağından asılır. Kendinizi kurtarmanın yoluna bakın.”
Chabashira, aramızda puan paylaşmaya çalışmanın manasız ve aynı zamanda imkansız olduğunu dile getirdi. Haklıydı ama sınıfı bir araya getirmek açısından da bizi zorluyordu.
“Başarılı olanlar ödüllendirilir. Bu emeğinin hakkını almak olarak geçiyor sosyal hayatta. Çalıştığınız iş yerinde, maaşlarınızı ve bonus olarak almayı hak kazandığınız ödülleri, iş arkadaşlarınızla paylaşmak gibi bir şey. Yoktur demiyorum ama milyonda bir falandır. “
Chabashira alın size kapı gibi örnek dercesine gülümsedi.
Kadın haklı yahu. Bu okulun öğretmeni olarak, bizi kötü yönlendirmiyordu. Kitabına göre bizimle iletişime geçiyordu.
Sınıfça değil ama… birkaç kişinin kişisel puan biriktirip arkadaşlarına destek olduğu durumlar vardır kesin. Mesela, ben Horikita ile el verip Sudou’yu kişisel puan kullanarak kurtardık.
Herkese puan dağıtmak, güzel bir önlem olabilir.. ama beklenmedik sorunlara da yol açabilirdi. Aynı şey, birkaç kişinin puan biriktirmesi için de geçerli. Hele ki, size ihanet etme ihtimalleri varken.
Chabashira, kendi sınıfındaki suyu bulandırdı… okulun prensiplerinden biri olabilir, tabii ama….
“Peki, sınıfça oylama yapmaya ne dersiniz, arkadaşlar? Sensei’nin sözlerinden sonra, sizin de fikrinizi almak istiyorum. Sizce puanları sınav sırasında eşit olarak paylaşalım mı? İsteyenler, elini kaldırsın. Sonrasında fikrinizi değiştirmek isterseniz, anlarım.”
Hirata elini kaldırarak ilk oyu verdi. Herkes şaşırdı. Yavaş yavaş eller havaya kalkmaya başladı. İnsanın birbirine yardım etmesi iyi güzel de… ya kendi başınıza bir iş geldiğinde, ne yapacaksınız? Herkesin aklında kesin bu soru vardır.
Dahası, öğrencilerin çoğunda ya 10bin civarı puan vardır. Maksimum da 100 bin kişisel puan. Acil durumlar için puan biriktirmiş olanlar vardır mutlaka.. ama bu sefer de 1. olmazlarsa sıkıntı..
Kendine güvenmeyen öğrencilerin asıl istediği ‘eşitlikti’ zaten. Sonunda kalkan eller bitti. Sınıfın yarısı bile onay vermedi.
“Teşekkürler.”
Kısacası, sınıf eşit bir dağılımı reddetti. Hirata artık bu konuyu kolay kolay açamaz.
“Gereksiz bir tavsiye miydi dersin, Hirata?.”
“Tabii ki hayır. Teşekkür ederim.”
Telefonum titredi. Mesaj attığım kişiden cevap geldi sanıyordum ama. Horikita’dan gelmiş. Ne yazdığını bakmama bile gerek yoktu.
“Bir fikrin var mı?.”
Bana paslanmış bir soru…
“Yok.”
Kısaca cevap verdim. Fakat biraz düşündükten sonra,birkaç cümle yazmaya karar verdim.
“Bu sınavda erkekler kızlar ayrı mücadele edecek. Elinden geleni yap.”
Ona gaz vermeye çalıştım, başarılı olsun diye. Horikita’nın da söylemek istediği çok şey vardır herhalde ama bir şey diyemiyordur. Horikita’ya yazdıktan sonra hemen başka bir sohbet grubun girdim.
Ayanokouji Grubuna.. hava atıyorum gibi algılanmasın, tabii. Keisei, Akito, Airi ve Haruka da sınavı tartışmaya koyulmuşlardı.
Yaptıkları yorumları okudum ama cevap yazmadım. Telefonumu ters çevirip Hirata’gilin konuşmasını dinlemeye koyuldum.
“Strateji kurmak içi vaktimiz yok. Zaten hemen grup kurmak zorunda kalacağız.”
“Ne…...”
Kızların açısından, sürekli soru sorup bilgi alışverişi yaptıkları Hirata’dan medet umma şansları yoktu artık.
Huzursuz oldukları her hallerinden belliydi.
“Erkeklerle iletişim halinde olmamız zor olacak ve sınavın işleyişi de farklı malum, kızların liderliğini sen alır mısın, Horikita-san?.”
Hirata sınavın içeriğini duyar duymaz, bunu sormayı bekliyordu herhalde. Horikita da bu işe uygun tek kişiydi zaten.
“Tamam. İhtiyacınız olduğunda bana danışabilirsiniz.”
Horikita, memnun bir şekilde böyle cevap verdi vermesine de.. Hirata’ya kıyasla sınıftakilerin ona olan güveni azdı. Horikita da bunun farkındadır.
“Fakat, belki aramızda bana güvenmeyenler vardır. Herkes çekinmeden gelebilir mi yanıma bilemiyorum.”
Bu cümleyi kurmak yürek ister tabii..
“Kushida-san olur derse, onunla ortak çalışalım isterim? Ne dersin?”
Horikita, ön taraflarda oturan Kushida’ya sordu.
“Y-yardımım dokunur mu ki?”
“Tabii. Sen sınıfın en güvendiği kişisin.”
“Umm….tamam, madem istiyorsun.”
“Teşekkürler. Şimdi herkes çekinmeden soru sorabilir. Bizzat benimle iletişime geçmekte zorlanan olursa, Kushida-san aracılığıyla bana ulaşabilirsiniz. Her sorunuza cevap vereceğimden emin olabilirsiniz, bunun garantisini veriyorum.”
Kushida’nın güvenilirliğini bir kenara bırakabilirsek, bu yaklaşımı şuan için çok uygundu. Sınavın kuralları gereği, erkeklerle iletişim içinde olmak zorlaşacaktı. Dahası, kızların sınavına bizzat karışmamız mümkün değildi.
Sınavlar da dersler de farklı zamanlarda aynı yerde göreceğiz sadece. Ortak görüşebileceğimiz zamanlar da sadece bir saatlik yemek molası olacak.. telefon kullanımı da yasak..
Tabii, iletişim halinde olup bilgi alışverişi yapmamız da şart.
Kızlar arasında bilgi toplayabileceğim kişilere ihtiyacım vardı. Kushida gibi büyük bir problemimiz var malum.
Ya Horikita’yı, ya da Kei’yi kullanacağım. Horikita şuan zor bir durumda. Hem Kushida’yla uğraşacak hem de herkesin derdine derman olmaya çalışacak. Hem fikirlerimi sorgulayıp yanlış anlamlandırabilirdi.
Şuan elimdeki tek kart, Kei. Ancak, onun tüm grubu gözetlemesini bekleyemem ki.
Kei’nin telefonuna önemli birkaç noktayı yazıp gönderdim. Gönderdiğim maili hemen gören Kei, boş mail atarak cevap verdi. Özel bir sınav başlamak üzere olduğu için, onunla iletişime geçeceğimi düşünüyordu herhalde.
Kei, kendisi için de tavsiye istiyor olabilirdi. Lider ve yoldaşını okuldan attırma ihtimalini düşünürsek, Kei’nin tuzağa düşme ihtimali bile olabilirdi.
Sınavları, derslerdeki tavırları falan göz önünde bulundurursam, Kei’ye şakasına bile çok iyisin diyemezdim. Kendisini korumayı öğreteceğiz mecbur.
Herkesin başarabileceği şeyler değil ama en azından riski azaltırız. Bense, kazanmak amaçlı bir strateji uygulamayacağım. Tek derdim, bu işin içinden yara almadan sıyrılmak olacak.
Kei’ye tavsiye vermem, ondan yardım istemem…hamle yapacağım anlamına gelmiyor yani.
Bu sınav sonunda başımıza gelebilecek en kötü senaryoda, C sınıfından birden fazla kişiyi kaybetmemiz olacaktır. Tek başıma tüm sınıfı da koruyamam. Korumam gereken kişilere öncelik vereceğim haliyle.
Kendimi, Kei’yi ve bana yardımcı olan Hirata’yı koruyacağım. Konseyle olan gayri ihtiyari münasebetimden dolayı da Horikita’yı da garantiye almam farz oldu.
Tabii, arkadaşlarım: Keisei, Akito, Haruka ve Airi. Onlar okuldan atılsın istemem. Korumam altına almayacağım ama onlar için dua edeceğim.
Tüm sınıfların bir arada olacağı sınavlar ya da etkinlikler çok olmayacaktır. Bu şansı da, Nagumo’nun hal ve hareketlerini gözlemleyerek geçireceğim.
Etrafımda yaşanabilecek çatışmalar umurumda olmayacak.
Otobüs otoyoldan çıkıp dağ yoluna girdi. Bu arada, okuldan ne zaman çıksak; doğayla iç içe olabileceğimiz bir yere gidiyoruz. Bu okulun bir geleneği falan mı merak ettim doğrusu.