Türkçe Light Novel

deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler 2025
deneme bonusu veren siteler yeni
deneme bonusu

  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

The Larvas’s Evolution Journey

1 Aralık 2025
Bölüm 8: Metalin Çığlığı ve Derinlerin Çağrısı Bölüm 7: Paslı Bir Miğfer ve Kağıtın Tadı

Elitler Sınıfı

27 Kasım 2025
   Cilt 22 - Bölüm 23    Cilt 22 - Bölüm 22

Tharold

13 Kasım 2025
Bölüm 17 - SAVAŞ İLANI Bölüm 16 - BLYTHAROS VS VİCTOR & KİYOSHİ

After The Big Bang

25 Haziran 2025
Bölüm 11 Bölüm 10
NEW

Solentra

18 Nisan 2025
Bölüm 16 Bölüm 15

The Larvas's Evolution Journey - Bölüm 7: Paslı Bir Miğfer ve Kağıtın Tadı

  1. Home
  2. The Larvas's Evolution Journey
  3. Bölüm 7: Paslı Bir Miğfer ve Kağıtın Tadı
Prev
Next

Harika. Şimdi Elian ve Mavi arasındaki fiziksel ve işlevsel dinamikleri oturtacağımız, karakterin boyut algısını netleştireceğimiz ve hikayenin yönünü belirleyecek o “Harita” sahnesini işleyeceğimiz bölüme geçiyoruz.

LitRPG öğelerini koruyarak, atmosferik ve detaylı bir anlatımla 7. Bölümü yazıyorum.

Bölüm 7: Paslı Bir Miğfer ve Kağıtın Tadı

Çürük mantar ve yanık et kokusu, ormanın nemli havasına sinmişti. Patlamanın yarattığı kraterin kenarında oturmuş, tek “yoldaşımın” toparlanmasını izliyordum.

Mavi, bulduğum o paslı demir miğferin içine tamamen yerleşmişti. Miğfer, eski bir insan savaşçısına aitti; muhtemelen iri yarı bir adama. Ancak Mavi o kadar büyümüştü ki, miğferin vizör boşluklarından ve boyun kısmından dışarı taşıyordu.

Ona bakarken kendi boyutumu istemsizce kıyasladım.

Ben, Gölge Avcısı formunda, zarif ve ölümcüldüm ama… küçüktüm. Hâlâ zindanın o devasa ölçeğinde bir “böcek”tim. Arka bacaklarımın üzerinde dikildiğimde bile boyum, ortalama bir insanın diz kapağına ancak gelirdi. İrice bir ev kedisi ya da zayıf bir av köpeği kadardım.

Mavi ise… O lanet olası jöle, son yediği örümcek sakatatları ve patlamadan sonra emdiği kukla artıklarıyla iyice şişmişti. Şu an miğferin içinde titreşen o kütle, neredeyse bir karpuz boyutundaydı. Hacim olarak benim iki katımdı.

“Benden daha büyüksün,” diye mırıldandım, mandibulalarımı (çene kıskaçlarımı) birbirine sürterek. “Ama beynin hâlâ bir cevizden küçük.”

Mavi, sesimi duyunca vizörün ardından bana doğru pırtladı. Jölemsi vücudundan çıkan bir baloncuk patladı. Bu onun iletişim kurma şekliydi.

Ayağa kalktım. Zırhım gıcırdadı. Elimdeki -daha doğrusu ön kancalarımın arasında tuttuğum- o deri kaplı günlüğe baktım. Sonra Mavi’ye ve içinde olduğu miğfere.

Taşımacılık işini çözmemiz gerekiyordu. Benim anatomim yük taşımaya uygun değildi. Ben hız ve kesme üzerine evrimleşmiştim. Sırt çantası takamazdım, ceplerim yoktu.

Ama Mavi… Mavi yürüyen bir depo olabilirdi.

Miğferi, yanlarından tutarak ters çevirdim. Mavi dökülmedi, yapışkan yüzeyiyle metale tutundu. “Bu miğfer artık senin kabuğun,” dedim. “Hem seni korur hem de aptal gibi her yere yapışmanı engeller.”

Mavi, miğferin içinde rahatmış gibi görünüyordu. Hatta miğferin tepesindeki o küçük, çürümüş tüy süsü bile ona komik bir hava katmıştı. Artık sadece bir slime değildi; Zırhlı Slime olma yolunda ilk adımını atmış, miğferli bir maskottu.

Şimdi sıra elimdeki hazinedeydi.

[Bilinmeyen Maceracının Günlüğü]

Kancamın sivri ucuyla günlüğün kapağını nazikçe araladım. Sayfalar nemden dolayı birbirine yapışmıştı ama yazıların çoğu okunabilir durumdaydı.

İlk sayfaları hızla taradım.

“…Goblins are sensitive to light. Use flash stones…” (Goblinler ışığa duyarlıdır. Parlama taşları kullanın…) “…If you see a Redback Spider, burn the web first…” (Kırmızı Sırtlı Örümcek görürseniz, önce ağı yakın…)

Hayal kırıklığıyla tısladım. Bunlar temel bilgilerdi. Çaylaklar için yazılmış, maceracılık okulunda ilk hafta öğretilen şeyler. Benim gibi Gümüş Rütbe bir izci için bu satırlar, “Su ıslaktır, ateş yakar” demekten farksızdı. Bu adam, kimdiyse, muhtemelen zindana ilk kez giren hevesli bir acemiydi. Ve görünen o ki, bu hevesi onu bir mantar kuklasına dönüştürmüştü.

Sayfaları çevirmeye devam ettim. Değersiz anılar, ailesine yazdığı şiirsel saçmalıklar, kamp ateşi tarifleri…

Tam kitabı fırlatıp Mavi’ye yedirecektim ki, ortalarda bir yerde el çizimi krokiler gördüm.

Duraksadım. Gözlerim (dört ana gözüm de) kağıda odaklandı.

Bu bir haritaydı.

Çizimler amatörceydi ama referans noktaları netti. Sayfanın tepesinde şöyle yazıyordu: “Kat 3: Çürüyen Mantar Bahçeleri – Keşif Notları.”

“Kat 3 mü?”

Dondum kaldım. Zihnimdeki haritayı, o eski insan hayatımdan kalan bilgileri geri çağırmaya çalıştım.

Maceracıyken biz 40. Kat’a, “Yaslı Krater”in dibine inmiştik. Orası yüksek seviyeli (Level 60+) bir bölgeydi. Ben öldürüldüm. Ruhum hapsoldu. Ve bir larva olarak yeniden doğdum.

Genellikle zindan ekolojisinde, en zayıf yaratıklar en üst katlarda (Kat 1, 2, 3) yaşardı. Derinlere indikçe canavarlar güçlenirdi. Ben bir larva olarak doğduğumda, muhtemelen Kat 1 veya 2’deydim. O “Kuluçka Mağarası” orasıydı. Sonra tünellerden geçtim, evrimleştim ve bu ormana geldim.

Demek ki şu an 3. Kat‘taydım. Zindanın yüzeyine, çıkışa sadece 3 kat uzaktaydım.

Ama bir sorun vardı. Zindan mantığında “Yukarı çıkmak” her zaman “Kolaylaşmak” anlamına gelmezdi. Bazen zindanlar ters işlerdi. Ya da bazı katlar, özel “Bölge Boss”ları barındırırdı.

Haritayı inceledim. Çizim, şu an içinde bulunduğumuz ormanı, az önce geçtiğimiz bataklığı ve ilerideki bir bölgeyi gösteriyordu.

Haritanın sağ köşesinde kırmızı mürekkeple çizilmiş bir kafatası işareti vardı. Yanına titrek bir el yazısıyla not düşülmüştü: “Kraliçe’nin Bölgesi. GİRMEYİN. Çürük Şövalyeler orada devriye geziyor.”

Ve haritanın sol tarafında, yukarıyı gösteren bir ok: “4. Kat’a Geçiş: Kristal Tüneller.”

Bekle… Ok “Yukarı”yı gösteriyordu ama sayı artıyordu. 3’ten 4’e. Bu zindan… aşağıya doğru mu genişliyordu? Yoksa bu maceracı mı katları tersten numaralandırmıştı?

Genellikle Maceracılar Yüzey’den girer ve “Kat 1” derler. Aşağı indikçe “Kat 2, Kat 3” diye gider. Eğer ben şu an 3. Kat’taysam ve bir sonraki yer 4. Kat ise… Ben aşağıya, derinlere iniyordum.

Ama hava akımı… Larva iken hissettiğim o temiz hava akımı yukarıdan geliyordu.

“Lanet olsun,” diye düşündüm. “Yön duygumu kaybetmişim.” Belki de larva yuvası yüzeye yakındı ama ben av peşinde koşarken fark etmeden derinlere sürüklenmiştim.

Önemli değildi. Harita haritaydı. Yol yoldur. Eğer 4. Kat’a giden yol “Kristal Tüneller” ise, orası muhtemelen bu çürük, nemli cehennemden daha temizdi.

Kitabın harita olan sayfalarını (Kat 3, 4 ve kısmen çizilmiş Kat 5 haritasını) dikkatlice yırttım. Kağıtlar elimde hışırdadı.

Bunları nereye koyacaktım? Çantam yoktu. Miğfer Mavi ile doluydu.

Kendi bedenime baktım. Siyah, parçalı kitin zırhım, göğüs ve karın bölgemde üst üste binen plakalar halindeydi. Tıpkı bir ıstakozun kuyruğu gibi. Bu plakaların arası, hareket edebilmem için esnek bir deriyle kaplıydı.

Bir deney yaptım. Haritaları katladım, küçük ve sıkı bir top haline getirdim. Sonra, ön kancalarımı kullanarak göğüs zırhımın sol tarafındaki plakayı hafifçe kanırttım. Canım yandı. Zırhı deriden ayırmak, tırnağı etten ayırmak gibi bir histi. Ama orada küçük, doğal bir boşluk vardı.

Kağıt topunu o boşluğa, sert kabuk ile yumuşak iç organlarımın arasına sıkıştırdım. Zırhı serbest bıraktığımda, plaka tekrar yerine oturdu ve kağıdı sıkıştırdı.

Derimde yabancı bir cisim hissi vardı. Kaşındırıyordu. Rahatsız ediciydi. Ama güvenliydi. Benimle bütünleşmişti. Savaşta düşmezdi, ıslanmazdı. Artık haritalar, benim bir parçamdı.

Geriye kalan kitabı, o kalın deri cildi ve işe yaramaz yazılarla dolu sayfaları Mavi’ye uzattım.

“Al bakalım,” dedim. “Selüloz. Lif. Sindirimi zordur ama seni tok tutar.”

Mavi, miğferinin içinden (buna alışmam gerekecekti) öne doğru uzandı. Kitabı “yüzüne” yapıştırdı ve yavaşça içine çekti. Kitap, mavi jölenin içinde asılı kaldı. Kabarcıklar çıkmaya başladı. Sayfalar eriyor, mürekkep Mavi’nin rengine karışarak onu koyu laciverte dönüştürüyordu.

[Sistem Bildirimi]

[Yoldaş Beslendi] Mavi (Zehirli Asit Balçığı) biyokütle kazandı. Kazanılan Özellik: Yok. (Kağıttan ne bekliyordun ki?)

“Hadi,” dedim, ormanın karanlığına dönerek. “Haritaya göre, şu an ‘Kayıp Maceracılar Yolu’ndayız. Ve 4. Kat geçişi batıda.”

Yürümeye başladık. Ben önde, gölgelere sinerek giden, insan boyutunun yarısı kadar bir ölüm makinesi. Arkamda, yuvarlanarak gelen, kafasında paslı bir miğfer olan ve içinde bir kitap eriten devasa bir jöle.

Tuhaf bir ikiliydik. Zindanın gördüğü en saçma parti.

Yol boyunca zemin değişti. O yumuşak, çürük toprak yerini daha sert, kayalık bir zemine bıraktı. Bu iyiydi. Ayak seslerimizi gizlemek zorlaşsa da, hareket kabiliyetim artıyordu.

Ama haritanın gösterdiği o “Kırmızı Kafatası” bölgesine yaklaştıkça, burnuma gelen koku da değişti. Artık sadece çürük mantar kokusu yoktu. Eski, kurumuş kan ve metal kokusu vardı.

Ve sesler. Çın… Çın… Metalik, ritmik sesler.

Dur işaretini verdim. Mavi, arkamda, bir taşın arkasında durdu. Miğferini (kafasını) yere gömdü ki parlamasın.

İlerideki açıklığı gözetledim.

Burası eski bir harabeydi. Zindanın bu katında, kimin yaptığı belli olmayan, yıkık dökük taş sütunlar ve duvar kalıntıları vardı. Ve bu kalıntıların arasında devriye gezen şeyler…

Harita haklıydı. Çürük Şövalyeler (Rot Knights).

Bunlar mantar kuklaları gibi değildi. Bunlar çok daha kötüydü. Zırhları paslanmış ama hala bütündü. Miğferlerinin içinden sarı, fosforlu bir ışık sızıyordu. Ellerinde ağır, çift elli kılıçlar veya baltalar vardı. Ama en korkunç yanı, vücutlarının zırhın içini doldurmasıydı. Zırhın eklem yerlerinden et değil, yoğunlaşmış, sert mantar lifleri taşıyordu.

Sanki mantar, zırhı bir dış iskelet olarak kullanıyordu.

[Analiz]

Tür: Çürük Şövalye (Zırhlı Varyant) Seviye: 6 – 7 Tehlike: Yüksek Zayıflık: Eklem yerleri, Ateş. Not: Yüksek fiziksel direnç. Mantar kütlesi, zırhın içindeki darbeleri emer.

Üç tane vardı. Bir üçgen formasyonunda yürüyorlardı. Ve tam ortalarında, korudukları şey… Bir sandık değildi. Bir kapı da değildi.

Yerde, toprağın içinden fışkıran, nabız gibi atan devasa, kıpkırmızı bir mantar tümseğiydi. Bu bir Miselyum Kalbi olmalıydı. Bu kattaki kuklaları kontrol eden, sporları yayan merkezlerden biri.

Eğer o kalbi yok edersem, muhtemelen yüklü miktarda XP alırdım. Ve belki de bu bölgedeki spor yoğunluğu azalırdı.

Ama 3 tane Seviye 7 şövalye? Ben Seviye 4’tüm. Mavi Seviye 2.

Birebirde, hızımı kullanarak birini alabilirdim. Ama üçü aynı anda? Beni kıyma yaparlardı.

Geri çekilmeliydim. Kristal Tünellere giden yol bu harabelerin kenarından dolaşıyordu. Bu savaşa girmek aptallık olurdu.

Tam arkamı dönüp, sessizce sıvışacakken… Mavi, arkasındaki taşa sürttü. GIIICIK.

Metal miğfer taşa sürttü. Sessiz ormanda bu ses, bir çığlık gibi yankılandı.

Üç şövalye aynı anda durdu. Miğferlerinin içindeki sarı ışıklar bize döndü.

“Ah, harika,” diye fısıldadım. “Gerçekten harika.”

Şövalyelerden biri, elindeki paslı borazanı (evet, borazanı varmış) miğferine götürdü. BÜÜÜÜÜÜ!

Tok, ciğer söken bir ses. Ve harabelerin gölgelerinden, yerdeki topraktan, başka sesler gelmeye başladı.

Bu sadece bir devriye değildi. Bu bir garnizondu.

“Kaç!” diye bağırmak istedim ama Mavi yuvarlanarak kaçamazdı, çok yavaştı. Onu bırakıp gidemezdim; içinde erittiği kitap yüzünden ağırlaşmıştı ve benim “tankım” oydu.

Savaşmak zorundaydık. En azından bir koridor açıp kaçana kadar.

Şövalyeler ağır adımlarla, zemin titreterek üzerimize gelmeye başladı.

Kancalarımı iki yana açtım. Gölgeler (Shadow) ayaklarımın altında dans etmeye başladı.

“Tamam Mavi,” dedim. “O miğferin ne kadar sağlam olduğunu test etme vakti.”

[Gölge Adımı] aktif. Mavi’ye doğru bir tekme attım -evet, tekme- ve onu öndeki şövalyeye doğru bir bowling topu gibi yuvarladım.

“Dikkat dağıt! Ben eklemleri alacağım!”

Bu, zindandaki ilk “baskın” (Raid) deneyimimiz olacaktı. Ve muhtemelen en acılısı.

 

Prev
Next

Comments for chapter "Bölüm 7: Paslı Bir Miğfer ve Kağıtın Tadı"

MANGA DISCUSSION

  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası