Elitler Sınıfı - Cilt 11.5 - Bölüm 9 - Mükemmel Strateji
Cilt 11.5 – Bölüm 9 – Mükemmel Strateji
Bahar tatili ilerliyor, nisan ayı yaklaşıyordu.
Tatilin tadını çıkartmak adına odamda zaman geçiriyordum, ekstra bir şeyler yapmadım.
Yeni döneme kafam sakin geçme niyetindeyim.
8’den önce kalktım. Telefonumu kontrol ettim.
Ichinose Honami’den mesaj geldiğini gördüm. Görüşmek istiyormuş.
Galiba tatilim huzur içinde geçmeyecek. Zamanı belirtmemiş fakat Horikita ile beraber görüşmek istediği yazmış.
Horikita’nın varlığını talep etmesinden dolayı ne konuşacağımızı az çok tahmin ettim.
Sene sonu sınavıyla ilgili konuşmak istiyor bence. Ichinose, az çok bilgi edinmiş olsa da, A sınıfı ile olan kapışmamızın detaylarını merak ediyordur, 4-3 bitmişti ya.
- sınıf olmamız da sohbetin bir parçası olacaktır.
B ile bizim sınıfın iş birliği durumunu dile getirecektir: Devam mı edecek, bitecek mi? Önümüzdeki yıl için kararımızı bekliyordur.
Bu iki konu üzerinde yoğunlaşırız diye düşünüyorum. Sadece biri gündeme gelmez.
Özellikle de iş birliği konusu yeni döneme geçişten önce konuşulması gereken konulardan biri.
“Ichinose yaşananları atlattı mı acaba?”
Tatilde hiç görmediğim İchinose’i düşündüm.
Finalde aldığı darbeyi düşünüyordur büyük ihtimalle. 2 etkinlik kazanmış olsalar da, 5 yenilgi…. acınası bir yenilgi olmuş.
Biz D’ye düştük ve puanlar arası sıralamalar birbirine çok yakın.
Sınıfların rütbelerinde değişiklikler yaşanması an meselesi. B, C ve D sınıfları arasındaki fark yüksek değil.
Er ya da geç, sınıflarımızın nasıl ilerleyeceğini konuşacaktık. Biraz erkene çekmiş oldu.
Sınıflar arası iş birliği, fena fikir değildi.
Bu iş birliğini devam ettirebilirsek, zihinsel olarak kendimizi daha az yormuş olacağız.
Tabii, ilerde bu iş birliği başımıza bela da olabilir. O an geldiğinde ise, zoraki olarak iş birliğimiz bitecek.
Kısaca özetlersem, altta kalan sınıftansa, üst sınıf gelecek için planlar yapacak..
Horikita, Ichinose’in davetini duyarsa, o da aynı fikirlere sahip olacaktır.
Havadan sudan bir muhabbet olmayacak; iki sınıfın gelecek planlarını etkileyecek bir görüşme olacak.
Ichinose konuyu getirmek istemese dahi, Horikita çekinmeden konuyu dile getirecektir.
Yani, bu sohbetin kaçışı yok.
Sıra geldi görüşme zamanına. Bana göre hava hoş da, ya Horikita?
Horikita’nın abisi ayın 31’inde ayrılacak. Horikita büyük ihtimalle kalan zamanında abisiyle konuşmak için içten içe kendisini yiyip bitiriyordur.
Abi-kardeş zaman geçirmek isteyebilirler..
Abisi istekli olsa da, Horikita’nın onunla görüşmeye pek cesareti yok diyelim..
Horikita’ya mesaj attım.
Bir satır daha ekledim.
[Abinle görüşmeye hazır mısın?]
Ichinose’in mesajını da özetleyip ona gönderdim. Birazdan görür herhalde.
[Ne zaman isterseniz, müsaitim.]
‘…yok tatlım, sen her zaman müsait değilsin’
İçten içe bu cümleleri kurup yarın için uygun mu bilmek istiyordum. Önemsediği konulara burnumu sokarak başımı belaya alacağımı düşünüyorum ama..
Abisiyle ilgili soruyu görmezden geldi malum.
[Nisanın 2’si uygun mu?]
İleriye odaklanıp; gelecek günlerin telaşını geleceğe bırakalım.
[Bugün müsaitim.]
Mesajından anladığım kadarıyla, onun hayatına müdahale etmemem gerekiyor..
Abisiyle zaman geçirmenin zor olduğunu kabullenmek yerine, meşguliyetini bahane ediyor. Bu kızla işimiz zor.
Benim işim var desem, yine ikna edemem onu.
[Tamamdır, ben de önceliklerimizi halledeyim.]
Ona karşı gelmek yerine ayak uydurayım. Zaten görüşme bitince de, abisine ayıracağı zamanı çok olacak.
[…o biraz zor.]
Galiba abisiyle görüşme konusunda cevap verdi. Yarınki görüşmelerinden önce buluşmayacaklar anlaşılan.
Horikita’ya bugün görüşelim diye mesaj attım.
Ichinose’le de iletişime geçip saat 10 gibi Keyaki avm’nin 2.katında bir kafede görüşme ayarladık.
✩ ✩ ✩ ✩
Nisan ayı yaklaştıkça, hava sıcaklığı da artıyor. Sabah saat 9:30 civarı ve güneşli bir gündeyiz. Öğlen yağmur yağacakmış.
Erken görüşüp yağmura yakalanmak istemedik.
Görüşmeden önce zamanım olduğu için avm’ye geçip etrafı gezeceğim. Asansöre bineyim önce.
Tatil olduğu için, etrafta pek çok öğrenci var. Daha çok 9 ve 10’lardan öğrencileri görüyorum.
Herkesi tanımasam da etrafta biraz gezinince, tanıdık yüzler, simalar beliriyor.
11’ler mezun oldukları için, onları pek görmek mümkün değil.
Nisan’ın biri geldiğinde, bu okulda sadece 9 ve 10.sınıflar kalacak. 11’ler gidince buralar biraz daha tenhalaşır…
Tam bunları düşünüyorken, asansörde tanıdık bir kıza rastladım.
“…Yine mi sen…”
Mesafesini koruyup yüzünü ekşiterek bana bakan kişi D sınıfından Ibuki’ydi.
Tatillerini geçiriyor benim gibi galiba.
Asansörde, kapalı bir alandaydık.
“Tatillerde sana denk gelmeyi garipsemiyorum artık.”
“Böyle diyorsun ama seni görmek bile istemiyorum.”
“Farkındayım.”
Odama gelmekten hoşlanmadığını fark etmiştim. Ishizaki zorlamasaydı, asla gelmezdi.
Ibuki benden nefret etse de, Ryuuen için çaba harcamış, bana katlanmıştı.
Bu düşüncesiyle, Ryuuen’in sınıfları için önemli birisi olduğunu da doğrulamış oluyor.
Dahası, çoktan yurdun asansörüne bindim. Ne yapabilirim ki?
“Yine bozulmaz demi…?”
“Bozulmuştu demi...”
Yaz tatilinde Ibuki ile beraber asansörde kalmıştık, evet.
Benzer bir duruma karşı hazırlıklı olsak da, o tarz hatalar 2.kez olmaz ya.
Birinci katta durunca asansör, Ibuki hemen indi.
Ibuki de Keyaki avm’ye doğru gidiyor demek.
“Aynı hızda yürüyoruz bilmem farkında mısın.”
Yanımdan uzaklaşmak için hızlıca yürüyebilir ya da koşabilirdi.
“Bana ne? Sen koş git?”
Beni görmeye katlanamasa da, hemen uzaklaşmaya çalışmıyordu. Tam Ibuki’lik hareket.
Yenilgiyi kabul edemeyiş.
Ben de sırf ondan uzaklaşmak için hızlı yürüyecek değilim.
Yan yana yürümek sorun olmasa da, enerjimi çalacağı kesin.
Sonuç olarak ikimiz de birbirimizden uzaklaşmak için çaba harcamadık.
Yurttan 5 dakika sonra gideceğim yere ulaşırım. Birazdan yollarımız ayrılır.
“Ryuuen’in dönüşü iyi oldu.”
“Canımı sıkıyorsun, kes sesini.”
En iyisi gereksiz cümle kurmayayım. Sessizlikten yana endişeli de değilim.
Bu garip atmosferle ilerlemeye devam ettik.
“Yo, Ibuki, geldim~ bekle beni!”
Arkamızdan bir ses geldi. Ishizaki’nin sesi.
Ryuuen’in yakın arkadaşlarından biri, Ibuki ile takılan birisi.
Şans eseri birkaç kez ortak paydada buluşunca, iletişim kurmamız daha kolay oldu.
Ibuki arkasına bile bakmadı. Duymamış olamaz. Önemsemedi diyelim.
“Hey, durrr! Hey!”
“Sus, gürültü yapıyorsun.”
“Cevap vermiyorsun ki? Ayanokouji ile berabersin bir de?? ne yapıyorsunuz… yoksa….görüşüyor muydunuz?”
Ishizaki’nin koşarak yanımıza gelmesiyle, Ibuki’nin dizine tekme atması bir oldu.
“Ow! Bu ne demek oluyorrr!”
Neden tekme yediğinin farkında olmalısın. Uzak dur benden.”
“Ne? Zaten görüşeceğiz, niye uzaklaşayım.”
Ibuki, Ishizaki ile Keyaki avm’de görüşecekmiş demek.
“Ryuuen geliyor mu?”
“E-hayır…umm…”
Öylesine sormuştum ama Ishizaki ağzından kaçırdı cevabı.
“Aptal-dangalak.”
Bir amaç için görüşecekler herhalde. Ishizaki’nin tepkisinden nedenini anlamak güç değil.
Görüşmelerini sır gibi tutmaları gerektiğini de anladım.
“Boş versene! Zaten Ayanokouji’den saklamanın ne faydası var ki.”
Ishizaki hatasını ört bas etmeye çalıştığı halde, Ibuki ciddiyetini korudu.
“Şimdilik önemi yok, tabii. Ama ilerde sınıf atlamak için bu çocuğun başını ezmemiz gerekecek.”
“Böyle diyorsan…”
Yanlarında olduğumu unuttular herhalde??
Ryuuen’in dönüşünden yana hala şüphelerim vardı. Ama bu konuşmalardan sonra emin oldum.
Gizlice görüşeceklerdi çünkü Ryuuen’in dönüşü resmileşmedi.
Ryuuen liderliği bıraktığı için, sınıfı onun çabuk dönüşüne adapte olamayabilir; razı gelmeyebilirler.
Ishizaki de, Ryuuen’in ipini çeken kişi olarak çıkmazdaydı.
“Hey, Ayanokouji.”
“Efendim?”
Kafamda düşüncelerimi topluyorken, Ishizaki:
“A sınıfına yükselmek için, mükemmel bir strateji kurdum. Yardım eder misin?”
Bu sözüne karşı ne diyeceğimi bilemedim. Garip ve ani oldu.
“Söyle bakalım neymiş, mükemmel stratejin.”
“‘Heh!”
Hemen gögsüne birkaç kez vurarak duruşunu düzeltip gururla:
“Bizim sınıfa geliyorsun, el ele verip A sınıfına yükseliyoruz.”
“Huh? Bu da ne demek oluyor?”
“Ryuuen ile Ayanokouji beraber çalışırsa, kimse onları durduramaz. Ne Sakayanagi ne Ichinose, kimse rakipleri olamaz.”
Demek bahsettiği mükemmel strateji buymuş.
Ibuki hemen reddetti bu fikri.
“Asla, asla. Olmaz.”
Ryuuen ile güçleri birleştirme fikri…..
“Kötü bir strateji değil.”
“Ciddi misin sen…?”
Ibuki ikimize iğrenerek baktı.
“Evet. Bizimle iş birliği yapmak istersen, sana kapılarımız açık. Ryuuen ile mükemmel bir ikili olacaksınız. Albert de senden hoşlanıyor. Adın geçince seviniyor.”
Yamada Albert’in benden hoşlandığını ilk kez duyuyorum.
Bana olan duygularını ‘hoşlanmak’ olarak tabir etmek ne kadar doğru acaba…
Onunla görüşmüş de değilim hiç. Bir çatı katında konuşmuştum o kadar.
Kavgamızdan sonra mı benden hoşlandı acaba?
Aksine, kavgadan dolayı olmayan aramız açılmıştır diye düşünüyordum.
“Özellikle belirtmedi bunu, değil mi?”
Ibuki de bu sözlerinden emin olamayınca Ishizaki’ye sordu.
“Erkekler böyle şeyleri hissederler.”
Güvenilmez önsezileri… evet.
Ryuuen’nin sınıfına katılırsam, Albert benimle kavga eder bence.
Ishizaki ise bu düşüncelerden hoşlanıyor, aklında canlandırdıkça yüzünü sevinç kaplıyordu.
Güzel niyeti için teşekkür edeyim.
“Çok zor iş. 20 milyon puanınız var mı transfer için?”
B sınıfını yendiler ama bu kadar biriktiremezler.
“Eh, o konuyu.. Ryuuen halleder.”
Ibuki : “Böyle bir şey için kılını kıpırdatmaz o.”
“Emin misin? Sen bize he de, Ryuuen yardımcı olur.”
Ibuki : “Asla yardım etmez.”
Ibuki ile hemfikirim. Başkalarını mutlu etmek için kılını kıpırdatacak birisi değil o.
A sınıfına çıkmak için, bana da bel bağlamaz.
Erkeklik gururu da izin vermez.
Ben de böyle bir şey yapsın istemem.
“Teklifin için sağ ol ama rakip olmak, daha eğlenceli.”
Bu konu, 20 milyon puandan daha önemliydi.
“Öyle mi diyorsun? Of, çok iyi fikirdi be.”
“Çok garipsin. Neden böyle bir şey istiyorsun ki, niye karşı karşıya gelmek istiyorsun rakip olarak?”
Ibuki güldü, bakışlarını çevirdi.
“Eh, bana saldırısını merak ediyorum diyelim.”
Dürüstçe cevap verince, Ibuki yüzünü ekşitip gözünü devirdi.
Ryuuen ile yeniden rakip olmaya meraklı değilim ama rövanşa hayır demem.
Fakat onun benimle kapışabilmesi için, olgunlaşması şart.
Horikita, Ichinose ve Sakayanagi’yi alt edebileceğini göstermesi lazım bana.
Çok geçmeden avm’ye geldik.
“Ayanokouji, burada ayrılalım. Beraber görünmeyelim.”
Nereye gittiklerini bilmesem de ayrılma fikri fena değildi. Ishizaki’nin benimle normal iletişim kurması da hoşuma gitti. Önceden böyle değildi.
Onların yanından ayrılıp avm’nin girişine doğru ilerledim.
Ishizaki’yi ilk gördüğümde, böyle iletişime geçeceğimiz aklıma dahi gelmedi.
Ibuki ile iletişimim pek iyi gitmese de, değişti diyebilirim.
“Kocaman bir yıl geçti…”
Çevrem de bu süreçte değişime uğradı. Ryuuen ve Sakayanagi ile iletişim kurabiliyorum.
Sadece onlarla da değil, konuştuğum başkaları da var.
Sadece bir yıl….. hızlı ama dolu dolu geçti.