Elitler Sınıfı - Cilt 15 - Bölüm 16 - Kumandan
Cilt 15 – Bölüm 16 – Kumandan
Göz kamaştırıcı parlaklığıyla inci gibi parıldayan okyanusa bakan Sakayanagi, suyundan bir yudum içti. Susuzluğunu gidermek için değil, kuruyan dudaklarını nemlendirmek için su içmişti.
Saat sabah 7.05 idi..
Tam da Tsubaki planını uygulamaya başladığı zaman.
Sakayanagi bir elinde tableti bir elinde telsiziyle talimatlarını vermeye başladı. Sakayanagi, GPS aramalarını sınavın 10. 11. ve 12. günlerinde gece yarıları 2 kez yapmış, Ayanokouji’nin etrafını kuşatan olup olmadığını sürekli kontrol etmişti.
“Bekleme süresi bitmiş, yarış başlamış. Hodri meydan~“
“Tamam. Ama aynı bölgeye geçtik diye karşılaşacağımızın garantisi yok, haksız mıyım?”
Telsizden kayıtsız gelen bu ses kulaklarını tırmaladı. Sakayanagi’nin sınıf arkadaşı Tsukasaki’ye aitti bu ses. Bugünkü görevi; 9.sınıflara müdahale edip onları yanına göndereceğine dair söz vermişti.
“Son 12 günde ıssız adanın iç kesimlerindeki arazide değişiklikler oldu. Bunun ne anlama geldiğini anlayabiliyor musun?”
“Arazi değişikliği derken? Yani, birçok insan belirli yerlerden geçti… bunu mu ima ediyorsun, anlamadım?”
“Evet. Öğrenciler ve öğretmenler ıssız adayı tabiri caizse her gün tavaf ettiler. Tsukasaki-kun, sen de güvenli ve hızlı diye herkesin geçtiği aynı yolları tercih etmedin mi?”
Arazideki değişiklikler hafif olsa da, özellikle de yağmur nedeniyle insanların tercih ettiği yollar açıkça belirginleşmişti.
“Zaten nereye gittiğini bildiğin sürece, güzergahı tahmin etmek hiç zor değil.”
“Bakamadığını biliyorum ama sanki yolu görebiliyormuşsun gibi konuşuyorsun.”
Sakanayagi, sadece tabletten bakmasına rağmen, ıssız adayı üç boyutlu olarak görebiliyordu. Kim ve ne durumda olduklarına ilişkin zihninde gerçekçi bir simülasyon vardı. Ve bunun ötesinde, bu büyük resmi çizen kişinin gölgesini de görebiliyordu.
Ardından bir süre denize bakan Sakayanagi, yarım saat sonra tekrar tabletine baktı.
“Bu süre zarfında hiç hareket etmeyen ve kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışan çok az insan var.”
Ve bu verileri, sadece çömezlerle sınırlandırınca, daha fazla bilgi edinebiliyordu. Sınav 7.00’de başladığından beri hareket etmeyen birilerinin gps sinyalini de görmüş oldu.
“Takuya Yagami-kun mu? Riku Utomiya-kun mu? Yoksa Sakurako Tsubaki-san mı? Düşmanımın kim acaba. Yoksa üçü de mi rakibim? “
Kahkaha atınca gözleri kısıldı. Sakayanagi, bu ilginç savaşı başlatanın kim olduğunu heyecanlanarak anlamaya çalıştı.
**
Üç gün önce, özel sınavın 10.gününde, Sakayanagi ile Takemoto’nun grubu irtibata geçmişti.
“Efendim? Başın belada mı? “
Sakayanagi başta bir olay olduğunu sandı ama sonra gerçek ortaya çıktı.
“Hayır, yok. Ayanokouji seninle konuşmak istiyor.”
“Ayanokouji-kun mu?”
Beklenmedik bu isim, hafif uyuşmuş olan Sakayanagi’nin bilincini temizledi.
“Ona borçlandık. Seninle konuşmasına izin verirsen çok sevinirim.”
“Tabii ki… Elbette. Telsizi ona verebilirsin. “
“Bir dakika.”
Kısa bir sessizlikten sonra…
“Sakayanagi.”
“İyi akşamlar, Ayanokouji-kun.”
Sakayanagi, ıssız bir adada, sınavın ortasında olduğuna inanmayı zorlaştıran zarif bir selamlama ile ona cevap verdi.
“Anlaşılan, sınıflar beraber iyi iş çıkartıyor.”
“Evet. Ryuuen-kun ve Horikita-san ile bağlantı kurabildim. Sorunsuz ilerliyoruz. Detayları duymadım ama sorun çözülmüş. “
“Grubun büyük adımlar atıyor, beşinci sıradasınız. Daha yükseğe çıkabilecek bir konumdasınız.”
“Biraz endişelerimiz var, yok değil.”
“Öyle mi?”
“Ichinose-san ile görüştün mü?”
“Hayır, onu sınavda hiç görmedim. Ne oldu?”
“Biraz garip davrandığını söylediler. Birkaç gündür aklı bir karış havada diyorlar, endişeleniyorum… “
2 haftalık bu uzun sınavda, insanların hastalanması veya depresyona girmesi sıradan sayılırdı.
“Benden bir isteğin mi vardı?”
“Evet, Sakayanagi.”
“Lütfen, çekinme. Sınıf arkadaşlarımı kurtardığın için sana borcumu ödemiş olacağım zaten.”
“Ancak konu Beyaz Oda hakkında.”
“Çok ilginç bir hikayeye başlayacak galiba.”
Müdür vekili ile olan durumu bildiği için, direkt açıklamaya koyuldu, Ayanokouji. Nanase’nin Tsukishiro tarafından gönderilerden biri olduğunu ve bunun dışında gizli beyaz oda öğrencileri olduğundan bahsetti. Öğrencilerden birinin de Ichika Amasawa olduğunu belirtti.
“Bana daha önce söyleseydin keşke.”
Sakayanagi hayal kırıklığına uğramıştı, sanki eğlenme fırsatını kaçırmış gibi hüzünlendi.
“Bilgiler net değildi.”
“Peki, Amasawa Ichika adındaki kişiyi yok etmemi mi istiyorsun?”
“Ha, pardon?”
Ayanokouji, duyduğu sözlerden sonra şaşırmıştı.
“Aslında daha farklı bir mesele var, büyük bir sorunum var hatta.”
Ayanokouji, Sakayanagi’ye ana konuya dönerek Miyabi Nagumo ile Tsukishiro’nun kellesine koyduğu 20 milyonluk ödülden bahsetti. Sakayanagi, Ayanokouji’yi çocukluğundan beri tanıyan 10.sınıf öğrencilerinden biriydi ve onu tam olarak anlayabilen tek kişiydi.
Ancak bu tür şeyleri şimdi konuşmalarının nedeni, Ayanokouji’nin Sakayanagi’yi bir “müttefik” olarak görmemesinden dolayıydı.
Bu okulda farklı sınıflardaysanız, mezun olana kadar birbirinize rakiptiniz.
Sırf kazanmak için, Sakayanagi’nin Beyaz Odayı kullanma ihtimali vardı. Ayanoukoji, şuan için bu riskin o kadar yüksek olmadığının düşünerek hareket ediyordu. Ve bu sefer, bu düşük riskle yeni riskin harmanlanması gerekiyordu. Sonuçtan, fayda sağlayabileceğini ani bir değişiklik fırsatı vardı önünde.
“Yani, 9.sınıfların yakında sana karşı harekete geçeceğini mi söylüyorsun, doğru mu anlıyorum?”
“Aynen öyle. Sakayanagi, senden bu konuyla ilgilenmeni istiyorum. “
“Ama aynı Beyaz Oda öğrencisiyse, başka birinin Ayanokouji-kun’u kovalamasının mümkün olduğunu sanmıyorum.“
“Çömezler bir açık arayacaktır. Benden kurtulmanın en etkili yolu, tek kişilik bir grupta olduğum gerçeğini istismar etmekten geçiyor. Görevlerde engel olacaklardır, hatta belirlenen alanlara gitmemi bile engelleyeceklerdir. “
Sakayanagi, onun üzerine gelen kaç kişi olursa olsun, Ayanokouji’nin zoraki bir yöntem benimserse, üstesinden geleceğini düşünüyordu. Ama bu tarz yöntemleri tercih etmeyeceğinin de farkındaydı.
“9‘ların tüm gücüyle saldırdığı halde yenemediği bir rakip olarak anılabilirsin, Ayanokouji- kun…. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum şuan. “
“Eminim hoşuna giderdi. Ayrıca, Tsukishiro bir şeyler planlıyor gibi… Mümkünse ona odaklanmak istiyorum. ”
“Durumu çok iyi anladım.“
“Sakayanagi, iş yükün artacak.“
“Evet. Sürekli nabzı kontrol altında tutmak için, sık sık GPS araması kullanmak zorunda kalma riskiyle karşı karşıyayım. “
Dahası Ayanokouji, Sakayanagi’nin gücüne güvenmek zorunda kalacaktı.
“Merak etme. A Sınıfı’nın ait olduğu grupların tüm puanlarını biliyorum.”
“Yani … herkesle iletişim halindesin.”
“Hangi grupların sorun yaşadığı ve hangi grupların rahat olduğunu bilmek şart. Puanı iyi olan ama ilk 10’a girecek kadar yeterli olmayan bir grup arkadaşım var. Birkaç kez onların tabletinden gps araması yapmakla sorun yaşamayız. “
Bu, ancak üstün kontrole sahip olan Sakayanagi’nin A sınıfı ve kendisine asla ihanet etmeyen Ichinose’n C sınıfıyla güçlerini birleştirerek başarılabilecek bir stratejiydi. Telsize para puan harcamaları aptalca değil, zekiceydi.
“Tek yapmam gereken Ayanokouji-kun’a yaklaşan 9‘ları durdurmak, değil mi?”
“Bana yardım edebileceğinden emin misin?”
“Sadece görevleri tamamlamana yardımcı olmak biraz sıkıcı olurdu ama bu olay, bana da fayda sağlayacak gibi.”
“Anlayamadım?”
“Takemoto-kun‘a yardım etmişsin, evet ama onun bu iyiliğine karşılık, büyük bir iş yapacağım. Yani, bana bir iyilik borçlanacaksın?”
“Eh, evet. Peşime takılanlardan kurtulursan, sana bir iyilik borçlu olacağım.”
“Tamamdır. O zaman hazırlıklı olacağım.”
“Bu arada, sakıncası yoksa bu telsizi ödünç alabilir miyim?”
“Tabii ki, ben de aynısını diyecektim tam. İletişime kolayca geçebilirsek, işleri halletmek daha kolay olur. Telsizi Takemoto-kun’a geri verebilir misin? Durumu anlatıp ona telsizi sana vermesini söyleyeceğim.“
Sakayanagi, onuncu gündeki anısını hatırlayıp keyifle gülümsedi.
Tekrar tabletinden, Sakayanagi’nin 9. sınıfların üzerine saldığı beş grubu kontrol etti.
“Şimdi beş şüpheli grup gözetim altında. Elebaşı kim diye mi düşünüyorsunuz, ha?”
Elindeki telsizle Sakayanagi, A sınıfındaki öğrencilerle iletişime geçti.
✩ ✩ ✩ ✩