Elitler Sınıfı - Cilt 3 - Kısım 2 - Hareket Halindeki Rakipler
Cilt 3 – Kısım 2 – Hareket Halindeki Rakipler
O sabah beklediğimden erken uyandım. Sıcaklık ve nem beni uykumda bir sağa bir sola döndürdü derken, en sonunda uyandırdı. Bu yüzden iyi dinlenemedim. Yatağım sıcaktı ve lambayı bütün gece açık tuttuğumuzu fark ettim. Çadırımız ter kokuyordu. Neyse ki çadırımız bir örgü malzemesinden oluşuyordu böylece gece esintisi içeriye girebiliyordu ama gece bittiğinde sıcaklık çok yükselmişti. Kimseyi uyandırmamak için dışarı dikkatlice çıktım ve çantalarımızdan oluşan dağ gibi olan yığının yanına geldim.
Çadırların içini genişletmek için çantalarımızı dışarıda bırakmıştık. Yalnız olduğumdan emin olmak için etrafıma baktım sonra da renkli bir çanta buldum. Bu Ibuki’nin çantasıydı. Çantası farklı olduğu için fark etmek kolaydı. Tereddüt etmeden aldım ve içine baktım. Biri beni bunu yaparken görürse kesinlikle sapık olarak etiketleneceğim. İçinde havlu, kıyafet, iç çamaşırı vb. herkeste olan şeyleri buldum ancak…
“Bir dijital kamera ha”
Bu dün çantayı ağaca düşürdüğünde duyduğum kasvetli sesini açıklıyordu. Bu eşya ıssız bir ada için uygun bir eşya değildi. Kameranın altında kiralık etiketi vardı. Bu Ibuki’de neden var? Ibuki’nin bakış açısından düşünürken olası nedenleri düşündüm. Kafamda bir görüntüsünü oluştururken birkaç olasılık aklıma geldi.
Kameranın içini kontrol ettim. Kullanılmamış gözüküyordu ve hiçbir veri de yoktu. İncelememi bitirdikten sonra Çantayı yerine koydum ve çadırıma döndüm.
“Günaydın Ayanakouji-kun. Banyoya mı gidiyorsun?”
Hirata uyanmıştı. Beni selamlarken arkasını döndü. Belki de her zamankinden terli olduğumu fark etmiştir.
“Ah, seni uyandırmış olabilir miyim?”
“Ah, hayır. Bu ortamda tam olarak uyuyamıyorum. Ah ah ah sırtım ağrıyor. Sanırım düzgün bir yatak olmadığı için böyle olması doğal.’’
Hepimiz birlikte olduğumuzdan ve yataklar gerçek yatak olmadığında uyumak kolay değildi ama bir şekilde herkes uyuyordu. Herhalde dünkü aktivitelerden yoruldular.
“Koenji-kun un cezasını da sayarsak dün toplam 100 puan harcadık. Oysa herkese en kötü durumda 120 puanla bitireceğimizi söylemiştim ama şimdi buna emin değilim. Sanırım bu endişe yüzünden uyandım.”
Hirata korkularını onaylamak için klavuzu çıkardı. Koenji’nin çekilmesi büyük bir darbe olmuştu.
‘’Bu sınıfımızın arabulucusu için bile zor bir durum.’’
Muhtemelen böyle bir sorumluluğu taşıyamazdım ben. Klavuza bakabilmem için hirata pozisyonunu değiştirdi. Çok düşünceli biri, ona minnettarım.
“Bunu sadece hoşuma gittiği için yapıyorum. Eğer sıkı çalışmam sınıftaki herkesi mutlu ediyorsa bende tatmin olurum. Ama şaşırtıcı derecede zor. Bu özel testen aldığımız kaç puan yaşantımız üzerinde etkili olacak. Bence herkesi korkutmak yanlış”
Bütün sınıfı mutlu etmek, ha? Böyle birşey olsaydı epey şaşırtıcı olurdu ama muhtemelen imkansıza yakın. Okulun sistemini çok dikte etmiş durumda. (Dikte etmek: zorla dayatmak)
“Öyleyse A sınıfını hedefleyen öğrencilerimiz ve D sınıfında kalmak isteyen öğrencilerimiz varsa ne yaparsın?”
Bunun anlamsız bir soru olduğunu biliyordum. Yanlışlıkla oldukça kaba bir ses tonuyla söyledim hem de. Sanırım hirata’nın fikrini merak ediyordum çünkü tam bir iyilik timsali…
“Buna cevap vermek zor. Üst sınıfları hedeflemek herkesi zorlamak anlamına geliyor… Üzgünüm, bunun hakkında biraz daha düşünmem gerek”
Bunu ne sıklıkla düşünüyor acaba diye merak ettim. Hirata hafifçe gülümsedi.
“Sahi ayanakouji-kun A sınıfına geçmek ister misin yoksa okul hayatın eğlenceli olduğu sürece iyi misin?”
“Seçmek zorunda kalırsam okul hayatım benim önceliğim ve A sınıfına geçmenin imkansız olduğunu düşünüyorum”
“Anlıyorum. Bende kolay olacağını sanmıyorum. Bütün sınıf bir araya gelsek ve A sınıfını hedeflesek bile… İlk ayki puan kayıplarımızın bize çok büyük hasar verdiğini düşünüyorum.”
Hirata muhtemelen diğer öğrencilerin limitlerini düşünüyordu. A sınıfı sıralamada geriye düşmedikçe farkı telafi etmek kolay olmazdı. D sınıfı bu testte tutumlu yaşamayı başarsa bile sadece 100- 150 puan kazanabilirdik. Şu anda C sınıfını yakalamak bile gerçek olmayacak bir rüyadan ibaret.
“Sabırsız olmamalıyız. Önceliğimiz, D sınıfının bir araya gelmesi ve bu testi geçmemiz. Bundan sonra bir sonraki hedefe odaklanabiliriz.”
Çoğumuz Hirata’nın liderliği almasına izin vermeye karar verdik. Kısa vadede çok çalışsaydık, sınıf puanları kazanabilirdik. Şu anda bizimle diğer sınıflar arasındaki uçurum farkını görmezden gelmek kötü bir fikir değil. Hirata kibarca özür diledi ve sessizce tuvalete gitti. Onun yokluğunda geride kalan boşluğa uzandım.
En azında, A sınıfı bir mağaraya sahip. Muhtemelen B ve C sınıfı da birkaç nokta bulmuştur. Nehri tutmuş olsak bile bu tek başına yeterli olmayabilir. Herkes uyuduktan sonra klavuzun boş olan beş yaprağından birini düzgünce kestim ve bir tükenmez kalem aldım.
Adanın basit bir haritasını çizdikten sonra kare şeklinde katlayıp cebime koydum. Kısa süre sonra Hirata çadırın girişine baktı.
“Benimle birlikte yüzünü yıkamak ister misin?”
Teklifini kabul ettim. Güneş gökyüzünde yükselirken çadırın sıcaklığı da yükseliyordu. Çantalarımızdan havlularımızı aldık ve nehre doğru yola koyulduk. Hirata klavuzu çantasının içine koydu. Çantasından plastik aksesuarların çarpışma sesleri geliyordu.
“Karuizawa’dan hediyeler mi? ‘’
“Nokta atışı. Nasıl tahmin ettin?”
Başka kim ona böyle göz kamaştırıcı şeyler verebilir ki? Nehre doğru giderken beklenmedik bir insanla karşılaştık.
“Burada ne yapıyorsun?”
B sınıfından Kanzaki ve tanımadığım bazı öğrenciler daha vardı. Muhtemelen B sınıfı öğrencileriydi. Bu kadar erken bir saatte bizi beklemiyorlarmış gibi şaşırdılar ama hemen soğukkanlılıklarına geri büründüler.
“İlk gün bitti. Bu yüzden nasıl olduğunu merak ettim ve görmeye geldim. Konumunuz harika.”
Ana kampımızdan oldukça etkilenmiş gibi. Gizli bir gündemi yokmuş gibi görünüyor.
“Sen B sınıfından Kanzaki-kun’sun değil mi?” Hirata onu hatırlıyor gibiydi.
“Seni şaşırttım mı? özür dilerim sorun çıkarmaya gelmedim.” Bu özürün ardından kanzaki uzaklaştı.
“Kanzaki, B sınıfının kampı nerede.”
Belki söylemezdi ama yinede sormayı deneyebileceğimi düşündüm. Kanzaki tereddüt etmeden cevap verdi.
“Buradan sahile giden yolda büyük kırık ağaçlar var. Oradan güneybatıdaki ormana girer ve biraz yürürseniz, kamp alanımızı bulabilirsiniz. O büyük ağaçların yanından geçerken kaybolmayın. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa ona uğrayabileceğini söyle.”
Bununla birlikte kanzaki gitti ve hirata bana garip bir bakış attı.
“Sanırım o senin arkadaşın, hmm? “Ona uğrayabileceğini söyle” derken ne demek istedi? Hmm, merak ediyorum.”
Kanzaki, İchinose ve Horikita yakın zaman içinde sahte suçlama davası üzerinde birlikte çalıştılar. Sanırım hala iyi anlaştıklarını düşünüyor olmalı.
“Buraya noktalar hakkında keşif yapmak için gelip gelmediklerini merak ediyorum.”
Kanzaki’nin özür dileyen ifadesini gördükten sonra bu kuşkusuz bir nedendi. Harcanan puan sayısını tuvalet, duş ve çadır sayısına göre tahmin edebilirsiniz. Ancak muhtemelen Kanzaki ve diğerlerinin buraya gelme nedeni sadece bu değildi. Sınıf liderimizi bulmak istiyor olmalılar. Ne de olsa özel nokta bulundurma hakkı sekiz saatte bir sona eriyor.
Belki de yenilenme süresini hesapladılar ve bu noktanın güncellenme süresinin geldiğini umuyorlardı. Ancak bunun için plan yaptık ve dün ikinci güncellemeyi erteledik. Böylece mülkiyet hakları saat sekizden hemen sonra sona erecek şekilde ayarlandı. Böylelikle güncelleme yaparken büyük bir kalabalık kamuflaj yapabilecek.
Hirata daha endişeli görünüyordu ve kendini kurularken mırıldandı.
“Stratejimizin yanlış olup olmadığını merak ediyorum. Diğer sınıfları yenemesek bile birlik olmamızın iyi olduğunu düşünüyorum en azından lideri keşfetmelerini istemiyorum asıl sebebi bu.”
Saçları su ile parıldıyordu. Muhteşem yakışıklı bir adam böyle bir sorunla karşı karşıya kaldı.
“Bu kadar endişelenme. Biraz rahatlamalısın.”
“teşekkür ederim. Bunu senden duymak beni gerçekten çok mutlu etti.”
Yüzümü yıkadıktan sonra, içmek için biraz su topladım. Orman delicesine sıcak olmasına rağmen, nehir suyu serin ve lezzetliydi. Buradaki su, nehre kaynak suyu olarak akan yeraltı suyuydu, bu da bu suyun ısınmasına veya soğumasına karşı direnç sağlıyordu. Kaynağa yakın bir yerden geldiği için ısınmaya karşı dayanıklıydı. Burayı üssümüz olarak güvence altına alabildiğimiz için şanslıydık.
“İlk önce uyku düzenimizi ayarlamamız gerektiğini düşünüyorum. Burada zemin zorlu olduğu için, bu hafta uygun sırt desteği olmadan zor olacak. Herkes uyandığında bir anket yapacağım. İş birliği yapıp elimizden geleni yapmalıyız.”
Çeviri: YumenoNakahe