Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 18 & 19
Cilt 9 – Bölüm 18 – Tıkır Tıkır İşleyen Plan
Test sınavı, sınıftaki garip durumun devam etmesine rağmen başladı.
Bu yıl sonu için kritik bir sınav. Bu test sınavının, içeriği şimdiye kadar girdiğimiz tüm sınavlardan daha zordu. Ya da kaliteyi arttırmışlar mı demeli?
Önceki sınavları sorunsuz atlatabilen öğrenciler, bu sınavı da çok başarılı atlatır herhalde. Zorlanıp kıl payı yırtanlar için, kolları sıvamanın vakti geldi demektir.
Ayanokōji grubu çoktan çalışmalar için bugünden işe koyuldu. Beni de çağırdılar ama Horikita ile beraber, Kanzaki ile okul çıkışı buluşacağımız için bensiz başlayın siz dedim.
Kanzaki çok fazla göze batmak istemediği için, Keyaki AVM’nin yakınlarından bir yerlerde buluşmaya karar verdik.
Ders bittikten sonra, Horikita’nın peşinden giderek Kanzaki’nin bizi beklediği yere geldik. AVM’nin güney girişine yakın bir yerdeydi.
Okuldan epey uzak bir mesafede olduğu için, buraya pek kimse uğramıyordu. Sınıflar arası çatışma umurumda olmadığından burada sadece Ichinose’n arkadaşı olarak bulunuyorum.
Tabii, biraz bilgi toplamaktan da zarar gelmezdi. Hashimoto da son günlerde peşimden ayrılmıyordu.
B sınıfı ile iletişim halinde olmam demek, A sınıfının gölgesinin[Hashimoto] dikkatini çekeceğim anlamına geliyordu.
…eh, ben de bunun yaşanmasını istiyorum aslında.
Hatta şuan Hashimoto da güney girişe uzak bir mesafeden beni izlemeye devam ediyor.
“İki gündür okula gelmiyor. Ichinose-san ile bizzat görüşebildin mi?”
“Onunla iletişim kuramıyorum değil de… çok geç cevap veriyor. Hasta olduğunu söylüyor..”
Son günlerde Kanzaki, büyük bir stresi omuzlarında taşıyor, huzura eremiyordu. Ichinose ona defalarca endişelenme falan demiştir ama pek işe yaramıyordur.
Fiziksel olarak şuan müşkül durumda olması, arkadaşlarıyla yüz yüze görüşmek istememesinin sebeplerinden biri olsa da, asıl görüşmeyi reddetme sebebi dedikodular hakkında konuşmak istememesiydi.
“Sınıf öğretmeniniz ne dedi peki?”
“Farklı bir şey demiyor. Ichinose’in hasta olduğu için okuldan izin aldığını tekrarladı.”
Sınıf öğretmenleri herkese aynısını söylüyordur.
Kanzaki’nin yüzündeki üzüntünün asıl sebebi, Ichinose’in devamsızlıklarının asıl sebebini sorgulamasından dolayıydı. Ichinose bunca dedikoduya karşı sessiz kalıyor, devamsızlık yapıyor, arkadaşlarıyla görüşmüyordu. Kanzaki artık emin olamıyordu.
“Gidip görüşelim mi? Hem onunla konuşursak kafamızdaki soru işaretlerini de yanıtlamış oluruz?”
“Sınıftan bazı kızlar onunla görüşmek için defalarca gitti ama kimseye kapıyı açmamış.”
Durumun iç açıcı olmadığını fark eden Horikita, biraz etraflıca düşündükten sonra fikrini dile getirdi.
“İyi açıdan bakarsak, akademik başarısı iyi olduğu için, sınavı kaçırması ona zarar vermeyecektir. Finalde başarılı olacaktır.”
Sınavı kaçıran öğrenci olarak Ichinose’n birkaç seçeneği vardı: okuldan tekrar sınava girme talebinde bulunabilir ya da arkadaşlarından sınavın içeriğini öğrenebilirdi.
“Endişemiz bu değil ki… onun ruh sağlığından endişeliyiz.”
Horikita ve Kanzaki...
İkisi bir çözüm arayışına girmişken, bir grup bize yaklaşmaya başladı. Demek Hashimoto, bizim görüştüğümüzü ispiklemiş.
“Ichinose-san yine gelmemiş. Sene sonu sınavları gelecek hafta başlıyor. Bu devamsızlıklar arttıkça, başı belaya girecek…haksız mıyım?”
“…Sakayanagi.”
Sakayanagi ve yardakçıları, Kanzaki’ye yaklaşarak ‘biz geldik’ havası katıyorlardı. Yanında: Hashimoto, Kamuro, ve bir erkek öğrenci daha vardı, A sınıfından adı Kitō.
Kısacası, Sakayanagi’nin kemik kadrosu bir arada.
“C sınıfı öğrencileriyle ne konuşuyorsun acaba?”
“Seni ilgilendirmez.”
“Demek beni hoş karşılamıyorsun.”
“Hoş karşılanmak için, önce yaptığın pisliği temizlemen gerekir.”
Sakayanagi’gil, bu sözleri duyduktan sonra birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.
“Oh, amanın! Ne dedin sen?”
“Diyorum ki bizim sınıf birlik içinde olduğu müddetçe yıkamayacaksınız da, yıldıramayacaksınız da.”
“ B sınıfı ne durumda bilmem ama ilerde güzel hamleleler bekliyoruz sizden.”
Sakayanagi planının nasıl işlediğini görmek için gelmiştir. Kanzaki ise, aslında planının işlemediği ve işlemeyeceğini anlatmaya çalıştı.
“Seni kışkırtmalarına izin verme, Kanzaki-kun. Bu numaraların hepsi, Sakayanagi-san’ın planına dahil.”
“Farkındayım.”
Böyle bir problem karşısında sessizliğini koruyarak acı çeken Kanzaki, büyük ihtimalle çevresine olan endişesi ve saygısından dolayı böyle davranıyordu.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩
Cilt 9 – Bölüm 19 – Yanlış Yönlendirme
Okuldan sonra bile dedikodular durmak bilmedi.
“Ne, ne neeeee? Neler oluyor, Kiyotaka!!”
Okuldan çıkmış, güzelce odama gelmiş vakit geçiriyorken, Kei aradı.
“Neler oluyor, derken?”
Ne soracağını bilsem de bilmiyormuş gibi sordum.
“Bu nasıl cevap be! Sanki bilmiyorsun! Bana yanıkmışsın, ne ayak? Ne oluyor, duymadım deme sakın!!?”
“Takma kafana.”
“H-hayııııır, hayır. Sadece dedikodu diye geçiştirecek misin yoksa? Böyle bir dedikodu nasıl çıkabilir yahu!?”
Bağırmaya başlamasıyla kulaklarımın çınladığını hissettim, sanki yanı başımda bağırıyor gibiydi. Telefonu bir süre kulağımdan uzak tuttum.
Ardından da arama sesini kıstım.
“Belki Hashimoto geçen gün bizi gördükten sonra dedikodu çıkartmıştır. Ya da başkası bizi birlikte görmüştür.”
“Eeeeh~!”
Kei sessizce bağırdı.. eh, büyük ihtimalle sesi kıstığım için az geliyordur.
“Eh, bu yine iyi işte. Ya rolleri değişseydik? O zaman daha kötü olurdu.”
“R-rolleri mi değişseydik?”
“Yani diyorum ki..‘Kei, Ayanoukoji’ye abayı yakmış’ olsaydı, sen daha zor duruma düşecektin? Hatta böyle olsaydı, Hirata’dan yeni ayrılmış senden daha çok şüphelenirlerdi. Demek başka birisini bulmuş da Hirata’yı terk etmiş falan derlerdi.”
“…D-doğru ama…”
“Boş ver. Dedikodu dediğin zamanla unutulup gider.”
“Gerçekten mi?”
“Hem böylesi daha iyi olacak. Şimdi birlikte görülürsek, herkes dedikodu yüzünden diyecek. Bahane uydurmak zorunda kalmayız.”
Her şey, bizim nasıl düşündüğümüze bağlıydı.
Onunla herkese açık bir alanda görüşme niyetim hiç olmadı ama acil bir durum olursa şayet, bu durumu kullanabilirim yani.
“Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.”
Bu sefer ‘hayır’ kelimesini, az öncekinden çok daha fazla tekrarladı.
“Birlikte görülürsek, herkes bize cins cins bakacak!! Cins cins diyorum!!!?”
Aynı kelimeleri tekrarlamak moda falan oldu da benim mi haberim yok, yahu. Ne garip konuşma tarzı.
…bu arada bu, beni takip edip duran Hashimoto’yu dolaylı yoldan istediğim tarafa yönlendirerek, yanlış bilgi edinmesi için kullandığım bir ‘bilgi verme’ yöntemiydi.
“Neyse artık. Boş ver, gitsin.”
“Sen böyle deyince………boş veremiyorum ki, demesi kolayy!”
Uzun bir sessizlikten sonra, yine bu işin kolay olmadığını dile getirdi.
Ardından bir süre başka bir konuda homurdanıp durduktan sonra, Kei pes edip telefonu kapattı.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩