Türkçe Light Novel
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

Elitler Sınıfı

16 Mart 2023
   Cilt 17 - Bölüm 4 - Konsey Odası    Cilt 17 - Bölüm 3 - Spor Festivali (2)

Emperor Of Solo Play

11 Mart 2023
Bölüm 131 - Arife (2) Bölüm 130 - Arife (1)

Our Second Master

19 Eylül 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

En Çok Senden Nefret Ediyorum!

21 Ağustos 2022
Bölüm -5- Final Bölüm -4- #####

Alçakgönüllü Hizmetkârınız Kabahatli

30 Temmuz 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 20 - Gerginlikler

  1. Home
  2. Elitler Sınıfı
  3. Cilt 9 - Bölüm 20 - Gerginlikler
Prev
Next

Cilt 9 – Bölüm 20 –  A ile D Arasındaki Gerginlikler

 

Durum gittikçe garip bir hal almaya başladı.

 

Önümüzdeki sınavın zorluğundan endişeli olan Hirata, dedikoduların akışını değiştirmek için bir girişimde bulundu. Çabalarına rağmen, başarılı olamadı ama.

 

Özel sınav bu ay olmayacak gibiydi, herkes sene sonu sınavlarına odaklanmaya başladı. Bu arada sular durulmuyor, değişik vakalar peydah oluyordu.

 

18 şubat, cuma günüydü. Testi olalı 3 gün geçmişti. Okul binasına uzak bir bölgede kampüsün içinde, A, C, ve D sınıfından bazı öğrenciler bir araya geldi.

 

 

Forumlarda tek bir dedikodusu, olayı dahi bulunmayan sınıf, A sınıfıydı.

 

“Yo Ishizaki, bana bir şey mi diyecektin?”

 

A sınıfından Hashimoto her zamanki rahat tavırlarıyla, Ishizaki’ye sordu.

 

“Ne, ben mi? Sen söyle asıl, Hashimoto! Ne demeye Kitō’yu peşine takıp getirdin? Yalnız gel demedim mi sana?” 

“Eh, sen de Albert’i getirmişsin. Ben de dikkatli oluyorum işte.” 

 

Gergin bir ortam vardı.

 

Ortamdaki gariplikten dolayı aynı eğitim kampında bir hafta beraber kaldıklarına inanmak zordu. Tabi, artık rakip olarak birbirleriyle görüştükleri için davranışları normaldi de.

“Buraya sohbet etmeye çağırdık sizi, değil mi, Ishizaki-kun?”

Ishizaki ve Albert, D sınıfından buraya gelen tek öğrenciler değillerdi. Yanlarında  Hiyori ile Ibuki de gelmişti.

“Eh, kendilerini kontrol edebildikleri sürece sıkıntı yok.”

“Ama…”

Kendi sözünü kendi kesse de Hiyori’nin endişelendiği bir konu var galiba. Burada toplanan kişilerin karakterine bakarsak, her an bir olay patlak verecek gibi bir izlenime kapılmak.. nasıl desem normal?

“Ya bu çocuklar? Ben onları çağırdığımı hatırlamıyorum.”

Hashimoto bize bakıp derin bir of çekti.

“Bilmem. Sen çağırmadın mı onları?”

Demek A ve D sınıfı varlığımızdan rahatsız oluyor.

“Dediğin gibi oldu, Ayanokōji.”

Akito yanı başımda mırıldandı. Ayanokōji grubu olarak tam takım burdaydık. Buraya gelmeden önce bir kafede oturmuş ders çalışmak için hazırlık yapıyorduk.

“Kanzaki ile Hashimoto’nun en son yanımızda atışmalarını gördükten sonra aklıma takıldınız. Bir de kafeye giderken sizi kampüsün uzak noktasına doğru giderken görünce Akito’ya söyledim…”

A ve D sınıfı öğrencilerinin kampüsün uç noktasına gittiklerini görünce Akito’ya geçenki gibi garip bir durum yaşanabilir diye söylemiştim. Beraber bir göz atalım derken, bizim grup da gelmek istedi.

“Geçenkinden daha fazla insan var burda.. işler karışabilir…”

“Off. Niye ortam geriliyor?”

Haruka tekrar aynı sahneye şahit olunca, ister istemez yorum yaptı.

“Boş ver. Onları kim çağırdıysa çağırdı. Sen ne diyeceksen de bakalım, Shiina-chan.”

“Dedikodularla alakalı… onları siz, yani A sınıfı, yazıyorsunuz değil mi?”

Ishizaki’gilin konuşmasının ucunun nereye varacağından emin olamayınca, lafa  Hiyori girdi.

“Hey hey hey. Bunu neden bize soruyorsunuz?”

“Sebebi açık değ-!”

“Bırak, ben konuşayım, Ishizaki-kun.”

Hiyori, Ishizaki’nin öfkelenip sohbetin farklı bir boyut almasından endişeli bir halde müdahale etti.

“Kanzaki-kun’a Ichinose-san’ın dedikodularının kaynağıyla ilgili açıklama yapmışsın. Onu duydum.”

“Bilgi akışına bak, hay maşallah. Arkadaki ikiliden mi duydun yoksa?”

Kaş göz işareti ile o günkü olaya baştan sona şahit olan Akito ile beni işaret etti.

“Soruma cevap ver, Hashimoto-kun.”

Bize göz ucuyla bile bakmadan Hiyori, Hashimoto’ya baskı yaptı.

“…Eh, Zaten Ayanokōji ile Miyake haberdar. Ben de dürüst olacağım. Ichinose ile ilgili dedikodu duydum ilginç geldi duyduklarım, başkalarıyla da paylaştım. Dedikodunun ana kaynağı ben değilim.”

Hashimoto gerçeği kabullenmiyordu.

“Ne de güzel bahane üretiyorsun, buna inanacağımızı falan sanmadın inşaallah?”

“Bahane mi? Gerçeği söylüyorum. Elbette, sırf eğlenceli diye dedikodu yapmak, yaymak bir nevi günah sayılıyor farkındayım. Ama size ne oluyor ki? Siz D sınıfısınız? Bu konudan tamamen bağımsızsınız. Niye burnunuzu sokuyorsunuz?”

Hafif laubali hem de kurnaz bir tavırla Hashimoto ekledi:

“Yoksa….asıl dedikodunun kaynağı siz olmayasınız? D sınıfı olarak bizi mi yiyorsunuz yoksa?”

“Saçmalama be! Sakayanagi’nin dedikoduların ana kaynağı olduğunu bilmeyen mi var!!!”

“Oh, şimdi de yargı dağıtmaya mı başladınız? A sınıfının lideri agresiftir, evet. Ichinose’i çekinmeden kışkırttığı zamanlar da oldu. Bu yüzden direkt onu suçluyor olabilirsiniz ama kafanıza göre kaynak o diyemezsiniz. Sakayanagi olduğuna dair kanıtınız da yok zaten, demi?”

Ishizaki,Hashimoto’nun bu sözlerine sinirlense de. Haklı olduğu da gerçekti.
Posta kutularına konan notlar, internet üzerinden dedikodular derken net bir kanıt yoktu.

Bense, %90 onun eseri olduğundan emindim.

“Bizim buraya gelme sebebimiz dedikoduların kimden çıktığını öğrenmek içindi.  Fakat sizin Ichinose’i desteklemenizi beklemiyordum.” diye ekledi, Hashimoto.

Ishizaki’gil, Hashimoto’ya bir anda göz devirerek ‘ne diyor be bu’ dercesine bir tavır takınınca, zor duruma düştüğünü anlayan Hashimoto, derin bir of çekti.

“Salağa yatmana gerek yok, Hashimoto. Sadece Ichinose’e çamur atmakla kalmadınız bir de bizim hakkımızda dedikodu çıkartma cesareti gösterdiniz.”

“Anladım şimdi. Ichinose umrunuzda değil, demi? D sınıfında da dedikodu var diye, delleniyorsunuz…Hatırladım şimdi!! Ortaokulda yediğin nanelerden dolayı, ıslah evine mi gönderdiler seni, Ihizaki? Bu gerçek ortaya çıktı diye kuduruyorsun değil mi?” [Ç.N: İsmail YK – Kudur baby aklıma gelir..]

Hashimoto kışkırtmaya devam edince, Ishizaki’nin gözü döndü. Bir anda ona doğru öfkeyle yürümeye başladı. Hiyori hemen kolundan tutup geri çekti ki Hashimoto’nun üstüne uçmasın.

Hashimoto’nun az önce bahsettiği ıslahevi meselesi, forum sitesinde yazanlardan biriydi. Iftiradan dolayı, Ishizaki’nin sinirlenmesi normaldi. Hatta böyle bir kavga bile normal denebilir.

Susmaktan yana olmadığını belli edercesine, Hashimoto devam etti:

“Asıl mesele, sizin bu tarz dedikoduları çıkartmış olmanız. Ben asıl buna şok oldum. Ichinose’i geçiyorum, diğer sınıflar hakkında bu kadar farklı bilgiyi nasıl edindiniz, bunu anlayamadım.”

Kim kimi suçluyor? Burda hatlar karıştı iyice.

“Saçmalamayı kes, Hashimoto!”

“Dur, Ishizaki!”

Hiyori’nin ona tek başına yetemeyeceğini düşünen Akito, Ishizaki’ye doğru söylendi.

“Sen karışma, Miyake!  Böyle boş boğazlı bir A sınıfına katlanamıyorum. Onu bir havaya uçurayım da görsün!”

“Yapma, Ishizaki. Anca kendine zarar verirsin. Kendine güveniyorsun tamam da.. burası yeri mi?”

 

Kitō bir adım öne geçerek Ishizaki ve Albert’e yumruğunu gösterdi. Hadi meydana der gibi bir hali vardı.

“Herkes, dursun. Okulun böyle şeylere müsamaha göstermediğini hepimiz biliyoruz.”

Onlardan biraz uzakta kalan Akito, ortamı yatıştırmak için konuştu.

“Eh… doğru… ama öncedendi o.”

“Öncedendi derken?”

“Öğrenci konsey başkanı böyle küçük atışmalara göz yumacağını söylemiş.”

Hashimoto, arayı kapatıp Ishizaki’ye bir uçan tekme salladı. Ama Akito hemen müdahale edip darbeyi sol koluyla durdurdu.

“…Şaka mı bu? öğrenci konsey başkanı…kendini ne sanıyor, her şeyi değiştirecek gibi bir hava takınıp duruyor?”

Hashimoto sözleriyle ve tavırlarıyla ‘kavga yasağının’ kalktığını garanti ediyordu. Hatta ilk kavgaya tutuşan kişi olarak kanıt bile sunuyordu.

“Hiç fena değilsin, Miyake. Geçen günkü sert ağır abi havasında bizi durdurmaya çalışmanın asıl sebebi ortaya çıktı. Kendine güveniyorsun demek.”

Hashimoto arkaya doğru sendeleyerek geri çekildi. Ortamdaki gerginlik artık hat safada.. geçmişler olsun.

Hiyori : “Kavgaya hala izin verilmiyor.”

“Biliyoruz. Zaten buraya kavgaya da gelmedik. Sadece size göründüğümüzden daha güçlü olduğumuzu göstermek istedik..”

“…sana güvenebilir miyim?”

Hiyori’nin gözlerinin içine bakarak Hashimoto kafasını salladı.

Bu çocuğa da inanan varsa artık, gitsin kendini kaleden atsın..

“Boş ver, Hiyori. Bu çocuk tek ayak üstünde 40 yalan söylüyor. Kime sorsan, biraz inceledikten sonra durumu, her şeyin A sınıfının başının altından çıktığını anlar. Zaten bir tek onların sınıfta dedikodu yok. Her şey apaçık ortada.”

“Peki… onların suçlu olmama ihtimali yok mu?”

“Shiina-chan’ın dediği gibi. Dedikoduları çıkartan bizsek şayet, foruma böyle bir yanlış anlaşılma çıkmasın diye kendimiz için de bir şeyler yazmaz mıydık?”

“Bu çıkarımda bulunmak zor. A sınıfındaki herkesin, Ichinose hakkında çıkan dedikoduların asıl kaynağının Sakayanagi olduğunu bilmeme ihtimali bile varken… Böyle bir durumda da sınıfa önceden haber vermezseniz, kaos çıkar.”

Akito’nun değindiği noktaya karşın Hashimoto derin bir of daha çekti.

“Mantıklı denebilir söylediklerine ama… probatio diabolica’dan öteye gitmiyor.” [Ç.N: karşıt ifadenin kanıt eksikliği, ifadeyi bir anlamda doğru kılar.]

Bahaneleri şüpheliydi ama karşı çıkmak için kanıtımız yoktu. Aynı zamanda kendi masumiyetini kanıtlayamıyordu. Garip bir ikilemin içindeydik.

“Bu çocuklarla konuşmak için önce bilek gücümüzü göstermemiz gerekiyor, ben size demiştim!”

“Ohaaa. Sakin ol, Ibuki-chan. Bizimle kavga etmenin size hiçbir faydası yok farkındasın değil mi?”

“Bana diyene bakın, Az önce yumruk gösterip tekme atan kimdi. Hayırdır?”

“A sınıfının bu dedikodularla uzaktan yakından alakası yok. Bize inanın.”

Bu sözlerinden sonra, Hashimoto kahkaha attı ama Ibuki gülümsemiyordu bile. Hatta kendini zor tutuyor gibi bir hali vardı.

Ibuki de Ishizaki gibi, ağır iftiralardan birine maruz kalmıştı. Dedikodu mağdurları toplanmıştı desek yeridir.

“Siz….sırf Ryūen liderimiz değil diye bizi küçük mü görüyorsunuz!?”

Ishizaki artık sabrının kalmadığını, Akito’yu kenara iterek gösterdi. Ibuki de harekete geçip Hashimoto ile Kitō’ya karşı hazır ola geçtiler.

“Durun, durun. Bekleyin.”

“Ichinose ve bizim hakkımızdaki dedikodular için, Sakayanagi bizden özür dilesin, bu konu burada kapansın.”

“Ortada bir yanlış anlaşılma var hala. Biz yaymadık o dedikoduları.”

“Sen bunları külahıma anlat!”

Ishizaki sinirlenerek yakınlardaki kaldırım taşına tekme attı. Hashimoto durumun kontrolden çıktığının farkına varmıştı.

“…peki, ne yapacaksınız?”

“Kör müsün? Şiddetle karşılık verip ağzınızı bir de böyle kapatmayı deneyeceğiz.”

“Ciddi misiniz siz?”

“Evet. Hoşuna gitmiyorsa, yaptıklarınızı düzeltmek için bir çare bulmayı deneyebilirsiniz.”

“Daha kaç kez diyeceğim, onları biz yazmadık.”

İnkar etmesine rağmen, Hashimoto onların kolayca kabul edip ‘eyvallah’ diyebileceği bir durum olmadığını biliyordu.

Sakayanagi’nin, Ichinose’e açıkça savaş ilan ettiğini de bildiği için, masumiyetini kanıtlaması çok zordu.

Fakat, birden Hashimoto’nun yüz ifadesi yumuşadı, gülümsedi. Karşı tarafı kışkırtmaktan başka bir işe yaramadığına eminim ama kanıtlayamam..

“Bu ne şimdi? Komik olan neymiş söyle biz de gülelim?”

“Kusura bakmayın. Biraz olaylar saçma geldi de. Hani, benden ne istiyorsunuz onu anlayamadım.”

Hashimoto, Sakayanagi’nin dedikoduların kaynağı olduğunu söyleyemediği için,  Ishizaki’yi farklı bir yöne çekmekten başka çaresi kalmıyordu.

“Gidip Sakayanagi’ye bizzat soralım.”

“Sen mi? Hiç şansın yok.”

Hashimoto elini havada sallayıp yüz ifadesini buruşturdu. Sanki, ‘onun senin gibilerle uğraşacak vakti yok’ der gibiydi.

Zaten Ishizaki, ona ulaşamayacağını bildiği için, Hashimoto’yu buraya çağırmıştır.

“Kitō. Çaremiz kalmayabilir.”

Hashimoto duruma baktığında, tatlı tatlı sohbet ederek sorunları çözemeyeceğini anlıyordu.

Kitō böyle bir cümle bekliyormuşçasına, kendisini dövüş pozisyonuna hazırladı. Ardından, Ishizaki savaş naraları atarak Kitō’ya doğru yürüdü.

Aynı anda, Ibuki de Hashimoto’ya bir uçan tekme salladı. Son anda çevik hareketiyle tekmeyi ıskalamayı başardı ama, Hashimoto.

“Ucuz atlattık, he!”

Ani sıçramalarından dolayı, Ibuki’nin cebindeki öğrenci kimlik kartı ile telefonu yere düştü.

Hashimoto, Ibuki’nin tahmin ettiğinden daha fazla çevik  ve hızlı olduğunu anlamıştır. Yüzünden hem endişeli hem de hayran kaldığına dair izlenim veriyordu.

“Ah, unutmuşum… Ibuki-chan, savunma sanatları biliyordu değil mi.”

“Durun artık!”

Akito, yerden Ibuki’nin telefonunu alırken bağırdı. D sınıfının pek umrunda olmadı ama.

Ibuki yere düşen telefonunu bile umursamıyordu. Ayağımın ucuna düşen öğrenci kartını yerden aldım. Karttaki fotoğrafında…. asosyal ve sert bir hali vardı.

Fakat-

Karttaki bir detay dikkatimi çekti.

“Ne bu …?” diye mırıldandım.

“Ne dedin, Ayanokōji?”

Mırıldanmamı duyan Keisei, sordu.  Sorusuna başımı sağa sola sallayarak cevap verdim. Kartını da cebime koydum.

“Bu kavga kısa sürede bitirmemiz gerekiyor, yoksa başımız belada.”

“Nasıl durduracağız ki onları?”

Bu kavganın başlangıcı çoktan yapılmış, hatta 2. raunt başlamıştı.

Haruka : “Bence karışmayalım.”

Airi : “Tehlikeli bir durum, Kiyotaka-kun.”

Bizim kızlar da müdahale etmemiz gerektiğini söylüyordu.

“…haklısınız.. en iyisi Akito’ya bırakalım.”

Bir sonraki darbeleri engellemek adına Akito,  Ishizaki ile Hashimoto’nun arasına attı kendini.

“Sen karışma, Miyaki!”

Ishizaki onu kenara itmeye çalıştı ama Akito eliyle tutarak yere serdi.

“Seni pislik! Bırak beni!”

“Özür dilerim, Ishizaki. Kişisel değil.”

“Karışmasana!”

Ibuki’nin bu seferki tekmesi Akito’nun başınaydı. Akito, Ishizaki’yi bırakıp Ibuki’nin uçan tekmesinden kaçındı. Bu ikisini idare edeyim derken dengesini kaybetti.

Bu açıktan faydalanan Albert ise Akito’yu arkasından yakalayıp tuttuktan sonra yerden güç olarak onu yerde tuttu.

“Onu tut, Albert.”

“Kahretsin…”

Akito, kocaman cüssesiyle onu tutan Albert’e karşı koyamıyordu. D sınıfı, araya girecek tek elemanı da böylece durdurmuş oldu.

“Ibuki!”

Ishizaki, Kitō tam onun boynuna bir darbe atacakken bağırdı.

“Beni küçümsemeyin!”

Kitō’nun darbesini uçan tekmeyle savurdu.

“Bunlar ciddi ciddi kavga ediyor… ne yapacağız?”

Kenarda seyirci olarak izleyen dört kişi olarak, nasıl müdahale edeceğimizi bilmiyorduk.

“İşler bu raddeye geldi ve siz yolumuza taş koyuyorsunuz…”

Yerden kalkan Ishizaki’ye saldıran Hashimoto, bir anlığına gözlerini bize dikti.

“Buraya şans eseri geldik. Fakat şu da bir gerçek ki, o dedikodular yüzünden arkadaşımız Ayanokōji de mağdur oldu. Ishizaki’gilden farkı yok onun da.”

Keisei’nin cevap vermesiyle, Airi defalarca kafasını sallayarak onay verdi.

“Hmm, bak iyi ki söyledin. Karuizawa’ya mı aşıktın sen? Güzel bir dedikodu sayılmaz mı o?”

“Hiç de güzel değil bir keree!”

Normalde sesini az çıkartan, sesi titreyen, kekeleyen Airi bir anda bağırdı. Şok, şok.

Ben de onlara katıldığımı belirtmek için söze girdim.

“Bunu söylemek istemezdim ama senden şüpheleniyorum, Hashimoto.”

“…Haklısın ne diyeyim. Karuizawa ile gizli bir yerde birkaç gün önce görüştüğümü gören bendim.”

“G-gizli derken?”

Airi ile Haruka, bana şaşkın şaşkın baktılar.

“Aramızda bir şey yok.”

“Öyle mi? A-ama Kiyotaka-kun’un …Karuizawa-san ile arası…iyi gibiydi zaten..…”

Airi’nin bir nevi gözü sürekli üstümde olduğu için bu tarz bir çıkarımda bulunması doğaldı.

Fakat Hashimoto’nun bunu duyması iyi oldu. Özellikle de Kei ile aramdaki ilişkiyi başkalarının da bildiğini öğrenmesi gerekiyordu.

Kei’nin sevgililer günü hediyesini başkasına vermek bahanesiyle buluştuğumuzu söylemiştik. Bunun olması için, Kei ile aramda samimiyetin az çok olması gerekiyordu ki bana hikayemizdeki gibi, hediyesini emanet edebilsin.

Hashimoto ise özellikle bu konuyu dile getirerek arkadaşlarımın tepkisini görmeye çalışıyordu. Hashimoto’nun kafasındaki açıkları kapatmak için ortaya attığı konu, kafasında kurduğu diğer ihtimallerin sıfırlanmasına sebep olmuştur.

Sürekli benim peşimde olsa da, bu sözlerden sonra doğru düşünmesi daha zor olacak. Sonuç olarak da, bana olan şüpheleri gittikçe azalacaktır.

“Şuan karşında ben varım, Hashimoto!”

“Aman aman.. ben de sıkılmaya başlamıştım.”

“Lütfen daha fazla devam etmeyin, Ishizaki-kun.  Daha fazla ileri gitmenizi istemiyorum.”

Hiyori yaşananlardan dolayı bir sonuca varmış olacak ki— Ishizaki’ye durmasını söyledi. Söylediklerini görmezden gelemeyen Ishizaki, ona üzgün gözlerle baktı.

“A-ama!”

“Hashimoto-kun ile Kitō-kun ile kavganız bitti ve itiraf ettirdiniz diyelim. Ortada yine gözle görülür bir kanıt olmayacak. Zaten Sakayanagi-san’ın da yaptıklarını kabul etmesine imkan yok. İstediğimizi alamayacağız, boşa uğraşmayalım diyorum?”

“Yani öfkemizi içimize mi atacağız?”

“Size haksızlık olduğunun farkındayım ama şimdilik böyle olsun, burada kapansın bu konu.”

“Bize siz de gelin diyen sen değil miydin? Şimdi de geri çekilmemizi istiyorsun. Hiç mantıklı değil söylediklerin.”

“Bunu telafi edeceğime dair söz veriyorum.”

Duyduklarından dolayı şaşırıp hayrete düşen, Hashimoto ıslık çaldı.

“Hoooh? Yani bu görüşmeyi ayarlayan Ishizaki değil miydi? Görüşme fikri, Shiina-chan’ın isteği miydi?”

“Albert-kun. Miyake-kun’u serbest bırak.”

Albert, yavaşça Akito’yu bıraktı.

“Size de zahmet verdik, kusurumuza bakmayın.”

Hiyori bize dönüp başını eğerek özür diledi.

“Bu neydi şimdi? Hem bize kanıtsız suç atıyorsunuz, hem kavga çıkartıyorsunuz.. şimdi de çekip gitmekten bahsediyorsunuz?”

“Özür dileriz, bu konuyu kapatalım olur mu?”

Hiyori, Hashimoto’nun şikayetlerini dinleyip özür diledi. Onun bu tavrından sonra daha fazla ileri gitmek için sebebi kalmadı, Hashimoto’nun.

“Eh, zaten yara falan almadık. Bugünlük burada bitirelim madem, Kitō. Artık bize asılsız iddialarınızla gelmezseniz iyi olur. En azından elinizde kanıt falan olsun. Boşa konuşup boşa yoruluyoruz. Sıkıldık artık.”

Hiyori, işler çığırığından çıkmadan kontrol altına aldı.

Fakat A sınıfı, diğer sınıflarla arasını düzeltemeyeceği bir çıkmaza girmiş oldu.

Prev
Next

Comments for chapter "Cilt 9 - Bölüm 20 - Gerginlikler"

MANGA DISCUSSION

YOU MAY ALSO LIKE

classroom of the elite
Elitler Sınıfı – Kısa Hikayeler
26 Temmuz 2022
ORV_Volume_1_cover_(Korean_ver)
Bilge Okuyucu
19 Mayıs 2021
emperor of solo play
Emperor Of Solo Play
11 Mart 2023
promotion poster- our second master
Our Second Master
19 Eylül 2022
Tags:
clasroom of the elite oku, elitler sınıfı oku, light novel türkçe, youkoso jitsuryoku oku, Youkoso Jitsuryoku türkçe oku
  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası