Sonsuzda Bir - Bölüm 1
Sigaranın Zararları
“Ciddi misin, demek kardeşin olacak he? Bunca yıldan sonra neden tekrar çocuk yapmaya karar vermişler ki?” sordu Cloud. “Bilmiyorum onlar da şaşkın zaten, ama bu yüzden yurt dışından erken dönmemiz gerekecek sanırım.” “Bu harika bir haber Eliot.” Bilgisayarından yakın arkadaşıyla görüntülü konuşuyordu. Eliot, Piontania’da küçük bir kasaba olan Cherrybush’dan ayrılıp babasının işi için yurt dışına, Japonya’ya gideli yıllar olmuştu. Artık eskisi gibi sürekli birlikte olmasalar da sık sık bu şekilde görüntülü konuşmalar yapıyorlardı. Eliot bu kardeş konusundan pek hoşnut görünmüyordu. “Bu arada Cloud, saçların…” “Ah, evet.” Eliot güldü “Aslında bence beyaz sana yakışmış, Reryou nasıl buldu?” “O da beğendi. Ailemin intikamını aldıktan sonra bir çeşit değişim geçirdiğimi, benim için yeni bir sayfanın başlangıcı olduğunu falan söylüyor.” “Görüyorum ki pek de değişmemiş, eski alışkanlıkları hala duruyor. En azından eskisi kadar gülünç değil, hatta bu sefer haklı bile olabilir.” “Bilemiyorum Eliot.” Beyaz saçlı çocuk bir süre sessizliğini koruduktan sonra saati kontrol etti ve biraz ders çalışması gerektiğini söyleyerek arkadaşına veda etti, sonuçta önünde hazırlanması gereken önemli bir sınav vardı. “Tabii Cloud, ama kapatmadan… Reryou’ya benim erken döneceğimi söyleme olur mu? Ona sürpriz olsun istiyorum!”
Çocukluktan beri hep buluştukları yerde buluştular, tek farkı “eski yıkılmaya yüz tutmuş ev” in artık “eski yıkılmış ev” olmuş olmasıydı. Reryou yıkık tuğla duvarlardan birinin üzerine oturmuş bacaklarını sallayarak bekliyordu. “Selam” “Selam Cloud!” Burası Reryou ve Cloud un yaşadıkları yerlerin arasında kalan küçük bir tepeciğin üzerindeydi, çok yüksekte olmasa da kasabanın nerdeyse tamamını görebilecekleri güzel bir manzaraya sahipti. Sigaraları yaktıktan sonra sessizliği bozan Reryou oldu. “Makası getirdin mi?” “ Evet, şimdi ne için istediğini söyleyecek misin?” elindeki telefonu cebine koydu ve sigarasından bir fıs daha çekti. “Fark ettim ki elimizdeki bu fırsatı pek iyi değerlendirmiyoruz. Düşünsene başka evrenlere portallar açabilen bir makasımız var!” Cloud, onun aksine o kadar da heyecanlı görünmüyordu. “Ne yapalım, dev bir su parkına falan mı portal açalım? Hem biliyorsun ki makasın gücü oldukça kısıtlı, daha çok sonsuz evrenlerin içindeki bir baloncuğa hapis gibi bir şeyiz.” Reryou birkaç saniye düşündü. “Ama yine de bunu kullanarak aynı evrenin içinde bir yerlere de ışınlanabiliyoruz, mesela üniversite sınavlarının cevaplarının olduğu yere portal açmayı denesek?” Cloud aynı sıkılmış ses tonuyla açıklamaya devam etti. “Daha kaç kere söyleyeceğim, aynı evrende portal açacağımız yerde ya daha önce bulunmuş ya da orayı çok net bir şekilde biliyor olmamız gerekiyor, yani üniversite sınavının cevaplarının olduğu yer şeklinde düşünmek işe yaramayacaktır.” “Tamam tamam bu sefer aklıma güzel bir fikir geldi, makası bana ver.” Cloud’un elindeki makası almak için uzansa da arkadaşı o alamadan geri çekti. “Hop, o kadar hızlı değil. Önce bizi öldürmeyeceğine emin olmam gerekiyor.” “Söz veriyorum gerçekten tehlikeli bir şey değil.”
Reryou elindeki sigarayı yere attı ve makası kullanarak sanki dev ince bir örtüyü kesiyormuşçasına aşağıdan yukarıya doğru makasın ağzını sadece açık tutarak şekilsiz mor bir portal açtı, her ne kadar makası dümdüz hareket ettirmiş olsa da portal bir çatlak gibi yamuk, keskin kıvrımlar halinde açılmıştı, etrafında elektriklenmeler oluşuyor, cızırtı sesleri çıkarıyordu. Cloud dalga geçer bir ses tonuyla “Uh, Reryou şu portalı biraz daha uzun olacak şekilde açar mısın? Hep kendi boyuna göre açtığından geçerken eğilmek zorunda kalıyorum.” “Tabi, tabi öyledir. Boyumun kısalığını yüzüme vurmaya çalışmıyorsundur kesin.” Reryou daha canlı ve pofuduk saçlara sahip olsa da ikilinin arasında sekiz santimlik bir boy farkı olduğu dışarıdan rahatlıkla söylenebilinirdi.
Portaldan çıktıklarında karanlık, küçük bir odanın içerisindeydiler, camlar siyah perdelerle kapalıydı, etrafı sadece açık bilgisayar monitöründen saçılan ışık aydınlatıyordu, duvarda anime posterleri ve peruklar asılıydı, tek kişilik yatağın hemen yanında duran makyaj malzemeleri ve takma tırnaklar dikkat çekiyordu, ayrıca odada oldukça büyük bir dolap vardı. Reryou makasın ağzını açık tutuyordu, böylece portal da kapanmayacaktı, ikilinin hemen önünde kulaklık takmış, masaüstü bilgisayarında çizgi film izleyen biri vardı, onları fark etmemişti. Cloud hala nereye geldiklerini çözmeye çalışıyordu. Reryou’nun yüzündeki ifadedense beklemediği bir manzarayla karşılaşmış olduğu anlaşılıyordu, temkinli adımlarla çocuğa yaklaştı ve omzuna dokundu. Yorgana sarılı çocuk hızla yorganı üzerinden attı ve arkasına döndü, gördüklerine inanamıyordu, izlediği çizgi filmi durdurup kulaklığı çıkardı. “Ananı- Ciddi olamazsın! BİLİYORDUM! BİLİYORDUM!” kel çocuk koltuktan kalktı, karşısında başka bir evrenden gelmiş kendisi duruyordu. “Of bu hiç hayal ettiğim gibi olmadı.” Dedi Reryou, kel çocuk aşırı derecede mutlu ve heyecanlı duruyordu “Geldiniz, beni kurtarmaya geldiniz!” tereddütle sordu “Sen neden kelsin?” “Neden mi kelim? Kıllar, ne yaparsam yapayım gitmiyorlar, ne kadar denersem deneyeyim, ne kullanırsam kullanayım. Onca kimyasal yüzünden benim de saçlarım döküldü artık.” Tam bir hayal kırıklığıydı. “Sen düşündüğümden de kötü durumdaymışsın. Bak, bu kadar takma olur mu? Ben öyle yapıyorum.” “Neden bahsediyorsun?” Kel çocuk Reryou’nun üzerine yürüdü “Sen de görmüyor musun? Sen ben değil misin?” ve yakasından tuttu, tırnaklarının hepsi yenmişti. “NOKTALARI SEN DE GÖRMÜYOR MUSUN!” Çocuğu hızla itti ve geri çekildi, koltuğa çarpıp yere düştü, ağlıyor, bağırıyor ve kendi kendine bir şeyler söylüyordu. “Gözümdeki noktalar gitmiyor! Nereye bakarsam bakayım hep ordalar!” Cloud fısıldayarak “Biz yavaştan müsaade isteyelim, hasta ziyaretinde çok durulmaz ya hani.”
Onlar portaldan çıkarken ağlayan çocuk kendini toparlayıp peşlerinden gitmeye çalışsa da işe yaramadı, portal yüzüne kapandı “Hayır, durun! Beni burada bırakmayın, lütfen!” Üzüntünün ve çaresizliğin yerini kısa sürede sinir aldı. Kapıya doğru hışımla yürürken aklından “Öldüreceğim, kendimi öldüreceğim. Böyle yaşayamam” diye geçiriyordu. Tam kapı kolunu tuttu ki izlediği bölümü yarım bıraktığını fark etti, aslında devamını da merak etmiyor değildi, bitirmek için başına oturdu, bu onun izleyeceği son dizi bölümü olacaktı ki dayanamayıp izlemeye devam etti. Bir bölüm daha bir bölüm daha… “Sıradaki sezon bir yıl sonra mıymış? Eh, zaman su gibi akıp geçer umarım.”
Portaldan çıktılar “Bu da neydi lan böyle, o sen miydin!” Reryou cebinden sigarasını çıkarırken. “Evet kız olarak doğduğum bir evren hayal ettim.”