Türkçe Light Novel
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

Elitler Sınıfı

16 Mayıs 2025
   Cilt 22 - Bölüm 5    Cilt 22 - Bölüm 4
NEW

Solentra

18 Nisan 2025
Bölüm 16 Bölüm 15

Sonsuzda Bir

20 Şubat 2025
Bölüm 4 Bölüm 3

Bir Romanın Sonsuz Döngüsü

7 Aralık 2024
Bölüm 3 Bölüm 2

After The Big Bang

18 Kasım 2024
Bölüm 12 Bölüm 11

The Angel Next Door Spoils Me Rotten - Bölüm 3 - Melek Hastasıyla İlgileniyor

  1. Home
  2. The Angel Next Door Spoils Me Rotten
  3. Bölüm 3 - Melek Hastasıyla İlgileniyor
Prev
Next

BÖLÜM 3 – MELEK HASTASIYLA İLGİLENİYOR

Çevirmen: Kanemochi Yuna

Amane ateşi yüzünden kendi evinin durumunu çok geç fark etti. Evinin halini görünce Mahiru’yu içeri aldığına pişman oldu.

Amane’nin yaşadığı apartman 1SLDK idi.

(ÇN: 1SLDK’nin açılımı one bedroom(tek yatak odası), storage room(kiler/depo), living room(oturma odası), dining room(yemek odası), kitchen(mutfak) şeklindedir. Japonyada çok sık görülen bir daire şeklidir.)

Geniş bir oturma odası, bir yatak odası ve bir kiler içeriyordu. Bu, yalnız yaşayan bir insan için oldukça geniş bir alandı. Anne ve babasının durumu yeterince iyi olduğundan güvenlik ve konumu değerlendirdikten sonra burada kalmaya karar verdi.

Onun burada kalmasını isteyenler ebeveynleriydi ve o da bunda bir sorun görmüyordu. Yine de bu kadar harcamalarına gerek olmadığını hissetti. Bu kadar büyük bir daireyle ilgilenmekte oldukça zorlanıyordu.

Bunun yanında Amane yalnız yaşamasına rağmen temizlik yapmakta çok kötüydü.

Söylemeye gerek bile yok, oturma odası ve hatta yatak odası bile aşırı darmadağındı.

“Buna bakamıyorsun bile…”

Melek,daha doğrusu kurtarıcı, bu kadar sevimli bir görünüme sahip olmasına rağmen böyle bir şeyi sözlerken hiç çekinmiyordu.

Bu gerçekten korkunçtu ve Amane hiçbir şey diyemedi. Başka birinin geleceğini bilseydi bazı şeylerin yerini değiştirirdi ama artık bunun için çok geçti.

Mahiru parlak dudaklarıyla iç çekti fakat orayı terketmedi. Bunun yerine Amane’yi yatak odasına kadar götürdü.

Oraya giderken ikisi de neredeyse yerdeki şeylere takılıp düşüyordu. Amane, daireyi bu kadar dağınık hale getiren kişi olarak temizlememesinin gerçekten kötü olacağını acı bir şekilde farketmişti.

“Şimdilik çıkacağım. Ben dönmeden önce üzerini değiştir. Sorun yok, değil mi?”

“…Geri gelecek misin?”

“Hasta birini yatakta bırakırsam rahat uyuyamam.”

Görünüşe göre Mahiru da önceki olay hakkında Amane ile tamamen aynı şekilde düşünüyordu ve Amane bunun hakkında hiçbir şey diyemedi.

Mahiru odadan çıktığında itaatkar bir şekilde söyleneni yaptı ve günlük kıyafetlerini giydi.

“…Ortalık berbat, adım atacak yer yok…nasıl bu şekilde yaşıyorsun..?”

Üstünü değiştirirken tedirgin bir mırıltı duydu ve özür dilemesi gerektiğini hissetti.

Üzerini değiştirdikten sonra uzandı ve çok geçmeden uykuya daldı.

Ağır göz kapaklarını büyük bir çabayla açtıktan sonra gördüğü ilk şey keten rengi saçlardı.

Saçların üzerinden baktı ve Mahiru’nun başında durup ona sessizce  baktığını gördü. Daha önce yaşananların bir rüya olmadığı ortaya çıktı.

“…Şu an saat kaç?”

“Akşam 7. Birkaç saat uyudun.”

Mahiru kısaca cevap verdi ve Amane otururken ona bir fincan izotonik içecek uzattı.

Kendini nezaketli hissederek bardağı ağzına götürdü ve sonunda etrafına bakabildi.

Muhtemelen kestirdiği için kendini biraz daha iyi hissediyordu.

Daha sonra başının soğuk olduğunu fark etti. Dokunmaya çalıştı ve biraz sert olmasına rağmen parmak uçlarıyla kumaşa benzer bir şey hissetti.

Üzerine kendi evinde olmayan bir soğutma bezi yapıştırılmıştı. Bunu fark edince Mahiru’ya doğru başını kaldırdı. “Onu kendi evimden getirdim.” Mahiru basitçe yanıtladı.

Amane’nin evinde ne soğutma bezi ne de izotonik içecek vardı. Görünüşe göre izotonik içeceği de buraya Mahiru getirmişti.

“…Onu buraya getirdiğin için teşekkürler.”

“Endişelenmene gerek yok.”

Bu mesafeli cevap Amene’nin yüzünü buruşturmasına neden oldu.

Mahiru muhtemelen Amane ile konuşma arzusundan değil, suçluluk duygusundan dolayı onunla ilgileniyordu. Zaten yeni tanıştığı bir çocuğun evindeyken samimi bir şekilde konuşması imkansızdı.

“Her neyse ilacı masanın üzerine bıraktım. Bu ilacı aç karna almamak en doğrusudur. İştahın var mı?”

“Eh, biraz.”

“Anlıyorum. Biraz yulaf lapası yaptım. Lütfen ye.”

“…Eh, bunu sen mi yaptın Shiina?”

“Burada benden başka birisi var mı? Eğer istemiyorsan ben yiyebilirim.”

“Hayır, hayır onu yiyeceğim. Lütfen yememe izin ver.”

Bırakın yulaf lapası yapmayı, onunla ilgilenmesini bile beklemiyordu ve bu yüzden biraz telaşlanmıştı.

Dürüst olmak gerekirse Mahiru’nun yemek pişirme becerisi olduğunu bilmiyordu fakat onun ev ekonomisi dersinde başarısız olduğunu da hiç duymamıştı. Bu yüzden o kadar da kötü olacağını düşünmüyordu.

Amane hemen başını eğip lapayı yemek istedi ve Mahiru ona boş boş bakmaya başladı. Mahiru yan masadaki termometreyi Amane’ye uzatırken başını salladı.

“Onu ben getiririm. Sen lütfen ateşini ölç.”

“Tamam.”

Amane onu dediği gibi yaptı, gömleğinin düğmelerini açtı ve termometreyi koltuk altına koydu. O anda Mahiru gözlerini kaçırdı.

“Lütfen bunu ben bu odada olmadığım zaman yap.”

Sesi biraz çılgına dönmüştü ve Amane dönüp baktığında yüzünün biraz kızarmış olduğunu gördü.

Görsel
Amane, Mahiru’nun tepkisini biraz ilgi çekici buldu çünkü kızların aksine erkeklerin göğüslerini saklamalarına gerek yoktu. Belki de Mahiru’nun ten rengine karşı bir direnci yoktu. Çünkü gömleğinin düğmelerini açtığı anda hızlıca başını başka bir tarafa çevirmişti.

Beyaz yüzü açık bir gülün rengiyle boyanmıştı, titrerken yüzü hâlâ yana bakıyordu. Amane hayal mi görüp görmediğini merak ediyordu ama Mahiru’nun kulakları da kırmızıydı. Bu onun ne kadar utandığını gösteriyordu.

…Ahh, etrafındaki erkeklerin neden onun bu kadar tatlı olduğunu söylediğini anlamaya başlıyorum.

Amane de Mahiru’nun güzel bir kız olduğunu düşünüyordu ama hepsi bu kadar. Onun güzel ve sevimli olduğuna hiç şüphe yoktu ama Amane için hepsi bu kadardı.

Oyulmuş bir sanat eseri kadar güzeldi. Verdiği izlenim bir sanat eserine benziyordu.

Ancak bu noktada Mahiru’nun biraz utandığı belliydi. Bu da onu biraz daha insani ve de dolayısıyla garip bir şekilde sevimli gösteriyordu.

“…O halde acele edip bunu alır mısın?”

“Bunu yapmam için bunu demene gerek yok.”

İlişkileri onun ne kadar tatlı olduğunu açıkça ifade etmesine yetecek kadar samimi değildi. Eğer öyle yapsaydı Mahiru onu tuhaf bulurdu. Bu yüzden düşüncelerini yuttu.

Mahiru bunu ilgisizce söyledikten sonra odadan dışarı çıktı.

Çıkarken biraz yavaştı. muhtemelen bocalıyordu ya da oda çok dağınık olduğundandı. Büyük ihtimalle ikincisiydi.

Onun şaşkınlık içinde gidişini izleyen Amane, bunun nasıl bu hale geldiğini merak ederek hafifçe iç çekti.

…Eh sanırım bu, sorumluluk hissi ve suçluluk duygusu.

Bir kız genellikle tanımadığı bir erkeğin evine sadece onunla ilgilenmek için girmez. Saldırıya uğrarsa bu onun için kötü olurdu.

Ancak Mahiru riske rağmen bunu yaptı. Bu yüzden kendini gerçekten suçlu hissediyor gibi görünüyordu. Yine de Amane’nin ona hiç ilgi göstermediği açıktı ve bu yüzden biraz rahatlayabilirdi.

Her halükarda başka bir yol olmadığın Mahiru’nun ona bakmaya başladığına şüphe olmamalı.

“…Onu buraya getirdim.”

Amane’nin hafif ateşli kafasında böyle düşünceler varken Mahiru tereddütle kapıyı çaldı.

Görünüşe göre tam giyinmediğinden endişelendiği için hemen içeri girmemişti. Amane ateşini ölçmek için elbiselerini gevşettiğini hatırladı.

“Hâlâ ölçmeyi bitirmedim.”

“Ben yokken ateşini ölçmelisin dedim…”

“Özür dilerim dalmışım.”

Özür diledi, termometreyi koltuğunun altına sıkıştırdı ve çok geçmeden donuk bir elektronik ses duydu.

Termometre çıkardı ve 38.3°C gösterdi. Hastaneye yatırılacak kadar kötü değildi ama nispeten yüksekti.

Amane kıyafetlerini düzgün şekilde giydi. Kapıda duran Mahiru’ya “İçeri gel.” dedi. Mahiru bir tepsi ve yulaf lapası ile dikkatlice içeri girdi.

Sonunda kıyafetlerini giydiği için Mahiru’nun rahatlamış olduğu belliydi.

“Ateşin?”

“38,3°C. Biraz ilaç ve uykuyla daha iyi olurum.”

“…Dükkanlarda satılan ilaçlar çoğunlukla virüsün kendisini değil ortaya çıkan semptomları tedavi ediyor. İyi dinlen ve bağışıklık sisteminin işini yapmasına izin ver.”

Amane, azarlanırken Mahiru’nun sadece onun için endişelendiğini biliyordu ve bu kalbini gıdıklanıyordu.

Tanrım… Tencereyi ve tepsiyi yan sehpanın üzerine koyup kapağını açarken içini çekti.

İçinde erikli yulaf lapası vardı. Midesindeki yük dikkate alındığında yulaf lapası oranı düşüktü. muhtemelen 7:1 su ve pirinç oranındaydı.

Görünüşe göre erik lezzet vermesi için değil, soğuk algınlığına iyi geldiği söylendiği için eklenmişti.

Lapadan buhar çıkmıyordu ancak sıcaktı. Bu da onun yeni yapılmadığını, sonradan kasıtlı olarak soğutulduğunu gösteriyordu.

Amane yulaf lapasına bakarken Mahiru onu görmezden gelerek yulaf lapasını bir kasede servis etti. Erik parçaları yavaş şekilde içine serpilmiş, çekirdekleri dikkatlice çıkarılmış, kırmızı et hafifçe beyazın içine karışmıştı.

“Buyur. Muhtemelen artık sıcak değildir.”

“Hayır, teşekkür ederim.”

Amane lapayı aldı. Bir kaşık yedikten sonra lapaya boş boş bakmaya başladı. Mahiru onun hareketini görünce şaşırdı.

“…Ne? Seni beslememi falan mı istiyorsun? Ben böyle bir hizmet vermiyorum.”

“Kimse bunu demiyor… Sadece yemek yapmayı bilmediğini düşünmüştüm.”

“Yalnız yaşayan herkes bunu yapabilir.”

Hiçbir zaman tek başına düzgün bir hayat yaşayamamış olan Amane için bu sözler gerçekten acı vericiydi.

“Fujimiya-san, yemek pişirmeden önce lütfen odanı temizle.”

“O da var…”

Görünüşe bakılırsa Mahiru, Amane’in lapayı kaşıklamaya devam ederken ne düşündüğünü az çok biliyordu. Bir kaşık dolusu yulaf lapasını ağzına götürürken bu konuyu geçiştirmeye çalışarak mırıldandı.

Yapışkan yulaf lapası, pirincin orijinal tadı ve az miktarda tuzla birlikte ağzına yayıldı.

Ancak rendelenmiş kuru eriklerin ekşiliği ve tuzluluğu gerçekten iştah açıcıydı ve malzemeler arasında ince bir denge kuruyordu.

Amane tuzlu kurutulmuş erikleri pek sevmiyordu ama bu hafif ekşiliğin içindeki hafif tatlılığı seviyordu. Eğer Amane sağlıklı olsaydı kuru erikleri beyaz pirincin üzerine koyup chazuke yapardı.

(ÇN: Chazuke, pişmiş pirinç üzerine yeşil çay, dashi veya sıcak su dökülerek yapılan basit bir Japon yemeğidir.)

“Bu lezzetli.”

“Bunun için teşekkür ederim. Ama yulaf lapasını kim yaparsa yapsın pek bir fark olmazdı.”

Mahiru boş bir yüzle cevap verdi ama yüzünde hafif bir gülümseme vardı.

Bu gülümseme okuldaki klasik gülümsemesinden farklıydı. Bu rahatlamış bir gülümsemeydi ve bu Amane’nin bilinçaltına işledi.

“…Fujimiya-san?”

“Hayır, yok bir şey.”

Nazik gülümsemesi bir anda yok oldu ve o bunu yazık etti.

Amane de öyle düşündü ama yulaf lapasını küçük kaşıklar halinde yerken bu durumu geçiştirmek için hiçbir şey söylemedi.

Prev
Next

Comments for chapter "Bölüm 3 - Melek Hastasıyla İlgileniyor"

MANGA DISCUSSION

YOU MAY ALSO LIKE

emperor of solo play
Emperor Of Solo Play
17 Kasım 2023
71WfYppw8L
Karımı Keşfedilmeden Öldürebilme İhtimalim
16 Temmuz 2022
20170314153331_961
Akçaağaç Yaprakları Ne Kadar Acıtır?
16 Temmuz 2022
resim_2024-08-05_225535080
TANRILARIN LANETİ
21 Ekim 2024
Tags:
The Angel Next Door Spoils Me Rotten
  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası