Elitler Sınıfı - Cilt 1 - Kısım 9 - Part 2
Sınav bittikten sonra, hepimiz Sudou’nun etrafında bir kez daha toplandık.
“H-hey, nasıldı?”
Ike endişeyle sordu. Sudou hafif huzursuz gözüküyordu.
“Bilmem… yapabildiğim kadarını yaptım, ama ne kadar iyi yaptım bilmiyorum…’’
“Sonuçlar güzel olacak. Çok çalıştın, iyi sonuçlar elde edeceksin.’’
“Kahretsin, niye uyuya kaldım ya!?”
Sinirle parmaklarını masaya vuruyordu. Horikita, Sudou’nun önüne geçip dikeldi.
“Sudou-kun.”
“…Bu ne şimdi. Bana nasihat mı vereceksin yine?”
“Son kısmı gözden geçirmemen tabii ki senin hatan. Ama dediğin gibi, bizimle ders çalışırken elinden geleni yaptın. Zorlandığın zamanlarda, hemen pes etmedin. Çalışmak için harcadığın tüm çabaları düşünürsek, kendinle gurur duymalısın bence.”
“Bu ne şimdi, beni rahatlatmaya mı çalışıyorsun?”
“Rahatlatmak mı? Sadece gerçekleri söylüyordum. Sudou-kun sana baktığımda, ders çalışmanın senin için çok zor olduğunu anlayabiliyorum.”
Horikita, Sudou’yu övüyordu. Kimse buna inanamadı tabii.
“Sonuçları bekleyelim önce.”
“Evet…”
“Şey… bir şey daha var. Düzeltmem gereken.”
“Düzeltmek mi?”
“Geçenlerde sana profesyonel basketbol oyuncusu olma hayallerinin boş olduğunu söylemiştim.”
“Neden hatırlatıyorsun?”
“Nasıl profesyonel basketbol oyuncusu olunur bunu araştırdım. Profesyonel olabilmek için gitmen gereken zorlu bir yol olduğunu öğrendim.”
“Bu yüzden bana vazgeç demedin mi zaten? Bu yüzden boş bi’ hayal işte.”
“Konu bu değil. Basketbola tutkun olduğunu biliyorum. Ne kadar zor bir yolda olduğunun farkındasındır diye düşünüyorum.”
Her zamanki tavrıydı, ama Horikita’dan gelen garip bir özür dileme şekliydi.
“Japonya’da, profesyonel olmak isteyen çok fazla insan var. Ama bu insanların içinde, aynı zamanda uluslararası tanınmak isteyen insanlar da var. Sen de bu ikinci gruba dâhilsin, değil mi?”
“Evet. Bu kadar aptal olan ben, profesyonel basketbol oyuncusu olmaya çabalıyorum. Part time bir işte çalışacak kadar boktan bir hayat yaşayacak olsam da, başarılı olacağım.”
“Hep kendimden başka kimseyi anlamamaya ihtiyacım olmadığını düşündüm. Ama sen profesyonel oyuncu olmak istediğini söylediğinde, seni hemen aşağıladım. Ama geriye bakıp düşündüğümde, pişman oldum. Bir hedefi başarmanın ne kadar zorlu olduğunu bilmeyen birisinin, hayaline aptalca ve saçma deme hakkı yoktur. Sudou-kun, ders çalışmak için harcadığın çabanı unutma ve bu çabayı basketbol için kullan. Böyle bir çabayla profesyonel bir oyuncu olabilirsin. En azından ben böyle düşünüyorum.”
Horikita’ın yüz ifadesi her zamanki gibiydi, ancak Sudou’ya başını eğdi.
“Söylediklerim için özür dilerim… … O zaman, görüşürüz.”
Özür diledikten sonra, sınıftan çıktı.
“H-hey, gördünüz mü? Horikita özür diledi!? Hem de çok nazikti!?”
“Gözlerime inanamıyorum…!”
Ike ve Yamauchi şok geçiriyorlardı. Ben ve Kushida da şaşırdık.
Horikita, Sudou’nun elinden geleni yaptığını kabullendi.
Şaşkın bir halde sırasına oturan Sudou, Horikita’nın sınıftan çıkışını izledi.
Çok geçmeden, sağ elini başına koyup yüzünü bize çevirdi.
“B-bittim ben… Galiba ben… aşık oluyorum…”