Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 23 - Uzaylı
Cilt 13 – Bölüm 23 – Uzaylı
Horikita öğrenci konseyine katılalı bir süre geçmesine rağmen, bana yeni bir bilgi vermedi. Nagumo’nun kişisel görüşlerini bir kenara bırakırsak, öğrenci konseyi sorunsuz bir şekilde faaliyetteydi.
Küçük grupların kurulmasına son bir hafta kala, bir olay yaşandı.
Her şey, Başkan Vekili Kiriyama tarafından çağrılmamla başladı.
Kiriyama, geçen yıl mezun olan öğrenci konseyi başkanı Horikita Manabu’yu destekleyerek Nagumo’yu durdurmaya çalışıyordu. Ancak durum değişmediği gibi, zaman daralıyordu.
Belki de çoktan vazgeçmiştir.
Her ne kadar vazgeçtiğini düşünsem de, görüşme teklif etmesini beklemiyordum.
Okul çıkışı güpegündüz beni görüşmeye çağırmasını da anlayamadım zaten?
Nagumo’dan saklamak isteseydi, gece geç saatlerde ya da sabahın erken saatlerinde buluşmayı seçebilirdi.
Dikkatli davranması gerekseydi, yapması gereken bu olurdu.
Başımdan savmadan teklifini kabul ettim.
Okuldan sonra Kiriyama’yla buluşmak için Keyaki alışveriş merkezine gittim.
“Geldin mi.”
“Başkan Vekilinin benden dilediği nedir, sorması ayıp?”
“Konuyu hemen kapatmaya çalışma. Biraz zaman alacak.”
Bu sözlerinden sonra, Kiriyama beni farklı bir konuya yönlendirdi.
“Büyük ölçekli ıssız ada sınavı ay sonu başlıyor, hazır mısın?”
Benimle öğrenci konseyi hakkında konuşmak istediğini düşündüğümden özel sınavdan bahsetmeye başlamasına şaşırdım.
“Elimden gelen her şeyi yaptım sanırım. Peki ya sen, Başkan Vekili Kiriyama?”
“A sınıfından kimse olmadan 3 kişilik bir grup kurdum.”
Bu, A Sınıfı ile diğer sınıflar arasındaki farkı kapatmak ve sınavı az da olsa kolaylaştırmak içindi.
11.sınıflarda sınıf puan farkı 10.sınıflara göre çok daha fazlaydı. Bu durumu tersine çevirmek ihtimali varsa şayet o da, kendi sınıfınızdan güçlü gruplar kurarak sınavda başarılı olmaktı.
“Ne düşündüğünü biliyorum. 11/B sınıfının, A Sınıfına ulaşması için sadece bizim sınıftan bir grubun birinci olması şart. Hatta sadece bununla da bitmiyor, sonraki özel sınavlarda da ezici bir farkla kazanmaya devam etmek zorundayız. Ve maalesef gerçekçi de değil.”
Eğer böyle mucizeler bu kadar sık yaşansaydı, zaten bu duruma düşmezlerdi.
“Bu özel sınavda Nagumo ile bizzat savaşmak istedim.”
“Düello yani, ha.”
“Nagumo ile savaşı kaybedip B sınıfına düşeli uzun zaman oldu. Sonra, Nagumo öğrenci konseyi başkanı oldu. Önce 11. sınıfların iplerini eline aldı sonra tüm okulun. Sınıflar arası savaşın çoktan karar verildiğini söylemek daha doğru olur.”
“Ben de aynı şeyi düşünüyordum.”
“11.sınıfların çoğunun Nagumo‘ya ayak uydurmasının sebebi, A sınıfına yükselmekten vazgeçmelerinden dolayı. Kendimi değerlendirmeme göre, Nagumo’dan zayıf değilim.”
11/B öğrencisi Kiriyama, ÖYD’de yüksek değerlendirmelere sahipti. Genel değerlendirmesinin B+’nın üzerinde olmasıyla, yeteneğine güvenmesi doğaldı. Nagumo’nun ise genel değerlendirmesi onunkinden daha yüksekti. Nagumo’nun kaba tavrının, bu genel değerlendirmeden geldiğini söylemek mümkün.
ÖYD kişinin yeteneklerini net bir şekilde göstermiyor. Tüm potansiyelini her öğrenci gösteremediği gibi, bir de zihinsel beceriler devreye giriyor ki bunları sayılara, istatistiklere dökemiyorsunuz. Tabii, bir de başarısı olup da ÖYD’de görüntülenemeyen öğrenciler de var.
Yani, Kiriyama şansı olduğunu düşünüyorsa, bunları dikkate alarak söylüyor olabilir.
“Sınıf fark etmeksizin 6 kişilik büyük grup kurulabilir. Yenmek için başarılı kişiler seçilmeli— ki bu alanda Nagumo’dan aşağı kalır yanım yok.”
Bu sınav 3 dönemi kapsasa da, kendi döneminizle de yarışıyordunuz.
Kiriyama için önemli fırsatlardan biri.
“Ne demeye çalıştığını anladım da, bana niye anlatıyorsun onu anlamadım?”
Bana söyleyerek ne elde edecek ki?
“Yoluma çıkmanı istemiyorum.”
“Başkanla olan düellonu merak dahi etmiyorum.”
“Biliyorum ama dışardan kimsenin olaya dahil olmasını istemiyorum işte.”
“Dışardan derken?”
“Konseye katılan Horikita Suzune’den bahsediyorum.”
“Anladım. Demek o sana karışıyor. Horikita Suzune’yi konseye göndermemin sebebi, eski başkan olan abisinin isteği üzerineydi. ”
Belki böyle şeylere artık itimat etmiyor olabilir ama söylemek istedim.
“Anlamı pek kalmadı ki. Konsey başkanı olarak birkaç ayı kaldı sadece. Mevkisi ile alakalı bir şeyler yapmak istiyorsak, başkanlığıyla ilgili bir şey yapamayız. Kişisel bir karşılaşma olur ancak.”
“İstediğin buysa, yap gitsin o zaman?”
Adil bir dövüş istemesi şaşırtıcı değildi.
Asıl mesele, benden ne istediği?
“Horikita Manabu’nın kız kardeşi başkan Nagumo’yu gözetlemek için konseye katıldı değil mi?”
“Aksini iddia etsem yalan olur. Ama farklı bir sebebi daha var. Horikita’nın söylediği gibi, abisinin izinden gitmek istiyor.”
“Nagumo’nun yoluna çıkmayacak yani, öyle mi?”
“Horikita, Nagumo’yu engel olarak düşünmediği sürece, evet.”
“Olmaz. Nagumo ile mücadeleyi bırakın. Gereksiz savaşa girmeye gerek yok.”
Daha önce dediğini geri alarak kısır döngüye girdi sanki?
Benim için bir anlamı olmasa da Nagumo’ya hamlesini yaparken görmek isterim. Tabii, Horikita Nagumo’nun tavırlarını doğru bulmazsa bizzat karşısına geçebilir.
Fakat bana buna engel ol gibisinden bir cümle kurması bana mantıksız geliyor.
“Söylediklerini aklımda tutarım, başkan vekili.”
Tavsiyesini dinledim ve konuyu hafif bir cevapla kapatmak için harekete geçtim.
Kiriyama yarım ağız cevabımdan hoşlanmamış olacak ki yüzünü astı.
“Nazikçe, harekete geçme diyorum.”
“Tamam. Ben de anladım diyorum?”
“O zaman harekete geçmeyeceğine dair söz verdin sayıyorum?”
“Nasıl sayarsan say ama ben sana söz vermedim.”
Sohbet ilerledikçe Kiriyama’nın sakinliğinin yerini sabırsızlık aldı.
“Nagumo, Horikita-senpai ile neler yaptığımı az çok biliyordu. Onun emirlerine uyduğumdan beri sessiz kalıp gözlem yaptı. Horikita-senpai’nin kız kardeşinin konseye girmesi bile yeterince sinir bozucuyken, eğer sen de bu işe karışırsan—”
“Zorlanacaksın yani, başkan vekili?”
“…Evet.”
Demek özellikle bunu söylemek için beni çağırdı. Yüzeysel olarak bu konudan yana endişeli gibiydi.
İşin aslı, kendisini güvene almaya çalışıyordu.
Doğru bir hamle.
Kazananla kaybedenin çoktan belli olduğu Nagumo ve Kiriyama’nın düellosuna karışmak istemiyorum ben de.
“Nagumo’nun başarılı kişileri A sınıfından mezun etme fikri… Bu şansı istiyorsun.”
“Eh…”
Eski öğrenci konsey başkanı Horikita Manabu’nun koruduğu ve okulun da politikası olan sınıf birliği söz konusuydu ta ki geçen yıla kadar.
Tabii, buna dayanarak Nagumo önderliğindeki 11/A sınıfını yenmek mümkün değil.
Kiriyama zaten B sınıfından mezun olacağı gerçeğinden uzaklaşmaya başlamış.
Nagumo’nun ‘bireysel güç’ politikasına ayak uydurursa, pozisyonu değişebilir. Kiriyama kişisel olarak güçlüyse, A sınıfına geçebilir.
Nagumo’ya ıssız adada kafa tutmak istediğini söylese de, amacı kişisel puan kazanmak için üst sıralarda yer almaktır.
Horikita ile beni saf dışı bırakmak istemesi bir bahaneydi. Nagumo’ya kafa tutacağı falan yoktu.
“A sınıfından mezun olmak istemek…. bu kadar garip mi?”
Garip falan değil ama Kiriyama bir türlü susmak bilmiyor. Galiba gururunu korumaya çalışıyor.
“Bu okulda A sınıfı dışında başka sınıftan mezun olmanın anlamı yok ki? Yetenekleri olduğu halde vazgeçenlerden olmayacağım. Garip ve beceriksizlerin dolu olduğu B sınıfında takılı kalmayacağım.”
Manabu-senpai bu sözlerini duysaydı, hayal kırıklığına uğrardı.
Kiriyama kendi zayıflığından haberdar olduğu için bu kadar sakin konuşuyor olabilir mi?…
“Neyse, ne demek istediğimi anlamışsındır artık.”
“Anladım. Horikita konseye katıldığında, konsey üyeleriyle normalde daha sonra tanışması gerekirken, sen oradaydın. Nedenini anladım.”
Horikita ile benim, gereksiz sözler sarf etmemizden yana endişeliydi.
“Ne söylemek istersen söyle--“
“Kiriyama.”
Konuşurken yakınlardan bir ses duyuldu. Kiriyama’ya seslenildiği halde hemen tepki vermedi.
“Kiriyama. Beni duymuyor musun?”
Ses daha yüksek sesle geldi.
“İti an çomağı……”
Kendi kendine mırıldandıktan sonra, sesin olduğu yere hafif tiksinç bir yüz ifadesiyle döndü.
Bankta oturan kişi, 11.sınıflardan bir kızdı. Bacak bacak üstüne atmış, kollarını banka dayamış bir halde rahatça oturuyordu.
Yüzü, yetenekleri falan derken ÖYD’de…
11/B’den Kiryuuin– olması lazım?
“Ne istiyorsun?”
Sınıf arkadaşını gören Kiriyama’nın tiksinç ifadesi değişmedi. Bu ikili pek anlaşamıyor galiba.
“Fufu. İlginç bir çömezle birlikte görünce selam vereyim dedim.”
Kiryuuin bu sözlerinden sonra dikkatini bana verdi.
“Ayanokouji Kiyotaka, demi? Zor bir mat sınavından tam puan almanla ünlenmiştin.”
“Bu seni ilgilendirmez, Kiryuuin.”
Konuşmama izin dahi vermeden Kiriyama, sesini hafif yükselterek konuştu.
Kiriyama, Kiryuuin’la arasına mesafe koyarak uzaklaşmaya çalıştı.
“Ne bekliyorsun, Ayanokouji? Gidelim.”
Kiriyama bana seslenmesine rağmen, gitme isteğim yoktu.
“Bu tarz bir çocukla kalmak sana fayda sağlamaz, farkındasın değil mi?”
İki 11.sınıf arasında kaldım. Kimi dinlemeliyim acaba?
Açıkçası ikisini de dinlemek istemiyorum.
“Seninle takılmaktansa benle kalması daha iyi sanki.”
“Ayanokouji karar versin, demi ama? Kiriyama, biraz topukların çalışsın hadi?”
Kiryuuin istifini bozmadan onunla dalga geçti.
“Anlamlı bir konuşma yapalım ister misin?”
“…!!”
Hafife alınmaktansa Kiriyama, onun sohbetimize müdahale olmasından yana hoşlanmamış gibiydi.
“Bu kızı görmezden gel.”
Hafif sertçe beni uyardı.
“O da senin gibi 11.sınıf, başkan vekili. Ayıp olur.”
“…Bu kız 11/B’den, bizim sınıftan yani, Kiryuuin.”
“ÖYD’de görmüştüm. Değerlendirmesi de epey yüksek biriydi galiba?”
“İyi bir öğrenci işte. Kiryuuin’un destekçisi yok sadece. Nagumo gibi değil. Tek bir arkadaşı bile yok.”
Demek bu yüzden Kiriyama onu görmezden gel dedi.
“Beni övmesene! Utanıyorum yaa!!”
Övgü içermediği halde Kiryuuin kahkaha atarak güldü.
“Sizin dönemden Kouenji’ye benziyor. Sözlerini ve tavırlarını dikkate alarak anca zaman kaybedersin. Öyle birisi işte.”
Kouenji Rokusuke gibi benzersiz bir karaktere sahip birisinin adını duymayı beklemiyordum. Eğer ona benziyorsa zaten, epey garip birisi demektir.
Meraklı olsam da, onunla görüşmek de pek istemiyordum.
Kiryuuin’un akademik ve fiziksel becerisi A+ idi.
Tüm okulda bu iki kategoride A+ değerlendirme alan tek öğrenciydi.
Toplumsal katkısı C+ olmakla birlikte düşük değildi. Adaptasyon değerlendirmesi kötüydü, D.
Notlarına bakarak bile okulun en iyisi olduğunu söylemek mümkündü.
“Ne oldu? Neden yaklaşmıyorsun?”
“Bana mı diyorsun?”
“Sen yaklaşmazsan ben yaklaşırım. Emin misin, Kiriyama?”
“… İşte böyle insanlar yüzünden B sınıfına güvenemiyorum.”
Kiriyama fısıldadı.
“Böyle başarılı öğrenciler varken Nagumo’ya karşı gelemiyor musunuz?’
“Kouenji gibi dedim ya? İnsan olarak bile umutsuz vaka o. 3 yıllık eğitim hayatımızda kendi akademik başarısı dışında sınıfa tek bir katkısı bile olmadı. Tek tabanca takılır. Sınıfın içinde uzaylı gibi yaşar.”
ÖYD’de başarıları belli. Fakat adını kimseden duymamıştım. Nagumo veya Manabu-senpai’nin dikkat kesileceği birisi olsaydı, adını duyardım kesin.
“Övgülerin için sağ ol, Kiriyama.”
“Huh!?”
Kiryuuin, banktan kalkıp Kiriyama’nın kulağına fısıldadı.
Şaşırtıcı derecede uzundu, 170 cm falan? Görüntüsünden vücudunun yapılı olduğunu, başarısını yansıttığını görebiliyordunuz.
-
- sınıflarda böyle biri mi varmış… diye düşünmeden edemedim. Az önce Kiriyama’nın söyledikleri aklıma geldi. Garip ve beceriksizlerin dolu olduğu B sınıfında takılı kalmayacağım demişti.
Kiryuuin galiba garip tabirine uyuyor.
“Ne demek istiyorsan de kapansın bu konu.”
“Tabii, lafımı geri çekecek değilim, Kiriyama. Ama yolumu kesiyorsun.”
“…ne yaparsan yap. Ben gidiyorum.”
Kiryuuin ile birlikte olmak istememiş olacak ki Kiriyama yürümeye başladı.
“Söylediklerimi unutma, Ayanokouji. Belki düşmanın bile olurum, kim bilir.”
Başkan vekilinden az önce bir uyarı aldım.
Gidebilirdim ama 11/B’den Kiryuuin ile başa çıkmam gerek.
“Niye ayakta dikeliyoruz? Oturalım?”
“Olur…”
Kiryuuin bankta oturmamı rica etti. Umarım birazdan yakamı bırakır.
“Bana ne diyecektin?”
“Sen konuş bakalım. Nasıl birisi olduğunu çözebileyim yeter.”
“Çözmek derken? Başkan vekili Kiriyama sınıfa katkı sağlamadığını söyledi, Kiryuuin-senpai. Sınıf arkadaşlarının başına ne gelirse gelsin, umrunda değil demektir..?”
“İlgilenmemek ve iş birliği yapmamak 2 ayrı şey, değil mi? Sınıfımda bazı ilginç karakterler var, ara sıra dostane sohbetler etmek istediğim. Şuan sen de onlardan farklı değilsin.”
Dediği doğruydu, evet.
“Bu okuldaki A sınıfını hedefleme sistemine ilgim yok. Bu okulun sunduğu en büyük avantaj, istediğin okul ve işe girebilmen ama ben kendi başıma da bu ikisini hallederim. Zaten bu okula da bir hevesle gelmiştim.”
Sözlerinden Kouenji’yi anımsattığı doğru. Kendi yeteneklerine yüzde yüz güveniyor.
Ayrıca akademik ve fiziksel becerisinin A+ olmasıyla boşa sallamıyordu.
“Bu okulun ana hedefinin iş birliğine dayalı olduğunu bilseydin, yine gelir miydin?”
“Mesele o değil. Bu okulu seviyorum ben. Buraya geldiğimden beri tek bir şikayetim bile olmadı. Buranın puan sistemi de tatmin edici.”
Kouenji de aynıydı; Okulu seviyor, olabildiğince çok okulun nimetlerinden yararlanmaya çalışıyordu.
Kendi yeteneklerinizle mezuniyetten sonra da istediğiniz her şeyi elde edebilecek kapasitedeyseniz, bu okulda A sınıfına yükselmek için çabalamanıza gerek yoktu.
“Nefret edilmekten yana da şikayetçi değilsin galiba.”
“Kimin ne düşündüğüyle ilgilenmiyorum.”
Kiryuuin garip bir gülüşle net bir cevap verdi.
“Ben sana sorular soracaktım ama sorgulanan ben oldum.”
Savunmadan saldırıya geçercesine Kiryuuin, bana bir soru sordu.
“Kendinden bahset bakalım.”
“Neden ben? Başarılı bir sürü öğrenci var.”
“Önsezi diyelim. İçimden bir ses diyor ki önünde oturan bu çocuk sıradan değil.”
Temeli olmayan önsezilerine güvenmek..
Benzer olduklarını bilmesem Kouenji ile aynı derdim.
“Issız adada birinci olmayı hedefliyor musun?”
“Birinci olmak istemeyen öğrenci yoktur. Senin gibiler hariçtir belki, Kiryuuin-senpai.”
“Ön sıraları hedefliyorum. Olabildiğince yükseğe yerleşip çok kişisel puan almalıyım. Elimde olan her puanı harcayan birisi olduğum için, cebim hep delik.”
Sınıf puanı ile koruma puanı onun için 2.sıradaydı.
Kiryuuin sınava kendisi ve kişisel puanları için girecekti.
“Nagumo ile Kiriyama 1.liğe oynayacaklardır. Çömezlerden de iddialılar vardır, değil mi? Bu sınav, okulun en iyisi görmemiz için bir fırsat olacak.”
“Öyle gibi.”
Sınavda gerekli olan belirli alanlar ya da akademik başarı gibi sadece yazılı ölçülebilecek şeyler değildi. Tüm gücünü ve potansiyelini koyduğun bir savaş olacaktı. Bu yüzden söylediklerinde haklı.
“Sana olan ilgim ıssız adadaki başarına bağlı olacak.”
“Bense bana olan ilginin bitmesini umuyorum sadece.”
“Peki. Garip şeyler söylüyorsun, çömez. Seninle kapışmak isterim, Ayanokouji.”
Kiryuuin bir sokak kedisini uzaklaştırıcasına elini sallayıp benimle sohbeti bittiğini belli etti.
“O zaman bana müsaade.”
Garip bir 11.sınıf öğrencisiyle karşılaşsam da emin olduğum bir şey vardı: özel sınavda dereceye girmek istiyorsam Kiryuuin ile karşılaşmak zorunda kalacağım.
Nagumo ve Kiriyama’dan daha çetin ceviz çıkma ihtimali de var.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩