Elitler Sınıfı - Cilt 17 - Bölüm 16 - Anlaşma (2)
Cilt 17 – Bölüm 16 – Anlaşma (2)
“Bana güvenmeni isteyen mi var sanki.”
Ryuen bir yandan buna gülerken bir yandan da sanki Horikita’nın sözlerine ikna olmuş gibi omuzlarını rahatlatıyordu.
“Gerçekten bana güvenebilir misin?”
“Düşmanımın düşmanı dostumdur. Bu atasözüne güvenerek senin sözünü kabul edeceğim.”
Şüphe ile bir koalisyon oluşturursanız, kendi temelinizi oturtmakta zorlanırsınız. Böyle durumlarda, düşmanınıza odaklanmaktan çok kendi arkanızı kollamaya çalışırsınız.
“Söylediğin her şeyi onaylamıyorum ama bir şeyde haklısın, Sakayangi’nin sınıfının liderliği kapmasına izin vermek hiç iyi bir fikir değil.”
Ryuen’in açıklamasına karşın hem Katsuragi hem de Horikita tereddüt dahi etmeden kafalarını salladı.
A sınıfının kazanmasına izin vermek…. Ne olursa olsun uzun süre izin verilemeyecek bir davranış.
“Onlarla yılın sonunda doğrudan karşı karşıya gelecek olmamıza rağmen, sadece tek seferde yakalamamız imkansız.”
Arayı daha fazla açmadan onları yakalamak istiyorlar ve bu fikir inanılabilir gibi gözüküyor.
“Şimdiye kadar beni dinlemeni istedim ama şimdi senin fikirlerini duyma vakti geldi, Ayanokoji-kun.”
Horikita’nın fikri. Riskli bir fikir.
“Objektif olursak, sen bu fikri benimsiyor musun?”
“Ortak amaç için işbirliği yapmak kulağa fena gelmiyor. Bazı zıt fikirler olacaktır ama herkes asıl amacın Sakayanagi’yi yenmek olduğu anlar. Eminim ki Yosuke ve Kei de bu fikre uyacaktır.”
Horikita’nın kendine güveni bir kez daha geldi. Ama Ryuen onu hala bekliyor.
“Bir sözleşme yapmak istiyorum ama hala bir şeyler eksik.”
“Hala mı? Gerçekten de daha fazla taviz vereceğimi düşünüyor musun?”
“Bir şeyi kontrol etmeme izin ver. Bu teklifi ortaya atan sen miydin, Suzune? Ya da olayları oturduğu yerden net bir şekilde izleyen Ayanokoji miydi? Kim?”
Ryuen’in sınıfıyla işbirliği. Bu fikri kimin ortaya attığını şiddetle sorguluyor.
“Eğer Ayanokoji-kun ortaya atmadıysa bu anlaşmayı kabul edecek misin? Böyle konuşunca, senin ve Ayanokoji-kun arasında kimsenin duymasını istemediğin bir ilişkiniz varmış gibi hissettiriyorsun.”
Horikita imalı bir şekilde böyle söyledi.
“İkimiz de düşman olarak birinci elden birbirimizin yeteneklerine şahit olduk. Ve durum şu ki ben onun liginde değilim.”
“Ben onun hakkında bir kelime dahi ettim mi? Ben sadece neyin ne olduğunu cevaplamanı istiyorum.”
Biraz rahatsız olan Ryūen, sözlerini Horikita’ya aceleyle bir çırpıda aktardı.
“Bendim. Ben ondan sadece gelip burada bulunmasını istedim, hatta buraya siz gelene kadar konuyla alakalı bir laf bile etmedim.”
Eğer Ryuen komutanın bende olduğunu sansaydı, reddedebilirdi.
Horikita böyle bu kararlılığı benimseyip dürüstçe konuşunca Ryuen kahkaha attı.
“Anlıyorum. Bunu duyduğuma rahatladım. Durum buysa teklifini kabul ediyorum.”
Karar verici faktör buydu ve Ryuen resmi olarak güçlerimizi birleştirmeyi kabul etti.
“Neden?”
“Neden mi? Orasını ben bilmem. Neden olduğunu da kendin düşünüp fark etmen gerekiyor.”
Gelişigüzel bir cevap verdi.
“Düzgün bir sözleşmeye sahip olmak ikimiz için de daha iyi olur. ne olur ne olmaz. Hayır, özellikle senin için.”
“Tabiki de yapacağız. Chabashira-sensei ve Sakagami-sensei önünde bir anlaşma yapacağız.”
Sözleşme temel olarak anlaşmaya okulun dahil olduğu ve doğal olarak sözleşmeyi çiğnemenin sonuçlarını içerecektir. Ne kadar Ryuen de olsa eğer çiğnenemeyen kurallarla bağlandıysa, elinden bir şey gelmez.
“O zaman alaşmanın hazırlanmasını sana bırakıyorum Horikita. Senin için uygun mudur?”
“Evet. Daha sonrasında birlikte üstünden geçer ve kontrol ederiz, tamam mı Katsuragi-kun?”
Katsuragi onaylamak için Ryuen’e baktığında ‘Nasıl istiyorsan öyle yap’ gibi bir bakış aldı.
Katsuragi’nin varlığı Ryuen’in sınıfı gibi güvenilirliğin önemli olduğu yerde önemli. Katsuragi akıllı, güvenilir ve düşünceleri hiç çekinmeden Ryuen’e açıklayabilen biri.
Ryūen’in Katsuragi’ye işini emanet etme oranı ve onu bu iş için seçme şekli, parlak bir zekanın ürününden başka bir şey değil.
Katsuragi’yi almak için harcanan para kuruşu kuruşa değermiş.
“Tamam. Hadi resmi bir belge imzalayalım ve spor salonunda çalışmaya başlayalım.”
Böylece, Ryuen ve Horikita’nın sınıflarının spor salonunda birlikte mücadele edecekleri kararlaştırılmış oldu.
Birinci öncelik sınıfların kazanması ve amaçta bu çerçevede hareket etmek.
Yine de, hikaye burada bitmedi ve Katsuragi konuyu değiştirdi.
“Bir anlaşmaya ulaşabildiğimize sevindim, ama şu andan itibaren düşünmemiz gereken yeni şeyler var. Sakayanagi ve İchinose’nin de güçleri birleştirecekleri gayet makul bir fikir. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsun?”
Koalisyona karşılık koalisyon. Böyle bir gelişmenin olması gayet olası.
“Sıkıntı yok. Ichinose, Sakayanagi ile işbirliği yapsa bile birliğimiz daha güçlü. Dahası, Sakayanagi üçüncülükten bile vazgeçmek zorunda kalabilir. Tıpkı senin Suzune ile takım olurken ikinci olmaktan korktuğun gibi, Ichinose de onlarla takım olduğunda Ichinose avantajlı durumda. Yahiko’nun atılması ve Katsuragi’nin transferiyle beraber Sakayanagi’nin sınıfında 38 kişi var. Sakayanagi’nin katılamamasıyla beraber 37’ye iniyor. Ichinose’nin sınıfında 40 kişi var, bu da demektir ki 3 kişilik büyük bir fark.”
Sınıflara baktığımızda atletik yetenek değerleri neredeyse eşit. Bu durumda kazananı belirleyen kişi sayısı olur.
“Yine de Sakayanagi’den bahsediyoruz. Kesin bu açığı kapatacak bir strateji bulur.”
“Kuralları okumadın mı? Festivale katılamadığın zaman yurt odanda kalmak zorundasın. Telefonlar da kullanılamadığından A sınıfının lideri tamamen işlevsiz demektir.”
“Tabi ki de kuralları okudum. Tamam, fiziksel durumundan dolayı Sakayanagi’nin tatmin edecek derecede işlevli olmadığı doğru. Ancak etkinliğe katılıp üstüne, sahip olduğu 5 puan ve katılım ödülü olan 5 puanı da dahil edersek toplam 10 puan kazanabilir. Minimum gereklilikleri sağladığı sürece dışarıda kalabilir ve talimat göndermeye devam edebilir.”
“Sakayanagi’yi çaresizmiş gibi davranırken görmek istemiyorum.”
Başarıyı hedeflediği sürece Sakayanagi’nin öne çıkması gerektiği kaçınılmaz.
“Bu dediğin pek kullanışlı değil. Yarışmalardan çekilmek okul tarafından verilen bir hak. Resmi olarak katılıp sonrasında geri çekilirsen kimse seni ayıplayamaz.”
“Peki bu mecburi nedenler arasında sayılıyor mu? Eğer kendi fiziksel durumunun bilincinde yarışmaya katılıyorsan bunu kanıtlaman lazım. Mesela 100 metrelik koşuda herkes yarışı bitirmişken o elindeki bastonla çizgiye doğru ilerlemeye çalışacak. Kendisini gülünç duruma düşüreceğini sanmıyorum.”
“Kesin olan bir şey var ki, Sakayanagi normalde kişiliğinden dolayı yarışlara katılmazdı. Ancak, eğer bizim takım olduğumuzu bilirse kaybetme riskini de düşünecektir. Demek istediğim onun katılmayacağının kesin olduğunu düşünmek sıkıntılı. Katılmama ihtimalinin yüzdesini tahmin ediyorum. Bana ciddi bir cevap ver.”
“Yüzde 90.”
“Asılsız ve kuralsız değerlendirmene göre %90 diyorsun. Eğer durum buysa doğru oran daha düşük olur. %70 veya en kötü ihtimalle %80.”
“Bu kadarıyla memnun olmalısın.”
“Olamam. Eğer emin olmamı istiyorsan en az %95 olmalı.”
Ryuen ve Katsuragi bizi unutarak hararetli bir tartışmaya girdiler.
“Dediğin çok saçma. Ama eğer emin olmak istiyorsan bunun da bir yolu var. Ben festivalden önce Sakayanagi’yi adamakıllı korkutacağım. Eğer katılacaksa yarışma sırasında tüm sınıf onu ifşa edecektir. Bu şekilde senin istediğin %95 e ulaşabiliriz.”
Ryuen, gururunun ayaklar altına alınması tehdidine boyun eğeceğini düşünüyor.
“Dediğin şey etik açıdan kabul edilebilir değil.”
“Ben de katılıyorum. Okulun öylece oturup izleyeceğini de zannetmiyorum.”
Ama Katsuragi ve Horikita bunun uygulanmasını reddetti.
“Şans eseri Sakayanagi yarışmaya katılırsa, onu paramparça edeceğim.”
“Hatırla. Bizim alt sınıflarda sürünüyo olmamızın nedeninin Sakayanagi-san’ı devirmek hiç kolay olmadığından dolayı.”
Eğer Sakayanagi komutada olursa nasıl hareketlerle geleceklerini tahmin etmenin imkansız olduğu kesin. Onun katılıp katılmayacağı bu spor festivalinin kazanılıp kazanılamayacağını direkt etkiliyor.
Öte yandan eğer Sakayanagi’nin katılamayacağını garanti edersek galibiyet kesin demektir.
“Horikita, benim katkımı da sınıf galibiyetine dahil ediyor musun?” diye sordum.
“Aslında onu pek düşünmemeye çalışıyorum. Özel bir pozisyonda kalan tek kişi sensin.”
“Güzel. Eğer Sakayanagi’nin varlığı veya yokluğu bu işbirliğinin üstüne gölge düşürüyorsa, belki ben yardım edebilirim.”
“Nasıl yani?”
Merak eden Katsuragi ile Ryuen konuşmayı kesip bana döndü.
“İsterseniz, Sakayanagi’nin festivale katılmamasını sağlayabilirim.”
“Ne…….?”
“Huh?”
Horikita şaşırırken Ryuen etkilendi. Katsuragi ise sessizce dinliyor.
“Ancak, Sakayanagi’nin katılmamasını sağlama karşılığında, benden spor festivalinde 1 puan kazanmamı dahi beklemeyin. Sadece Horikita değil, Ryuen de.”
“Ben seni başından beri hesaplamalarıma dahil etmemiştim. Eğer Sakayanagi’yi sen tutmak istiyorsan bu bizim üstümüzden büyük bir yük alır.”
“Ne tür bir hamle yapacağını hayal bile edemiyorum ancak Ryuen ve Horikita senin dediğine güvenip sana bırakıyorsa benim bu konuda bir şey demek gibi bir niyetim yok. Eğer Sakayanagi katılmazsa A sınıfını listenin en sonuna göndermek pek zor olmaz.”
“Ama gerçekten bunu yapabilecek misin?”
“Ben bir şey yapmadan dahi rahat edeceğiniz bir şans var önünüzde. Ayrıca bir süredir düşünüyorum da Ryuen ve Horikita’nın bir araya gelip ortak olması her gün görülebilecek bir şey değil? Madem bir aradasınız bugün, sizinle başka bir konu hakkında konuşmak isterim, olur mu?”
Ben bu tartışma sırasında bu üçlüden biraz farklı şeyler düşünüyordum.
“Hmm.”
Benim önerilerimi anlatmaya başlamamla, Horikita ve Katsuragi birbirine baktı ve Ryuen sessizce dinledi.
Açıklamalarımı bitirmemle beraber Katsuragi’nin bardağındaki buz eridi ve bardağını sallayarak çınlattı.
“İlginç bir fikir, ama…”
Horikita kafası karışmış, kabul edip etmeme konusunda kararsız bir şekilde Ryuen’e baktı.
“Dediğin kurallar çerçevesinde imkansız değil. Ama…”
“Benim teklifimi beğenmediniz mi?”
Spor festivali için olsa bile sırf benden bir teklif geliyor diye, kabul etmeme olasılıkları var.
“Evet, beğenmedim. Reddediyorum.”
Ryuen reddetti ama Katsuragi araya girdi.
“Senin kişisel hislerin beklesin biraz. Dediklerin gerçekten de kötü fikir değil. Kuralların ve detayların üstünden yeniden geçebiliriz. Tabii, bu Ayanokoji’nin planı. Senin bunu başaracağına eminim.”
“Kurallarla alakalı bir sıkıntı yok. Eğer sadece bizim sınıf yerine Ryuen’in sınıfından da öğrencilere sahip olursak büyük bir gelişme yapabiliriz. Haksız mıyım?”
“Evet, doğru.”
Horikita’nın kendisi de bizim şu anda sahip olduğumuz problemlerin farkında.
Eğer başka yerden destek sağlayabilirsek endişenin bir kısmını hafifletebiliriz.
“Sorumluluğu kabul et, Ryuen. Şu anda Sakayanagi ile olan karşılaşmamız için hazırlıklara başlamalıyız.”
“Dinle, Ayanokoji. Sakayanagi’yi ezdikten sonra sıra sende.”
“Eğer o noktaya gelebilirsen, kaçınılmaz olan o.”
Belki de bu sözler belirleyiciydi çünkü Ryuen benim teklifi kabul etti.
“Katsuragi sen de bunu organize etmelisin.”
“A sınıfını kuşatmak tamamen bunun bağlı.”
“İlk olarak, öncelik Sakayanagi’yi spor salonunun dışında tutmak. Çünkü ne spor salonundaki işbirliği ne de Ayanokoji’nin teklifi bu ön adım atılmadan başlayabilir.”
“Biliyorum. O konuyu bana bırak.”
Ne Horikita’nın ne Ryuen’in ne de Katsuragi’nin yapamayacağı; Sakayanagi’yi kontrol altına almak için bir stratejim var.
Çeviren: Ns, Düzenleyen:Jj