Elitler Sınıfı - Cilt 20.5 - Bölüm 34
Ne yapacağımızı Hashimoto’ya bırakarak yeni bir şey öğrendim.
Hashimoto aktivite seçimlerinde oy çokluğuna değil oy birliğine önem veriyordu.
Hashimoto karaoke dışında bir sürü öneride bulundu,ama Kamuro hepsini elinin tersiyle itti.
Sonunda sunulan onca seçenek arasından bir kafede sohbet etmeyi kabul etti.
Bu bir grubun yapacak hiçbir şeyi kalmadığı zaman ortaya atılan türden bir aktiviteydi.
“Kamuro-chan gerçekten emin misin? Burda nadir konuşabileceğimiz iki önemli konuğumuz var.”
“O zaman neden gitmeme izin vermiyorsun? Sana bunu defalarca teklif ettim.”
Hashimoto’nun önerilerinin ardı ardına reddedilişi sırasında, Kamuro gerçekten de birçok kez onu geride bırakmamızın sorun olmadığını belirtmişti.
“Seni bırakıp gitmemize imkan yok.”
“Bence de öyle olmaz. Hep beraber olmamız daha iyi. ”
“Vay, Shiina-chan sen çok iyi bir insamsın ve çok da sevimlisin.”
Hashimoto Shiina’ya oldukça ısınmış gibi gözüküyordu, hızlıca yanına oturdu.
Ben de Kitō’nun yanında oturmaya karar verdim.
“Söylemezsem içimde kalır Ayanokōji, sen de biraz farklısın. Normalde insanlar Kitō’nun yanına oturmaktan çekinirler.”
“Çoktan onun iyi biri olduğuna karar verdim bile.”
Acaba onun hakkında böyle düşünmemin nedeni okul gezisi olabilir miydi?
Nedendir bilinmez ama bu durum biraz da olsa rahatlatıcıydı.
“Ben de öyle düşünüyorum, Ayanokōji-kun. Kitō-kun kötü birine benzemiyor.”
“Siz bana tam olarak nerenizle bakıyorsunuz?”
“Ama bu doğru. Bu ikili gerçekten de nadir insanlardan.”
“Gerçekten mi?”
Hiyori, bunu doğrulamak için dikkatle Kitō’ya baktı.
Onun bakışına karşılık veren Kitō, Hiyori’ye geri baktı ama bu onun gerginleşmesine neden olmadı.
Aslında, Kitō onun bakışlarına dayanamayarak başka tarafa baktı.
“Sonuçta o iyi biri.”
“Yanılıyorsunuz. Ben iyi bir insan değilim.”
Gözleri bana doğru kaydı, sanki yanlış bir izlenime kapılmamam için dik dik bakıyormuş gibiydi..
“Yanlış anlama. ”
Önceki cümlesini vurgular gibiydi.
“Yani, Ayanokōji, artık bize söyleme zamanı geldi.”
Şimdiye kadar umursamaz bir havada olan Hashimoto dirseğini masaya dayadı ve bardağını mikrofon gibi tutarak kolunu eğdi.
Başka tarafa bakarken gevşemiş olan Kamuro, bu sözlerle dikleşti.
Bize yaklaşma nedenleri bana bir şey sormak içindi.
Bunu tahmin etmiştim ama ne öğrenmek istiyorlardı?
“…Yani, Karuizawa’yı bırakıp Shiina’ya mı geçmeyi planlıyorsun? Shiina’yla takılıyorsan bu da demektir ki böyle bir şey söz konusu, değil mi? Ha?”
Sanki bir ünlüyü darlayan bir muhabirmiş gibi , Hashimoto bardağını daha da yaklaştırdı.
Kamuro bana uzanan kolunu tutarak onu engelledi.
“Hashimoto.”
“Huh? Sorun nedir, Kamuro-chan? Ona herşeyi hemen şimdi soraca—”
“Eğer sadece lak lak yapacaksan konuya direkt ben gireceğim.”
Kamuro, bu tür rahatsız edici sohbetleri sürdürmek istemediğini şiddetle belirtti.
“Kamuro-chan, çok korkutucusun ama seni de çekici kılan bu—Ah!”
Aniden, Hashimoto acı içinde inledi, yüzü büküldü.
Panikleyerek çömeldi ve bacağını tuttu. Görünüşe göre masanın altından tekme yemişti.
“Merhametsizsin…!”
“Kazayla oldu.”
Kamuro, hiç umursamadan bakışlarını çevirdi ve cevap verdi.
Hashimoto bir süre acıyla cebelleştikten sonra sadede geldi.
“Biz ya da başka bir deyişle, A sınıfı seni çok merak ediyoruz .”
“Neden?”
“Nedenini bilmiyor musun? Akademik başarın yüksek, atletik bir vücudun varmış gibi görünüyor ve İchinose ile de yakınsınız. Ryūen ile bile korkmadan konuşabiliyorsun. Hepsinden ötesi prensesle bile iyi anlaşıyorsun—bu normal değil .”
Kış tatili boyunca çevremdeki insanlarla olan ilişkilerime çok sayıda insan tanık olmuştu.
Tüm bu konuşma göz önüne alındığında şüpheleri mantıklı gibi görünüyordu.
“Sınıfınızın B sınıfına yükselişinin ve Horikita’nın çabalarının arkasındaki gerçek lider sensin… Dimi?”
Kamuro ve Kito gözlerini bana dikip bir anda durdular.
Kamuro’nun davranışlarına ve sözlerine bakarsak bu oldukça doğaldı.
Hashimato’nun eylemleri öylesine gelişigüzel gibi görünse de muhtemelen önceden hesaplanmıştı.
Ektiğim tohumlarla ilgili yaptıkları keşiflerinden, yaratığım spekülasyonlardan ve ellerindeki bilgilerden yola çıkarak çeşitli söylentiler yaymışlardı.
Doğru olup olmaması önemli değil, söylentiler dolaştıkça yeni bilgilerde ortaya çıkmış olmalı.
Bu tür bir sorgulamaya tutulacağımı tahmin ediyordum ama bu sandığımdan daha erken gerçekleşmişti.
Öyleyse, tohumlara biraz daha su verelim.
“Gerçek lider ha? Ya bu doğruysa?”
Hashimato ıslık çalarak devam etti.
“Hemen aptal numarası yapacağını ya da reddedeceğini düşünmüştüm. Ne yani kabul ediyor musun?”
“Bir şeyi kabul ettiğim yok. Sadece bu doğru olsaydı ne yapacağınızı merak ediyorum.”
“Bu senin lider olduğunu onayladığımızdan sonra karar vereceğimiz bir şey.”
“Onay demek. O zaman belki de senin umduğun gerçek liderin ben olduğumu kabul etsem daha doğru olur Hashimato.”
Cevabımın ardından Hashimato’nun alaycı gülümsemesi yerine acı dolu bir gülümseme geldi.
“Bu, zorlayıcı bir cevap oldu.”
Hashimato muhtemelen telaşlanmamı, kesin bir şekilde reddetmemi, ya da kesin bir şekilde kabul etmemi bekliyordu.
Bu tepkilerden herhangi birisiyle kendi şüphesini doğrulayacağını düşünmüş olmalı.
Bu durumda belirsizliği korumak Hashimato’yu zor bir duruma sokacaktır.
Kısaca ne onaylamıştım ne de reddetmiştim hatta aksine mecbur kalırsam bunu kabul etmekten çekinmeyeceğimi belirten bir duruş sergilemiştim.
Bunla birlikte kesin bir yargıya ulaşmak zordu.
Aslında şu sıralar Horikita’nın gölgesinden de oldukça uzaklaşıyordum.
Eğer gerçek lider olduğumu kabul edersem ve bu varsayımla hareket edersem gelecekteki savaşlara takılıp kalırdım.
“Sen ne düşünüyorsun, Kamuro-chan?”
“Nerdeyse kesin, ama tam olarak değil.”
“Peki, sen Kitō?”
Hemen cevap veren Kamuro’nun aksine Kito sessizliğini sürdürdü.
Ama buna rağmen gözleri hala benleydi.
“Kendi görüşümü düzeltmem gerekebilir. Her ne kadar gerçek liderin sen olduğu muamma olsa da B sınıfının arkasındaki destekleyici gücün sen olduğu bariz.”
“Bunun kararını vermek sana ve A sınıfına kalmış Hashimato.”
“Shiina-chan, sana göre Ayanokoji nasıl biri?”
“Düşüncemi mi soruyorsun?”
“Evet, ne düşündüğünü duymak isterim.”
“Hashimoto-kun, neden bunu merak ediyorsun ki?”
“Eh? Neyi kastediyorsun?”
“Ayanokoji’nin konumunu ve gelecekte ne yapmayı planladığımızı takip etmek için, dimi?”
“…Tam kafadan vurdun Shiina-chan.”
Aldığı beklenmedik cevaptan sonra Hashimato anlaşılan sadece yorumunu merak ettiği Hiyori’yi biraz hafife aldığını düşünmüş olmalı.
“Ne demek istiyorsun, Hahimato-kun?”
Hashimato, hala Hiyori’nin az önceki konuşmasının etkisinde olsa gerek Kamuro’nun sorusu karşısında sessiz kalmıştı.
“Geçen Kamuro ile beraber A sınıfından mezun olmayı garantilemeyi düşünüyorduk. Ne de olsa B sınıfının bu gelişimi oldukça korkunç. Tabi ki bunun için en garanti yol 20 milyon özel puan biriktirmekti ama bunun biraz uçuk bir hayal olduğunu söylememe gerek yok. Elbette sınıflar arası transfer bileti de bir çözüm ama ani bir karar vermen gerektiğinden pek mümkün değil.”
“Ne yazık ki riskler mevcut.”
“A sınıfına yükselme potansiyeli olan sınıfları yakından takip etmek de önemli. Onlarla anlaşma yapman halinde seni kendi sınıflarına almak için puan toplayabilirler. Ama yine de 20 milyon özel puan birkaç iyilik ve ya ders başarısından çok daha değerli olsa gerek, değil mi?”
“Eğer ortada herhangi bir sözleşme yoksa bu dediğin doğru.”
“Evet, öyle bir ihtimal de var. Peki, o zaman A sınıfında mezun olma şansınızı nasıl arttırırdınız? Sınıf arkadaşlarınızla birlik olup çalışır mıydınız? Yoksa düşmanlarını zayıflatmaya mı odaklanırdınız? Hayır, asıl mesele bu değil.”
“Diğer sınıfların elindeki güçlü kozları almayı kastediyorsun, değil mi?” (çn. Hiyorim’in içine Koji kaçmış.)(çn. Hiyori burada mırıldanıyor)
Daha Hashimato kendi sorusunu cevaplayamadan Hiyori tahmin etmiş gibiydi.
“Wow, bir sayı daha aldın Shiina-chan.”
Hashimato övgü dolu sözler dökerken o tarafla hiç ilgilenmeyen Kamuro ve Kito’nun bakışları Hiyori ’de buluştu.
Bu refleks olarak yaptıkları bakışları onların Hiyori’nin hızlı düşünme ve çıkarımda bulma yeteneğini fark etmelerinden olsa gerek.
ÖYD sisteminde akademik açıdan yetenekli olan sayısız öğrenci görebilirdiniz.
Ancak onların ne kadar yetenekli olduğunu ancak onlarla etkileşimde bulunarak anlayabilirdiniz.
“Belki yirmi milyon özel puanı tek başına toplamak hayal olabilir ama aynı Ryuen’in Katsuragi’yi kendi sınıfına çekmesinde olduğu gibi sınıftaki puanların toplandığı bir lider varsa bu mümkün. Eğer A sınıfı da diğer sınıfların elindeki kozları alırsa hem kendimizi güçlendirmiş hem de rakiplerimizi zayıflatmış oluruz. Amacınız bu değil mi?”
Övgüleri bitirdikten sonra Hashimato amacını açıklamaya devam etti.
“Yap şovunu, Ayanokōji. Eğer A sınıfıyla çalışıp gücünü kanıtlarsan, seni sınıfımıza transfer ederiz. Bu şekilde daha iyi bir konumda olacaksın, değil mi?”
Hashimato’nun teklifi cazip olsa da oldukça şüpheliydi.
Hala daha bunu mantıklı bulmamam için sebepler vardı.
“Yetenek avcılığı, ha? Ama prensesin Ayanokoji’yi kabul edeceğini mi düşünüyorsun?”
Söylediklerine bakılırsa Sakayanagi bunu çok hoş karşılamayabilir.
“Prensesi tanıyor olabilirsin peki ama denemekten zarar gelmez, dimi?”
“Neye dayanarak söylüyorsun bunu?”
“Bunları konuşmadan önce Ayanokoji’nin düşündüklerini duymak isterim.”
Kamuro’nun sorusunu görmezden gelerek dikkatleri bana çekmişti.
“Eğer Sakayanagi beni A sınıfına alacaksa bu muazzam bir teklif olur.”
“Anlatmak istediğim de o, eğer A sınıfı olarak sizi davet etsek kabul eder miydiniz? Sadece varsayımsal olarak tabii böyle olmak zorunda gibi düşünme.”
“Böyle bir teklif alsam kafamda olumlu fikirler oluşurdu.”
Hashimato ’ya sinyalleri çakmamın ardından konuşmasına devam etti.
“Tamamdır, artık ılımlı olduğumuza göre bir sonraki aşamaya geçebiliriz.”
Konuşmasına devam ederken Hashimato’nun yüzü etrafındaki herkesten daha canlı bir gülümsemeyle doldu.
Bu gülüşle de beraber sınıf arkadaşlarından birinin oturduğu sandalyeden ayağa kalkıp sandalyesini çekmesi bir oldu.
“Senin tantanalarına daha fazla katlanamam Hashimato!!! Sonra görüşürüz.”
“Ha, ağır ol az Kamuro-chan hemen gidiyor musun?
“Sana söylediğim hiçbir şey umurunda değil mi? Gidiyorum işte.”
“Geçen gün sana verdiğim sözden bahsediyorsan… Özür dilerim Kamuro-chan 👉👈”
Hashimato onu durdurmaya çalışsa da nafile, Kamuro hızlı adımlarla kafeteryadan çıktı.
“Aah… Bu birazcık fazla oldu ama…”
Ve sonra sessizce olan biteni izleyen Kito’ya baktığında, Kito hafifçe başını sallayarak onayladı.
“Tamam, peşinden gidecem, olur mu? Biraz bekle”.”
Hashimato biraz başını kaşıdıktan sonra hemen Kamuro’nun peşinden koşmaya başladı.
“Gerçekten hepiniz çok acayip insanlarsınız. Sizi izlemek çok eğlenceli…”
Tüm bu olayı izleyen Hiyori’yse gözlerini kısarak gülümsedi
“… Ciddi misin?”
Onun eğleneceğini beklemeyen Kito yanıt verdi.
Biraz sonra Hashimato’nun somurtkan Kamuro’yu getirmesiyle tekrar beş kişiydik.
Bu sefer bana odaklanmaktansa kendi aralarında küçük bir sohbete giriştiler.
Hiyori’ de o esnalar çok ses çıkarmasa da Hashimato’nun da sohbet esnasında sözü ara sıra kendisine paslamasıyla o da sohbete dâhil oldu. Eğleniyorlar gibiydi.
Çeviri: ayanokojiaynıben
1.5 porsiyon ichi kebap