Elitler Sınıfı - Cilt 21 - Bölüm 17
Sakayanagi, zaman ve mekan seçimine karışmamıştı.
İster bir karaoke odası, ister gözlerden uzak bir yurt odası hatta önceden ayarlanmış bir sınıf veya spor salonunun arkası… Okulda gizli buluşmalara olanak sağlayan bir sürü mekan bulunuyordu.
Sakayanagi zaten stratejisinin tamamını açmaya niyetli olmadığından mekanı umursamadı ve genelde buluştuğumuz Keyaki Alışveriş Merkezi’ndeki popüler kafeyi seçtik.
Kamuro ve Kitō yanındayken, güzel bir koltukta oturup boş zamanının tadını çıkarıyordu.
“Özür dilerim, Prenses. Biraz geciktim,” Sakayanagiye her zamanki gibi “prenses” diyerek boş bir koltuğa oturdum.
“O kızla oldukça yakınsın, değil mi?”
“Ah, nerede gördün ki?”
Geçen yıla kadar sadece A Sınıfı öğrencilerine dikkat etmem gerekiyordu, fakat ikinci sınıfa geçtiğimizden beri kōhai’lere ve diğerlerine de dikkat etmek zorundaydım.
Bunu gözden mi kaçırdım?
Hayır, eğer ikinci sınıf koridorunda birinci sınıflardan biri olsaydı, fark ederdim.
Bu da demek oluyordu ki—
Sakayanagi, bizden habersiz sınıfa gizli bir piyon eklemişti.
Çoğu zaman bu kişi Kamuro, Kitō ya da ben olurdum; ama Sakayanagi, düzenli aralıklarla birilerini arayıp istihbarat alıyordu.
Bir keresinde bunu sordum, ama kim olduklarını söylemedi.
Belki de bizi takip ediyorlardı.
Eğer bu sınıfımızdan bir öğrenci değilse ve beni kasıtlı olarak izliyorsa, bunu öğrenmek için acele etmenin gereksiz olduğunu düşündüm.
“Aşk konusunda oldukça utangacım, o yüzden bu sır olarak kalsın, tamam mı?”
“Haha, kimseye söylemem, söz.”
“Ee? Bugünkü toplantı neyle ilgili?” diye sordu Kamuro.
“Söylemesemde biliyorsun, Masumi-chan.”
“Hey. Bana adımla hitap etme.”
“Özür dilerim, özür dilerim. Alışkanlık oldu.”
“Ne alışkanlığı? Beni hiç böyle çağırmadın ki”
“Kalbimde hep Masumi-chan olarak kaldın.”
“İğrenç.”
Kamuro, “Masumi-chan” lakabını, sevmediğini belirterek sert bir şekilde reddetti.
Anlıyorum.
Onun yerinde olsam ben de rahatsız olurdum.
Ama işi dalgaya vururken, böyle lakaplar etkili oluyordu.
“O halde başlayalım mı, Prenses? Özel sınavla ilgili, değil mi?”
“Özel sınav mı? Yanılıyorsun, Hashimoto-kun. Bu sadece basit bir çay partisi.”
Sakayanagi, varsayımımı bir kahkaha ile reddetti.
Bende ona abartı bir tepki verdim, neredeyse sandalyemden düşüyordum.
“Öyle olsaydı, buraya yönetici üyeleri çağırmazdınız, Prenses.”
“Sadece şov için.”
“Diğer sınıflar, A Sınıfı’nın bir strateji toplantısı yaptığını öğrenirse, kaçınılmaz olarak bu bilgiyi yayar ve gerginlikleri artar. Kazanmak için ellerinden geleni yaparlar.”
Şov için mi? Bu komikti.
Düne kadar sabretmiştim ama hiçbir şey konuşmaya niyeti yoktu.
“Tüm bunları yapmanın ne faydası var? Anlamıyorum. Açıklar mısınız?”
“Bir faydası var. Diğer üç sınıfı daha ciddi hale getiriyor, değil mi?”
“…Yani, avantajlı mı?”
Kamuro’nun dediği gibi, bu daha çok bir sorun gibi görünüyordu.
Diğerlerinin ciddileşmemesini tercih ederdim; peki neden onları ciddileştiriyorduk?
“Savaşın tadını çıkarmak istiyorum. Son zamanlarda kültür festivali ve okul gezisi gibi eğlence temelli etkinliklerle uğraşıyoruz.”
Zafer ihtimalini azaltıp dezavantaj getirse bile, Sakayanagi kendi eğlencesine öncelik veriyordu
Sakayanagi, sınıf lideri olarak bu şekilde hüküm sürüyordu. Sonuçlar ortada olduğu için sınıf bunu tolere ediyordu.
Sürekli olarak sınıf puanları biriktiriyorduk.
Yani, eğer bu artık geçerli olmazsa, Sakayanagi’nin değeri bir anda düşecekti.
Bu belirsiz geleceği gören başka biri var mıydı, bilmiyordum…
Sözde ‘rahat bir çay partisi’ni bitirdikten sonra, doğu girişine yakın bir tuvalete girdim.
Tuvaleti amacına uygun kullanmıyordum, gizli bir görüşme için de değildi.
Sadece kopamadığım bir alışkanlık. En son bölmeye girip kapıyı kilitledim.
Otomatik kapağı açıldığında pantolonumu indirmeden klozetin üzerine oturdum.
Keyaki Alışveriş Merkezi’ndeki bölmeler her zaman temiz tutulurdu, hiçbir zaman rahatsız edici olmazdı.
Kötü bir koku da yoktu.
Aslında, biraz kir veya garip bir koku olsa bile umursamazdım.
Alışveriş merkezindeki müzik biraz fazlaydı ama öne eğilip kollarımı dizlerime dayadım ve gözlerimi kapattım.
Burası, kalbimi sakinleştiren yerdi.
Özüme döndüğüm yer. Kaçış yollarının sınırlı olduğu bir okulda, değerli bir sığınaktı.
“İDEK’de bile alışkanlıktan tuvalete gidiyorum. Alışkanlıklar gerçekten zor bırakılıyor.”
(İDEK: İleri Düzey Eğitim Kampüsü)
Yaklaşık 30 dakika boyunca telefonumu bir kez bile çıkarmadan orada kaldım.
“Eve mi gitsem?”
Lavaboda kimsenin olmadığını fark ettiğimde ayağa kalktım, sifonu çektim, ellerimi yıkayıp kuruladım ve tuvaletten çıktım.
“Görünüşe göre sonunda sıçışın bitti.”
“Ne zamandır buradasın?”
Girişin yanında duvara yaslanmış, elinde telefonuyla bekleyen Ryūen hafif bir kahkaha attı.
“Sakin ol sadece ne yaptığını merak ettim.”
“Beni rahat bırak. Yarın özel sınav var, değil mi? Burada seninle görülürsem ne tür bir şüphe altında kalacağımı düşünebiliyor musun? Odama gelseydin ya da başka bir yol kullansaydın olmaz mıydı?”
“Masum olduğunu biliyorsan, güvenle hareket et.”
“Çok şey istiyorsun. Kısa kes.”
Benim ona ulaşmam sorun değildi, ama Ryūen’in beklenmedik bir şekilde benimle iletişime geçmesi sinir bozucuydu.
Özellikle karşımda ki kişi Ryuen olduğundan, ne söyleyeceğini veya ne yapacağını kestirmek zor.
Ancak karşı sınıfların iç işleyişini anlamak için onunla konuşmak kaçınılmazdı.
Dalgalara rağmen dikkatli olduğum sürece dalgalara karşı yüzebilirdim.
Erdal Albayrak bile var bence gelin İnstagram sohbet grubu:https://ig.me/j/AbaBpJBMGEysS9Y3/
Discord Sunucumuz:https://discord.gg/NDPD3adTm2
Bu da instagram hesabımız:https://www.instagram.com/official.tln?igsh=MXdldzNhcmFwZ2V2OA==
Çeviri:M.Cann
ayanokojiayniben
1.5 porsiyon İchi Kebap
Edit:horikita senpai