Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 24 - Gruptaki Kıpırdanmalar
Cilt 8 – Bölüm 24 – Gruptaki Kıpırdanmalar
Altıncı gün bitmek üzereydi. Grubun hali tahmin ettiğiniz gibi içler acısı. Böyle devam ederse, yarına toparlanmak imkansız olacaktır. 2 gün sonra gireceğimiz final sınavında yüksek puan almamızı imkansız kılarken, sonuncu olmanın yolunu yapmış olacağız.
Bu arada hamamdan yeni döndüm. Hala ortamdaki garip hava aynıydı.
Ishizaki etrafına sert duvarlar örmüş, kimseyle konuşmuyordu. Keisei kabuğuna çekilmiş yaşananlardan dolayı az çok kendisi suçluyor, o da konuşmuyordu. B sınıfı öğrencileri kendi aralarında biraz sohbet ettiler ama ortamın büyüsüne onlar da çok geçmeden kapıldı, sus pus oluverdiler.
Işıkların kapanma vaktinin geldiğini anlayan Yahiko, ayağa kalkıp ışığı söndürdü. Bugün de böylece bitti derken—-
“Hey, Ishizaki. Biraz konuşabilir miyiz?“
Ortamdaki sükuneti bozan Hashimoto oldu.
“Hayır.”
Hashimoto, Ishizaki’nin ranzasına gelerek ona seslendi ama tahta ranzadan çıkan sese bakılırsa cevabını verdikten sonra totosunu döndü çocuğa.
“Böyle saçmalamaya devam edersek, olan gruba olacak. Az kişi olduğumuz için avantajlı olsak da, sınavın içeriğine aşina olmadığımız için şuan batmak üzere olan bir gemide gibiyiz. En kötü senaryoda, Yukimura ile bir kişi okuldan atılabilir.”
…sanki ‘o yoldaş sen olursun’ demek istedi Ishizaki’ye.
“Boş ver! Benim hiçbir şey umrunda değil.”
“…peki madem…..“
Hashimoto’nun iş birliği çağrısını reddetti, Ishizaki.
“…..off—“
Hashimoto’nun yüzünü göremiyordum ama derin bir of çekti… belki de o da pes etmiştir gruptan?
“İlkokul ve ortaokulda futbolla uğraştım. Prestijli bir okulda her yıl ulusal turnuvalar düzenlenirdi. Hiçbirimiz profesyonel değildik ama elimizden geleni de ardımıza koymazdık.”
Hashimoto ortalık yere konuştu.
Yahiko : “Şuan futbol kulübünde değilsin ama? Yoksa yaralandın mı?”
“Evet, değilim. Eskiden sigara içiyordum.”
“Sigara içtiğini fark edince mi attılar seni futbol takımından?“
“Yok. Sakladım onlardan. Sadece ailem biliyordu.”
“Niye bıraktın ki o zaman. Sigara kötü olabilir ama…ne bileyim garip.”
Yahiko haklıydı. Bir şeyler söylemeye çalışıyor gibi ama..
“Kendimi soyutladım. Herkesin amacı kazanmaktı. Bense uzaktan izliyordum onların hayallerini. Oraya aitmişim gibi gelmedi. Zaten futbol hastası falan değildim. Bu yüzden kolayca bırakıp kendimi ders çalışmaya verdim. Akademik olarak başarılıydım da. Zor gelmedi.”
“Hava mı atıyorsun, sus artık seni dinlemek zorunda değiliz.”
Ishizaki hemen çıkıştı.
“Yine de bir şeyler yapabilirdim diyorum; arada bir pişmanlık vuruyor. Hirata ile Shibata’yı halı sahada koştururken görmek garip hissettiriyor. Ben de orda olabilirdim diyorum, futbol için yanıp tutuşmasam da böyle hissediyorum. Çok garip değil mi?“
Hashimoto hafif sırıttı.
“Ya sen Ishizaki, nasıl biriydin?“
“Huh? Bana niye soruyorsun?“
“Soramaz mıyım, basit bir soru işte.”
“Hah….konuşmak istemiyorum.”
Yine bir reddediliş.. Neyse ki Keisei içini dökmek istedi.
“Çocukluğumdan beri tek yetenekli olduğum şey; ders çalışmak oldu. Öğretmen olan ablamdan etkilenmiş de olabilirim. Heo örnek bir öğrenci olmak istemişimdir belki de. O da hep bana destek oldu. Garip bir destek ama. Yaşıtlarımın çözemeyeceği soruları bana çözdürtürdü.”
“Böyle mi başarılı oldun?“
Hashimoto, Keisei’nin cümlesinden önemli bir noktayı sordu.
“Evet, dahası sporla aram hiç yoktur. Ne yaparsam yapayım olmuyordu. Ben de zorlamamaya karar verdim. Zayıf noktalarımı görmezden gelip güçlü yanlarımı yükseltmeye odaklandım. Atlet olmanın, spor dallarıyla uğraşmanın manasız olduğunu düşünürdüm hep. Bu okula gelince, bu düşüncelerim değişmeye başladı. Daha önce benim gibi birinin A sınıfına yakışacağını düşünüyordum. “
Sanki yaşadıklarını hatırlar gibi bir an duraksadı, Keisei. D sınıfına yerleştirildiğini fark ettiğindeki şoku, ilk aylarda yaşadığı zorlukları falan hatırlamıştır.
“Sonra, yaşananları da kabullenemedim. Sınıf sistemindeki ortak sorumluluğu, puanlamaları falan. Özellikle ıssız adadaki yaşam mücadelemiz beni çok zorladı. Bizim sınıfta…. Sudou benim tam zıttım. Ben sporda kötüyüm o iyi; benim derslerim iyi onun kötü. Başta yaşadığım şoka, üzüntülere rağmen, Sudou’nun benden daha işe yarar birisi olduğunu, ıssız ada ve spor festivalinde fark etmemle dünyam başıma yıkıldı diyebilirim. Bir de onun başarılarına bizzat görme fırsatım oldu.”
Öfke ve hüzünle karışık sözler dökülüyordu, Keisei’den.
“Açıkçası hala kabullenemediğim şeyler olsa da yavaş yavaş farkına varıp kabullenmeye geçiyorum. Mesela, sadece akademik başarının yetmemesi gibi. Bu sınavda da öyle. Hem sportif hem akademik açıdan güçlü olmadığımız sürece, iyi puan almak mümkün değil. Haksız mıyım, Ishizaki?“
Keisei, kendi durumunu anlatıp ucunu Ishizaki’ye bağladı.
“Peki, neden—“
“Spor festivali ve ondan önce aldığım ıssız ada darbesinden sonra, kendimi aşağılanmış hissettim. Sınıfın en üstünü olduğumu iddia ederken, sınıfın ayak bağı oluvermişim meğer…. Burda da kendimi yaraladım, iyice dibe düştüm. Grubun moralini de bozdum. Ishizaki gibi gruba katkı sağlamaya çalışan biri varken, ben hiçbir şey yapamadım.”
Tam Ishizaki onunla dalga geçecekti ki kendisini tuttu. Karanlıkta olduğumuz için birbirimizin yüzünü göremiyorduk. Ama Keisei’nin ses tonundan ciddiyetini anlamıştır diye umuyorum.
“Özür dilerim, Ishizaki…lider olarak ne hallere düştüm, gereğini yapamadım.”
Yutkunduğunu duydum. Büyük ihtimalle Keisei şuan ağlıyor.. üzüntüden değil de kendisine olan öfkesinden ağladığını az çok tahmin ediyordur herkes. Kimse müdahale etmedi.
“Saçmalama, niye özür diliyorsun…ortalığı karıştıran bendim..“
Ishizaki kendini küçümseyip ekledi:
“Zaten kimsenin istemediği liderliği sen kabul ettin!”
Onun üzerine yıkmaya çalışsaydık bile reddedebilrdi. Ishizaki sonunda mantıklı düşünmeye başlamış. Keisei’nin iyi niyetini fark ediyor artık.
“Seni dinlemek istemedim ama sen olmasan bu grup daha kötüye giderdi. Hatta kahvaltı ve maraton koşusunda da senin sayende ilerledik.”
“Aynen, yardımın çok oldu.”
Hashimoto da gülerek ekledi.
Bu grupta akademik başarısı olup da atletik olmayanlar ya da tam tersi olanlar toplanmış gibiydi. Hatta düşman veya dost diye nitelendirebileceğimiz rakiplerimiz vardı.
Ama herkes ortak paydada birleşebilirdi. Yahiko’gil de sohbete dahil oldu. Güzelce sohbet ettik.
Bu gece ilk kez bu grubun normalleştiğine şahit oldum; ya da böyle hissettim mi demeli?