Elitler Sınıfı - Kısa Hikayeler - Kei – Gizli Randevu
Cilt 15 – KADOKAWA EXPO: Karuizawa Kei – Gizli Randevu
10. sınıfın ıssız ada sınavı başlamadan önceydi.
Ben, Karuizawa Kei, Keyaki AVM’ye gitmiştim. Bilirsiniz, Keyaki AVM’de pek çok şey yapılabiliyor; kuaförden tutun mağazalara kadar her şey var. İsteyen arkadaşlarıyla takılıyor, isteyen sevgilisiyle.
Malum okulun kampüs sınırlarının dışına çıkamadığımız için, bu avm öğrenciler için büyük önem taşıyor. Ben de sık sık arkadaşlarımla görüşmek için buranın yolunu tutarım.
Bugün— yalnız geldim.
Alışverişe de gelmedim.
Yapmak istediğim bir şey var, sadece..
«Fuuu, gerildim, ha.»
Kuzey girişine geldiğimde istemsizce mırıldandım.
Okul biteli 1 saat geçmesine rağmen, öğrenciler buraya çoktan akın etmişti.
«Tamam, tamam. Bu kadar insanla sorun yaşamam.»
Etrafa bakarak yürüdükçe, içim rahatlamaya başladı.
Planladığım gibi, markete doğru ilerledim.
Mağaza küçük olmasına rağmen, içerde dolaşan 4 kız gördüm.
Şimdi.
Telefonum elimde mağazada gezmeye başladım. Mesajın gelmesi an meselesi. Hazırlıkların tamamlandığı anlamına gelen sinyali bekliyordum.
Gülümseyerek satılan ürünlere göz atmaya devam ettim.
Her hafta yeni ürünler çıktığı için, bu mağazadan sıkılıp çıkmak zordu.
Ben zaten güzel aksesuarlara bayılırım.
Ama… son zamanlarda alışverişi fazla abarttım. Telefonumun kapağındaki aksesuarlar bile telefonumdan ağır olmaya başladı artık. Kendime mukayyet olmalıyım.
Direnmeliyim… diren… direnemedi!!!
«Çok güzelmiş~»
Yeni gelen telefon aksesuarları harikaymış.
Bir tanesinde küçük bir kuşağın üzerinde kedicik vardı.
Aksesuarın fotoğrafını çekip gönderdim. Kendi kendime konuşarak, etrafta dolanmaya devam ettim.
[Demek böyle şeyler seviyorsun?]
Cevabı görünce, gülümsedim.
[Olamaz mı~?]
Çok geçmeden cevap geldi.
[Erkek arkadaşım böyle bir hediye alsa, mutluluktan havalara uçarım herhalde ♡]
Böyle bir cevap göndermeyi düşünüyordum ki, utanarak sildim.
Maalesef, böyle cevaplar yazacak cesaretim yok.
Telefonun diğer ucundan bir fotoğraf gelince heyecanlanmıştım ama…
Bir de ne göreyim dersiniz? İskeletli, haç işaretli bir telefon aksesuarı fotoğrafı…
Yok artık. Bu nasıl zevk yahu? Ortaokul çocukları sever böyle şeyleri, ha.
Bu sefer biraz sert cevap
verdim. Her zaman ona güzel sözler söyleyecek değilim.
Eh, size bugünün önemini söylemenin zamanı da gelmiş.
İşin gerçeği şu ki, ben mağazada tek başıma yürürken, arkamdan farklı bir yol ile beni takip eden birisi var. Tabii ki, söylememe bile gerek yok; Sevgilim Ayanokouji Kiyotaka’dan bahsediyorum. Çok karizmatik, zeki ve atletik birisi.
“Onu fazla mı övdüm ne…”
Kendimi düzeltme ihtiyacı hissettim. İnsan ilişkileri kötü malum.
Ahem, böyle gizlice buluşuyoruz. Farklı buluşma yerleri ayarlıyoruz, farklı mağazalardan geçiyoruz.
Birisi duysa, garipsemezdi.
Malum gizlice görüştüğümüz için, eğlenceli bir randevuya dönüşüyor.
Mahh…. Kiyotaka ile çıkıyor olmam er ya da geç ortaya çıkacaktır. Ama şimdilik sorun yaşamıyoruz.
[Şimdi ne yapacaksın? Biraz daha etrafa bakınmak istiyorum. ]
Birkaç mesajlaşmadan sonra, mağazada dolaşmaya devam ettim.
Evet, kimse fark etmemiş gibiydi.
Yani, aynı mağazaya farklı yolları kullanıp farklı ürünlere bakan iki kişiydik. Aynı yerde bu kadar yakın olmak beni çok mutlu etse de, onunla yüz yüze konuşmak için can atıyordum.
Yüz yüze konuşabilmek, gözlerinin içine bakıp elini tutabilmek… gerçek randevu buydu.
Mağazadan çıkıp markete, ardından da kitapçıya derken… avm içinde biraz zaman geçirdik.
Randevu güzel olsa da, biraz yalnız hissettirmedi değil.
Gizli randevumuzun kötü olduğunu düşünmüyorum ama karmaşık duygularla dolu olduğu kesin.
Kiyotaka ile gerçek bir randevuya ihtiyacım var…
Evet, böyle bir randevu şart.
O zaman—
Aynı gün akşam 7 gibi.
TV izlerken, birisi kapıma tıkladı.
“Hmm?”
Kapı zili çalmamıştı, birisi kapıma hafifçe vurmuştu.
Kim geldi diye düşünmeye başladım, ses de gelmiyor.
Kapıyı açınca, bir tık garipsedim.
Pembe paketli küçük bir paketi koridorda gördüm. Etrafta kimsecikler yoktu.
Tuhaf bulsam da, paketi alıp içeri girdim.
Birisi bana bırakmış… değil mi?
Açmadan önce içinde ne olabileceğini tahmin ettim hemen.
«Yoksa….»
Açtığımda… kedicikli aksesuarı gördüm.
Görür görmez, bir anda gülümseyiverdim.
“Bu konularda çok basit düşünüyor, ha.”
Telefonumdaki diğer aksesuarları kaldırıp, bu kedicikli aksesuarı taktım.
“Ben böyle şeylere kanacak biri miyim, aa.”
Ve sonra günün geri kalanını bu kediciğe bakarak geçirdim….