Türkçe Light Novel
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

Elitler Sınıfı

16 Mart 2023
   Cilt 17 - Bölüm 4 - Konsey Odası    Cilt 17 - Bölüm 3 - Spor Festivali (2)

Emperor Of Solo Play

11 Mart 2023
Bölüm 131 - Arife (2) Bölüm 130 - Arife (1)

Our Second Master

19 Eylül 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

En Çok Senden Nefret Ediyorum!

21 Ağustos 2022
Bölüm -5- Final Bölüm -4- #####

Alçakgönüllü Hizmetkârınız Kabahatli

30 Temmuz 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

Bilge Okuyucu - Bölüm 51 – Kahin Gecesi (3)

  1. Home
  2. Bilge Okuyucu
  3. Bölüm 51 – Kahin Gecesi (3)
Prev
Next

Bölüm 51 – Kahin Gecesi (3)

Derin bir uykudaydım. Uzun süredir beklediğim bir gece uykusuydu bu.

[Derin uykunun etkisi mental gücünüzü tamamen yeniledi.]

[Bazı ayrıcalıklı kabiliyetleriniz güncellendi.]

Saatimi kontrol ettim ve çoktan öğleden sonra 4’e geldiğini gördüm.

Dün gece Dongmyo İstasyonu ve çevresinin kuşatılması üzerimde ağır bir bitkinlik bırakmıştı.

[Mevcut Yerleşkeler: Chungmuro (Merkez Üs), Myeongdong, Dongdaemun Tarih ve Kültür Parkı, Dongdaemun, Dongmyo, Sindang İstasyonu, Cheonggu İstasyonu, Yaksu İstasyonu, Sinseol-dong İstasyonu ]

Dongmyo Grubunu da bünyeme aldığım için artık dokuz istasyona sahiptim. Tek bir taneye daha ihtiyacım vardı ve böylelikle Kral Yolu senaryosu son bulmuş olacaktı.

Biraz daha çaba harcarsam, başlangıç senaryolarının hedef anahtarlarından biri olan, öldürmemenin kralını elde edebilirim.

Dışarı çıktığımda, Jung Heewon ve Lee Hyunsung beni bekliyorlardı.

“Hazırız. Ne zaman yola çıkacağız?”

“Lütfen biraz bekleyin.”

Bana doğru yaklaşan adamlara doğru baktım.

“İyi uyudun mu?”

Dün gece, tüm Dongmyo grubunun üyelerini kendi grubuma almaya karar vermiştim. Önümdeki iki adam bu kararın sonucuydu.

Jung Minseob önümde eğildi ve ağzını açtı.

“…Yalvarırım beni hayatta tut, öldürme.”

“Beni de, beni de. N’olur!”

İlk başta Lee Sunkook ve Jung Minseob’u öldürmeyi planlamıştım, ancak bu kararımı değiştirdim. Tüm kahinleri ortadan kaldırana kadar bu ikisi faydalı olacaktır.

Kahverengi bayrak sayesinde grup üyelerinin hareketlerini kısıtlamak mümkün de oldu, işime geldi.

[Temsilci gücünüzü uyguladınız.]

[Grup üyelerinden Lee Sungkook ve Jung Minseob’un davranışları kısıtlandı.]

Yüzeye çıkan sistem mesajlarıyla birlikte Lee Sungkook ve Jung Minseob’un ifadeleri değişti.

“Birincisi, şu andan itibaren, benim kimliğim hakkında başkalarına bilgi veremezsiniz.”

“Evet, anlaşıldı!”

“İkincisi, benim emirlerimi sorgusuzca yerine getirmelisiniz ve bana sormadan kendi başınıza davranmanıza izniniz yok.”

“…Emredersiniz.”

[Grup üyelerinden Lee Sungkook ve Jung Minseob kısıtlamayı kabul etmeye gönüllüler.]

[Kısıtlama bir “hayat” kısıtlamasıdır.]

[Eğer grup üyeleri Lee Sunkook ve Jung Minseob bu kuralları çiğnerlerse öleceklerdir.]

Kafamla onayladım ve ardından konuştum.

“Şimdi… tamam. Ne zaman fikrim değişir bilmiyorum, ama herkes sıkı bir şekilde çalışsın. Sizi izleyip karar vereceğim.”

İkisi yutkundu, yüzlerinde çok komik ifadeler vardı. Ne düşündüklerini hayal bile edemedim.

Zaten Yoo Jonghyuk’un yanına gidemezlerdi, yani benimle kalmaları daha mantıklı bir seçimdi.

“Bu arada, Temsilci bey. Sana gelecekte ne diye seslenmemizi istersiniz…?”

“Şimdi seslendiğin gibi seslen. Ancak başka kahinlerin yanında Yoo Jonghyuk adıyla hitap et. Ah, Jung Minseob.”

“Evet.”

“Sembolik Maskesini bana ver.”

Jung Minseob bu isteğim karşısında üzüldü ama bir süre sonra bana verdi. Her neyse, Eğer Kahinlerin Gecesine gitmek istiyorsam Yoo Jonhyuk’muşum gibi davranmalıydım. Bu ‘maske’ ise bilmediğim bir durum olursa onu engellemek için bir alet olacaktı.

Bir süre sonra, görünüşüm değişmeye başladıkça yüzümdeki kaslar da garip bir yönde  hareket etmeye başladı.

“Huh, bu Yoo Jonghyuk’un gerçek haliymiş.”

“Çok yakışıklı… Vahiy yanılmamış, doğruymuş.”

Bu pislikler…

Onlara kızmak istiyordum ama ağzımı kapalı tuttum. Bu tür bir sebep yüzünden kızgın olmama gerek yok.

“Jung Minseob, senin özel yeteneğin ne…”

O anda, bir sistem mesajı kafamda parıldadı.

[Bu kişinin geçmişi güncellendi.]

…Ne?

Test etme amacıyla bir kez daha Karakter Listesini kullanmayı denedim.

[Karakter Bilgisi]

İsim: Jung Minseob

Yaş: 25 yaşında.

Takımyıldızı Desteği: Lanetli Gladyatör

Özel Yetenekleri: Işık Projeksiyonu (Nadir), Dışarı Çıkan 1089. Kişi (Genel)

Yetenekleri: Kılıç Alıştırması Seviye 2, Muhteşem Vuruş Seviye 2, Berserk Seviye 3, Hafıza Geliştirmesi Seviye 5…

Mührü: Kin Ödemesi Seviye 1

İstatistikleri: Dayanıklılık Lv.18, Güç Lv. 16, Çeviklik Lv 12, Büyü Gücü Lv. 10

Genel Değerlendirmesi: Kapsamlı yeteneklerin ve istatistiklerin birleşimi. Sponsoru biraz yetersiz ancak savaşçı olarak becerileri kayda değer. Biraz daha sabırlı olsaydı 12 elçiden birisi olurdu. Bu konudan yana pişman.

…Ne demek Karakter Listesi güncellendi?

Daha dün yetenek pemceremi göremediğim bir insan aniden bir karaktere dönüştü?

O bir kahin: kitabın dışından bir karakter. Neden bir anda karaktere dönüşmüştü ki?

“Oh, benim yeteneklerim…”

“Gerek yok.”

“Evet.”

Lee Sungkook’un da istatistiklerine de baktım.

Şansıma, onun da değerleri aynıydı. Hipnozcu ve kitabı okuyan 9. Kişi… Devamı boş ve gereksizdi ama bu 2. yeteneği oldukça iyi.

“Bana telefonunu ver.”

“Tabi! Buyurun.”

Birisinden telefonu aldım ve konuşma odasına bağlandım.

Ah… Internet çalışmıyordu. Dün bağlantı kopmuştu…

[‘Han Donghoon’ karakteri ‘Geniş-Alanlı İntern Lv 5’ kabiliyetini telefonunuzda kullandı.]

[Cihazda artık Internet kullanabilirsiniz.]

Düşündüğüm gibi, Internet bağlantısı sağlanmış. Han Donghoon’un olduğu çadıra doğru bir bakış attım. Telefondan gelen bir titreşim bana bir mesaj geldiğini belirtiyordu.

-Sadece bu seferliğine sana inanacağım.

Belki de dün gece olanlardan sonra Han Donghoon’da bir şeyler değişmiştir. Gerçekten endişeliydim ama biraz rahatladım.

Han Donhoon’a mesaj gönderdim.

-Teşekkür ederim.

Er ya da geç, onunla konuşma şansım olacak. Lee Sungkook’un telefonunu bir kez daha açtım ve Kahinlerin sohbet odasına girdim.

[Sohbet Odası]

[Katılımcı Listesi: No. 9, 15 Ölü Gibiyim, 124 Hadi Çıkalım, No. 763, 887 Dışarı Çık, No.645… toplamda 37 kişi.]

Kim olduklarına dair fikir toplamak için numaralarına ve isimlerine baktım. Ancak bir şeyler garipti.

“…36 kişi mi?”

Jung Minseob sorumu cevapladı.

“Odadaki tüm kahinler erkenden okumayı bırakmış. Bir öncü yok.”

Anladım.

“Bu arada, Temsilci bey. Dün söylememiş miydin? ‘Sonuna kadar okumanız gerekirdi’… öyleyse Vahiy Kitabının tamamını biliyor musun?”

Beklenti dolu bir ifadeyle bana bakan Jung Minseob’a baktım ve güldüm.

Biliyordum. Peki sen?

“Yoo Jonghyuk’un tarafını seçmektense benim tarafımı seçtiğin için pişman olmayacaksın.”

Bir süre sonra, etraftaki tartışmalı alanlardan kaçınarak Anguk İstasyonuna doğru ilerledik.

Kahinler Gecesinin gerçekleşeceğinden ötürüydü bunun sebebi.

Lee Sungkook’un telefonundan konuşmalarına casusluk yaptım.

—–

No. 519: Gerçekten mi? Bu akşam Junghyuk mu geliyor?

No. 67: Öyleymiş. No. 9 ve No. 1089 dün öyle söylediler.

887 Dışarı Çık: 9.9. çok bilmiyor, acemi, 1089.cu deseydi inanırım.

124 Hadi Çıkalım: Bu sefer hepsi arkamızda olacak.

887 Dışarı Çık: No. 124, Seul’desin… ㅋㅋ Bu salaklar nasıl arkana düşebilir?

124 Hadi Çıkalım: Ah, benim dışımda tabi ki. Yerel bölge sakinleri, zafer ^ ^ v

887 Dışarı Çık: Zamanda geriye gidebilmeyi çok isterdim. Eğer zamanında noveli okusaydım… Hayır, eğer sadece bölüm 50’ye kadar bile okusaydım… Bu öncü pislikleri kıskanıyorum.

15 Ölü Gibiyim: Ama 50 bölümden fazlasını okuyan insanların anormal olduklarını düşünmüyor musunuz?? Nasıl o kadar okuyabildiler anlam veremiyorum.ㅋㅋㅋ

124 Hadi Çıkalım: Gerçek psikopatlar ㅋㅋㅋㅋ

—–

Beklenildiği gibi, anonim kimlikler arkasına saklanan insanlar gerçeği ortaya çıkaracaktır. Belki de isimlerinin başındaki rakamlar nerede okumayı bıraktıklarını ifade ediyordur?

—–

No. 888: Yani bu novelin hiçbir yazılı formatı olmadığını mı söylüyorsun?

No. 124 Hadi Çıkalım: Birkaç gün önce, Internet’e baktım ve kayda değer hiçbir şey bulamadım… Ahh… Kayıtsız bir novel… (ağlayan surat)

No. 763: Eğer bir kopyasına sahip olsaydın bile, o kadar değerli bir şeyi paylaşmaya kıyamazdın. Eğer gerçekten ruhumu satıp noveli alabilseydim, noveli alırdım.

—–

Hayatta Kalma Yolları’nı okumanın fikri belirdi. Bu kişiler, benim okuduğum zamanda okumalıydılar. Şimdi önlerindeki günden habersizlerdi.

“Geldik.”

“Ne, şimdiden mi?” demek üzereydim ancak önümüzdeki Anguk İstasyonunu gördüm. Bizden önce gelip varan kahinler de gözüküyordu.

Ama bir şeyler garipti.

“Kimse bu alanı sahiplenmedi mi?”

“Evet, kahinler arasında bir anlaşma var. Çoktan sahiplenilmiş bir alanda buluşmak tehlikeli olabilir. Bir bakıma DMZ gibi.” [1]

Ardından bir kâhin bize doğru yaklaştı ve el salladı.

“Hey, No. 1089!”

“Oh, bu No. 763 abi.”

Jung Minseob el salladı ve gelen kişiyi karşıladı.

“Görüşmeyeli nasılsın? Suratın pek iyi gözükmüyor.”

“İyi fark ettin. Zoraki Kral hayatımı cehenneme çeviriyor..” [D.N: tyrant kill yazılmış, fakat zoraki kral dan bahsedildiğini düşündüğüm için değiştirdim.]

“Dobong taraflarına ilerlememen gerektiği konusunda seni uyarmıştım. Neden dinlemedin…”

No.763 bana doğru baktı ve yüzü anında sertleşti.

“A-Acaba… bu…?”

Jung Minseob kafasıyla onayladı.

No. 763’ün gözleri hayretler içindeydi.

“G-gerçekten bu bir onur. Yoo Jonghyuk bey!”

Şamata, dağılmış olan kahinlerin teker teker toplanmasına sebep oldu.

“Yoksa bu…?”

Kahinler birlikte koştular ve itişerek önüme geçtiler. Aralarında birkaç kadın kâhin de mevcuttu.

“Hayal ettiğimden daha yakışıklı! Ben No. 998!”

“Sizinle tanışmak çok güzel, Yoo Jonghyuk-nim! Ben No.1055!”

Bu… Gerçek bir kral gibi hissediyordum. Her birinin parlayan gözleri bir şekilde benim lütfumu kazanmak istiyordu. Gerçekten Yoo Jonghyuk olmadığımı anladıklarında nasıl gözükeceklerini merak ettim.

Çoğu ilgi göstermeye değecek kişiler değillerdi. Geleceğe olan bilgileri azdı ve yetenekleri zayıftı.

Ancak içlerinde kayda değer birkaç kişi vardı.

“İkinci regresyonda Şeytal Kralı Asmodeus’la savaşın oldukça etkileyiciydi.”

Hoh?

“Vahiy Kitabında kısaca bahsedilmişti… şimdi Yoo Jonghyuk-nim ile tanıştığıma göre, senden duyasım geldi.”

HKY, Yoo Jonghyuk’un ‘üçüncü’ regresyonu ile başlamıştı ve ikinci regresyondan kalma tüm hikayeler bir anı olarak bahsedilmişti.

Buna rağmen bu herif Asmodeus’u biliyor mu…? Neden sonuna kadar okumadığı halde bu kadar etkilenmiş gözüküyor?

“Kimsin sen?”

“Ben No. 1168.”

Yani neredeyse 50. Bölüme kadar okumuş. Belki de odada olanların içinde en çok okumuş kişilerden biridir.

No. 1168 bana, “Affedersin, şu anda Yoo Jonghyuk bey’in üçüncü seferi mi?” sorusunu sordu.

“Doğru bildin.”

“Ah, beklenildiği gibi…”

Bazı kahinlerin kasvetli ifadeleri vardı.

Evet, biliyorum.

HKY, sonsuz bir döngüden ibaretti… ve insanlar, Yoo Jonghyuk’un regresyonunun daha erken safhalarında olduğunu öğrenseler hayal kırıklığına uğrarlardı.

Bu pislikler, başlangıçta Yoo Jonghyuk’un tatlı tarafını tecrübe etmiş oldular… her halükârda, sona kadar okumamış olanlar hoşnut değillerdi.

Ardından arkamda bir kargaşa hayat buldu.

“Lee Hyunsung-nim!”

“Çelik Kılıç Lee Hyunsung mu?”

Lee Hyunsung’un yanakları etrafı insanlarla doldukça kızardı.

“N-ne yapıyorsunuz? Ben Çelik… O değilim!”

“Wow, tam da gerçek bir vahiy! Şu kol kaslarına baksana!”

“Ohhh! İnsanı geriyor!”

Lee Hyunsung’un güzel görünen bir suratı vardı ve kadın kahinler arasında da oldukça popülerdi. O sırada, geçmekte olan bir kâhin, Jung Heewon’a ilgi gösterdi.

“Affedersiniz, acaba… Denizci Amiral Lee Jihye sen misin?”

“Hayır.”

“O zaman acaba siz…”

“Adım Jung Heewon. Ne oldu?”

“Ah… Anladım, yok bir şey.”

Hayal kırıklığına uğramış kâhin, Jung Heewon’un yanından geçip Lee Hyunsung’a doğru ilerledi. Jung Heewon durumu izleyip bana Grup Konuşmasından mesaj attı.

-Neden… kimse bana ilgi göstermiyor?

-Heewon, sen gelecekte popüler değilsin.

-Püüüü.

-Şu andan itibaren iyi bir iş çıkar, adın hafızalara kazınsın.

Acınası haldeki Jung Heewon’dan yüzümü çevirdim. Belli bir amaç için, Kahinlerin Gecesine gelmiştim. Konuşmakla vakit kaybedemezdim.

“Silah nerede?”

“Huh?”

“Sakladığın silahın. İlk ben kontrol edeyim.”

“Ah, işte burada.”

        1. kâhin heyecanlı bir şekilde platformunun merkezine doğru yürüdü ve bir şeyin üstünü kapatan örtüyü kaldırdı. Önümüzde büyük bir taş duruyordu.

Tiyatro salonunun çatısındaki meteor yağmurunu gördüğüm anı hatırladım. Hayır, bir dakika.

“O bir meteor taşı mı?”

“Haha, doğru bildin. Bu konuyu, Yoo Jonghyuk bey bilmeyebilir… Vahiy Kitabına göre, çok güçlü bir silahı barındırıyormuş.”

“Bir silah mı?”

“Evet! Doğru. Belki de üst seviye bir yıldız cinsinden silahtır.”

“Meteor taşının kuluçka döneminde olduğu için kullanılamıyor olması gerekmez mi?”

“Haha, büyü gücünü sağlayacak bir sistemimiz var. En geç akşama yumurta çatlamış olur. Birkaç gündür bunun üstüne uğraşıyoruz…”

Gururla övünen kişiye bakarken giderek soğuyordum, sinirlerim bozuldu.

Kırmızı bir desen? Saçmalıktan ibaretti. Bu şeyin en azından dördüncü regresyona kadar bilinmemesi lazımdı.

“Kim sana bu bilgiyi verdi?”

“Huh?”

“Sana meteor taşını getiren kişiyi soruyorum.”

“Oh, onu diyorsun… No. 1124, ilk kişiydi…”

No. 1124 mü? Erkenden okumayı bırakan birisi böyle bir bilgiye mi sahip?

“Nerede o?”

Jung Minseob etrafa bakınıp mırıldandı.

“Uh… Sanırım henüz gelmedi.”

Bilgiyi veren kişi gelmemiş. Bir şey demeden önce bir süre düşündüm.

“Buradan acilen gitmemiz gerek.”

Bu da demek oluyor ki— bu bir tuzak.

“Huh?”

“Tam şuan.”

HKY’nin gerçeğe dönüşmesi ve Yoo Jonghyuk’la tanışmamdan beri ilk defa soğuk terler döküyordum.

Bu bir silah mı….? Kim bunu düşünecek kadar salak olabilir ki…

Saf gözlerle beni izleyen kahinlere baktım. Ardından platform sallanmaya başladı.

Kukukung…!

Titreşen “meteor taşına” baktım ve geriye adım attım. Buraya kahinleri yolumdan süpürmeye gelmiştim ama fırlatılan kişi ben oluyorum….

“B-bu da ne?”

Jung Minseob aptalca bir ses çıkardı.

Lanet olsun. Daha dördüncü senaryo bile bitmemişken beşince senaryonun ‘felaketi’ belirmek üzereydi.

Jung Heewon ve Lee Hyunsun’a doğru bağırdım.

“Kaçın!”

İşte tam bu yüzden kitabı sonuna kadar okumayanlara güvenemezdim. Erken bırakan her lanet kişi yüzünden, bugün mahvoluyordu.


[1]Bilgisayar güvenliği’nde, bir DMZ veya sivil bölge bir kuruluşun dış servislerini içeren ve bu servisleri daha büyük güvensiz bir ağa maruz bırakan fiziksel veya mantıksal bir alt ağdır. Genellikle BT profesyonelleri tarafından DMZ olarak adlandırılır. Bazen de Çevre Ağı olarak adlandırılır.

Çeviren: SerhatŞ

Düzenleyen: fatoshisme

Prev
Next

Comments for chapter "Bölüm 51 – Kahin Gecesi (3)"

MANGA DISCUSSION

YOU MAY ALSO LIKE

promotion poster- our second master
Our Second Master
19 Eylül 2022
classroom of the elite
Elitler Sınıfı – Kısa Hikayeler
26 Temmuz 2022
71WfYppw8L
Karımı Keşfedilmeden Öldürebilme İhtimalim
16 Temmuz 2022
20170314153331_961
Akçaağaç Yaprakları Ne Kadar Acıtır?
16 Temmuz 2022
Tags:
bilge okuyucu oku, Omniscient Reader's Viewpoint oku, türkçe novel oku, web novel oku
  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası