Sıradanlığın Kıyısında - Bölüm-9
Görgü Kuralları ve Adap dersimiz devam ederken inşa edilmiş benliğim etrafını süzüp sorguluyordu. Etrafımı süzerken dikkatimi en çok çeken kişi ise Ayako’ydu. Soylu bir aileden geldiğini tahmin ettiğim Ayako tahminimi destekleyecek kadar sık bir şekilde derse katılıyor ve soruları yanıltıyordu. Konumuz ise evrensel sofra düzeni ve kurallarıydı. Her ne kadar bana da bu kurallar bulunmak zorunda kaldığım ortamlar amacıyla öğretilse de derslere katılmak ve dikkat çekmek benim şu anki isteklerime ters düşerdi. Benim aksime soruları adeta bir ansiklopedi gibi cevaplayan Ayako ise onun hakkında fikirlerimin daha da detaylanmasına yardımcı oldu. Konumuz Japon sofrası değil de dünya sofrasıyla alakalı olduğundan bu kuralları öğrenmesinin amacı yüksek ihtimalle ailesiyle katıldığı iş görüşülen yemekler ve ya üst düzey insanların bir araya gelerek takıldığı ve genelde iş konuşulan partilerdi. Bu nedenle Ayako ailesinin yüksek ihtimalle evrensel alım-satım yapan bir şirkete sahip olduğunu düşünüyordum. Hatta belki de zamanında etkileşim kurduğum şirketlerden biri bile olabilirdi. Eskiden yerli-yabancı bir çok yazılım ve ya üretici şirketiyle pozitif yahut negatif ilişkilerde bulunmuştum. Ama maalesef çok yaygın kullanılan Ayako soy ismi şirketleri kafamda elememe yardımcı olmuyordu. Düşünceli tavrım kapının açılması ile kesildi. İçeriye küt ve mavi saçlı, kısa boylu bir kız girdi. Zarif yürüyüşü, dik duruşu ve emin adımları ciddi yüzüyle birlikte sorumluluk sahibi bir görüntü oluşturuyor;öğrenci konseyi özel forması ve konseyin broşu, formanın cebine iliştirilmiş altın rengi tükenmez kalem bu görüntüyü süsleyip vuruluyordu. Öğretmenimiz gözleri üzerine çeken kıza dönerek konuştu.
“Sena-san bir sorun mu var?”
“Özür dilerim Nakamura-sensei. Kurogawa Renji bu sınıfta mı acaba?”
İsmimi duymamla beraber analizim şeyin kızın görünüşünden çok ismimin geçmesine kaydı. Göze çarpacak bir şey yapmamıştım. Neden beni sorduklarına dair en ufak bir fikrim yoktu.
“Daha ilk günden isimleri ezberleyemedim maalesef. Kurogawa-san burdaysan ayağa kalkabilir misin lütfen?”
Bir fikrim olmamasına karşın ayağa kalkmadan hiçbir şey öğrenemezdim. Ayağa kalktım ve elimden geldiğince monoton bir sesle konuştum.
“Burdayım.”
“Sensei öğrencinizi bir süreliğine alabilir miyim lütfen?”
“Kimin için?”
“Kurosawa-san”
“Eh o istediyse elimden bir şey gelmez. Çıkabilirsiniz.”
Öğrenci konseyi başkanı demek… Aklımda bir kaç fikir oluşmaya başlamıştı ama hala her şey olabilirdi. Bunu düşünürken diğer bir yandan bu konuşmayala da öğrenci konseyinin gücüne tanık olmuştum. Demek başkanın isteğine karşı öğretmen bile çağresiz kalıyor ha? Öğrenci konseyiyle ilgilenmeye başlamaktan kendimi alıkoyamadım. Öğretmenlere karşı bile bir otoriteleri varsa-ki söylentilere göre müdürden bile önce geliyorlardı- bu konseyi yakından incelemek yeni hayatıma alışmama bir nebze de olsa yardımcı olabilirdi. Tanaka eğilerek konuştu
“Teşekkürler öğretmenim. Kurogawa-san ben öğrenci konseyi sekreteri Tanaka Sena, beni takip edin lütfen. İyi dersler öğretmenim.”
Sınıftan çıkarken Sato ve diğerlerinin garip bakışlarını üzerime çekmiştim. Henüz ne olduğunu bilmediğimden bu bakışları görmezden gelmek en doğrusu olurdu.
Sınıftan çıkınca Tanaka döndü, hafifçe gülümsedi ve onu takip etmem için eliyle bir işaret yapıp yürümeye koyuldu.
Koridorda yürürken sınıftaki ciddi havasından eser yoktu;yumuşak ve cana yakın davranıyor, gözünü üstümde tutmaktan çok önüne bakıyor, sohbet etmeye çalışıyor, hatta okula yeni geldiğim için bana etrafı tanıtıyor bir nevi rehberlik ediyordu. Hatta bazen özel hayatıma dair sorular bile soruyordu.
“Eee Kurogawa-kun sevgilin filan var mı?”
“Bunun sorulmamasını tercih ederim.”
“Anladım,yok demek.”
Görevini bu kadar ciddiye alan bir kızın kötü bir şey yapan birine bu kadar cana yakın davranması mümkün değildi. Bu nedenle başımın dertte olmadığından emin oldum.
Genellikle tek tarafın konuştuğu sohbetimiz; büyük, kahverengi, kenarlarında kiraz çiçeği oymaları ve işlemeler olan kapının önüne geldiğimizde kesildi. Tanaka adeta bir düğmeye basılıp modu değiştirilmiş gibi ciddi moda girdi ve kapıyı tıklattı. Kapıyı açıp içeriye giren Tanaka’yı takip ettim.
Ufak bir rica:Arkadaşlar kitabım için olabildiğince fazla görüşe ve fikre ihtiyacım var lütfen fikirlerinizi yorumda belirtin ve insanlarla paylaşın.