Elitler Sınıfı - Cilt 10 - Bölüm 22 - Ryuen’in Vedası
Cilt 10 – Bölüm 22 – Ryuuen’in Vedası
Cuma gecesi Ibuki, Ryūen’in odasına ona haber dahi vermeden gitti.
Rüzgarlı bir gecede, kapıya tıklatmasıyla ses yankılandı. Çok geçmeden kapıyı açtı, Ryūen.
“Kim o–?”
“…B-bu ne lan!?”
Ryūen’in bağrı açıktı.. hatta, üzerinde sadece boxer vardı.
“Odamda kötü işler peşindeydim desem, kaçıp gider miydin?”
“Mahrem yerine tekme atıp arkama bile bakmadan çeker giderim.”
“Kuku. Banyodan şimdi çıktım, gel içeri hadi.”
Saçları ıslak olduğu için, sözleri inandırıcıydı. Ryūen’in şakasından rahatsız olsa da, Ibuki onun odasına girdi.
İlk defa odasına girmişti. Tahminlerinin aksine, odasında pek çok aksesuar vardı; içerisi epey doluydu. ‘Onun’ odasından tamamen farklı bir hava vardı içerde.
“Okuldan atılmadan önce benimle ateşli bir gece geçirmek için buraya kadar gelmedin herhalde?”
Ibuki, onun dalga geçmesine aldırıp konuyu uzatmak yerine hemen sadede geldi.
“Kişisel puanların için geldim. Ver.”
“Oh? Vermek istediğimde reddeden kimdi?”
Banyo havlusuyla saçını kurulayan Ryūen, buzdolabından soğuk bir teneke kutusu çıkarttı.
Ibuki’ye uzatmak yerine, tenekenin kapağını açıp kafasına dikti.
“Bu sınavdan kurtulma şansın olmadığına göre, puanların seninle beraber heba olacak. Ver de işimize yarasın.”
“Eh, doğru. Ben gidersem, benimle beraber yok olacaklar.”
A sınıfıyla yaptığı anlaşma da bitecek, D sınıfı bir çıkmaza girecekti.
“Hala şansımız varken, puanları ver.”
“Ne de utanmaz çıktın, ha.”
“Zaten amacın bu değil miydi? İstesen harcardın ama hiç dokunmadın bile. Bize gelin alın der gibi bir halin vardı hep.”
Ryūen, bir süredir düşük profilde takılıyordu. Harcasa harcasa en fazla birkaç bin puan harcamıştır diye düşünüyordu, Ibuki.
“Kuku, bingo. Al sizin olsun. Bana faydası yok zaten. ”
Ryūen, Ibuki’nin önüne yaklaştı, önünde dikelerek gülümsedi. Telefonunu alıp ekranında birkaç tuşa bastı.
Birkaç saniye içinde Ryūen’in tüm puanları Ibuki’ye transfer oldu.
“Tamamdır. Ryūen, şimdi seninle işimiz tamamen bitti.”
Ibuki telefonu elinde tam odadan çıkıyorken, Ryūen arkasından yetişip kolundan tuttu onu.
Ardından hızlı bir hamleyle onu duvara sıkıştırdı.
“Hey! Ne yapıyorsun lan!?”
Ibuki hemen ona tekme savursa da, Ryūen diğer eliyle tekmesini tutuverdi.
“Bu agresif tavırların hoşuma gidiyor, biliyor muydun?”
“Ha!?”
Ibuki öfke dolu bakışlarla ona bakarken, tedirgindi: Onun ne yapacağını kestiremiyordu.
Ryūen sırıtarak az önce tuttuğu bacağını saldı.
Ryūen kendince, ona veda ediyordu.
“Güçlüsün ama zayıf noktan çok. Suzune’ye böyle rakip olamazsın.”
“Herkes kendi işine baksın.”
“Elveda, Ibuki.”
Ryūen arkasını dönüp kapıyı göstererek sohbeti tek taraflı bitirdi.
Ibuki ayakkabılarını giyerken bir sessizlik çöktü.
“Bu okuldan geçirdiğin süreden mutlu musun?”
Ibuki sessizliği bozmak adına sordu.
“Ha?”
“Boş ver.”
Cevap zaten belliydi. Ryūen, bu okuldan hoşnut değildi. Okuldan umduğu zevki ve heyecanı yaşayamadan okuldan ayrılacaktı.
Ibuki ayağa kalktı. Kapıyı açınca, ayaz yüzüne çarptı.
“Elveda.”
Bu vedadan sonra, Ryuen kapıyı kapattı.
Gece yarısı, ondan başka kimse yoktu koridorda. Telefonunda ise çok yüksek bir meblağ görülüyordu.
Telefonunda birkaç tuşa basınca, kendisini boşlukta hissetti, Ibuki.
Ibuki koridorda ilerlerken birisini aradı. Aradığı kişinin uyuyup uyumamasını umursamadı bile. Operatöre bağlanırsa, telefonu kapatacaktı.
Aradığı kişi 2.kez çalışında açtı.
“Ryūen’nin puanlarını aldım.”
Görevini tamamlayınca, aradığı kişiye haber verdi. Telefonun diğer ucundaki kişi, onunla görüşmek istediğini belirtti.
“İyi ama bu–”
Tam reddedecekken zaten dışarda olduğunu düşünerek vazgeçti. Kısa bir aradan sonra, Ibuki onun teklifini kabul ederek odasının yolunu tuttu.