Elitler Sınıfı - Cilt 10 - Bölüm 23 - Sevmek ve Sevilmek
Cilt 10 – Bölüm 23 – Sevmek ve Sevilmek
Cuma günü, ek özel sınavdan bir gün önce, B sınıfı öğrencileri okul bitmesine rağmen sınıfta kaldı.
Öğretmen kürsüsündeki kişi sınıf öğretmenleri Hoshinomiya değil, sınıf lideri Ichinose Honami idi.
“Yardımlarınız için çok teşekkür ederim, arkadaşlar. Sizi zora soktuğumu biliyorum.”
Ek sınav açıklanır açıklanmaz, Ichinose sınıfından bir ricada bulunmuştu:
『Cuma günü okul çıkışına kadar, bu sınavı görmezden gelip her zamanki halinizde takılmanızı rica ediyorum.』
Tek bir ricası vardı, hiçbir açıklamanın yer almadığı.
Sınavla ilgili stratejisini açıklamadan, bir ricada bulunmuştu. Sınıf arkadaşları arasında olay çıksın istemiyordu. Bu sınavdan birinin okuldan atılacağı kesindi.
B sınıfı öğrencilerini bu durum rahatsız etse de, Ichinose’in isteğine karşı gelmediler.
B sınıfı için bir yıldır didindiğini bildikleri için, onun sınıfı için en iyi kararı alacağını düşündüler.
Sınıf öğretmenleri Hoshinomiya, Ichinose’in konuşmasından dolayı huzursuzdu.
Sınavın zorluğunun farkında olduğu için, B sınıfının liderinin omuzlarındaki yükün farkındaydı. Sınıf, birlik içinde olduğu için güçlü ve dirayetliydi.
Birinin okuldan atılması demek, tüm sınıfın direncini kıracaktı. Endişesi buydu.
“Herkesin endişesinin farkındayım ama rahat olun, arkadaşlar. Kimsenin okuldan atılmasına izin vermeyeceğim.”
Ichinose konuşurken, sınıfındaki endişe ve gerginliği hissediyordu. Güzel bir haber vermişti ama herkesin ‘nasıl olur?’ bakışlarıyla karşı karşıyaydı.
“Emin misin, Ichinose? Çok emin konuşuyorsun…”
Kanzaki endişesini dile getirdi. Yalan söylüyorsa şayet, şuan onu durdurmanın tam sırasıydı.
“Sorun değil, Ichinose. Her şeye hazırlıklıyız biz, dürüst olabilirsin.”
Shibata da düşüncesini dile getirdi ki Ichinose’n bir planı yoksa şayet, kimse ona karşı kırılmasın istedi.
Ichinose kararlılığını tekrar dile getirdi.
“Kanzaki-kun, hatırlıyor musun, bana bir ara demiştin ki: İnsanın elinde bir şeyleri değiştirmek için gücü varken, o gücü kullanmaması aptallıktır. Ben de sizin için neler yapabilirim diye düşünüyorum hep.”
Kimsenin okuldan atılmayacağından emin bir şekilde konuşmasına devam ediyordu.
“…peki, anlat bakalım nasıl olacak o iş?”
Söylediklerinin bir temeli yoksa şayet, kendisini kandırıyor demekti.
“Bu sınavı sağ salim atlatmamız için tek bir şartımız var değil mi?”
“Evet, 20 milyon ile sınıftan birinin atılmasını engellemek.”
“Bu sebeple sizden elinizdeki tüm puanları bana vermenizi talep ediyorum. Nisana kadar elinizde harcayacak puan olmayacak ama herkesi kurtarabileceğiz.”
“Ama o kadar puanımız yoktur?”
Shibata arkadaşlarına dönerek baktı, 20 milyon toplanmasının imkansız olduğunu herkesin onaylamasını bekliyordu.
Bunu defalarca konuşmuşlardı. Elinde olmayan puanı kullanmaları mümkün değildi.
Birkaç milyon eksik olduğunun bilincindeydiler.
“Böyle demeyin. Honami-chan istiyorsa, ona verelim.”
Shibata’nın tereddütüne karşı, sınıflarından bir kız sohbete dahil oldu.
Kızlar detaylara takılmadan, Ichinose’e puanlarını aktarmaya başladılar bile.
Zaten sınıftaki herkes, her ay harçlıklarından bir kısmını ona aktarıyordu. Bu ilk defa yaptıkları bir puan transferi değildi.
“Peki, öyle yapalım.”
Shibata da tereddütlerini bir kenara bırakıp telefonunu çıkarttı.
Tüm sınıf arkadaşlarının desteğini alan Ichinose, birkaç dakika içinde tüm puanları topladı. Telefonunda toplam puan: 16 milyon civarındaydı.
“Evet, tahmin ettiğim gibi 4 milyon eksik.”
“Şimdi kalanı nasıl tamamlayacağız? Diğer sınıflar puan vermez. Üst sınıfların da vereceklerini sanmıyorum.”
Kanzaki tekrar cevap almak için sordu.
Nagumo, Ichinose’e puan ödünç verme teklifinde bulunduğunda, kimseye bu anlaşmadan bahsetmeyeceğine dair söz verdirtmişti.
Fakat işler bu raddeye gelince, Ichinose arkadaşlarından gerçeği saklayamazdı.
Dahası, Nagumo ile konuşarak sevgili olma konusu hariç bu konudan sınıfına bahsedeceğini haberdar edip ona bildirmişti.
“Öğrenci konsey başkanı Nagumo’ya durumumuzdan bahsettim. Bana kalan puanı borç verebileceğini söyledi.”
“Öğrenci konsey başkanı Nagumo mu? Bu kadar puanı varmıymış?”
“Evet. Hatta ne kadar puanı olduğunu bile gösterdi bana.”
Tabii, Ichinose için puan alana kadar bu gösterişin hiçbir önemi yoktu.
“Dediğim gibi borç alacağız, ödemek zorundayız.”
“Peki ödeme planı nasıl? Faiz koyacak mıymış?”
“Peki, yapacaklarımızı etkileyecek mi bu konu?”
“Hayır, ne kadar faiz koyarsa koysun, sizden değerli değil. Hallederiz, arkadaşlar.”
Kanzaki, Ichinose’in bu tavrına kafasını sallayarak onayladı.
Fakat, ödeme konusunda hala ısrarcıydı. Detayları bilmek istiyordu.
Sınıfı adına konuşan birisi olarak, Ichinose için en iyi sağ koldu.
“3 ay içinde ödememiz bekliyor. Faiz koymadı.”
“Faiz koymaması mantıklı mı…?”
Böyle bir durumda, karşı tarafın faiz koyması bekleniyordu. Fakat Başkan Nagumo B sınıfının kurtarıcısı rolüne girip faiz dahi koymuyordu.
“Bu geri ödeme için sizi zora sokacağım ama…?”
“Harikasın… tam senden beklendiği gibi Ichinose-san! Benden sana tam destek!”
Tüm sınıf arkadaşları durumdan hoşnuttu. Onların arasından birisi okuldan atılsın istemiyordu.
✩ ✩ ✩ ✩
O akşam Ichinose, Nagumo’yu aradı. Yarınki sınav hazırlıkları için, anlaşmanın geçerliliğini tekrar sordu.
“Alo, Nagumo-senpai?”
“Honami sen misin? Anlaşmamız için arıyorsun herhalde?”
“Evet. Bugün arkadaşlarıma bahsettim durumu. Son kez seninle de konuşayım istedim.”
“Şartlar değişmedi. Sınıf arkadaşlarından tüm puanları toplasaydın? Olabildiğince çok puan senin avantajına olur.”
“Evet. Ben de öyle yaptım.”
Nagumo kendilerine puan ayırmalarından yana değildi. Tüm puanlarını birleştirsinler istiyordu. Kalanını o tamamlayacaktı. Nagumo’nun iş birliği için koyduğu şartlardan birisi buydu.
Nagumo’nun kişisel puanları 10 milyona yakındı.
Fakat hepsini vermek istemiyordu. Zaten Ichinose de ondan fazlaca puan isteyemezdi. Olabildiğince en düşük tutarı ondan talep etmek için çabaladı, tüm arkadaşlarından puanları aldı.
“Ne kadar ihtiyacınız var?”
“4,043,019 puan.”
“Bu kadar mı? Tahmin ettiğimden azmış. Tabii bu puan bile beni önümüzdeki sınavlarda zora sokmaya yeter de artar…”
“Evet…”
Nagumo risk alıyordu. Önümüzdeki özel sınavlarda arkadaşlarından birisi okuldan atılma riski taşırsa, harekete geçmek zorundaydı.
4 milyon puan ödünç vereceği için, büyük bir destekten mahrum kalacaktı.
Ichinose bu şartlara rağmen, böyle bir şansı olduğu için hem hüzünlü hem mutluydu.
“Seni zora soktuğum için özür dilerim, senpai.”
“Sorun değil. Senin arkadaşlarını yüzüstü bırakmak istememen normal. Şartları unutmadın değil mi?”
“…hatırlıyorum. Ben, uh… Nagumo-senpai, seninle sevgili olacağız…?”
“Evet. Sen kabul ettim dediğin an puanları sana transfer edeceğim.”
“…süre bu gece yarısı bitiyor değil mi?”
“Hala tereddüt mü ediyorsun? Arkadaşlarından birinin okuldan atılmasını istemiyorsun sanıyordum?”
“İstemiyorum tabii… sadece gerginim.”
“Gerginim derken?”
Ichinose korkusunu yenerek düşüncesini dile getirdi.
“Senpai… B-beni…..beni seviyor musun?”
“Ne?”
“Oh, yani, uhm… kabalık ettiysem özür dilerim…sevgili olmak için, sevmek ve sevilmek gerektiğini düşünüyordum da..…”
“Seni sevmeseydim böyle bir şart koymazdım.”
Nagumo tereddüt dahi etmeden cevapladı.
Ichinose cevabını duyduğu için mutlu olsa da, huzursuz hissetmeye devam ediyordu.
“Kabul ediyorsan, puanları gönderiyorum.”
“Biraz bekleyebilir miyiz?…düşüneceğim.”
“Birkaç gündür düşünmüyor muydun?”
Nagumo’nun teklifinin geçerlilik süresi, hızla yaklaşıyordu.
“1o ve 11’lerden puan ödünç alamazsın… 9’lar rakibin, onlar hiç vermez. ”
Nagumo, Ichinose’e 4 milyon puan verebilecek güçteki tek insan olduğunun farkındaydı. Bunun bilincinde olmasını isteyerek Ichinose’e hatırlattı ama üzerine düşmedi: Ichinose’n ona güvenmekten başka çaresi olmadığını biliyordu.
“Dikkatli ol. Ben zaman konusunda titiz birisiyimdir.”
“Tamam. Seni sonra ararım.”
Telefonu kapatınca Ichinose, derin bir of çekip sırtını duvara dayadı.
Sınıf arkadaşlarını korumak öncelikli göreviydi. İstediğini elde etmek için, şartları kabul etmesinin gerektiğini biliyordu.
Kafasına takılan konu ise, Ichinose’n aşk konusunda bilgisi olmamasıydı.
Sevgili olmak için, böyle bir başlangıcı kendisine yediremiyordu. Içten içe, bu durumun garip olduğunu hissediyordu.
İki kişinin duyguları karşılıklı değilse, buna aşk demek doğru değildi.
Tek taraflı bir ilişki de manasız geliyordu ona. Çıkmaya başlayınca, kolay kolay ayrılıktan da söz edemezdi.
“Haa… kararım belli olduğu halde, evet diyemiyorum…”
Saat 21.00 sularıydı. Ichinose üç saat içinde verdiği kararın arkasında duracak, ona evet diyecekti. Tekrar derin bir of çekti.
‘‘Off.. halledebilirim. Yapabilirim.’’
Bu konuya kendisini alıştırdığı sürece, kendisini ikna ettiği sürece, arkadaşlarını koruyabileceğini tekrar dile getirdi.
Şuan elindeki en iyi seçenek buydu: Hatta başka seçeneği yoktu.
Fakat—
Kendisini ikna etmek için çok çabalasa da, olmuyordu. Sanki ona evet deyince, kalbinden bir parça kopacak; gidecekti.
“Hayır, böyle düşünmenin manası yok.”
‘Bu kadar ilerlemişken, fikre kendimi ısındırmışken… neden fikrimi sürekli değiştiriyorum?’ diye düşündü.
Nagumo ile anlaşamazsa, sınıf arkadaşlarından birisini kaybedecekti.
“…Tamamdır!”
Hafifçe göğsüne vurdu, kendisini cesaretlendirdi.
“Ben…arkadaşlarımı koruyacağım.”
Ichinose gayri ihtiyari gülümseyip son kararını verdi.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩