Elitler Sınıfı - Cilt 10 - Bölüm 3 - Sınıf Oylaması
Cilt 10 – Bölüm 3 – Sınıf Oylaması
Salı günü, Martın 2’si.
Sabah, Chabashira sensei, zil çalar çalmaz içeri girdi.
Sınıfta her zamanki sakin hava vardı.
Dün sene sonu sınavlarını tüm 9’ların geçtiği söylenmişti. Martın 8’indeki özel sınava daha 1 hafta var desem yeridir. Bu yüzden de gergin bir hava yoktu sınıfta. Herkes mutlu ve huzurluydu.
Fakat, Chabashira sert bir tavırla öğretmen kürsüsüne çıktı. Etrafa gerginliğini yayan, ciddiyet bekleyen bir hali vardı.
“Um, bir sorun mu var?”
Hirata her daim sınıfını gözeten, kollayan kişi olarak konuştu.
Chabashira direkt cevaplamak yerine sessiz kalmayı tercih etti. Şimdiye kadar en acımasız konuları bile çekinmeden dile getirdiği için, bu halini garipsiyorduk. Sınıf da hemen anormalliği fark etti.
“…Size söylemem gereken bir konu var.”
Yüz hatları çok gergin ve sertti. Konuşmakta zorlanıyor gibi hissettim.
Ortamda gerginlik arttı.
“Size dün dediğim gibi son özel sınavınız martın 8’inde olacak. Bu özel sınavdan sonra, 10.sınıf olacaksınız.”
Chabashira arkasını dönüp bir tebeşir alıp kara tahtaya yazı yazmaya başladı.
“Fakat bu yıl, geçen yıllardan farklı bir uygulamaya gidileceği bildirildi.”
“Farklı… derken?”
Hirata tereddüt ederek endişeli bir şekilde sordu.
“Sene sonu sınavından sonra, tek bir öğrenci dahi okuldan atılmadı. Bu okulda ilk kez böyle bir şey yaşanıyor…..”
“Çok iyi iş çıkardığımız doğru yani, değil mi?”
Tam kendimize çok güvenerek hareket ediyoruz? Bir sıkıtnı var herhalde diye düşünüyorken, Ike düşüncesini belirtti.
Chabashira sensei şimdi, ona rehavete kapılmayın der..
“Evet, okul da hemfikir. Normalde, bu kutlanacak bir durum. Bizde okul olarak, olabildiğince çok öğrencinin mezun olmasını isteriz. Fakat bazen işler beklediğimiz gibi gitmiyor.”
Konuşma tarzı çok garip ya.. ne demeye getiriyor ki şimdi? Hirata ile Horikita da seçtiği sözcüklerden dolayı garip hissediyordu. Yüzleri sertleşti, olayı çözmeye çalışıyorlar.
Horikita : “Sanki okuldan birisinin atılmaması sizi rahatsız ediyor, sensei. Böyle demeye getiriyorsunuz.”
“Öyle bir durum söz konusu değil. Sadece beklentilerimizin üstünde şeyler yaşandı.”
Güzel bir konudan bahsettiği halde, Chabashira’nın sözlerindeki ağırlık, ortama yaydığı gerginlik, hat safadaydı.
Bu ağır ambiyansı kırmak adına, Horikita konuşmasına devam etti.
“Yani bizde bir problem var, bunu mu demek istiyorsunuz?”
Horikita ne sorarsa sorsun, Chabashira’nın konuşacağı konu değişmeyecekti. Okul çoktan karar vermiş. Bize ayak uydurmak düşer. Bir bit yeniği var ve fena oyuna geleceğiz gibi.
“Şimdiye kadar 9’larda okuldan atılan öğrenci olmamasına dayanarak, okul…”
Chabashira bir anlığına durdu. Konuşmakta zorlandığı için yutkunup devam etti.
“…bugünden itibaren ek bir özel sınava tabii tutulmanıza karar verdi.”
Bugünün tarihini tahtaya yazdı, ardından da ‘Ek Özel Sınav’ diye not düştü.
“Eeeh!? Bu da ne be!? Ek Özel Sınav mı!? Bu haksızlık! Okul sırf kimse atılmadı diye niye bunu bize yapıyor?!?”
Chabashira elini birkaç kez havada sallayarak Ike’ın şikayetlerini geçiştirdi. Öğrencilerin, çoktan karar verilmiş sınava karşı gelme hakları yoktu.
Belki de öğretmen olarak onun bile karşı gelme hakkı yoktur. Sakinliğini korumaya devam ederek, bizi korkutmaya çalışmadı.
“Şimdiye kadarki sınavlardan farklı gibi…”
Horikita karşı gelmenin manası olmadığını fark edince durum değerlendirmesi yaptı.
“Ek sınavdan geçebilen öğrenciler, Martın 8’indeki sınava girmeyi hak kazanacaklar.”
Bu küçük açıklamasından sonra duraksadı, Chabashira.
“Olmaz böyle şey! Tekrar sınava girecekmişiz bir de, oldu canım!”
“Durumdan hoşnut olmaman sonucu değiştirmiyor. Okul, kimseye danışmadan ek sınav koyma gereği duymuş. Kimseye laf düşmüyor, arkadaşlar. Geçen yıllara göre ek bir sınav olsa da, öğrenciler için yük olduğunun pekala ben de farkındayım. Hatta, ben de dahil bazı öğretmen arkadaşlarla beraber bu işi ciddiyetle takip ediyoruz.”
‘..bazı öğretmen arkadaşlarla beraber bu işi ciddiyetle….’ bu cümlesinden okulun, onları ciddiye almadığı ortaya çıkıyordu.
Öğrencilere tam ‘hadi son sınavınız kaldı’ dedikten sonra, araya sınav eklemek…tabii ki, zihinsel olarak yıpratıcıydı.
Yazılı sınavsa, tekrar kağıt-kalemle boğuşmaya başlayacaklar. Fiziksel sınavsa, sürekli antrenman yapıp sahalarda kendilerini terletecekler.. Yorucu olacağı kesindi.
Dahası, sınavın stres ve baskısıyla da yorulacağız.
Tabii, tüm bunlara rağmen, sınava da çoktan karar verilmiş: Lamı cimi yoktu bu işin.
Chabashira açıklamasını özetledi.
“Ek sınavın içeriği çok basit. Sınıftan atılma olasılığınız, %3 civarında.”
%3 civarında ha? Gerçekten düşükmüş.
Belki de şimdiye kadar girdiğimiz sınavlardan tamamen farklı bir sınava tabii tutulacağızdır.
Fakat, şimdiye kadar böyle okuldan atılma olasılığımızdan bahsetmemişti. Sınavla ilgili detaylı bir bilgi veriyordu aslında.
Bunu fark eden öğrenciler de şüphelenmeye başladı. Yan sıramdaki arkadaşıma kafamı çevirdiğimde, göz göze geldik. Bana bakıyormuş meğer.
“Ne oldu, Ayanokōji-kun?”
“Yok bir şey.”
“Bir şey demeden bana bakarsan, bu ürkütücü bir duruma dönüşür.. değil mi?”
“…He, haklısın.”
Kafamı çevirip pencereden dışarı baktım. Nereye bakarsam bakayım, bu sınıfta her şeyi duyabiliyordum zaten.
“Nasıl bir sınav olacak acaba? Bizden ne bekleniyor?”
“Sınav olacaksınız diye geriliyorsunuz galiba.. ama gerilmenize gerek yok. Ne yazılı bir sınav ne de fiziksel yeteneklerinizi göstermeniz gereken bir sınav. Ek özel sınavda, herkesin yapabileceği bir şeyi yapmanız istenecek sizden. Sınav kağıdınıza adınızı yazmak gibi bir şey olacak. Zaten okuldan atılma şansınız %3. Çok düşük, haksız mıyım arkadaşlar?”
Sabahtan beri sınavın konusunu dile getirmekten kaçınıyor, eveleyip geveliyordu.
“Umm..…sınavın zorluğu yoksa, %3 bizim için daha da ürkütücü bir hal alıyor.”
“Haklısın, Hirata. Sizin nasıl hissettiğinizi anlamıyor değilim. Fakat sınav başlamadan önce yapacağınız hazırlıklar, %3’ü daha da düşürmenizi sağlayacak. Tahmin ettiğiniz gibi, sizin tavırlarınıza göre sınavın sonucu da değişiyor.”
“Peki, bu okuldan atılma oranı neye göre değişiyor? Anlattıklarınıza göre uzun çubuğu çeken elenecek gibi bir durum söz konusu. Anlayamıyorum ne demek istediğinizi, hocam?”
Bu sınıftan birisinin okuldan atılması, gülünç bir konu değildi. Chabashira düşük olduğunu iddia etse de, sınıftaki etkisi büyüktü. Dahası, sınavdan da hiç bahsetmiyor, sürekli okuldan atılma oranından bahsediyordu daha önce böyle oranlar falan verilmemişti. Ek sınav açıklaması çok garip ilerliyor.
Hirata, bu durumun hemen farkına varıp sınıfı korumak için harekete geçen ilk kişiydi sadece.
“Lütfen söyleyin, nasıl bir sınavdan bahsediyorsunuz?”
“Özel sınavın adı ‘Sınıf Oylaması.’ ”
“….Sınıf Oy….laması mı?”
Chabashira tahtaya sınavın adını yazdı.
“Şimdi sınavın kurallarını açıklayacağım. Önümüzdeki 4 gün boyunca, sınıf arkadaşlarınız sizi değerlendirecek. Cumartesi günü, beğenip övgüyü hak ettiğini düşündüğünüz 3 arkadaşınız ile, eleştirip şikayetçi olduğunuz 3 arkadaşınızı seçeceksiniz. Böylece bir oylama yapılacak. Sınavın olayı bu.”
..yani herkes birbirini mi değerlendirecek?
Bizim sınıfta Hirata ile Kushida’nın çok fazla övgü alacağı, listenin başında olacakları belliydi şimdiden. Sınıfta olay çıkartan, sevilmeyen tiplerin de listenin dibinde olacağı kesindi.
Bu arada, okulun bu kadar hızlı harekete geçip cumartesiyi de bu sınava dahil etmesinden, bir aciliyet söz konusu olduğu da belliydi.
Fakat ,Chabashira’nın söylediklerine göre….öğrenciler için bir sıralama yapılması isteniyordu.
“Bu mu yani? Bu kadarcık mı?”
“Evet, bu kadar. Size kolay dedim ya?”
“Peki, okul neye göre sonucu belirleyecek ki?”
“Şimdi açıklıyorum.”
Tebeşiri tekrar eline alan Chabashira sensei, kara tahtayı doldurmaya başladı.
“Bu sınavın olayı, toplayacağınız övgü ve şikayet puanlarına dayalı olacak. En çok övgü alan öğrenci… yani en fazla övülen öğrenciye, ödül verilecek. Fakat ödülünüz kişisel puan olmayacak. Yerine yeni bir sistemden puan alacaksınız. ‘Koruma Puanı’ sisteminden.”
Daha önce duymadığımız bir sistemden bahsetti. Herkes dikkat kesilip dinlemeye başladı.
“Koruma puanı, sizi okuldan atılmaktan koruyacak. Sınavdan kaldınız diyelim, koruma puanınız olduğu sürece, yanlış yaptığınız soruları iptal ettirebileceksiniz. Fakat koruma puanlarını, başkasına verme hakkınız yok.”
Bu sözleriyle beraber sınıftan sesler yükselmeye başladı. Herkes şok oldu.
“Bu puanların önemini siz de fark ettiniz değil mi? Kısacası, 20 milyon kişisel puan yerine kullanabileceğiniz bir sistem bu. Tabii, başarılı öğrenciler için pek bir şey ifade etmeyebilir. Ama can simidiniz olmak için, birebir bir sistem.”
Herkes, kendisini korumak ister. Bu yüzden buna sevinmeyen yoktur ya.
Ödül fazla abartılı geldi. Hatta koruma puanı, kullanıldıklarında tehlikeli bir silaha dönüşecek potansiyele sahip bir sistem.
Bu abartılı ödülün ceremesini de, listenin en altında kalanlar çekecek.. bu da ayrı bir mesele tabii.
“Peki, son üçe kalan öğrencilere ne olacak…?”
Hirata cevaptan korkarak sordu.
“Öyle bir durum yok. Şöyle diyeyim: Ceza, sınıflarda en çok şikayet alan öğrencilere uygulanacak. Diğer öğrenciler kaç şikayet oyu alırsa alsın, ceza almayacaklar. Bu sınavın amacı, birinci ile sonuncuyu belirlemek üzerine olacak.”
“Ceza ne peki?”
“Az önce de dediğim gibi, bu sınav diğer sınavlarınızdan çok farklı. Bir yıl boyunca 9’lardan kimse atılmadığın için….Sınavın amacı, okuldan bir öğrenci ayrılmasını sağlamak.”
Zaten ek sınavın amacı buydu.
Fakat, sınavın bu amacını karşılaması için de….
“Bu özel sınav size söylediğim kadar kolay. Akademik ya da fiziksel bir değerlendirme söz konusu değil. Fakat okulun koruma puanı oluşturacak kadar zahmete girmesinin sebebi ne diye soruyorsanız şayet, bir arkadaşınızı geride bırakarak ilerlemenizi istedikleri için denebilir...”
Chabashira etrafta dolaşarak hepimize tek tek baktı.
“Yani, en çok şikayet edilen öğrenci, okuldan atılacak.”
Oylama varsa, sonuç da vardır. Sonuçlara göre de, bir sıralama.. sonuncu geleni de 39 evetle uğurlayacağız herhalde.
Her sınıf için ağır bir sınav olacak demektir ve bunun yükünü ise, ceza alan kişi çekecek.
Sınavın amacı ortaya çıktı. Okulun, kimse okuldan atılmıyor diye özel bir sınav koyarak kesin sonuçla birilerini okuldan attırmak istemesi… ne desem bilemiyorum.
Yani, kimsenin paçayı sıyıramayacağı bir sınav olacak gibi. Yoksa neden böyle ek sınav koyulsun ki? Okul, aranızdan birini seçin ve yol verin gitsin diyordu kısaca.
Kafamda Sakayanagi’nin babası belirdi. Görüşmemizde kendisini açık etmemiş olsa da, böyle manasız bir sınav yapacağını düşünmüyorum.
“B-ben anlamıyorum, sensei. Sonuncu gelen kişiler….okuldan atılacak mı yani?”
“Evet, sonuncu gelmenin cezasını çekecekler. Fakat sınıf bunun cezasını çekmeyecek. Yani bu açıdan sevinebilirsiniz. Bu sınavda, 40 kişiyi de koruyarak, bir kişiyi bile feda etmeden, 10.sınıfa geçmeniz nerdeyse imkansız denebilir.”
Daha önceki sınavlardan farklı olduğunu tekrar kanıtladı. Bir kişinin okuldan atılacağı kesin olsa da, bunun cezasını tüm sınıf ödemeyecekti. Fakat bu sistemle de, birinin aramıza veda edeceği de kesin.
…acil olarak böyle bir sınav düşünüp karşılık olarak da koruma puanı sistemini getirmişler gibiydi.
Öğrencilerin, bu durum karşısında sevinmeyecekleri de aşikar..
“Anlamsız geliyor değil mi? Açıkçası, öğretmen olarak ben de aynı fikirdeyim. Fakat okul çoktan kararını vermiş. Bize söz hakkı tanımıyor. Kurallara uymaktan başka çaremiz yok, arkadaşlar.”
“Peki, ne yapacağız…?”
Daha dün sene sonu sınavını geçtiklerini öğrenip sevinçten havalara uçan sınıfı, fırtına vurmuş, çaresizlik hissi yiyip bitirir olmuştu.
Bu cumartesi, aramızdan birisi ayrılacaktı. Bu haber, sindirmeye çalışıyordu herkes.
“Oylama gününe az kaldığını düşünerek, size kuralları açıklayayım. Her öğrencinin övgü ve şikayetleri sınav sonunda duyurulacak. Tüm sınıfın sonuçlarını açıklayacağız yani. Tabii, oylamalar anonim olarak yayınlanacak, sadece sonuçları görebileceksiniz.”
Böyle bir sınavı zaten anca anonim yapabilirlerdi. Hadi övgüleri geçiyorum, şikayetler konusunda herkes birbirine darılır, olaylar çıkardı.
“Bir övgü oyu, bir şikayet oyunu siler. Mesela, 10 kişi size şikayet oyu verdi, 30 kişi size övgü oyu verdi diyelim. Toplamda 20 övgü puanınız var demektir. Kendinize oy kullanamayacağınız gibi, aynı kişiye birden fazla oy kullanamazsınız.”
“Ya boş bırakma var mı? Ben mesela şikayet kullanmak istemiyorum, böyle bir hakkım var mı?”
“Yok, tabii ki. İki oyu da kullanmak zorundasınız. Sınav günü hastalansanız dahi, oy kullanmak zorundasınız. Kaçışınız yok, kısaca.”
Boş bırakma gibi bir şansımız yok yani. Bazı öğrencilerin bu durumdan hoşnut olmadığı bir bakışta anlaşılıyordu.
Başkalarının desteğiyle bu sınavdan geçmek zorunda olanlar için, tehlike çanları çalıyor desem yeridir.
Şikayet oyu alacağını düşünen öğrencilerin, etekleri tutuşmaya başlamıştır.
“…çaresiz hissetmek için çok erken, arkadaşlar.”
Hirata, Ike’gili sakinleştirmek için harekete geçti.
“Sensei az önce, ‘40 kişiyi de koruyarak, bir kişiyi bile feda etmeden 10.sınıfa geçmeniz nerdeyse imkansız denebilir’ dediğine göre, açık var demektir. Bir çare düşünmeliyiz.”
Ne zaman sınavları açıklasa, arada bir açık bulunur. Ondan yararlanma şansımız olurdu.
Fakat, bu sefer nasıl bir açıktan bahsetti ki?
‘İmkansız denebilir’den kastı bir çıkış yolu var ama biz hala fark edemedik demektir.
“Okuldan atılmayı engellemek kolay değil ama bir yolu var.”
“N-nasıl yani, Horikita?”
“Sınıfça birleşip 3 övgü 3 şikayet için belirli kişiler seçebiliriz. Bu durumda da 6 kişi sıfır oy almış olur. Kimse de sonuncu olmaz. Mantıklı değil mi?”
“E-evet! Tam Suzune’den beklendiği gibi!”
Tüm sınıf iş birliği yaparsa mümkün olacak bir oylama seçeneği olduğu doğruydu. Fakat bir kişinin bile ihanet etmesi demek, bir yada daha fazla öğrencinin okuldan atılması demekti.
Dahası, birinci olana koruma puanı verilmesi de bu ihaneti cazip kılıyordu.
Horikita’dan nefret eden Kushida gibi bazı öğrenciler problem çıkartabilirdi. Bunlar için de, onların vereceği şikayet oyunu sevmedikleri insan olarak ayarlayabiliriz. Böylece kriz çıkması önlenir; ihanet eden de ortaya çıkabilirdi.
“Horikita’nın az önce bahsettiği oyları kontrol altına tutma işinize yaramayacak.”
“Neden sensei?”
“İlk ve sonuncu belli olmadığı sürece, özel sınav başarısız olarak değerlendirilecek. Her öğrencinin oy puanı 0 olduğu zaman, sınav kendisini tekrar edecek. Kısacası, birisini okuldan atmak için seçene kadar, sınav tekrarlanacak.”
Böylece, çıkış yolu arayışına da son verilmiş oldu.
“Bu kural tuhaf değil mi? Dürüstçe oylama yaptık diyelim ve herkes 0 oy puanı aldı, tekrar oylama yaptığımızda sonuç değişmeyecek? Sonuçları zorla değiştirdik diyelim, sona kalan öğrenciler oy birliğiyle değil de zorla seçilmiş olacak.”
“Horikita, haklısın. Herkesin 0 puanla bitirdiği bir oylamayı yeniden yapmak mantıksız olur. Fakat birinci ve sonuncunun seçileceği bir sınavda, herkesin 0 puan alması imkansız… haksız mıyım?”
Chabashira’nın cevabıyla taşlar yerine oturdu.
Oylamaya karışılmadığı müddetçe, herkesin 0 puan alması imkansızdı. Hile karıştırmayın, işe yaramaz dedi ayrıca.
“…Peki, birinci ve sonuncu sıra için, beraberlik durumu peydah gösterirse ne olacak?”
0 olma olasılığındansa beraberlik olma ihtimali daha yüksekti. Iki-üç son sırada öğrenci ile, aynı övgü oyuna sahip birinciler…
“İki durum için de karar verici oy kullanılacak. Tekrar oylandığında yine eşit olursa, okul özel bir yöntemle değerlendirme yapacak. Şuan size bu yöntemi anlatmamın sırası değil ama.”
…yani o duruma düşersek mi anlatacak? Gerçi, öyle bir duruma düşmemiz zor gibi.
“Endişeniz olmasın ama karar verici oy kullanma ihtimalimiz nerdeyse sıfır.”
Chabashira ile aynı düşünceyi paylaşıyoruz yine.
“Nedenmiş? Bence olabilir.”
“Çünkü diğer sınıflardan da övgü puanı alacaksınız.”
“Diğer sınıflardan mı?”
“Övgü puanı vermek için diğer sınıflardan bir öğrenci seçmeniz bekleniyor. Bu puanlar da bir övgü puanı olarak hanenize yazılacak. Mesela, bir öğrencinin kendi sınıfında sevilmeyip diğer sınıflarda popüler olduğunu düşünün. O öğrenci, 40 şikayet alsa da, ortalama 80 övgü oyu ile oylamadan birinci olarak çıkma ihtimali bile var.”
100’den fazla övgü oyu, sınıflar arasında dolaşacağı için…oylamada etkisi çok olacak demeye getiriyordu.
Bu durumda, karar verici oyu kullanmak zorunda kalmayız.
Böylece, sınavın kurallarını tam olarak öğrenmiş olduk.
Ek Sınav・Sınıf Oylaması
Sınav içeriği:
Sınav, öğrencilerin sınıflarından 3 övgü ve 3 şikayet ettiği ismi oy kullanarak vermesi üzerine kurulu.
Kural 1:
Övgü ve şikayet birbirini götürür. Övgü oyu – şikayet oyu = Sonuç.
Kural 2:
Kendiniz için övgü veya şikayet oyu kullanamazsınız.
Kural 3:
Aynı kişi için birden fazla oy kullanımı, boş oy, topluca oy kullanmama vb. Haklarınız yoktur.
Kural 4:
Sınav, birinci ve sonuncu öğrenci belirlenene kadar tekrarlanacaktır. Son sıraya düşen öğrenci okuldan atılacak.
Kural 5:
Diğer sınıflardan bir öğrenciye övgü oyu vermek şart.
Ek sınavın detayları belliydi.
Sınavın, anlaşılır ve basit olduğu kurallardan belli oluyordu. Aynı zamanda da en zalim sınav olduğunun sinyali kurallarda belirtiliyordu.
Bu hafta sonu, her sınıftan bir kişi bu okula veda edecekti.
Fakat—-
“Sensei. Neden imkansız dediniz? Düşünüyorum ve açık bulamıyorum, anlam veremiyorum.”
“Evet, açık yok. Ama her zaman belirsizlikler vardır. Zaten bunu düşünmüşsünüzdür ama kişisel puan kullanımı her şeyi değiştirir.”
“Kişisel puanlarımızı kullanarak okuldan atılmayı önleyebilir miyiz?”
“20 milyon ile, evet. Bu kadar puanınız varsa okul, okuldan atamaz sizi.”
Şimdi anlaşılıyor neden ‘nerdeyse imkansız’ dediği.
Kişisel puan aktarımında kısıtlama olmaması demek, bu puanları kullanarak övgü puanı satın alabilirsiniz demekti. Okul bize bir nevi aklınızı kullanın diyordu. Ya sınıfça zor yolu seçip 20 milyon biriktirip birisini korumaya çalışacaktık, ya da herkes kendi derdine düşüp övgü oyu toplamak için diğer sınıflara yalvaracak falan.
‘Bir yıl boyunca ne ektiyseniz, onu biçerek yeteneklerinizi göstermenin vaktidir’ demeye getiriliyordu.
Şimdiye kadar kazanılan puanlarla, övgü oyu satın alın, ya da arkadaşlık bağlarınızla oy toplayın. Nasıl bir sonuç istersek, onun için çabalayacağız kısacası.
“Bi-bir saniye, 20 milyon puan çok fazla…”
“Tüm sınıfın puanlarını toplasanız dahi, sizin için imkansız bir tutar farkındayım. Başka sınıflardan ya da üst sınıflardan toplarsanız bir şeyler, anca böyle mümkün olabilir..”
Teorik olarak bizim sınıftan bu kadar tutar çıkma ihtimali vardı. Ama bir kişi için bu kadar puan toplayacağız ‘pamuk eller cebe’ dediğiniz zaman kaç kişi yardımcı olur, orası tartışılır işte.
A ile B sınıfının bile bu kadar puan toplama ihtimali düşüktü. Hatta topladılar diyelim, bir öğrenciyi kurtarmak için kullanırlar mıydı? Şimdiye kadar biriktirdikleri tüm puanları bir kenara atmak gibi bir şey bu.
“Bu okulun kurallarına göre oylama yapmak zorundasınız. Kurallar içinde açık aramak manasız.Bu sınavı kabullenip ona göre bir karar vermeniz gerekiyor, arkadaşlar. Karar sizin artık.”
Chabashira açıklamasını bitirip rehberlik dersini bitirdi.