Elitler Sınıfı - Cilt 10 - Bölüm 32 - D Sınıfının Stratejisi
Cilt 10 – Bölüm 32 – D Sınıfının Stratejisi
Cuma akşamı, sınavdan bir gün önce telefonum çaldı.
[Ryūen’in puanlarını aldım.]
Ibuki direkt konuya daldı.
“Telefon numaramı da bulmuşsun, ne güzel?”
Onu sorgulamak istedim ama Ibuki sessiz kaldı. Shiina’ya telefon numaramı vermiştim, ondan aldı herhalde.
“Hmm. Tamamını aldın değil mi?”
Harekete geçmesini bekliyordum ama bu kadar geç olmasını beklemiyordum.
“Ishizaki’yi de alıp odama gelir misin?”
[Eh? Şimdi mi?]
“Olmaz mı? Elindeki puanlarla ilgili konuşmamız lazım.”
[Yok…sadece… peki, geliyoruz.]
Biraz çekinse de, Ibuki geleceğini söyleyip kapattı. Birazdan Ishizaki’yi arar herhalde.
10 dakikadan kısa bir süre içerisinde ikisi de odamın kapısının önünde dikeldiler. Önemli bir şey olduğunu düşündüler herhalde? Onları içeri aldım.
“Ryūen’in ne kadar puanı varmış?”
“5 milyondan biraz fazla.”
“Güzel. Yetmezse diye bir şeyler düşünüyordum ben de.”
Kullandığına dair bir işaret yoktu zaten. Ryūen hiç puanlarına dokunmamış.
“Bu da ne demek? Neyden bahsediyorsun?”
Ishizaki’nin ne düşündüğüme dair hiçbir fikri yoktu.
Ibuki çoktan olayları akışına bırakmıştı, tek kelime etmedi.
“Puanları kullanacaksın değil mi?”
“Evet.”
“Kullanmak derken…?”
“Bu kişisel puanları kullanmaktaki tek amaç, Ryūen’i kurtarmak.”
“N-ne? 20 milyon gerekmiyor mu onu kurtarmak için?”
Ishizaki’ye göre o kadar puan yoktu ortada. Doğru, yok da.
“O konuya gelmeden önce sana bir sorum var, Ishizaki. Sorumluluğu alacak mısın?”
“B-bu ne demek? Ne sorumluluğu, ne oluyor…?”
“Ryūen’i kurtarmak demek, başka birini okuldan atmak demek. Size daha önce demiştim?”
“…evet.”
Gerilip ne olduğunu anlayamasa da, Ishizaki başını sallayarak onay verdi.
“Evet, hazırlıklıyım.”
“Güzel. Karar verdiyseniz iyi. Kim olacak peki o şanslı kişi?”
“Kim…”
Ishizaki, Ryūen’in yerini kim alacak henüz karar vermemiş gibiydi.
“Karar veremiyorsanız, ben yardımcı olabilirim. En azından daha az suçluluk duygusu çekersiniz. Tabii, sınıftan önemli birinin adını verirsem, uygulamaya koymak zorunda değilsiniz.”
“B-bir saniye. Ben biraz düşüneyim…”
“Zaman yok, sınava saatler kaldı.”
“H-hemen karar vereceğim.”
Böyle diyor da, karar vermiş olsaydı çoktan söylerdi birinin adını.
“Bir dakika. Kim atılırsa atılsın. Ben olayı anlayamadın. 15 milyonu eksik, o işi nasıl tamamlayacaksın?”
Ibuki araya girdi. Dediklerimi de pek anlamıyor gibiydi.
“Ryūen’in okuldan atılmasını engellemek için, onun yerini alıp okuldan atılacak birisine ihtiyacınız var.”
Planın detaylarını sonra konuşuruz artık. Önce bu konuyu bir idrak etsinler.
“Mesela, sınıfınızda sorun çıkartan birisi yok mu?”
Ibuki net bir cevap alamadığı için yüzünü ekşitse de, ben öncelikli konuda ısrarcı oldum.
“Eh… erkeklerden, ben ve Komiya varız. Kızlardan da Nishino ile Manabe var.”
“Açıkçası, Ishizaki… Ryūen’in değerini bilenleri okuldan atmanın mantıklı olmadığını düşünüyorum. İlerde benzeri bir sınav yapılırsa, bir destekçisini kaybetmemiş olur. Bir sonraki sınavı geçeceğinin garantisi yok zaten.”
Ishizaki düşüncelerimi haklı bulup birkaç kez göz kırptı.
“O zaman ya Nishino ya Manabe…”
Ishizaki iki kişinin adını verdi. Manabe ise, okuldan attırmayı düşündüğüm kişilerden biriydi.
Kararı verecek onlar. Ben ses çıkartmayacağım, yönlendirmeyeceğim.
“Kim olursa olsun, karar sizin.”
Ishizaki, gemideki sınavda Manabe ile Kei arasındaki çekişmeden haberdardı. Bu durum aklına gelirse, onu seçecektir.
En doğru kişiyi elemek için düşünüyordu. Bunu hak etti diyebileceği birini arıyordu. Manabe, Kei’ye bulaşarak sınıfını bir çıkmaza sürüklemiş, başlarını belaya sokmuştu. [Ç.N: Ayano totem yapıyor]
Ishizaki, Manabe’yi attırmanın en doğru seçenek olduğu kanısına varacaktır.
Manabe’nin okulda olması, Kei’yi de strese sokuyordu. Atılırsa, Kei de rahatlar. Bir de ona, okuldan atılmasına ben önayak oldum dersem, bana olan güveni daha çok artar.
Bir taşla, beş yüz kuş vuracağım.
Ibuki, Ishizaki’den önce atlayıp konuştu.
“Kararı ben verebilir miyim?”
“Eh? Emin misin?”
“Evet, okuldan gitmesini istediğim birisi var.”
“Kim?”
Ishizaki’nin konuşmasına izin vermeden sordum.
“Manabe. Kişisel sebepler.”
“Kişisel sebeplere bağlı olarak karar verecek misiniz?”
Ibuki: “Benim için sorun yok. Tekrar mı düşünmeliyiz diyorsun?”
Ibuki’nin bakışlarında hiç tereddüt yoktu.
“Ishizaki itiraz etmiyorsa, karar verilmiştir. Zaten garantisi de yok. Ryūen’i kurtarınca, ondan sonra en çok şikayet oyu alan kişi okuldan atılacak. Sona kalan kişi siz olmayasınız diye uğraşmanız gerekiyor.”
“Tamam. Ben çocuklara şikayet oylarını Manabe’ye versinler diye söylerim. Sondan birinci olup korkutalım da aklı başına gelsin dersem, verirler.”
“Fena fikir değil.”
Ishizaki’nin fikrini onayladım.
Ryūen’in gideceğinden emin oldukları için, kalan oyları kime oy attıklarını önemsemeyeceklerdir.
“…eh, benim başım belaya girebilir ama.”
“Hmm? Nasıl yani, Ibuki?”
“Manabe’gil, Ryūen ile bana şikayet oyu atacaklar. Benim işim yaş biraz.”
“N-ne? Ciddi misin sen?”
“Manabe ile kanlı bıçaklıyız nerdeyse. Fark etmedim deme sakın?”
“Eh, biliyorum da…”
Ishizaki ne diyeceğini bilemedi.
“Çok karalısın, Ibuki.”
Manabe okuldan atılmazsa, Ibuki’nin defterini dürmesi yakındı. Herhalde bundan endişeleniyordu.
Ibuki: “Hiyori ile konuşsak daha iyi olur.”
Ishizaki: “Shiina ile mi?”
“Size yardımcı olur. Ryuen’i korumak için Manabe’ye oy atacağınızı da söylersiniz.”
“…olur.”
Ibuki hemen Hiyori’ye mesaj attı.
“Shiina ile arkadaşsınız herhalde, Ayanokōji? Manabe’yi okuldan attırmaya istekli olmayacaktır ama.”
“Sınavla ilgili düşüncelerini söylemişti bana.”
Hiyori barışçıl birisi olsa da, sınıfı için her şeyin en iyisi olsun istiyordu.
Mesajına hemen cevap geldi.
“Ryūen’in, sınıfın geleceği için gerekli olduğunu, sınıfı için her şeyi yapmaya hazır olduğunu yazmış.”
Şimdi ise, sınıfın övgü ve şikayet oylarını olabildiğince kontrol altında tutarak, Manabe’yi saf dışı bırakmamız gerekiyordu.
Ibuki’nin övgü oylarını arttırıp şikayet oylarını azaltmak önceliğimizdi. Böylece Ibuki ile Manabe arasındaki fark açılacaktır.
“Eee, söyle şimdi planını. Nasıl 5 milyon ile Ryuen’i kurtaracağız?”
Ibuki gözleriyle bana dik dik bakarak konuya gel artık diyordu.
Telefonumu çıkartıp birine mesaj attım. Hemen okundu yazısı belirdi. Birazdan odama geleceğini yazarak cevapladı.
Sürenin bitmesine 2 saatten az kalmıştı. En azından beklemeyi bilen birisi idi.
“Ne yapıyorsun?”
“Birazdan birisi gelecek. Ryūen’i kurtarmanız için gizli silahınız o olacak.”
“Gizli silah mı?”
Ne demek istediğimi anlamadılar. Ben de boş verdim. Birkaç dakika sonra kapı çaldı.
Ibuki ve Ishizaki’den daha hızlı çıktı, gelen kişi.
“O kişinin, bizi seninle görmesinde sorun yok herhalde?”
“Bu konuyu düşünmeyin. Kendi durumunuza odaklanın.”
Misafirimi içeri aldım.
✩ ✩ ✩ ✩
“İyi akşamlar~”
Ibuki ile Ishizaki, gelen kişiyi görünce şok oldu. Bu kişiyle burada karşılaşmayı beklemiyorlardır.
“Yok artık…?”
“Oha.”
“Oh! İçerde birileri olduğunu düşünmüştüm ben de. Iyi akşamlar size de.”
“İ-iyi akşamlar.”
Nedense Ishizaki hafiften öfkelendi.
Odama gelen kişi, Ichinose Honami idi. D sınıfından Ibuki ve Ishizaki ile aynı yerdeydi.
Ichinose’i görünce, Ibuki planın ne olduğunu anladı hemen.
“Ortak bir paydada buluşacağız demek, Ichinose?”
“Öyle olacak galiba, Ibuki-san.”
“Huh? O ne demek, Ibuki?”
Ishizaki hala anlayamadı, boş gözlerle etrafa bakıyor.
“Ishizaki, kimse Ryūen’i okulda görmeye can atmıyor. Birileri çıkıp ona övgü oyu atacağım dese, inanmak aptallık olur. Tabii, bunun bir de istisnai durumları var…”
“Yani… Ichinose ve B sınıfı yoksaaa…!?”
Sonunda kafasında tüm taşlar yerine oturdu. Ishizaki, şaşkınlıkla anladığını belirtmiş oldu.
“Evet, B sınıfına Ryūen-kun’a oy vermesini söyleyeceğim. Karşılığında da Ibuki-san, bizim eksik olan puanımızı ödeyecek.”
Tek kullanımlık bir stratejiydi. Okul başladığından beri sınıfından puan toplayan Ichinose için, A sınıfından bir süredir yüklü miktarda puan alan Ryūen’in ortak payda da buluşabileceği, tek sefere mahsus bir anlaşma.
İki kişinin içine düştüğü durumların el vermesiyle gerçekleşebilecek bir anlaşma.
“İkiniz iş birliği yaparsanız, B sınıfından kimse atılmadığı gibi Ryūen de okuldan atılmaz.”
Ryūen’in 39 oy ile sonuncu olma ihtimaline karşılık, B sınıfından tam 40 övgü oyu alması demek, onu okulda tutmaya yeter de artardı.
Ibuki ile Ichinose birbirlerinin gözünün içine baktı.
İkisi arasında pek bağ olmadığı için, birbirilerine güvenmekte zorlanıyorlardı. Gözlerinin içine bakarak, kararlılık ve güvenilirlik testi yapıyorlardı herhalde.
Bir süre sonra, Ichinose bakışını bana çevirdi.
“20 milyon ile….sınıf arkadaşlarımı yüz üstü bırakmayacağım, değil mi?”
Bu sorusundan sonra tekrar Ibuki’ye döndü.
“Karar senin, Ichinose? Kabul edecek misin?”
Netleştirmek için sordum. Tereddütleri olsa da, şuan için en iyi seçeneği bu olduğu gibi, karar verme hakkı da ona aitti. Zorlayamazdık.
Nagumo’yu seçme şansı da var hem.
“Tamamdır. Ibuki-san ile Ishizaki-kun, tamamsa, halledelim.”
“Emin misin?”
“Evet. Onların ciddi olduğuna kanaat getirdim.”
“Sen salağın tekisin, demi Ichinose?”
“Eh!? Ibuki-san!?”
“Hakkında bir sürü kötü dedikodu dolaşmışken, hala puan biriktirme derdindesin. Bir de puanları böyle bir şey için harcayacaksın. Sana inanamıyorum.”
“Eh, tekrar puan biriktirebiliriz. Bir yılda 20 milyon biriktirmek zor değil bence. Dahası, bana bunu söyleme hakkın yok, Ibuki-san. Sen de o 5 milyonu cebine atabilirdin ama Ryūen-kun için harcıyorsun.”
Ibuki direkt bir cevap vermek yerine kafasını çevirerek konuştu.
“İkimizi aynı kefeye koyamazsın. Bizim sınıfta birisi Ryūen’in yerini alıp okuldan atılacak. Hatta o şanslı kişi ben bile olabilirim.”
“Yine de Ryūen-kun’u kurtaracaksın ama değil mi?”
“O bana borçlu. Karşılığını ödemeden gitmesine izin vermiyorum diyelim. Tek sebebi bu.”
Ibuki, Ichinose’e karşın, niyetinin tamamen farklı olduğunu iddia etti.
Ardından Ichinose’e puanları aktardı.
“Kontrol et.”
“Ediyorum.”
Ichinose hemen telefonundan puanlarına baktı, puanın gelip gelmediğinden emin oldu.
“Sağ ol, geldi.”
Telefonunu çevirip bize göstererek hesabında 20 milyon puanın olduğunu belirtti.
“Bu anlaşmanızın şahidi olarak sizin konuşmalarınızı da kayda aldım.”
Adaletten yana olduğumu göstermek adına telefonumun ekranını gösterdim.
“Ibuki’nin 5 milyon puanına karşılık, Ichinose ve sınıfı tüm övgü oylarını, yani 40 övgü oyunu Ryūen’e verecek. Anlaşmayı bozan olursa şayet…”
“Eğer anlaşmanın şartlarını yerine getiremezsem, okuldan kendi isteğimle ayrılacağım.”
Tabii, kimse bunun olmasını istemez.
Dahası, okul yüksek puan aktarımlarını kayıt ediyor. Ichinose sözünden dönerse, puan aktarımda bir hile olduğunu anlayacaklardır.
Ibuki ile Ishizaki, Ichinose Honami ile bizzat anlaşma yaptıkları için, ona güveneceklerini biliyorlardı.
Ishizaki, Ibuki, Ichinose, ile beraber böyle bir anım oldu.