Elitler Sınıfı - Cilt 11 - Bölüm 11 - Sorunlu Öğrenciler
Cilt 11 – Bölüm 11 – Sorunlu Öğrenciler
Ertesi gün.
Horikita, bir düşüncesini sınıfa gelir gelmez bana iletti.
“Bu sınavda Hirata-kun’a bel bağlamamaya karar verdim.”
Dün Kōenji bile sınıf toplantısına katıldı. Hirata ise daha başlamadan çıkıp gitti sınıftan. Bu olaya bizzat şahit olan Horikita, doğru bir çıkarım da bulunuyordu.
“Haklısın. Şuan ona güvenmekle baltayı taşa vurmuş oluruz.”
Onu katılmaya zorlamamız bile, başımıza bela almamız demekti. Şuanki haliyle üzerimize bile yürüyebilir, sınıfta kurmaya çalıştığımız olan birlik ve toplantılar falan hepsi bozulabilir.
“Bu sınav için üstesinden geliriz de… bir süre daha bu tavırlarını sürdürecek gibi. Başımız belaya girebilir sonra.”
Endişeleri yersiz değil. Sınıftaki herkes onun eski haline dönmesini bekliyor, umuyordu. Ama onda bir ışık, umut belirtisi yok.
“Bir süre tavırlarınını değişmeyeceğini düşünüyorsan, onu okuldan attırmak gibi bir şansın da var… değil mi ?”
Bu garip teklifimi duyunca gözleri fal taşı gibi açılsa da, sakince tepki verdi.
“Hmm… eh, bunu sonra düşünebiliriz. Şuan için etrafa saldırıp olay çıkartmaması ve en önemlisi kumandan olmak istememesi bile rahatlatıcı oldu.”
Hirata’nın kumandan olarak kendisini ilan ettirmesi şaşırtıcı olmazdı eğer amacı kendisini okuldan attırmak olsaydı. Yani, özellikle sınavı kaybedip kendisini okuldan attırabilirdi.
Bu okula olan bağlılığı yok diyelim hadi. Ama sınıfına ya da başkalarına sorun çıkartmak istemiyordu ki— bu görevi üstlenerek kendisini gönüllü ilan etmedi.
Şuan kafasına estiğini yapıp sınıfın kendisinden soğumasını sağlamasının tek sebebi, okuldan atılması durumunda sınıfın bunun bedelini ödeyeceğini bildiği içindi.
Kısacası, sınıfa yük olmadan okuldan ayrılmanın peşinde diyebiliriz.
“Fakat—- sürekli böyle davranacak değil ya? Belk ilerde bu tavırlarını değiştirir, işe yaramadığını görünce?”
“Evet.”
Horikita’nın dediği gibi, Hirata kendisini mahvetmek için bu kadar ileri gitmeyebilir.
Okuldan ayrılırsa, sınıfa ne olur bilemiyorum.
“Şuan onu sınava dahil etmek mantıklı gelmiyor. Her an patlamaya hazır bir bomba gibi. Önce sınıfta birliği bir sağlayalım ki üzerimize gelemesin.”
Zaten, Hirata’nın en çok nefret ettiği şey, sınıf içi karışıklık.
Daha fazla sorun çıkmasın diye, Horikita liderliği eline alıp sınıfta aktif rol alıyordu.
“Zor olacak gibi.”
“Sen de kumandan olarak sorumluluk aldın. Senin için de işler zor gibi.”
“O iş sende asıl. Ben kumandan olacağım. Zorlu fikirler çıkarabileceğine eminim.”
Gözlerini devirerek bana baktı.
“Sakayanagi-san’ı böyle mi yeneceksin?”
“Bilmem.”
“Bilmem mi? Kazanalım istiyorum. Lütfen ciddi olur musun??”
Bana bunu söylemesine gerek bile yoktu. Farkındayım.
“Sınıfın önüne çıkıp etkinlikler, kurallar ve katılımcılarla ilgili kumandan olarak aktif rol almamı mı istiyorsun? Bir hayal et bakalım, ne olur.”
Konuşmamla Horikita’nın yüz ifadesinin sertleşmesi bir oldu.
“…Hayal dahi edemiyorum. İşler çok karışır.”
“Şimdi anladın mı?”
Sınıfta birkaç kişi dışında kalan herkes için, varlığıyla yokluğu bir olan bir öğrenciyim. Kumandan olmam, sınıftaki pozisyonumu bir nebze olsun değiştirmedi.
Bir anda önlerine geçip talimatlar verip, fikrimi dile getirmem demek… sınıfın ‘ne oluyor, hayırdır’ bakışlarıyla karşı karşıya kalmam demek. Bana güvenmezler bile.
Horikita’nın fikirleriyle temel bir strateji kurabilir, böyle daha aktif rol alabilirim.
Bu arada biz konuşurken, sınıfta garip bir değişiklik oldu.
Hirata’nın sınıfa girmesiyle, herkes ona baktı. Tepkisinden çekinip bakışlarını kaçıranlar olduğu gibi, selam vermekten çekinenler bile vardı.
“Gü-günaydın, Hirata-kun!”
Derse geç kalmıştı. Mii-chan sınıftaki soğuk rüzgarlara rağmen hemen ona seslendi. Hirata ile iletişim kurma teşebbüsü, onun görmezden gelinmesiyle son buldu.
Hirata kimseyle konuşmadan, göz göze gelmeden sırasına geçip oturdu.
Mii-chan’ın yüzündeki gülümsemesi ve telaşı değişmedi ama.
“Böyle şeyler yaşanacağına kim inanırdı?”
“Aynen, ha.”
Mii-chan elinden geleni yapıyor, görmezden gelindiği halde gülümsemeye devam ediyordu. Hirata ise kendisini inzivaya çekmiş gibiydi.
“Her şeye rağmen, tek pes etmeyen bu kız. Onunla böyle derin bir bağı var mıydı diye düşünmeden edemiyorum ama……”
Horikita, Mii-chan’ın Hirata’ya olan özel ilgisini fark etmiş olacak ki neden bu kadar kendisini zorladığına anlam veremiyordu.
“Merhametli birisidir belki de?”
“Herkese aynı merhameti gösterseydi, dediğin doğru olurdu.”
“O da doğru.”
Merhametten olsaydı Mii-chan, Yamauchi okuldan atılırken de tepkisini koyar, onu teselli ederdi.
Bu durumda da… geriye tek bir açıklama kalıyor.
“Belki aşıktır.”
“Galiba tek mantıklı açıklaması bu…… çok boş bir duygu ama neyse.”
Horikita kollarını birbirine dolayıp arkasına yaslandı. Kafasını bir sağa bir sola çevirerek Mi-chan’in sevgisini anlayamadığını belli etti.
“Onunla ilgilenmek için başka bir zaman seçsek nasıl olur? Şuan pek zamanımız yok biliyorsun.”
Bir süre Hirata’yı yalnız bırakalım demeye getirdi.
“Aksine işimiz zorlaşmaz mı?”
“Yok. Zaten bir kişi ona yaklaşmaya çalışıyor, herkes ona zaman tanıyor.”
Hirata, kendisine çekinmeden yaklaşan tek kişiyi, Mii-chan’ı, görmezden geliyordu. Böyle bir durumda, sınıfta ona yaklaşmak isteyecek pek öğrenci çıkmaz zaten.
“Amacını bilemiyorum ama umarım pes eder.”
Horikita galiba Mii-chan’ı nasıl pes etmesi için ikna edebileceğini düşünüyor.
“Şuanki durumdan şikayetçi falan değilim. Ama böyle giderse, olan Mi-chan’a olacak. ”
“Eh, doğru. Bir süredir o da kendinde değil.”
Dahası, Hirata’nın durumu göze çarptıkça sınıfta geriliyordu.
Hirata, Mii-chan’ı daha birkaç dakika önce görmezden geldiği halde, o pes etmedi tekrar şansını denemek için sırasının önüne gelip yakından onunla iletişim kurmaya çalıştı.
“Uhm, Hirata-kun, bugün öğlen-”
Galiba öğle yemeğini beraber yiyelim diyecek…
“Beni rahat bıraksan artık?”
“…!”
Hirata’nın sert sözleri sınıfta yankılandı. Mii-chan daha cümlesini bitirmeden, reddedildi.
“Canımı sıkıyorsun.”
Az önceki gibi sert konuşmadı bu sefer ama soğuk tavrı hala devam ediyor.
“B-ben…sadece….beraber ….yemek yiyelim istemiştim…”
Mii-chan gülümsemeye kendisini zorlasa da sesi titriyor, dayanmakta zorlanıyordu.
“Yemiyorum. Hem de seninle hiç.”
Daha ne kadar batırabilir derken, sert sözleriyle kızı tam kalbinden vurdu be. Mii-chan’ın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Kırdı kızın kalbini..
Hirata’nın bu tavırlarına şahit olmak istemeyen kızlar, kafalarını başka yöne çevirdiler.
“Hey, Yōsuke-kun. Biraz fazla ileri gitmedin mi?”
Kei sırasından olaya müdahale etmek için lafa girdi. Fakat zorla olaya dahil olduğunu yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Galiba arkadaşları ondan müdahale etmesini istemiştir.
Hirata’yı tutabilirse, Kei de rahatlar. Sınıf da huzura kavuşur.
Fakat-
“Bana adımla seslenmesen? Artık seninle samimi değiliz.”
“P-peki… ama Hirata-kun. Mii-chan’a ayıp ettin.”
Kei tavrını değiştirip Hirata’ya tekrar seslendi.
Sınıfın kızlarını temsil eden en iyi lider olduğunu yine kanıtladı.
“Senin insanlarla konuşmana kıyasla, pek fark yok ama.”
Hirata’nın saldırısı epey ağır oldu. Füze atsaydın Hirata, böyle ölmez Kei.
“Ne…!??? Sınıfın iyiliği için, Ben-!”
“Sus artık diyorum! Susmazsan neler olacağını biliyorsun değil mi?”
Hirata, Kei’nin ileri gitmemesi için sertçe cevap verdi.
Sözlerinde tehdit vardı. Bu konuyu uzatırsa, herkese her şeyi açık ederim demeye getirdi.
Ya da en azından Kei böyle bir anlam çıkarır diye düşünüyorum. Malum Hirata’ya sırrını söylemiş.
“Ne? Off, sıktın ama. Ne halin varsa gör.”
İşler bu raddeye geldiğine göre… Kei daha fazla uğraşmaz.
“Daha ne kadar dikileceksin önümde?”
Kei’yi ekarte eden Hirata, bakışlarını salya sümük ağlayan Mii-chan’a çevirdi. Mii-chan da bu uyarının ardından yerine geçip kafasını sırasına dayayarak ağlamaya devam etti.
Hirata, Mii-chan’a böyle sert davranırsa, bir daha yanına yaklaşmaz diye düşünüyordur bence.
“Sınıfın tüm moralini bozdu…”
“Kōenji’nin umrunda değil gibi.”
Sınıftaki kasvetli havadan etkilenmeyen tek bir öğrenci vardı: O da Koenji.
Mii-chan, Hirata ve Kei, tartışırken bile kendisiyle ilgileniyor, etrafı takmıyordu.
Kōenji kafasını kaldırıp tek bir cümle kurdu.
“Benim sınıfımda niye bu kadar çok sorunlu öğrenci var yahu?”
Asıl sorunlu öğrenci sensin demek isterdim ama en iyisi içimde tutmak.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩