Türkçe Light Novel
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

Emperor Of Solo Play

23 Mart 2023
Bölüm 132 - Arife (3) Bölüm 131 - Arife (2)

Elitler Sınıfı

16 Mart 2023
   Cilt 17 - Bölüm 4 - Konsey Odası    Cilt 17 - Bölüm 3 - Spor Festivali (2)

Our Second Master

19 Eylül 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

En Çok Senden Nefret Ediyorum!

21 Ağustos 2022
Bölüm -5- Final Bölüm -4- #####

Alçakgönüllü Hizmetkârınız Kabahatli

30 Temmuz 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

Elitler Sınıfı - Cilt 11 - Bölüm 24 & 25 - Ağır Yük

  1. Home
  2. Elitler Sınıfı
  3. Cilt 11 - Bölüm 24 & 25 - Ağır Yük
Prev
Next

Cilt 11 – Bölüm 24 – Ağır Yük

Yurttan ayrılıp Hirata’nın peşine, yola koyuldum.

Okula gitmemiştir.. Keyaki AVM yakınlarında ya da içindedir.

Kimseyle görüşmek istemediğini düşünürsek, dışarda ıssız bir yerde biraz oturup yurda dönmek için zaman kolluyordur.

Etrafa göz attım. Yaklaşık bir saatlik aramam meyve verdi. Onu bir bankta tek başına otururken buldum.

“Hirata.”

Bankın önüne birkaç adımlık mesafe kala ona seslendim.

“…Ayanokōji-kun.”

Sesi sakindi ve yavaşça başını kaldırıp bana baktı. Gözlerinin altı şişmiş bir haldeydi. Yüzüne bu kadar yakından bakmayalı uzun zaman olmuş.

Gözlerinin altı şiş, halka halka siyahtı. Uzun süredir güzel bir uyku çekemediği belli oluyordu.

“Biraz konuşalım mı?”

Bu isteğime karşılık Hirata’nın gözlerine kan geldi desem yeridir.

“Her şeyden bıktım ve yoruldum. Sürekli üzerime gelip duruyorlar. Beni anlarsın sanıyordum, Ayanokōji-kun. Beni kendi halime bırakırsın diye düşünmüştüm. Yanılmışım.”

“Kusura bakma. Beğenmediysen, Mii-chan gibi itip kaçabilirsin. Bu seçeneğin hala var?”

Onu kışkırtma riskini aldım. Dediğimi yapıp çekip gidebilirdi. Fakat kılını dahi kıpırdatmadı, Hirata.

“Konuşmak mı istiyorsun? Zaten bu okulda kaçacak yer de yok.  O kadar yoruldum ki kaçacak gücüm de yok… fakat konuşmamızın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine de eminim.”

Ona yaklaşıp iletişim kurmaya çalışanlar olmuştur. Ona destek olanlara ve endişelerini paylaşanlara karşı, elinden hiçbir şey gelmediği için daha çok üzülüyordur belki de.

Ona kimin ya da kimlerin yaklaştığını bilmesem de, neler diyebileceklerini tahmin ediyorum. Ona destek olmaya çalışıp kırılan kalbini iyileştirmeye çalışmışlardır.

“Konuşmak istiyorsun ama değil mi?”

Geçip yanına oturdum. Hirata’nın bu sohbeti devam ettireceğine eminim. Kalkmadan dinliyor beni.

“Bana hikayeni anlat.”

“Eh?”

Hirata şaşırıp kaldı. Büyük ihtimalle ona basitçe motive edici sözler falan söyleyeceğimi sanıyordu.

“Çocukken nasıl biriydin, neler düşünüyordun, hedeflerin amaçların neydi?”

“…neden soruyorsun?”

“Bilmem. Öğrenmek istiyorum işte. Sana bir neden olsun istiyorum diyelim.”

Hirata kafasını sağa sola sallayıp yüzünü ekşitti.

“Geçmişimi hatırlayacak halim yok. Boş ver.”

“Halin mi yok? Nedenmiş o?”

“Neden mi…? Çünkü…”

Gözlerini, gözlerime dikerek sebebi bilmiyor musun sanki der gibi baktı.

“Neden?”

Bakışlarını görmezden gelip sorumu yineledim.

“…Çünkü Yamauchi-kun okuldan atıldı.”

Söylemek istemediği konuyu zorla söyletmiş oldum. Niyetimi fark ettiği için, rahatsız ve huzursuzdu bu sorumdan.

“Beni üzüyorsun.”

“Sadece merak ettim. Seni üzdüğüm için özür dilerim.”

“…neyse.”

Hirata tekrar iç çekip sohbete devam ettirmek istemediğinin sinyallerini veriyordu.

Vücudunu öne eğerek, kafasını iki yana sallamaya başladı.

Bana ‘beni yalnız bırak’ demeye çalışıyor, konuşmak istemiyordu.

“Yamauchi’nin okuldan atılmasıyla, senin geçmişinin ne alakası var, peki?”

İnatla ona soru sormaya devam ettiğim için,  Hirata yine şaşırıp kaldı.

“Geçmişimin ne önemi var ki?”

“Önemi var, tabii.”

Hirata’nın konuyu kapatmasına izin vermeyerek ona çıkıştım.

“Arkadaşlarından birinin okuldan atılması hoş değil, evet. Buna herkes hemfikirdir. Fakat bu konuya takılıp hayatımızı kendimize zindan etmeye de gerek yok. Uzun süre bu konuya takılıp kalma lüksüne sahip değiliz. Etkinlik seçim sınavı yaklaşıyor. Horikita ile Kushida elinden geleni yapıyor, hatta Ike ile Sudō bile elinden geleni ardına koymuyor. Ya sen, Hirata? Yamauchi’nin okuldan atılmasına takılıp kaldın, yanına yaklaşana ateş püskürtüyorsun…”

Özellikle duraksayıp ona konuyu anlaması için bir fırsat verdim. Aslında geçmişini aşması gerektiğini, konuşmamız gereken konunun bizim sınıfta yaşananlar olmadığı belirtmiş oldum. Asıl sebebi soruyordum.

“Benim merak ettiğim, senin bu değerlere sahip olmanın asıl nedeni ne?”

“Bunu neden soruyorsun ki? Hem sana neden söyleyeyim?”

“Söyleyeceksin çünkü. Şuanki halinle bile insanların seni anlamasını istiyorsun. Senin ne çektiğini anlasınlar, insanların neler yaşadığını bilsinler istiyorsun.”

Yüreğindeki bu ağır yükten kurtulmak istediğine az çok eminim. Sadece nasıl yapacağını bilmiyor.

Sıra geldi gözlerimle konuşmaya. Onun gözlerinin içine bakarak konuşmaya zorladım, bakışlarımla tehdit ettim.

Bakışlarımı fark edince, içi huzursuz olup korkuya kapıldı.

“Şimdi Karuizawa-san’ın sana neden her şeyi anlattığını anladım, Ayanokōji-kun. Bakışlarını görmüş… daha doğrusu, ona böyle bakmışsın. Bakışlarındaki derinliği ve ürkütücülüğü fark etmiş..…”

Hirata’nın içinde tuttuğu öfkeyi, siniri, dışarı çıkartmasına yardımcı oldum galiba.

Bu çocuk, ölmek için çırpınmıyordu. Az önce de dediğim gibi, birisi onu kurtarsın diye içten içe dua ediyor, kendisini yiyip bitiriyordu.

İçine düştüğü cehennemden kurtulmak için, önüne gelecek örümcek ağının ipine bile tutunmaya hazırdı.

“Sana bir ara bahsetmiştim galiba…? çocukluktan beri yakın olduğum bir arkadaşım var diye? Ortaokuldayken zorbalık etmişlerdi ona….?”

“Evet. Adı Sugimura idi, değil mi?”

“Adını bile hatırlıyorsun…”

Bu hikayenin şuanki durumu ile bağlantılı olduğunu bildiğim için..

Arkadaşına yardım etmek istemişti… ama zorbalığa kendisi de maruz kalabilir diye korkup yardım edememiş ve olanlara seyirci kalmış.

Ve maalesef bu seyirci kalışı─

“Arkadaşım….yüksek bir binadan atlayarak intihara kalkıştı.”

Kesik kesik konuşmasından dolayı, yaşananları hatırlıyordur diye düşünüyorum. Yavaşça içini dökecektir.

“Hayatta kalmayı başardı ama…. hala komada…”

Hirata sinirlenerek ellerini  sıkıca birbirine doladı.

“Ona yardım etmemem, onun hayatına mal oldu. Bu günahımın bedeli çok ağır geliyor.”

“Bu senin suçun değil. Asıl suçlular, zorbalık yapanlar.”

“Haklısın ama seyirci kalarak onların suçuna ben de ortak oldum.”

Hirata gemideyken de böyle bir şey söylemişti.

Bu yüzden etrafındaki herkesi korumaya çalışıyor, farkındayım. Sınıfta kimin derdi olsa, ilk yardıma koşan o oluyordu zaten.

Fakat sorunlara çözüm aramayan birisi.

Sudō kavgaya karıştığında da, Kei ile sevgili rolü yaptığında da..

Hala anlatılmayan şeyler olduğunu düşünüyorum bu yüzden.

“Şüphelerin olduğunun farkındayım.”

Bana bakmadan, Hirata devam etti:

“Arkadaşım intihara kalkışınca…. farklı şeyler de oldu…”

Bu konudan gemide bahsetmemişti.

“İntihara kalkışında, bu saçmalık biter sanıyordum. Bu kadar ağır bir bedel ödeyince, okulda daha fazla zorbalık olmaz diyordum. Fakat çok salakmışım. O günden sonra, insanlığın yüz karası sayılacak olaylara şahit oldum. ”

Tüm vücudu titremeye başladı, bakışlarında kötü şeyler hatırladığını fark edebiliyorum.

“Zorbalık yapanlar, benim sınıfımdan birisini hedef aldı.”

Duygularını bastırmak adına derin bir nefes aldı. Yavaşça sanki kendi kendine konuşur gibi, öfkeyle anlatmaya başladı.

“İnanamadım. Sanki olanlar yetmemiş gibi, hemen yeni birini seçtiler. Sınıfımdan her şeye uzak kalan arkadaşlarımdan biri artık yeni hedefleri olmaya başladı. Hatta sınıftan birisi de bu zorbaların arasına karışıp onların bu saçmalıklarına destek oldu.”

Demek zorbalık meselesi daha çok büyümüş.

“Sanki kast sistemi gibi, köle sınıfına düşen kişinin yerini bir başkası aldı? Öyle mi?”

“Tekrar aynı şeyler yaşansın istemiyordum. Buna izin vermemek için bir şeyler yapmalıydım.”

“…peki bir şeyler yapabildin mi?”

Hirata kafasını birkaç kez sağa sola salladı.

“Aynı şeyler yaşanmasın diye bir şeyler yaptım ama...”

Hirata hafifçe başını kaldırıp uzakta bir noktaya odakladı bakışlarını.

“Ama… korku salarak yaptım bunu.”

“Sen mi?”

“Evet. Sudō-kun ve Ryūen-kun gibi iyi dövüşçü değilim ama sınıfta birbirine el kaldıracak az insan vardı. Ben bir öfkeyle yumruk atsam bile, kimse karşılık vermiyordu. Sınıfın baş diktatörü oldum, herkesi köle sınıfına koydum. Böyle, zorbalıktan kurtulmayı planlıyordum. Işler karışınca, ben devreye giriyor iki tarafa da aynı cezayı veriyordum. Zorbalardan farkım yoktu. Bir süre huzura da kavuştuk.”

Hirata  tavırlarının adil olmadığının farkındaymış. Farklı bir yöntem deneyerek etrafında zorbalığa izin vermemek için uğraşmış.

“Yaşananları düşününce… sınıfın tüm yılını mahvedip etmediğimi düşünmeye başladım. Artık gülmüyorlar; huzursuzlardı. Yaşadığım kasabada… bu olaya, skandal gözüyle bakıyorlardı.”

“Okul müdahale etti mi peki?”

“Tüm sınıfları dağıtıp yeniden sınıflar kurdular. Mezun olana kadar da gözetim altına alındık.”

Skandal olarak değerlendirildiyse, etkisi de büyük olmuştur..

Böyle bir durumda, bu okulun da fark etmemesi zor olur herhalde?

Aslında, Hirata’yı bu skandal yüzünden bu okula almış olabilirler.

Hirata’nın neden D sınıfına yerleştirildiğini de anlamış oldum.

“Yamauchi’nin hedef seçilmesini kendine yediremedin değil mi?”

“Evet… gözüme sokulmadığı sürece, görmezden gelmeye çalışacaktım. Oylama gününe kadar sessiz kalmak istedim...”

Horikita’nın onu ‘gereksiz eleman’ olarak ilan etmesinin büyük etkisi oldu demek.

“İşe yaramazın tekiyim. Sınıfı bir araya getirmek için çabalamamlıydım. Elimden geleni yapmama rağmen, Yamauchi-kun’u kurtaramadım… farkındasındır sen de, Ayanokōji-kun. Artık yapamıyorum. Birini korumak için, çirkinleşmeyi bile düşündüm. Doğru olmadığını bile bile, ben elimden geleni yapmak istedim…”

Hirata’nın sesi titremeye başladı.

Kendi söylediklerine dayanamıyordu. Sınıfın iyi kötü her şeyi paylaşmasını istiyordu.

Kimsenin acı çekmesine katlanamıyor, ortadan kaybolmasına ise hiç tahammülü yoktu.

Büyük ihtimalle sınıfta yaşanan her şeyden dolayı kendisini suçluyordur… ve suçlamaya devam edecektir de.

Mii-chan ve sınıfın geri kalanına ne kadar güveniyor ya da ne kadar güvendi bilemiyorum. Fakat ona ne diyeceklerini az çok tahmin edebiliyorum.

『Senin elinden daha fazlası gelmezdi』

『Suçlu sen değilsin, Hirata-kun.』

『Yamauchi kendi etti kendi buldu.』

Kim olursa olsun, Hirata’nın haklı, diğer kişinin haksız olduğuna vurgu yapacaktı.

Fakat bu, Hirata’nın durumunu değiştirmeyecektir.  Sorun da olduğu gibi kalacaktır.

Çünkü Hirata’nın korumak istediği kişiyi suçlamanın, onun fikrini değiştirmede hiçbir etkisi yok. Aksine onun kendisini korumak için feda ettiği bir kişiyi suçlamış oluyordunuz.

“Sana anlatmak istediğim bir konu var. Yamauchi’nin okuldan atılması  Horikita’nın suçu değil.  Senin de değil, farkındasın değil mi?”

“…Evet. Kaçınılmaz sondu…. Elimizden hiçbir şey gelmezdi.… Seni de suçlamıyorum. ”

Ses tonunu biraz daha yumuşatarak son cümleyi de vurguladı. Hirata galiba, benim ona ‘beni suçluyor musun’ falan dediğimi sandı.

 

“Yamauchi’nin okuldan ayrılmasındaki sorumlu kişi kim sence?”

“Bence… kendisi suçlu.”

Kendisine yediremediği, kabul etmekte zorlandığı gerçeği söyledi, Hirata.

Yamauchi kendi ektiğini biçmişti. Okulu hafife alıp yeteneksizliğinin cezasını çekiyordu.

“Doğru düşünmüyorsun.”

Inkar edip Hirata’nın bu saf düşüncesine saldırdım.

“Yamauchi’nin okuldan atılması senin suçun, Hirata.”

“…!”

Kafasını kaldırıp bana baktı.  Ne demek istediğimi anlayamıyordu, bakışlarında bir cevap arayışı vardı.

“Yamauchi’yi kurtarmak isteseydin, bir çaresini bulurdun.”

“A-ama elimden geleni yaptım! Yapabileceğim hiçbir şey yoktu!”

“Ichinose, B sınıfından kimsenin okuldan atılmasına izin vermedi.”

“A-ama onların durumu farklı. O kadar kişisel puanımız yoktu bizim!”

“O zaman, senin sınıfı yönetemediğin sorunu ortaya çıkıyor. Ichinose gibi sen de puan biriktirip herhangi biri atılma noktasına gelirse, o puanları kullanmalıydın.”

Böylece, Yamauchi de dahil sınıfımız şuan 40 kişi devam ediyor olurdu.

“İmkansız. Okula başladığımızda tüm sınıf puanlarımızı kaybettik. Kaybetmeseydik bile, herkes yardımcı olmak istemezdi. Sen de biliyorsun bunu.”

“Sınıfı yönetememek de, sıfır sınıf puanıyla kalmak da sınıfın lideri olarak senin sorumluluğunda...”

Hirata’nın kaçış çabalarına son verdim. Gerçeğin farkında olması gerek.

“Mantıklı değil söylediklerin, değil.”

“Evet, değil. Fakat sen bu yolu seçtin. Herkesi kurtarma fantezini kendine saklamalıydın. Böylece kim atılırsa atılsın, suçlu sen olmazdın. Madem kendi düşüncelerine etrafındaki herkesin sahip olmasını istiyorsun, işler yolunda gitmediğinde sorumluluğu almayı bileceksin. En azından bu kadarını çözecek gücün olmalı.”

“B-ben-!”

“Seni yanlış tanımışım. Sınıfımızın şeref öğrencisi, arkadaşlarımızın gururusun, sanıyordum. Meğer yapamadığın işleri ballandıra ballandıra anlatan, beceriksiz, güçsüz birisiymişsin. Hirata Yōsuke’nin imajı buymuş meğer.”

Mantıklı bir sonuca ulaştığım ağır bir yargılama oldu. Tabii, asla yeteneksiz, beceriksiz birisi değil. 9’lar arasında yetenekleri ile göze çarpan nadir öğrencilerden birisi, kendisi.

Herkesi koruma isteği yanlış olmadığı gibi, başarılı olamaması da onu sorumlu yapmaz.

Ben sadece onu suçlamayı seçtim.

Üzerinde baskı kurup içini dökene kadar onu bir köşeye sıkıştırmak istedim.

Hirata için mi yapıyorum diye soruyorsanız… hayır.

Herkesi koruyabilecek gücü mü aşılamaya çalışıyorum? Hayır.

Herkesi koruması mümkün değil.

Bu saatten sonra daha fazla öğrenci okuldan atılacaktır.

Tek derdim, bu zamanlar geldiğinde,  Hirata’nın bu işin üstünden gelecek kıvama gelmesini sağlamak.

“Daha ne kadar hayalperest takılacaksın anlamıyorum ki?”

Hirata hala ortaokulun etkisinden çıkamamış, kendisini geçmişinin gölgesinde geçiren, bir çocuktu. Kendisinden beklenenin dışına çıkamıyordu.

Oysa liseye devam etmekte etmemekte sizin kendi kararınızdır.

“Bu…. senin doğal halin mi? Sözlerin acımasız, soğuk ve korkutucu…”

Hirata’nın gözlerinin dolduğunu gördüm. Çok geçmeden de koyverdi gitti.

“İstediğini dilemekte özgürsün. Hayaller senin, hayat senin. Ama hayallerini gerçekleştirmek istiyorsan, sonuna kadar savaşmak zorundasın. Elinden geleni, gelmeyeni her şeyi denemek zorundasın. Yine birileri mi atıldı okuldan, kabulleneceksin. Ve yoluna devam edeceksin.”

“Çok acımasızsın…”

“Sen şimdi geri çekilirsen, sınıftaki herkesi tek tek kaybedeceğiz. Eğer olanları kabul edip ilerlersen, önüne bakarsan, hedefine ulaşmak için çalışırsan, arkanda seni bekleyen bir sürü insan göreceksin. ”

Sınıfı ya da bir topluluğu yönetmek kolay iş değil. Cesaret gerektiriyor, güç gerektiriyor.

Hangi sorunlarla karşılaşacağını bilmiyorsun ve her an insanların ayağını kaydırma ihtimali var.

“Peki… nasıl…. öfkemi yenebilirim? Hep yalnız mı ilerlemek zorundayım? Her şeyi içime atmak mı zorundayım?”

“Hayır. Canın mı sıkılıyor, seni rahatsız eden bir durum mu var? Arkadaşlarına danış, onlarla paylaş.  Horikita, Kushida, Sudō ve Ike, Mii-chan ile Shinohara…. konuşabileceğin bir sürü insan var.. öfkeni yenebileceğin, derdini anlatabileceğin bir sınıfın var. Hepimiz varız, biz senin arkandayız.”

Liderler, zayıf noktalarını gösteremezler diye bir kural yok.

Arkasında onu destekleyenler, o hep ayakta dursun diyedir. Biz destek olalım o var olsun diyedir.

Sınıf arkadaşlarımız, Hirata’nın öfkesini, duygularını, herkesle paylaşmasına asla hayır diyecek kişiler değiller.

“Ben… ben…. sınıfı yönetebilir miyim bilemiyorum…?”

“Yönetebilirsin. Şuan bu güce sahipsin.”

Elimi omzuna koyarak ona güvendiğimi belli ettim. Tabii, bu güvene karşılık, daha çok ağlamaya başladı.

Geçmişini gömmek için,

Omzunda taşıdığı bu ağır yükten kurtulmak için,

Takılıp kaldığı yerden çıkıp hareket edebilmesi için, ağladı.

“Sağ ol.. sağ ol, Ayanokōji-kun…”

Gözlerinden akan yaşları silmeye çalışırken, ağlaması dinmiyordu.

Erkekler, başkalarının önünde kolay ağlayamayan garip ve biraz da zor varlıklardır.

Ben de birbirimizden göz yaşlarımızı saklamayacağımız bir arkadaşlık edinmek isterim…

Şu durumda söylenecek tek bir kelime dahi yok.

Yanında olan bir arkadaşı olarak, ne derse onu dinleyeceğim; onun her anında yanında olacağım.

Öfkesini kustuğunda ise, tekrar hayata dönecek, kendisine gelecek.

 

✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩

Cilt 11 – Bölüm 25 – Tamamlanan Hazırlıklar

Şafağın doğmasıyla, yeni bir gün daha başladı.

Bu yılın son sınavı da hızlıca yaklaşıyor.

Sınıfa geldiğimde, Hirata henüz gelmemişti. Mii-chan ise tedirgin ve mutsuzdu. Sınıfın Hirata’yı kendi haline bırakıp sınava odaklanmaya çalışmalarına rağmen, endişelerine hakim olamıyorlardı.

Tam böyle düşüncelere dalmışken, esas oğlan geldi sınıfa.

Herkes hala ona karşı mesafeli davranıyor.

“G-Günaydın… Hirata-kun.”

Tabii, esas kızımız Mii-chan, yine Hirata’sından vazgeçmedi ve selamını verdi. Üzüntüsünü içine saklayıp kendisini gülümsemeye zorladı.

Hirata onun selamını fark eder etmez, yanında aldı soluğu.

“!”

Mii-chan dünkü olanlardan sonra korkup irkilerek kas katı kesildi. Bu korku dolu bakışlarını gören  Hirata gülümseyip boynunu eğerek:

“Günaydın, Mii-chan. Dün olanlardan dolayı özür dilerim. Seni kırdığımı biliyorum, beni affet.”

“…Eh?”

Hirata’nın özrü, duygu doluydu.

“Bir de… beni teselli etmek için canını dişine taktığın halde seni görmezden geldim. Çok özür dilerim.”

“uhm… ben çoktan…”

Sadece Mii-chan değil tüm sınıf Hirata’nın bu hızlı değişimine şaşırdı.

“Herkese… Günaydın!”

Hirata sınıfa yüzü gülen, enerji dolu, herkesin bildiği o eski haliyle gelmişti.

“H-Hirata-kun?”

“Ben iyiyim artık. Benim için endişelenmeyin.”

Konuşmasıyla ve nazik gülüşüyle Mii-chan’ı rahatlattı önce. Ardından tüm sınıfa dönerek:

“Biraz… özür dilemek için geç kalmış olabilirim… fakat, izin verirseniz, sınıf için canla başla mücadeleme devam etmek istiyorum.”

Hirata’nın boynu hala bükük.

Birkaç saniyeliğine herkes birbirine baktı. Az önce olanları sindirmeye çalışıyorlar galiba.

Fakat─

“Hirata-kun!!”

Birkaç kızın hemen soluğu Hirata’nın yanında almasıyla, herkes sevinerek yanına koştu.

Hirata’nın bu dönüşünü bekleyen herkes, sevinerek mutlu oldu.

“Ne oldu şimdi?”

Horikita bana dönüp sordu. Sınıftaki sahneyi anlayamadı herhalde.

“Toplu çaba gerek demedim miydi?”

“Ha-…. haklısın da… kendisini zorluyor olmasın?”

“Zoraki tavırlara benziyor mu hiç?”

“Eh, değil gibi.”

“Herkesin yaşadıklarını aşma süreci farklı oluyor. Bazılarımız kavga ettiği gün, hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor.”

Insan ilişkileri böyle karmaşık işte.

Sınıfın sıcak karşılamasıyla memnun olduktan sonra Hirata, yüzleşmesi gereken son kişinin yanına, Horikita’ya geldi.

“Günaydın, Horikita-san.”

Horikita’nın gözlerinin içine baktı.

“S-sana da günaydın.”

Horikita da bu garip bakışlardan etkinlenmiş olacak ki bir an şaşırdı.

“Sınıf oylamasını tartıştığımız gün haksız değildim.”

“…Hmm.”

“Fakat… Sen de haksız değildin. Daha doğrusu, senin yaptığın doğruydu demeliyim.”

Kabul edemediği cümleyi sonunda kurdu.

“Sadece bir süre bu durumu kabullenemedim.”

“Kafanı bir yere falan mı çarptın? Düne nazaran çok farklısın. Numara yapıyor gibi de değilsin.…”

Horikita’nın şüphelerine rağmen, Hirata hafifçe sırıtarak:

“Güvenini kırdığımın farkındayım. Elimden geleni yapıp tekrar kazanacağım güvenini. Bu özel sınavın detaylarını da benimle paylaşmanı istiyorum. ”

“Tamam. Göreve uygun olduğuna inanırsam, sana bilgi veririm. Olur mu?”

“Olur, tabii.”

Hirata elini barış amaçlı uzattı. Horikita da reddetmedi elini sıktı.

Ardından Hirata, sınıfın geri kalanıyla tekrar bir araya geldi. Sınıf, eski neşeli ve huzurlu günlerine geri dönmüş oldu.

Sınıf bir ara o kadar çok karamsar bir atmosfere sahipti ki—- bu huzurlu ortam iyi geldi.

“Eh, galiba bu son atak ile, final sınavına hazırız.”

“Öyle gibi.”

Hirata’nın dönüşü C sınıfı için, samanlıkta iğne bulmak gibiydi.

Bu arada Kōenji, hiç etkilenmedi,dünya umrunda değil paşamızın.
Her zamanki gibi umursamıyor etrafında olup bitenleri.

Prev
Next

Comments for chapter "Cilt 11 - Bölüm 24 & 25 - Ağır Yük"

MANGA DISCUSSION

YOU MAY ALSO LIKE

emperor of solo play
Emperor Of Solo Play
23 Mart 2023
promotion poster- our second master
Our Second Master
19 Eylül 2022
ORV_Volume_1_cover_(Korean_ver)
Bilge Okuyucu
19 Mayıs 2021
classroom of the elite
Elitler Sınıfı – Kısa Hikayeler
26 Temmuz 2022
Tags:
clasroom of the elite oku, elitler sınıfı oku, light novel türkçe, youkoso jitsuryoku oku, Youkoso Jitsuryoku türkçe oku
  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası