Elitler Sınıfı - Cilt 11 - Bölüm 4 - Kumandan Seçimi
Cilt 11 – Bölüm 4 – Kumandan Seçimi
Chabashira sensei’nin sınıftan çıkmasıyla beraber kısa molamız devreye girdi. Herkes, senseinin kürsüye bıraktığı notun etrafında toplanmaya başladı.
“İzninizle.”
Horikita kalabalığı yarıp hemen öne geçerek telefonuyla broşürün fotoğraflarını çekti.
Sırasına geçip okumayı planlıyor herhalde.
Sakince yerine geçip oturdu. Bakalım neler olacak diye sessizce oturduğum yerden etrafımı seyre daldım.
“İlgini çekmez ama istersen sana da gönderebilirim.”
“Olur.”
İki fotoğrafı hemen bana mesajla attı.
Etkinlik Seçim Sınavı – Kurallar
Etkinlikler ve kurallar karmaşık veya belirsiz olamaz. Çok az kişinin bildiği niş* konularda etkinlik düzenlenmesine izin verilmeyebilir. Yazılı sınav talebinde bulunulursa, adil olunması adına sınav sorularına okul karar verecektir. Bir etkinliğin ya da oyunun, kendi temel kurallarını değiştirmek ya da kurallarını saptırmak yasaktır. [Ç.N: niş ya da niche – spesifik, alanına özgü]
Kullanabileceğiniz tesisler
– Sınav günü, kumandanlar özel bir odada görevlerini yerine getirecekler. Okulun jimnastik salonu, spor tesisleri, bilim laboratuvarları ve müzik odası kullanıma uygundur.
Bazı istisnalar da mevcuttur.
Etkinlikler ve Zaman Kısıtlamaları
– Aynı etkinliği ikinci kez seçmeniz yasaktır. Uzun sürecek ya da süre sınırı olmayan etkinliklerin reddedilmesi olasıdır. Bunları göz önünde bulundurarak etkinlik seçiniz.
Katılımcı sayısı:
– Seçeceğiniz her 10 etkinlik için yedekler hariç, katılımcı sayısı farklı olmalıdır.
– Yedekler dahil olmak üzere en az 1 katılımcı ile en fazla 20 katılımcı ile etkinlik düzenleyebilirsiniz.
– Bir sınıftan, yedekler de dahil 10 kişiden fazla katılımcı gereken 2 farklı etkinlik önerisinde bulunamaz.
Katılım şartları
– Her öğrenci en fazla 1 etkinliğe katılabilir. Fakat bir sınıftan tüm öğrenciler etkinliklere katılmak zorunda kalmışsa, istisna olarak fazladan katılım sağlanacaktır.
Kumandan Rolü:
– Kumandanlar, yedi etkinliğe de müdahale etme hakkına sahiptir. Etkinliğin kurallarını belirleyen sınıfa bağlı olarak bir etkinlikte ne kadar söz sahibi olduğu ortaya çıkacaktır.
Kurallar okul gözetiminden geçirilecektir.
Genel olarak 5 kategori altında özel sınav bilgileri verilmiş.
Her etkinlikte 1 ila 20 arası katılımcı görmek mümkün. Tabii 20 kişilik etkinlik bulması da zor tabii, imkansız değil.
Eğer yaklaşık 40 kişiyi farklı 2 etkinliklerde katılımcı olarak oynatmayı başarırsak, birden fazla öğrenciyi diğer etkinliklerde katılımcı olarak kullanabiliriz. Hatta bazı öğrencileri 2-3 kez bile oyuna dahil etme şansımız olabilir…
Fakat her etkinlik için katılımcı sayısı farklı olacağı için, bu da zor.
“Off, bu okul bize zorluk çıkartmaya bayılıyor, ha!”
“Evet. Ama bir yıl boyunca neler öğrendiğimizi anlamak için yapıyorlar bence.”
Çok fazla öğrenci katıldığı için, iş birliği şart olan bir sınav.
Spor festivalindeki gibi bir sınav desem yeridir ama tam anlamıyla fiziksel güce bağlı değil. Hatta fiziksel güçten epey uzak bir sınav olabilir bile. Mesela, zeka, akademik başarı ve el becerisine bağlı etkinlikler çıkabilir?
Kendi güçlü ve zayıf noktalarımızdan çok diğer sınıfların da neleri yapıp neleri yapamayacağını anlamamız gereken bir sınav.
Bir de bize verilen süre de gayet iyi. Bu süreçte grupça tartışıp başarılı olmak için iyi hamleler yapabiliriz.
Ayrıca, katılmak istemeyen öğrenciler olacaktır. Herkesin en az 1 kez etkinliklerde boy göstermesi lazım ki 2.kez katılım sağlaması gereken öğrencileri seçip ona göre ayarlamalar yapabilelim.
Az çok kuralları anlayan Horikita yüzünü ekşitip derin bir of çekti.
“Bu sınav seni zorluyor herhalde.”
“Evet. Kendi etkinlikleri daha çok seçilen sınıf, başarıya koşacak demektir. Eğer seçilen etkinlikler rakibimizin işine gelirse, baltayı taşa vuracağız.”
Güvenebileceğimiz etkinlikler, bizim hazırlayıp seçtiklerimiz olacağı için, insanın kendi seçtiği, bildiği alanda yarışmayı istemesi doğal.
“Okulun kendisi etkinlikleri belirlese daha adil olurdu. Mesela 10 etkinliği bize sunsaydı ve biz içinden rastgele 7 etkinlik seçseydik.”
Eğer konu adil olmaksa, Horikita’nın düşüncesi doğruydu. Fakat-
“Dediğin gibi yapsalardı, düşük seviyeli sınıfların kazanma şansı daha az olurdu. Okulun, C ve D sınıfına acıyarak bize kazanma şansı verdiğini düşünebilirsin. Tabii, işin içine bolca şans giriyor.”
Sınıfın yüksek seviyede olması demek, öğrencilerinin daha başarılı olduğu demek. Bu yüzden rastgele etkinlikler bize yarardan çok zarar sağlardı.
“Bu da…farklı bir bakış açısı ama… ben böyle düşünmüyorum.”
Bu arada,
Böyle kritik bir zamanda herkesin el ele verip bir şeyler planlaması gerekirken, Hirata zaman geçsin diye boş boş etrafa bakıyor, sırasından kalkmıyordu. Dikkatim ona kayınca, Horikita’ya dönüp:
“Daha düne kadar sınıfın gözdesiydi.”
“Bana laf mı sokuyorsun şimdi sen?”
“Yok canım, ne münasebet.”
Hirata’nın aşması gereken kişisel problemiydi bu. Hatta kendisinden başka bu yaşadığı sorunu tam olarak bilen, onu anlayan kimse yoktur. Hatta kendisi bile anlamıyor olabilir sorunun kaynağını.
“Arkadaşlar, sizinle bir şeyler konuşmak istiyorum.”
Hirata sessiz ve tepkisiz kalırken, Sudō sesini yükselterek sınıfa seslendi.
Önce bir bana doğru dönüp baktıktan sonra gözlerini devirerek sınıfa tekrar döndü.
“Haftasonu olanlardan dolayı çoğumuz mutsuz ve üzgünüz. Değil mi Kanji?”
“…Mutsuz muyum bilemiyorum. Hala olayın şokunu atlatabilmiş değilim. Ne olduğunu bile anlamadım hatta. Benim gibi herkes, Ayanokōji’nin nasıl o kadar çok övgü oyu aldığını merak ediyordur.. 42 yani.. az buz bir sayı değil.”
Ayanokōji grubu da dahil, herkes bana gözlerini çevirmeye başladı.
“Diğer sınıflardan da övgü oyu almış olmalı.”
Haftasonu bahane veya açıklama yapmak için ne yeri ne de zamanıydı.
Bu konuyu birinin açacağını da biliyordum. Sorun, bu konu hakkında kendimi kolayca ifade edecek durumda olmayışım: Sınıfın alt tabakasında yer alan birisi olarak, böyle bir konuyu açıp, dillendirecek bir pozisyonda değilim.
Bildiğiniz üzere, bir süredir hiç olmadığım kadar çok ‘garibanlığı’ oynuyorum. Başıma örülen çoraplardan da haberim yok, arkada dönen dolaplardan da.
“Yaşananları ben açıklayayım size.”
Horikita ise, benim yerime inisiyatif alıp konuşmaya başladı.
İşte bu! Hadi kızım.
“Hayır. Biz Ayanokōji’den duymak istiyoruz. Kankamızı kaybettik, Suzune…. bu ne demek anlayabiliyor musun? İçimiz yanıyor?”
“Ben açıklayacağım dedim.”
Bu sözleriyle beraber Horikita, ayağa kalkıp beni savunmaya başladı.
“Neden peki?”
“Çünkü Ayanokōji-kun bile neler olduğunu bilmiyordur.”
“…Ayanokōji bilmiyor mu?”
“Evet. Kısaca, Sakayanagi-san’ın planına kurban gitti diyebiliriz. Haftasonu kafamı yorup bu konuyu düşündüm. Size de açıklayayım..”
Adım adım açıklama yapıp konuyu netleştirmek adına Horikita, yavaşça anlatmaya başladı.
“O kızın asıl hedefi Yamauchi-kun’du. Ona övgü oyları vereceğini söyleyerek kandırdı. Bu konuyu siz de duydunuz bizzat Yamauchi’den. Sakayanagi-san ise arka planda çoktan o oyları başkasına vermeyi planlamıştı.”
“Doğru …. olabilir ama neden Ayanokōji?”
“Güzel soru. Sence neden Sudō-kun?”
“Uhm… belki Ayanokōji çok yetenekli biridir? Bu yüzden de ona övgü oylarını vermek istemiştir… yani aklıma bu geliyor?”
“Allah aşkına bu çocuğun ne numarasını gördün de çok yeteneklidir diyorsun? Sadece ayakları hızlı sıradan bir çocuk işte.”
“Eh… o da doğru.”
“Yazılı sınavlarda başarılı değil. Bir kereliğine hızlı koştu diye, ona sporda başarılı da diyemeyiz. Hadi hızlı koşucu diyelim ama akademik başarısı iyi değil. Atletik olduğu da şüpheli. Dahası, karizmatik birisi de değil.” [Ç.N: başına taş düşsün Horikita]
Etrafımdakilerin bakış açısına göre, sözleriyle beni çok güzel gömdü. Hem de doğru tespitlerde bulunarak. Bir kişi de çıkıp ‘yalan söylüyorsun’ diyemez.
“Bu yüzden de az önce söylediğin doğru değil.”
Horikita tereddüt dahi etmeden konuştu.
“Yani şans eseri onu mu seçti? Bana hiç öyle gelmiyor ama.”
“Biraz kafanı kullan, lütfen. Hadi senin anlayacağın dilden konuşayım. Ayanokōji-kun’un çok yetenekli birisi olduğunu varsayalım. Sakayanagi gibi birisi böyle yetenekli birisini korumak için can atar mı? Kendi sınıfının oylarını ona kullandıttırır mı? Karşılarında ciddi bir rakip varsa, ona övgü oyu kullanarak okulda tutmak aptallıktır. Eğer özellikle sınıfına oy kullandırtmasaydı, çoğu öğrenci gibi A sınıfı da Ichinose-san’a oy kullanırdı. Haksız mıyım?”
Ichinose 98 övgü oyu alarak, okulun resmen gözdesi ilan edilmişti. Burada Horikita’nın anlatmaya çalıştığı da, rastgele birine oy atmaktansa bir kişiye oy verip övgü oylarını tek kişide toplamanın mantıklı olduğunu gösteriyordu.
“Ben olsam ben de vermezdim oyumu.”
“Evet! Doğru.”
Kei ile Sakura, Horikita’nın çıkarımlarını doğrulayarak ona destek olunca, sınıf da bu durumu mantıklı bulmaya başladı.
“Sakayanagi-san neden Yamauchi-kun’u hedef seçti bilmiyorum ama amacı Yamauchi-kun’u okuldan attırmaksa gayet başarılı da oldu. Tam da istediği gibi bir sonuç elde etti. Yamauchi-kun’a oy verdirteceğine kandırarak asıl oyları Ayanokōji-kun’a verdirtti. Böylece Yamauchi-kun’un bu okuldaki öğrencilik hayatına da sonlanmış oldu.”
“Yani… Haruki’nin okuldan atılması tamamen Sakayanagi’nin başının altından mı çıktı?”
“Evet. Ayanokōji-kun ise seçilen… daha doğrusu, rastgele kurban seçilen isim oldu. Ne sınıfta önemli bir yeri var ne de A sınıfına karşı gizli bir tehdit kendisi. Tüm düşüncelerimden bu sonuca ulaştım. Karar sizin.”
Horikita’nın açıklamalarıyla bu işten paçayı sıyırmış oldum. Bu konunun başıma bela olmayacağından nerdeyse %100 eminim artık.
“Yamauchi-kun’u hedef alıp arka planda Ayanokōji-kun’u korumasının sebebi bu diye düşünüyorum.”
Bunca söylenenden sonra Sudō ile Ike’n, ona inanmaktan başka çareleri kalmadı.
Sudō hala kabullenememiş gibiydi ama neyse.
“Onu savunuyorum diye mi surat asıyorsun?”
Horikita, Sudō’nun yüz ekşitmesinin sebebini sordu.
Sudō ise kafasını başka yöne çevirerek cevap vermedi.
“Ayanokōji-kun’u savunuyorum çünkü Yamauchi-kun’un okuldan atılmasının asıl sebebi o değil, benim.”
Yamauchi’nin yediği naneleri anlatıp bir bir ortaya döken Horikita’nın ta kendisiydi. Bu işte büyük pay onundu.
“Eğer suçlayacak birisini arıyorsa, çok uzaklaşmana gerek yok ben burdayım.”
“Şey…”
Sudō onu suçlayamayacağı için, başka birini arıyordu bence.
Içten içe yaşananların sebebini biliyordu : Hatta işe yaramayan öğrencilerin zamanla bu sınıftan tek tek atılacağını da derinden hissediyordu.
Bu açıdan düşünüp kendisini geliştirmeye çalışması harika olurdu ama herkesin kolayca kabullenip yapabileceği bir şey değil.
Bir de sinirlenmesinin asıl sebebi, benim koruma puanı almamdı. Bu sınavı bir köşede ağzı var dili yok şekilde izleyerek en güvende geçiren bendim. Bu onu içten içe rahatsız ediyordur.
Hemen fırsatı görünce kaçırmadım.
“Bu özel sınav için, kumandan olmaya gönüllüyüm siz de kabul ederseniz tabii?”
Sakayanagi ile konuşmasak da 100% A sınıfının kumandanı olacağı kesin. Ben de kumandan olursam, kafa kafaya bir mücadele verebiliriz.
“Sınıf oylamasından dolayı herkesin tedirgin gözlerle bana baktığını biliyorum. bu sefer elini taşın altına koyan kişi olup üzerimdeki şüpheleri giderebilirim diye düşünüyorum.”
“Ayanokōji…”
Sudō bana şaşırarak baktı.
“Harika! Böylece kimse okuldan atılmayacağı gibi, Ayanokōji de kendi adını temize çıkartmış olacak harika!”
Kimsenin okuldan atılmadan sınavı atlatma fikrine sıcak bakan Ike, hemen onay verdi.
“Hayır. Ayanokōji-kun’un gönüllü olmasına bir şey diyemem ama onu kumandan yapmanın mantıklı olduğunu düşünmüyorum.”
Araya girip reddeden kişi beklenmedik bir isim oldu: Shinohara.
“Ayanokōji-kun’un bu işe el atması, sınıftan kimseye veda etmeyeceğimiz anlamına geliyor, evet. Ama kazanma şansımıza veda etmiyor muyuz? Diğer sınıflara gelin bizi ezin demiş olmayacak mıyız?! Horikita-san az önce demedi mi… Ayanokōji-kun sıradan ortalama bir öğrenci diye.”
Bir nevi, benim liderliğimle birinci olacağımıza inancı sıfırdı.
“A ya da B ile rakip olduk diyelim. Sakayanagi-san ya da Ichinose-san karşımızda olmayacak mı? Kumandan rolü epey ciddi bir şeye benziyor. Ayanokōji-kun’un kumandan olmasıyla, kazanmaktan çok kaybetmeye hazırız. Kaybedersek, D’ye geri düşeceğimizin farkındasınız değil mi?”
Bazı öğrenciler Shinohara’yla hemfikirdi.
“En azından istekli birisi var mı diye sorsaydık?”
Bardağın dolu tarafına bakıyor bakmasına da, ya boş tarafı? Kimse böyle bir ihtimali düşünerek gönüllü olmaz ki. Daha yeni aramızdan birisini kaybettik. Bunun şokunu bile atlatamadı kimse.
Önceden Hirata atılırdı ama ondan umudu kesebiliriz şimdilik. Hala kendine gelebilmiş değil.
Şuan bile kafasını sırasına dikmiş, etrafından bihaber vakit geçsin diye bekliyordu.
Şartlar böyleyken, kimse adını verecek kadar cesur değil.
Herkes önce bir etrafına bakındıktan sonra, kafalarını Horikita’ya çevirdi.
Duruma bakılırsa, bence-
“Kusura bakmayın ama risk almak istemiyorum. Ayanokōji-kun gönüllüyse, sınıftaki herkes gibi bende güvende olmayı tercih ediyorum. Shinohara-san haklı. A ya da B rakibimiz olursa, şuanki seviyemizle onlarla baş edemeyiz.”
“Ama… Şuan Ayanokōji-kun’a arka çıkıyorsun. Daha birkaç dakika önce onu gömüyordun şimdi de kumandan olmasını mı istiyorsun?”
Kei, Horikita’nın tavırlarına anlam vermesini isteyerek sınıfı ikna etmesi için bir soru sordu.
“Yamauchi-kun’un okuldan atılmasıyla alakası olmadığını açıklayınca, kendisinin gönüllü olabileceğini düşünmüştüm. Olay bundan ibaret.”
Horikita böylece kaçış yolumu da kapatmış oldu. Tam ondan beklediğim gibi, amacı kumandan rolünü bana kitlemekmiş.
Onun gözünde, sınıftaki çoğu öğrenciden daha başarılıydım.
Sınıftan başka birini seçmektense, o görevi bana vermeyi çoktan kabullenmişti. Zaten en kötü ihtimalle koruma puanım olduğu için, güvende olacağımı herkes gibi o da biliyordu.
“İstekli olan var mı diye soralım bir de. Kumandan olmak isteyen var mı, arkadaşlar?”
Bu saatten sonra, kendini ateşe atmaya hazır olan varsa onlar el kaldırır.
Tabii, kimse elini kaldırmadı.
“Ayanokōji-kun kumandan yaparak arka planda bizde hazırlıklı olacağız. Bizim istediğimiz gibi hareket ettiği sürece, bu sınavda kumandanın kim olduğunun önemi kalmayacaktır. ”
Bu çözüm önerisine karşı öğrenciler sıcak bakmasa da ses çıkartmadılar.
“Birazdan ders başlayacak. Okul ortaklaşa görüşmemiz için zaman ayırmadığına göre, herkesle görüşmek için zaman da belirlememiz gerekiyor.”
Hirata’dan ses seda olmadığı için, sınıfın sorumluluğunu almak isteyen tek kişi Horikita idi.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩