Elitler Sınıfı - Cilt 12 - Bölüm 15 - Dümen
Cilt 12 – Bölüm 15 – Dümen
Ardından, avm’ye asıl geliş amacımıza, yemeklik malzeme almaya, markete geçtik.
Hepsi beraber toplamda 20,000 kişisel puanıma mal oldu.
Söylememe pek gerek yok ama tek seferde bu kadar çok alışveriş yapmışlığım olmamıştı. Elimdeki plastik poşetler o kadar ağırdı ki parmaklarıma izi geçiyordu.
Amasawa’nın bana yaptıracağını düşündüğüm yemek ile, aldığımız malzemeler bir tık farklıydı. Bana sebzeden, meyveye, meyveden ete o kadar çok yemeklik aldırdı ki ne tür bir yemek yaptıracağından emin değilim şuan.
Aklıma birkaç yemek geldi. Fakat, balık sosu ile acı biber aldığımız için seçeneklerimi kısıtlamak zorunda kalıyorum.
Tüm malzemeleri kullanacağım bir yemek yaptırabilir. Fakat aklıma birkaç farklı malzeme ekleyerek kafamı karıştırmaya çalıştığı geliyor.
Bugünkü söyledikleri ve yaptıklarına bakılırsa, şüphelenmeden edemiyorum. Şuan için hangi yemeği yaptıracağını söylemek imkansız.
“Oki doki~! Tammamdır! Hadi odana gidelim, Senpai?”
Sanki erkek arkadaşının odasına gidiyormuş gibi çok canlı bir ses tonuyla konuştu. Bense hiç heyecanlı değilim.
Onun damak tadına uygun bir yemek pişiremezsem, anlaşmamız oracıkta bitecek. Dahası, ‘damak tadına uyma’ gibi bir şart o kadar özel ki beğenmedim dese, karşı çıkmak çok zor.
Başından beri bu testi öylesine yapıyorsa, yemeği beğenmeyecekse, zaman ve puan israfından öteye geçemeyeceğimiz de acı bir gerçek.
Şuan için başka seçeneğim olmadığından, olayı akışına bırakıp ilerleyeceğim.
Horikita’nın ağzından çıkan bu anlık sözlerin, bu kadar çok başıma dert olacağını hiç anlayamadım dün.
Hatta Horikita ile Sudō’ya bu puanla ödeme konusunda da söz dahi vermedim. Fakat bu iş bitince, onu da konuşmam gerekecek.
Şimdilik bu işi bi halledelim.
Şuanki durumu direkt olarak çözüme kavuşturmak için, bir süredir içimde tutup soramadığım soruyu Amasawa’ya yönelttim.
“Tanımadığın birinin yaptığı yemeği yemek, biraz garip değil mi? Normalde insanlar böyle şeylere karşı çıkar ama?”
Bu kişisel düşüncem olsa da, genel manada çoğu kişinin hemfikir olacağını düşündüğüm bir konuydu.
Yemekler gösterişten ibaret değildir. Yenilir ve insan vücudunda sindirime geçer.
Insanlar genelde yemeği kimin ve nasıl pişirdiğine dikkat eder, tadına ve hijyen kurallarına uyulup uyulmadığını önemser.
Yemeğinizi yapan kişinin yemeklerine alıştıkça, bu endişe gider; yavaşça o o kişinin yemeklerine güvenirsiniz.
“Öyle mi diyorsun? Ama nasıl desem, restoranda yemekten pek farksız değil? Birisi mutfakta yemeğini yapıyor ve önüne sunuyor. Mutfakta ne olduğunu kimse bilmiyor.”
Okulun kafeteryasında nasıl yemek pişirildiğini, arka planda neler döndüğünü bilmiyoruz, evet.
Fakat, bu iki konu birbirine yüzeysel olarak bağlı.
“Restoranlarda basit bir pirinç topunu yapmak için bile, hijyen kurallarına uyuyorlar. Evde pişirilen yemek öyle değil ama?”
“Yani? Yemeği yapan şef gözümün önünde işte. Nasıl yaptığını görebiliyorsun, yüz ifadesini inceleyebiliyorsun. Hijyenik mi değil mi görebiliyorsun. Asıl restoranlardan konuşursak, bazı bölmeleri tamamen halka kapalı. Bazı bölgelerinde eminim örümcek ağları vardır.. değil mi senpai?”
Amasawa kısaca, yemeği yapan kişiyi izlediği sürece, kimin yaptığının, yapan kişinin yabancı olup olmadığının önemli olmadığını vurguladı.
“Bu arada, bu okulun işleyişine dair bir fikir edindim. Sıfır puanım azalırsa, idareli ve düşük bütçeli bir yaşam sürmek zorunda kalıyorum, değil mi? Ama bir Senpai bana yemek yaparsa, yemek konusunu hiç dert etmeme gerek kalmaz.”
İşte bombayı patlattı. Eğer yemeğimi beğenirse, ilerde de beni rahatsız etmek için bahanesi olacak demek.
Acil durumlara karşı, güvenilir bir sofra hazır beklesin istiyor, hanımefendi.
Benim de ahçılık yeteneklerimi geliştirmem için güzel bir fırsat olsa da, yemeklikleri ödemeye razı gelir mi emin değilim.
“Ne demek istediğimi anladın değil mi?”
“Az çok evet.”
Amasawa hınzırca gülümsedi.
Bu işin içinde bir bit yeniği olduğu fikrini kafamdan atamıyorum. Tanımadığı bir 10.sınıf öğrencisi…. ve erkek bir öğrenci, böyle bir konuda yardım alacağı ilk kişi mi gerçekten?
Açıkçası, hemcinsinden ve kendi sınıfından birisiyle bu tarz konuları konuşup anlaşmaları, gelecekte onun için daha avantajlı olurdu.
Eh, şikayetçi değilim. Kazançlı çıkacağım için.
“Neyse. Asıl mesele çok seçici olmam~ eğer lezzetli olmazsa, anlaşma bitmiştir, kapiş?”
“Tamam. Yemeği yapmam, senin için yeterli olmayabilir, diyorsun. Peki.”
Aşmam gereken engel zorluydu. Elimden geleni yapıp bu işi çözmeliyim.
Horikita’nın dün gece bana anlattığı tekniklerin meyvesini alma zamanı.
Amasawa’nın teklifini dün kabul edip bir gecede ne kadar usta oldum bilemiyorum.
Amasawa’yı kandırmak kolay olmayacaktır. Seçtiği yemekliklerden de, yeteneklerimi ölçmeye çalıştığını anlayabiliyorum.
Çok geçmeden, yurdun önüne geldik.
Amasawa, bir eliyle güneş ışığını kapatarak binaya kafasını kaldırıp baktı.
“10.sınıfların yurdu pek güzel değilmiş.”
Hiç gergin gözükmüyordu. Aksine sanki lunaparka gelmiş gibi, mutlu ve zevk alıyor gibi bir izlenim veriyordu.
“Eh, 9.sınıfların yurdundan farklı da değil.”
Binanın içini ve lobiyi görünce, fikrini dile getirdi.
“Şaşırmadım.”
Diğer yurtları görmediğim halde, onun söylemine ayak uydurdum.
Geçerken etrafımızdaki öğrencilerin dikkatini çektik.
- sınıflardan bir kızı odama elimde alışveriş poşetleriyle götürüyorum. Şaşırıp bakmaları doğal.
Amasawa ise sıradan bir durummuş gibi etrafımızdan geçen 10.sınıf öğrencilerine el sallayarak daha çok dikkat çekiyor..
Durmasını istediğim için, odama çıkmak için acele ettim.
“İçeri giriyorum, senpai. Vay be, odan güzel ve düzenliymiş! Hatta, efsane temiz burası~”
“Sen geleceksin diye dün gece temizledim.”
Bütün gece yemek pişirme konusunda ders aldığım belli olmasın diye etrafa çeki düzen verdim, maalesef.
Şimdi─ burada yaşanacaklar önemli bir değer taşıyor.
Elimdeki poşetleri ve çantamı mutfağın yakınına bıraktım. İlk iş, su ısıtıcının altını yakmak oldu. Ardından Amasawa’ya elimle odayı göstererek içeriye davet ettim.
Mutfağı göremeyeceği bir yere oturtmak isterdim ama bu konuya karışmadım.
İstediği gibi, oturduğu yerden rahatça mutfağı görebilsin diye seçimi ona bıraktım.
“Kahve yapayım. İstersen televizyonu açabilirsin.”
“Sağ ol, Senpai.”
Ardından suyun kaynamasıyla ona kahve yapıp eline tutuşturdum.
Amasawa masaya koyduğum kumandayı alıp kanalları karıştırdı.
Kumandayı ulaşabileceği yere koyup açtırmaya yöneltmek, doğru bir karar oldu. Adam kandırmaya çalışmıyorum ama televizyonu açması işime gelirdi.
Tv’yi açtığından emin olunca, mutfağa doğru yönelip işimi yapmaya başladım.
İzlemek isterse diye, ona engel olmak için bir şeyler düşünmüştüm. Ama ne hikmetse, pek yemek yapışımı izlemek istemiyor gibiydi.
“Oh, telefonuna bakmak yasak, tamam mı senpai~?”
Kafasını hafifçe kaldırıp uyardı.
“Çok sertsin. Günümüzde çoğu insan tarife bakarak yemek yapıyor.”
“Kooorktun mu yoksa~?”
“Yok, ne korkması.”
“Harikulade o zaman! Benim için, iyi bir ahçı demek tarifi ezbere bilen birisi demek.”
Amasawa bu konudan dün bahsetmemişti. Ona ayak uydurdum.
Zaten böyle bir talebi olacağını az çok tahmin etmiştim.
“Eh, o zaman telefonumu buraya bırakayım.”
Telefonumu şarjdan çıkartıp yatağımın kenarına bıraktım.
Amasawa hoşnut bir şekilde kafasını sallayıp masaya bıraktığı kahve fincanını eline aldı.
“Hemen başlayayım istiyorum, hangi yemeği istiyorsun?”
“Peki, hemen söyleyeyim~ Yapacağın yemek… Tom Yum Goong!”
“Tom Yum Goong… mu dedin?”
Acı biber ile balık sosunun ana malzeme olduğu, Tayland mutfağına ait bir yemek.
“Yapabilirsin değil mi~? N’olurr, Seeenpai~?”
Amasawa’nın istediği yemeğin adı: Tom Yum Goong.
Hayatımda hiç pişirmediğim bir yemek. Hatta tadını geçiyorum, adını dahi duymadığım bir yemek.
Beyaz odada hiç tatmadığım bir yemekti. Sadece Tv’de birkaç kez kadınların sevdiği yemekler arasında diye duymuşluğum vardı; o kadar.
Kendi başıma yapmaya kalkarsam, asla doğru düzgün bir yemek çıkmaz ortaya.
İçine koyulan malzemeleri bilmediğim gibi, nasıl yapıldığını da bilmiyorum.
Eeh, kafanızda soru işareti oluştu değil mi? Bütün gece ne yaptım diye?
İnsanlık tarihindeki yemekleri araştırıp tarifleri ezberlemeye çalışmadım.
Temel yemek pişirme adımlarını da öğrenmedim.
Amasawa’nın ne isteyeceğini bilemeyeceğimiz gibi, telefonumdan tariflere bakmamın da zor olacağını biliyorduk.
Amasawa için yemek pişireceğim kesinleşince, Horikita iki adımlı bir plan geliştirdi.
İlki, mutfak bıçaklarının kullanımı ve buna bağlı benzer temel yemek yapımına dair bilgileri öğrendim.
Zamanımın çoğunu; doğrama teknikleri, dilimleme ve soyma yöntemlerini öğrenerek harcadım. Ahçılık yapabileceğime dair iyi bir izlenim verecek, basit ama etkili doğrama tekniklerine hakim oldum.
Tabii, öğrendiklerim usta şeflerin yanında devede kulak kalır.
Sadece sıradan insanların yapabileceği düzeyde bir şeyler öğrendim.
Sıradan insanların, bir gecede öğrenemeyeceği ama benim hızlı adaptasyon kabiliyetimle çabucak ustalaşabileceğim yeteneklerdi.
Birkaç haftadır kendisine yemek yapabilen birinin yeteneğine bir gecede ulaştım diyebilirim.
Tabii, bu yeteneğe tek bir tarife bakmadan ya da yemek yapmayı dahi denemeden sahip oldum.
Amasawa’nın isteyeceği yemeği, bu basit doğrama teknikleriyle yapamam.
Tam burada da planın 2.adımı devreye giriyor : telefon kullanarak tarifi gerçek zamanlı öğrenme.
Amasawa’nın telefon kullanmama izin vermeyeceğini bilerek hatta şuanda da, yatağımın başında telefonumu esir tuttuğu için, bu 2.si için başka bir şeyler düşündük.
Etrafta tablet falan saklasaydım, onu da açamazdım kesin.
Amasawa’nın arada sırada bana göz kulak olması tahminlerimiz arasındaydı. Amasawa’nın açığını kullanarak, sağ cebimden 2cm uzunluğunda bir cihazı çıkarttım.
İlk bakışta cihaz küçük bir kulak tıkacına benzese de, kulağıma taktığımda Amasawa’nın göremeyeceği bir küçüklükte.
Ardından boğazımı temizleyerek sinyali verdim.
Ve─
[Her şeyi netçe duydum. Fakat Tom Yum Goong yaptırmasını beklemiyordum.]
Horikita’nın sesini tıkaç benzeri küçük cihazdan net bir şekilde duyabildim.
Horikita, kendi odasından bilgisayarına bağlanarak bana, onun istediği yemeğin tarifini ve yapılışını anlatacak.
Sudō’nun telefonunu çantamın içine, ayağımın ucuna koydum ki kablosuz bağlantı net çekebilsin. Horikita ile avm’ye girmeden önce telefondan bağlanmıştım zaten.
Amasawa ile avm’de alışveriş yaparken Horikita çoktan odasına dönmüş, hazırlıkları tamamlıyordu.
Bu kablosuz kulak tıkaçlarını dün satın almıştık.
Amasawa yanıma gelip kontrol ederse, saçımı kaşıyor gibi yapıp tıkacı cebime alacağım. O bana göz kulak oluyor, ben de ona.
Bu sayede, endişelenmeden tarifi öğrenip yemeği pişirebileceğim. Aramızda birkaç sinyal de belirleyip Horikita’nın açıklamalarını daha iyi anlayabilmem için bu konuda da çalıştık. Anlamadığımda, sinyal çakacağım, o da yeniden anlatacak falan.
Artık işimiz, Horikita ile yapacağımız bu dümene kaldı.
Kullanacağım yemeklik ve araç-gerçekleri bilsem dahi, yemeğe dair bilgim yoktu.
Bilmediğim bir yemeği biliyormuş gibi yapacağım için, elinden gelenin fazlasını yapmak gerekiyor.
Bizim şuanki sorunumuz ise, bu tek taraflı konuşmadan duyacağım talimatları yerine ne kadar doğru getirebileceğime bağlı.
[Bu arada, Amasawa-san’dan yana kontrol etmeni istediğim bir konu var.]
Horikita’nın sorusunu dinledikten sonra, kendi cümlelerimle soruyu sordum.
“Amasawa, Tom Yum Goong’u yapmak için küçük bıçak ile çırpma teline ihtiyacımız yok. İstediğin başka yemek varsa, söyle de yapayım.”
Başka yemek istemesi beni zora sokardı. Horikita’nın istediği gibi ben de bu soruyu sorarak önlem aldım.
“Daha sonra söyleyecektim ama madem soruyorsun. Elma soymanı isteyecektim senden.”
Amasawa demek sonradan bir istekte bulunacaktı. Tam şüphelendiğimiz gibi.
“ Kalan yemeklikleri istediğin gibi kullanabilirsin, Senpai. Oh, bir dahaki gelişimde araç gereçleri kullanırsın, olur mu~?”
Bu küçük bıçağı bugün kullanabilir miyim emin değilim ama geri kalanı uzak bir yere yerleştirdim.
[Sorduğumuz iyi oldu. Meyve bıçağını nasıl kullanacağını göstermiştim. Elmayı soyabilirsin herhalde, değil mi?]
Bir gecelik antrenmanla ne kadar ileri gidebilirim bilmiyorum ama bu kadarının da üstesinden gelirim galiba.
[Pişirme süremiz 15 ila 30 dakika arası. Hazır mısın?]
Eh─ Bakalım ne kadar iyi yapabiliyorum.
Ç.N: Merak edenler için; yemeğin yapılışı : https://gastromanya.com/tom-yam-kung-tom-yum-goong/
★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★