Elitler Sınıfı - Cilt 12 - Bölüm 20 - İlginç Bilgiler
Cilt 12 – Bölüm 20 – İlginç Bilgiler
O gece hava biraz soğuktu. Mutfağıma geçmiş, dünkü alışveriş çılgınlığından arta kalan malzemelerle yemek pişiriyordum. Tabii ki, bu sefer yaptığım yemeği, tariflere ve videolara bakarak pişiriyorum.
Amasawa için yaptığım yemeği, kendim için yapıyorum.
Yemeğin adı: tom yum goong, ‘haşlanmış’, ‘karışık’ ve ‘karides’ anlamına gelen üç farklı Tayca kelimenin birleşiminden oluşuyordu.
“Eşsiz bir tadı var, fena değilmiş.”
Baharatlı ama ekşi lezzetinin ağzıma yayılması ve farklı aromasının burnumu delmesiyle, meraklıları için bağımlılık yapacak bir yemekti.
Yemeği yiyip mutfağı temizledikten sonra, odayı dolduran yemek kokusundan kurtulmak için, ocağımın üstündeki havalandırma fanını açtım. Telefonum çalıyormuş. Fanın gürültüsüyle bir süredir çalan telefonumu ekranının yanıp sönmesi ve titreşimiyle fark ettim. Daha sonra tekrar ararım diye vazgeçmiştim ki sürekli çaldı. Ben de dayanamayıp telefonu açtım.
[Telefonu açman yıllar aldı.]
Kei ile birkaç gündür konuşmuyorduk. Bu aradan sonra, ilk kez benimle iletişime geçiyor. En son özel sınav yeni başladığında konuşmuştuk.
Ve ağzından çıkan ilk cümle, bir sitem…..
[Bu saatlerde aramamı söyleyen sendin. Aklın başında mı senin?]
“Pardon. Bu sabah araştırmanı istediğim şeyi öğrendin mi?”
[Araştırmamı yaptığım için arıyorum. Sense hiç hoşnut değil gibisin, hayırdır?]
“Çok minnettarım. Ee…?”
[Hiç hoşnut gelmedin bana….. Neyse ne artık. Mağazadaki kişiye göre, Nisan ayından beri sadece bir tanesi satılmış. Bana, diğer modellere kıyasla bu modeli hiç satmadıklarını ve yılda bir ya da iki kez satınca sevindiklerini söylediler. Fakat söylediğine göre, okula yeni gelen öğrencilerden biri almaya kalkışmış.]
En son alan kişinin kim olduğunu söylemesine gerek yoktu. Almaya çalışanı merak ettim.
“Almaya kalkışmış, ha…? Ama almamış öyle mi?”
Okula yeni gelenler hemen tüm puanlarını harcamak gibi saçma bir şey yapmadılarsa, alamayacakları şey yoktur bu kampüste.
Fakat bu okuldaki yeni gelen öğrencilere bakarak söylüyorum ki bu kadar aptalca şeyler yapmazlar.
[Ne olur ne olmaz diye, satış temsilcisine onu da sordum. Tam bir öğrenci o ürünü alacakken, başka birisi önüne çıkıp almasına engel olmuş. Hatta almaya kalkışan kişinin……]
Kei öğrencinin görünüşünü anlatırken, kafamda taşları yerine oturtmaya çalıştım.
Biraz… Hayır, hatta ilk kafamda canlanan senaryodan epey farklı bir şey çıkıyor ortaya.
“O kişinin” bu işe karışmasını hiç beklemiyordum.
“Peki görevli, satın almaya çalışan kişiye engel olan öğrenci hakkında bilgi verdi mi?”
[Hayır, bu konuda pek bilgileri yokmuş. Sadece kız öğrenci olduğundan bahsettiler, o kadar.]
Öğrenciler alışveriş yapabilmek için öğrenci kimlik kartlarını göstermek zorundalar, görevli ürünü almaya çalışan kişinin adını öğrenmiştir. Fakat satışı durduran kişi hakkında hiçbir şey bilmiyorlardır.
[Nasıl, yeterli mi bilgiler?]
“Evet. Düşündüğümden çok daha faydalı oldu hatta.”
[Ne de olsa süper yetenekli biriyim! Bana güzelce teşekkür ediyorsun, anlaştık mı? Fakat neden böyle bir şey araştırdığımı anlayamadım. Hiç kafamda bir şey canlanmadı, sebebini çözemedim.]
“Keşke ben de bilsem sebebini.”
[Nee?]
Onu araştırmaya göndererek, gizemli tavırların açıklamasını bulurum demiştim ama.. Bu gelişmeler, hayal ettiğim her şeyin çok ötesinde.
Hatta tahminlerimin o kadar çok uzağında ki tüm bunların, tek bir konuyla bağlantısı olup olmadığından yana endişeliyim.
“Aklıma gelmişken, özel sınav için kendine partner bulmuşsun.”
[Ah, evet. 9/B sınıfından Shimazaki-san’ı diyorsum, değil mi? Kushida-san sayesinde paçayı yine kurtardım galiba.]
Şimdi ana konumuz çözüldüğüne göre, konuyu değiştireyim.
“Partnerin fena değil ama Kei, düzenli ders çalışıyor musun?”
[Eh, ah, nasıl desem…..? Yani…. şey, sınavdan birkaç gün önce gecelesem hallederim gibime geliyor?]
Tam tahmin ettiğim gibi. Ders gruplarına katıldığını da duymamıştım zaten.
“Bu sınav tek başına üstesinden gelebileceğin bir sınav değil. Akademik başarın D+. Dikkatli olmazsan, epey zorlanır; pişman olursun. Benden uyarması.”
[Tamam ya, tamam. Canım çalışmak istemiyor sadece… Hem çalışma grubuna gitsem ne olacak ki, sen olmayacaksın grupta.]
“Ne yani, grupta ben olursam mı ders çalışacaksın?”
[… Eh, neden olmasın? Sevgilimin yanında çok çalışırım tabii.]
Doğru deyip demediğinden emin değilim. Fakat madem böyle diyor, o zaman çözümü basit.
“O zaman bir düşünelim bakalım….. Yarın, saat 18.00 gibi odama gel?”
Yarın okuldan sonra Nanase ile buluşacağımızı düşünürsek, bu işi halletmek için de epey zamanım kalır.
[Gelip odanda takılabilir miyim! Öyle mii!?]
“Ders çalışmak için burada olacaksın, takılmak için değil.”
[Eh?]
Eh ne yahu.
“Ders çalışmana yardım edeceğim. Bununla motive olursun herhalde?”
Bu sayede ben de yeteneklerini görmüş; değerlendirmiş olurum.
Çalışma gruplarına katılması gerekiyorsa da, ona baskı yapar, katılmasını sağlarım.
“Güzeller güzeli sevgilin, okuldan atılırsa diye üzülüp endişeleniyorsun, değil mi?”
Aniden heyecanlı bir ses tonuyla, sanki üstün durumdaymış gibi sordu. Cevap olarak ona biraz sataşıp ders çalışmaya kamçılamak istiyordum. Fakat ona ayak uydurursam, daha çok motive olacağını düşünerek istediği gibi cevap verdim.
“Eh, tabii? Yeni çıkmaya başladığım kız arkadaşımın okuldan atılmasını istemem. Hiç komik olmaz valla.”
[Anladım~ Haklısın, tabii! Peki. Madem başka seçeneğim yok. Aslında yarın için bir sürü şey planlamıştım, ama sana özel zaman ayıracağım.]
Kolay olmasa da, onun çalışmasını sağlamak için küçük bir bedel ödedim diyelim.
[Yanımda ne getireyim?]
“İhtiyacın olabilecek her şey odamda var. Geç kalma, yeter.”
[Tamamdır!]
“O zaman, telefonu kapatıyorum.”
[Nee?] Bekle! Dur! Sadece özel sınavdan bahsettik ama, olmaz ki böyle!]
Galiba bu konulardan bağımsız bir şey konuşmak istiyor.
“Sanırım, haklısın.”
[Off, var ya seninle işimiz zor…]
Sınavla alakalı bir konudan bahsetmesek de, sitem etmeye devam etti.
★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★