Elitler Sınıfı - Cilt 12 - Bölüm 7 - Zorlu Rakipler
Cilt 12 – Bölüm 7 – Zorlu Rakipler
Uzun zaman geçirdiğimiz, eski sınıfımızın olduğu, 9’ların katına, koridorlarına, geçtik.
Çoğunun jimnastik salonunda olduğunu düşünürsek, etrafta fazla öğrenci yok.
9/A’dan 9/C’ye kadar sınıflara hafif göz atarak ilerledik, içerdeki öğrenciler senpailerini görünce garipseyip dönüp baktılar.
Ani gelişimize şaşırmaları, garipsemeleri normal denebilir.
Hiç umursamayanlar da var; varlığımızı garipseyip rahatsız olanlar da.
Bu garip atmosfer birkaç gün daha sürer. Malum 10.sınıflar sürekli onların yanına gelip bir an önce partner bulabilmek için çaba harcayacaklar. Tabii, bu ters de tepebilir; rahatsız olacakları için.
Sınıflardaki öğrenciler arkadaşlarıyla havadan sudan konuşuyor, sınav yokmuş gibi davranıyorlardı.
“Okulda kalan öğrenciler, sınavı pek umursamıyor gibi.”
“Hiç hoş değil. Ben burda yusuf yusuf oluyorum, adamlara bak ya!”
Partnerler toplamda 500’den aşağı puan alsalar dahi, 9’lardan okuldan atılan olmayacak; sadece 3 ay kişisel puan alamayacaklardı. Bu da büyük bir kayıp sayılsa da, açılış töreninden sonra ilk ayın puanlarını almış olmaları lazım. Ya biriktirirler ya da bir çare düşünürler.
“Kuku. Ne geç kaldın be, Suzune?”
Horikita 9/C sınıfının önünden ilerleyip 9/D’ye giderken, tanıdık bir sesle karşılaştı.
Sesin sahibi; gözlerini bize dikmiş, sert bakışlar atan 10/C’den Ryūen Kakeru’ya aitti.
9/D sınıfının kapısı tam arkasında dikelmiş duruyordu. Galiba sınıftan yeni çıkmış.
“Ryūen-kun, 9’ları gözlemlemeye mi geldin? Tanışma toplantısında göremedim seni. ”
“Birkaç salağın toplandığı yerde ne işim var? Vaktimi boşa niye harcayayım kız.”
Ryūen de Horikita gibi bir fikre sahipti: tanışma toplantısına katılmayan öğrencilerin peşine düşmek.
Ses tonuna bakılırsa, 9’lardaki en iyi öğrencileri hedefliyor gibi.
Bizden yaklaşık 20-30 dakika erken gelmiş ve…
Bu süre zarfında başarılı bir keşif yapmış olabilir.
Eğer partner toplayabildiyse, yarın sabah 8’de görürüz kaç kişiyi kendi safına çekmiş.
“Rahat olun he, kimseye denk gelemedim.”
Horikita ile Sudō, sözlerine inanacak değildi.
En azından 10/C için uygulama güncellenene kadar inanmazlardı sözlerine.
“Ah, inanmadınız demi?”
Horikita: “Sözlerine gözümüz kapalı inanacak değiliz.”
“Öyle mi? Ben de ne kadar güvenilmez bir insan olmuşum be!”
Sudō : “Oh? Sanki sana daha önce çok güveniyorduk?”
“Kukuku. O da doğru, he.”
Sudō, sert bakışlar atarak Ryūen’nin şakalarından hoşlanmadığını belli edip Horikita’ya destek çıktı.
Normalde çoğu öğrenci Sudō’nun şuanki bakışlarından çekinir; ürperirdi. Ama Ryūen tınlamadı bile.
“Kendine koruma tutmuşsun da, bula bula bu salağı mı buldun, Suzune. Yazık sana.”
“NE DEDIN SEN?”
Horikita, hemen Sudō’nun kolundan tutarak kontrolden çıkmasını engelledi.
“Koruma olmak için zeka mı lazımmış? Dinime küfreden müslüman olsa bari.”
Sudō’yu tutmaya devam ederek Horikita, Ryūen’e her zamanki o tereddütsüz, sert bakışlarını attı.
“Ryuen, çömezleri korkutacaksın? Bu tavırlarının sana eksi olarak döneceğinin farkındasındır umarım?”
- sınıflar,Ryūen’in mekanın sahibiymiş gibi elini kolunu sallaya sallaya etrafta dolanmalarından rahatsız olurlar diye düşünüyorum.
“Aksine birkaç basit tehditle onları avcumun içine alırım diye düşünüyorum.”
Horikita aslında onu kışkırtmak için söylenmişti ama Ryūen, doğruladı.
“…Şaka mı yapıyorsun sen? Bu tavırlarının kabul edilebilir olduğunu mu sanıyorsun?”
“İnsanların kabul edip etmemesi umrumda mı sanıyorsun? Biraz tehdit etsem, çok mu? Sınav açıklanırken, düşük not aldırma konusunda kimseyi tehdit edemeyeceğimiz söylendi. Partnerlik konusunda tehdidin yasak olduğu bir kural ne duydum ne gördüm.”
“Çünkü bazı şeylerin söylemeden yapılması gerekiyor! Yaptığın ortaya çıkarsa, ilk tekme sana atılacak.”
“O zaman benim yapacağımı sen yap ve okula yakalan; sonum nasıl bitiyormuş görelim. Ben hata yapacak kadar aptal değilim.”
Her zamanki gibi öz güvenliydi.
Çömezleri tehdit edeceğini açık yüreklilikle söylemekle birlikte, bu gerçeğin ortaya çıkmayacağından da emin konuşuyor.
Gerçeği mi söylüyor bilinmez ama Horikita, onun kendisinden bekleneni yaptığının farkındadır.
“Eh, ne yaparsan yap. Şunu bil ama. Eğer sana karşı kanıt bulursam, hiç tereddüt etmeden okula seni şikayet ederim.”
Caydırıcı olsun diye söyledi ama… Ryūen’in umrunda mı?
“Ee ne yani? Kimi ikna edeceksin sen böyle?”
Cevap vermeye gerek duymayan Horikita, sessiz kaldı.
“Tanışma toplantısındaki garipliği fark edip buraya koşmadın mı sanki?”
“Sen de farksız değilmişsin?”
“Kuku. Olabilir.”
Ryūen, Horikita’ya seslenerek ona bir şeyler anlatmaya mı… yoksa suyu bulandırmaya mı çalıştı acaba?
“O zaman sana biraz ipucu vereyim: Bu çömezlerin çok sakin kaldığını düşünmüyor musun? Sanki birisi, onların kulağına bu okulda işlerin nasıl yürüdüğünü fısıldamış.”
Eğer söyledikleri doğruysa, çok önemli bir bilgi bu. Geçen yıl biz bu okulda 1 ayımızı bilinçsizce geçirdik ve bir anda yere çakıldık. A ile B sınıfı daha başarılı olsalar da, onların sınıfa yerleştirilme sebebine göre, böyle bir başarı sergilediği de ortadaydı.
Ryūen ise şuan, bir sınıftan değil, tüm 9’lardan yana bir gariplik olduğunu dile getiriyordu.
Acaba, okul bu partnerlik sınavı için mi bunu ayarladı yoksa… okulun farklı bir amacı mı var?
“Ya bu çömezler her şeyin farkındaysa ve avlanan bizler olursak? Bunu hiç düşündün mü?”
“Aralarından birisi tüm sınıfı arkasına almış bile. Bunun için, çok erken değil mi?”
Özel sınav için ağız birliği yapmaları mümkün denebilir ama bu kadar ortaklaşa hareket etmelerinin imkanı yok.
Ryūen, bu durumun yaşanabilmesi için, okula geldikleri andan itibaren bir şeylerin yaşanmış olması gerektiğini, aksi taktirde bu durumun mümkün olmadığını ima ediyordu.
“…bana bunları anlatarak yine neyin peşindesin?”
“Yok canım, neyin peşinde olayım. Böyle bir sınavda rakiplerimi kolayca yenemem. Tek derdim, tepeye çıkabilmek için ipucu toplamak.”
Diğer sınıflardan öğrenci attırmanın kolay olduğu bir sınav değildi. Partnerlik sistemindeki belirsizlik, herkesin öncelik vermesi gereken bir konuydu. Etrafta bağıra bağıra söylenmediği sürece, öyd uygulaması ile kimin partner olduğunu öğrenmek imkansızdı.
Akademik başarısı düşük öğrencileri rakiplerinizden biriyle eşleştirmeyi başardınız diyelim, 9.sınıf öğrencisini sınavdan vazgeçirip düşük almalarını sağlamak bile imkansız. Uygulamadıki akademik başarılarından daha düşük puan alırsa, okul bu duruma karşı araştırmaya girişecek, kim olursa olsun okuldan attıracaktı.
Kısacası, bu sınavın sonucunu etkileyecek yegane etmen; kendi sınıfınızın akademik başarısı ile partner olduğunuz 9.sınıf öğrencisinin başarısı olacak.
Sınıf başarısını arttırma stratejisi olarak da, 9.sınıflardan ne kadar çok başarılı öğrenciyi yanınıza çekerseniz o kadar çok kazanma şansınız var demektir.
Bunlara binaen, 10/C sınıfının zirveye çıkması pek kolay gözükmüyor. Bir yabancı olarak, sınıflarının akademik başarısının yüksek olmadığını biliyorum.
10/A ile puan konusunda yarışırlarsa belki bir şansları olabilir. Akademik başarı açısından aralarında dağlar kadar fark var; böyle kapatamazlar farkı.
9’ları kandırmak, kendi saflarına çekmek için, sınıftaki herkes elini taşın altına koyup kişisel puanlarını 9.sınıflara yatırmaları gerekiyor ki— bu bile çok zor olacaktır. Onlar için en iyi taktik, genel puanlamadan vazgeçip partnerlere verilen ödüllere odaklanıp ilk %30’a girmeye çabalamaları olur.
Tabii, Horikita ona bundan bahsetmeyecektir. 10/C, 10/A’ya kafa tutmadığı sürece, bizim işimiz zorlaşacak. 10/A sınıfının hiç çaba harcamadan yine liderliği almasındansa, C sınıfıyla kapışması izlenmeye değer. Ben de böle bir yarışı izlemek isterim keyifle.
“Elinden geleni yap da samanlıkta kaybolma.”
“Ben de aynısını diyecektim. Endişen yersiz.”
“Kuku, aman aman, özür.”
Ardından Ryūen yanımızdan uzaklaştı. Burada harcadığı zamanda işlerini halletmiş olabilir mi? O kadar kısa sürede?
“Çömezler tahmin ettiğimizden daha zorlar galiba.”
Okulla ilgili bilgiler söylendiyse onlara, tereddüt etmeleri doğal.
“O zaman onlarla acilen bağ kurmamız gerekmiyor mu?”
“Evet… gerekiyor fakat…”
Horikita kafasını çevirip koridora baktı. Gözlerini 9/D sınıfına dikti.
“Hadi girelim işte.”
Sudō önümüzdeki sınıfa girmemiz için bizi zorladı.
“Kolay olmayacak bence.”
Horikita da az önceki sohbetten bir şeyler kapmış belli.
Ryūen’in sınıftan çıkmasından sonra, tek bir öğrenci bile koridora çıkmadı.
Bu kadar yakında olmamıza rağmen, içerden ses de duymadık.
Sınıfın kapısını açıp bakınca, endişelerimiz doğrulanmış oldu. Korktuğumuz başımıza geldi.
“N-n-ne oluyor be böyle!?”
Sudō sınıfı gözleriyle tararken tepkisini gösterdi.
“9/D ile anlaşmak tahmin ettiğimizden de zor olacak.”
Sınıf tamamen boştu, tek bir kişi bile yoktu.
Tanışma toplantısına katılmayan 40 öğrenci, bir anda bu okuldan kaybolmuş gibiydi.
“Bu sınıf tahmin ettiğimizden de zorluymuş.”
Fakat sürekli kasvetli bir havada dolaşamayız. Diğer sınıflar harekete geçmeden kendimiz için önlemler almamız gerekiyor.
Horikita’nın savaşı ise, yarın 9/D ile iletişime geçer geçmez başlayacak.
Ben de yurda dönüp ÖYD’deki çömezlerin adını ve yüzlerini ezberlemeliyim.
Horikita ile benim mücadelem bir tık farklıydı.
**
…özel sınavın öğrencilere bildirildiği ilk günün sabahında, 22 partner belirlenmişti.
★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★