Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 20 & 21 - Görüşme Talebi
Cilt 13 – Bölüm 20 – Görüşme Talebi
Bugün 6 Temmuz.
Yaz tatili yaklaşıyordu. Kulübüne giden Akito dışında bizim grup, sınıf kapısının yanındaki sıramın başında toplandı. Beraber Keisei’nin odasına gitmeyi planlıyorduk.
“Ayanokouji-kun, seninle biraz konuşabilir miyim?”
Sınıftan tam çıkacakken Kushida bana seslendi.
“Bir sorun mu var?”
Kushida’nın benimle görüşmek için inisiyatif alması son zamanlarda epey azaldığı için, bu görüşme talebi sürpriz oldu.
Anlaşmamıza göre aylık ona kişisel puanlarımın yarısını veriyorum. Ancak puan takasında sınıftaki herkes aynı miktarda kişisel puan aldığından, kontrol etmesine gerek yoktu.
“Aslında, 9.sınıflardan birisi seninle tanışmak istediğini söyledi, Ayanokouji-kun… Kötü bir zamanda mı geldim?”
Haruka’gilin yüzüne hafif üzüntülü bir bakış attıktan sonra Kushida ekledi:
“Seninle bir görüşme ayarlamamı istedi. En fazla bir saat sürer.”
“Ne, ne?? Kiyopon, yoksa bir kız sana mı açılacak?!!”
Airi, Haruka’nın şakasını duyunca panikledi.
“Eh-ehhh!? Bu doğru mu?!”
“Eğer durum buysa, görüşmelerine izin veremeyiz.”
Sohbeti bu yöne çeken o, gönderemeyiz diyen de o..
“… Görüşme sebebi bu mu?”
Her ihtimale karşı, önce Kushida’ya bir soralım.
“Eh? Ah, şey… Aslında seninle tanışmak isteyen kişi erkek… Kusura bakma.”
Kushida gayri ihtiyarı gülerek özür diledi.
Bunun için özür dilemesine gerek yoktu.
Her ne kadar durumun bu olduğunu düşünmesem de, yine de söyleyince rahatladım.
“Harika! 9.sınıflarla iletişim kurmak için güzel bir fırsat?”
“Evet. grubumuz pek dışarıya açık olmasa da, Kiyotaka’nın 9‘lardan tanıdık edinmesi iyi olur.”
9.sınıf öğrencisinin niyetini düşünmeden, iki taraf da görüşmemin iyi olacağına karar kıldı. Airi de birinin açılmayacağını duyunca, rahatlayarak beni mutlu bir şekilde uğurladı. Benim de reddetmek için sebebim yok.
“Tamam, nerede görüşeceğiz peki?”
“Teşekkürler! Ona evet dediğini söyleyeyim bir dakika.”
Kushida telefonunu çıkartıp onu aradı.
“O zaman bize müsaade. Görüşürüz.”
Kısa bir vedalaşmanın ardından Ayanokouji grubu yurda geri döndü.
“Özür dilerim.”
Karşı taraf telefonu henüz açmamış olacak ki Kushida telefonunu kulağına tutarken benden tekrar özür diledi.
“Önemli değil. Gruptan kimse şikayetçi olmaz.”
Karşı taraf kısa bir süre sonra telefonu açtı.
“Ah, alo? Ayanokouji-kun şuan müsaitmiş. Uh- huh, ah, öyle mi? O zaman seni burada bekliyoruz.”
Kushida telefonu 10 saniyeden daha kısa sürede kapattı.
“O da bu tarafa geliyormuş. Burada bekleyelim de birbirimize denk gelelim, olur mu?”
Benimle tanışmak isteyen 9.sınıf öğrencisi çıkmış geliyor demek.
“9.sınıflarla çoktan iyi anlaşmaya başlamışsın?”
“Ehhh? Temmuz ayındayız, aradan epey zaman geçti…”
“… O da doğru.”
9.sınıflar okula geleli üç aydan fazla oldu. Koridorun penceresinden dışarı bakınca, tepedeki güneşin asfaltı yaktığını görebiliyordum.
Yakında ağustos böceklerinin melodilerini duymaya başlarız.
Sosyalleşme konusunda sorun yaşayan bana göre, daha üç ay yeni geçmişken, Kushida için fazlasıyla uzun bir süreydi.
“Ayanokouji-kun, sen de 9.sınıflardan arkadaş edindin, değil mi?”
Kushida’nın bakış açısına göre doğal bir durumken, benim için durum böyle değildi.
“Hala arkadaş diyebileceğim birisi yok.”
“A-anladım… eh.. Aceleye gerek yok. Daha yılın başındayız.”
Kushida düşünceli ve sevecen sözlerle cevap vermesine rağmen, sözlerinin içi boş geliyordu. 9.sınıflardan birkaç kişiyle görüşmüş olsam da, ilişkimiz birbirimizle özel olarak iletişim kuracak noktaya gelmedi.
Atmosfer garipleştikce konuşma durma noktasına geldi.
Kushida ile ne konuşsam diye düşünürken, 9.sınıf öğrencisi çıka geldi.
“Kushida-senpai.”
Köşeden Horikita ve Kushida ile aynı ortaokuldan mezun olan Takuya Yagami göründü. Yagami’nin gelişini bu garip atmosferi dağıtmak için kullanıp gülümsedi, Kushida.
“Seninle tanışmak isteyen Yagami-kun’du, Ayanokouji-kun.”
“Tanıştığımıza memnun oldum, Ayanokouji-senpai. Bugün görüşmeye zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim.”
Kushida aracılığıyla benimle bağlantı kuran bir 9.sınıf öğrencisi olduğu için, kim olduğuna dair aklımda kabaca bir fikir vardı.
“Galiba sen…9/B‘deydin, değil mi?”
“Evet. Ben 9/B sınıfından Takuya Yagami.”
9.sınıflarla yaşanan kargaşanın seyircilerinden biri olarak Yagami’yi görmüşlüğüm vardı ama şimdiye kadar onunla hiç konuşmamıştım. Sonunda yaz gelmeden görüşeceğiz.
Yavaş yavaş 9/B sınıfının lideri olarak tanındığını söyleniyor. Fakat etkisi tam olarak ne kadar acaba? İyi ilk izlenim bırakması, sevimli görünümü ve yüksek akademik başarısıyla oldukça popüler birine benziyor.
“Ayakta durmayalım… mekan olarak, odama geçelim mi? Özel bir siyah çay sipariş etmiştim. Demlemesi biraz uzun sürüyor ama tadı aşırı güzel!”
Yagami öneri olarak— çayın tadına bakmak için odasına gelmemi istedi.
Genelde siyah çay içmediğim için, biraz ilgimi çekmedi değil.
Ama gidersem de bir saat içinde görüşmemiz bitmez.
“Ah, özür, Yagami-kun. Ayanokouji-kun‘un arkadaşlarıyla sözü vardı. Görüşmeyi bir saat içinde bitirmeye çalışsak nasıl olur?”
Kushida zaman alacağını fark ederek Yagami’nin teklifini benim yerime reddetti.
“Tabii, sorun değil. O zaman Keyaki alışveriş merkezindeki kafede konuşalım.”
Biraz hayal kırıklığına uğramış olsa da, Yagami durumumu anlayışla karşılayıp kolayca kabul etti.
“O zaman gidelim, Ayanokouji-kun.”
Hafifçe başımı salladım. Kushida ve Yagami ile Keyaki alışveriş merkezine doğru yola koyulduk.
“Bu arada, ıssız ada özel sınavı başlamak üzere. Geçen sene de aynı özel sınava girdiğinizi duydum.”
“Evet, evet. Oldukça zor bir sınavdı.”
“Bana kurallardan ve olanlardan bahseder misiniz? Sınavı 9.sınıflar olarak daha önce hiç görmediğimiz için, önceden bazı bilgiler toplamak istiyoruz.”
“Sorun değil… Ama yardımı olur mu bilemiyorum. Bu yılki kurallarla geçen senekinden çok farklı.”
“Biliyorum. 11.sınıflarında girdiği ıssız ada sınavı sizinkinden farklıymış, Kushida-senpai.”
“Oh, evet. Şimdi sen söyleyince, 11.sınıfların da ıssız ada sınavına girdiğini hatırladım.”
“Sizin gibi, onlar da ıssız ada sınavına 9.sınıfta girmişler. Ada sınavı bu okulda her döneme bir kez düzenlenmiş–— Bu yıla özel bir istisna mı, yoksa bu kural değişti mi?”
Yagami tahmin ettiğimizden daha fazla bilgi sahibi gibiydi.
“Şaşırdın mı? 11.sınıflara dair bilgim olduğuna.”
Yagami sessizce dinleyen bana sordu.
“Öğrenci konseyine katılmam vesilesiyle Başkan Nagumo’ya iki yıl önce düzenlenen ıssız ada sınavını sordum. O zamanlar, her sınıf dörde bölünerek toplamda 12 grup olarak yarışmışlar.”
Onların sınavının kuralları, geçen sene bize dayatılan kurallardan farklıymış demek.
Birkaç istisna dışında, temelde tamamen aynı özelliklere sahip özel sınavların olmadığı sonucuna varabiliriz.
“10. sınıflar ıssız adada zamanlarını nasıl geçirdiler? Kendime az çok pay çıkartabilirim anlatırsanız.”
Kushida ile beraber Yagami’ye bilgi vermesek dahi, başka biri ona söyleyebilirdi. Kasıtlı olarak saklamaya gerek yoktu. Zaten Kushida ona her şartta anlatır diye düşünüyorum.
Beklendiği gibi, Kushida geçen yılki ıssız ada sınavını ona ayrıntılı olarak açıklamaya başladı.
Onları sessizce dinledim.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩
Cilt 13 – Bölüm 21 – Perde Arkası
Önceki ıssız ada sınav hakkında konuşma bittiğinde, Keyaki alışveriş merkezine varmıştık.
Kafeye girmeyi planlıyorduk ama beklenmedik bir şey oldu.
“Çok kalabalıkmış.”
Kafe ağzına kadar dolu olmakla birlikte girişte uzun bir kuyruk vardı.
“Ne yapalım? İkinci kata çıkalım mı?”
“Bir dakika.”
Yagami cep telefonunu çıkartıp birkaç tuşa bastı.
“Şimdi arkadaşıma sordum 2. katta doluymuş. Madem bekleyeceğiz, burada bekleyelim?”
Arkadaşı zaten kafede galiba. Hemen onunla iletişime geçti. Zaman kaybetmemek için hızlı ve doğru bir karar.
Teklifini kabul edince, Yagami arkadan yanımıza yaklaşan bir öğrenciyi fark etti. Çevik bir hareketle öne geçip kuyruktan bir kişiyi eksilttik. Telefonunu sol elinde alıp diğer eliyle kalem tutarken, kafenin önündeki panodaki rezervasyon listesine adını ve kaç kişi olduğumuzu güzel bir el yazısıyla yazdı. Onun üstünde isim yazanların yazısına kıyasla, göz kamaştırıcı bir yazısı vardı.
“Vay canına! El yazın çok güzelmiş, Yagami-kun~”
Kushida’nın bu yazıyı gördükten sonra böyle bir iltifatta bulunması doğaldı.
Övülen Yagami, mutlu bir şekilde gülümsedi.
Ardından girişin önündeki bekleme kısmına geçip sandalyelere oturduk.
“Büyükbabam bana derslerim iyi olmasam da iyi yazabilmem gerektiğini söylerdi.”
“Büyükbaban mı?”
“Evet, büyükbabam hat öğretmeni.”
“Harika! Ben kendi yazıma pek güvenmiyorum.”
Aksini iddia etmesine rağmen, birkaç kez gördüğüm kadarıyla el yazısı fena değildi. Yagami’nin zarif el yazısı kadar hoş olmasa da, kızlar tarafından yaygın olarak kullanılan yuvarlak bir yazı stili kullanıyordu. Epey de güzeldi.
Yagami yeteneklerini pek göstermeyen bir öğrenci gibi bir izlenim çiziyor. Büyük babası derslerinde başarısız olsan da yazın güzel olsun demiş ama ÖYD’de akademik başarısı A. Onur öğrencisi konumunda ve Yosuke gibi bir izlenim çiziyordu.
Çok geçmeden dört kişilik bir masa boşaldı. Sipariş verdikten sonra masaya geçip oturduk.
“Aslında—- aradan uzun bir süre geçmesine rağmen, şimdi seninle iletişime geçmemi merak ediyorsundur, Ayanokouji-senpai. Sadece çok az 9.sınıf öğrencisinin bildiği küçük bir özel sınav olduğunu duydun, değil mi?”
Kushida’ya önceden bir açıklama yapmamış olacak ki Yagami’nin söylediklerini şaşkın bir ifadeyle dinledi.
Bu küçük özel sınav, tabii ki, beni okuldan attıran kişinin 20 milyon puan ödül alacağı sınavdı. Ses tonundan ve tavrından yüzeysel değil de detaylı bilgiye sahip olduğunu anlayabiliyordum. Hatta ilk ağızdan duymuş gibi bir havası vardı. Bu konuda ihtiyatlı olup dinlemeye devam ettim.
Ne doğruladım ne de inkar ettim. Yagami’nin devam etmesini bekledim. O da anlayışla başını salladı.
“Nisan ayında bu konuda bilgilendirildim. Ancak, insanlara tuzak kurup puan kazanmak bana göre olmadığı için, katılmadım.”
Haklıydı. Yagami bana hiçbir şey yapmamıştı. Ödülü öğrendikten sonra bana biraz ilgi göstermesi şaşırtıcı olmazdı. Halinden yakın zamana kadar varlığımın farkında bile olmadığı izlenimini veriyordu.
“Neden şimdi söylüyorsun?”
“Geçenlerde Housen-kun’un ilk denemesinde başarısız olduğunu duydum. O deneme sırasında da Ayanokouji-senpai, senin sol elin yaralanmış. İnsanlık dışı bir şey yapmasını bekliyordum ama bu beklentilerimin ötesinde oldu.”
“Eh, bu doğru. İnkar edemem.”
Kushida, bir bana bir Yagami’ye bakıp durdu. Kulak kabartarak neler olduğunu anlamaya çalıştı. Yagami ise, bana her şeyi anlatacak galiba.
“Tüm bunları sana anlatmaya karar verdiren başka bir neden daha var.”
Bu sözlerinden sonra, Yagami bir an duraksadıktan sonra devam etti:
“9.sınıf öğrencilerini korumak adına, seyirci kalacaktım. Ancak, bu konuda bir şey yapmazsam, Ayanokouji-senpai… Durumun sınıf arkadaşın Kushida-senpai’yi de etkileme olasılığını fark ettim. Bu yüzden Kushida-senpai’den bana yardım etmesini istedim.”
Kushida bu sözlerini duyup utanarak sol elini kaldırıp sordu.
“Affedersiniz ama neden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok…”
“Konuşmaya devam edebilir miyim?”
“Seni durdurmaya hakkım yok.”
Yagami, onun gelmesini de isteyerek ona olan endişesini gösteriyordu.
Burada konuyu açıklığa kavuşturmasına engel olsam dahi, Yagami benim olmadığım ilk fırsatta Kushida’ya anlatırdı.
“O zaman en baştan başlayayım. Ayanokouji-senpai tüm hikayeyi de öğrenmiş olsun. Her şey, öğrenci konseyi başkanı Nagumo‘nun benimle iletişime geçmesiyle başladı. Okula girdikten kısa bir süre sonra, her sınıftan bir veya iki temsilcinin öğrenci konsey odasına gönderilmesi talimatı verildi.”
Bu sözlerindeki ‘Öğrenci konseyi’, bu düğümün ilk anahtarı, Yagami’nin ağzından çıkmış oldu.
“9.sınıflardan; A Sınıfından Takahashi Osamu-kun ve Ishigami Kyou-kun, B sınıfından ben, C Sınıfından Utomiya Riku-kun, D Sınıfından Housen Kazuomi-kun ve Nanase Tsubasa-san. Toplam 6 öğrenci.”
Eğer söyledikleri doğruysa, değerli bir bilgi edindim demektir. 9/C sınıfındaki o iki kişi tesadüfen benimle iletişime geçmemişler demek ki. Amasawa’nın adının listede yer almaması da en ilgi çekici olan şey.
“Bize verilen özel sınav, 10. sınıf öğrencisi Ayanokouji-senpai’yi okuldan attırmaktı.”
“Eh?! Ayanokouji-kun’u okuldan attırmak mı?”
Yagami şaşıran Kushida’ya başını sallayıp devam etti.
Kushida’nın tavrından, bu konuda ön bilgisi olmadığını anladım.
“Sınavın bitiş tarihi, 2.dönemin başı ve her türlü yöntemi kullanmak serbest. Ayrıca, bu özel sınavdan kimseye bahsetmememiz tembihlendi. Utomiya ve ben sınıflarımızdan katılan tek öğrenci olduğumuz için, adaleti sağlamak adına sınıftan 1 kişiye söylememize izin verildi. Ben kimseye söylemedim. Utomiya belki birine söylemiş olabilir.”
Yani 9.sınıflardan 6-7 kişi bu özel sınavdan haberdardı.
“Öğrenci konseyi başkanı Nagumo-senpai, okuldan attıran kişiye ödül olarak 20 milyon puan vereceğini söyledi.”
“O—o kadar çok puan… Bu tür şeylere izin veriliyor mu?”
Sınavı az önce duyan Kushida için, sürpriz oldu. Görüşme başladığından beri Yagami’ye ne kadar güvenmem gerektiğini düşünüp duruyorum ama yalan söylemiyor gibi. Yalan söylediği ortaya çıkarsa, hemen bağımı koparabilirim. 10/D sınıfının çıkarlarını bozacak bir işe kalkışırsa, Kushida da etkilenecektir.
“Şaşırman doğal, Kushida-senpai. Nisan ayında, okul hakkında yüzeysel bilgilere sahiptik. Şimdi daha iyi anlıyoruz okulun kurallarını. Bu bize verilen alışılmadık özel bir sınavdı. Ben de böyle olduğunu düşünerek görüşmek istedim.”
Açıklama az çok sona erince Yagami derin bir nefes alıp çayından bir yudum aldı.
Kelleme koyulan 20 milyon puanlık ödülü öğrendikten sonra Kushida, Yagami’ye bir soru sordu.
“Öğrenci konseyi başkanının bu özel sınavı kendi başına yapması biraz garip değil mi…?”
“Evet. Bu durumu ben böyle yanlış aksettirdim galiba. Ben buna özel bir sınav dedim. Ama Başkan Nagumo’nun kendi başına uydurduğu ve 9.sınıflara bir meydan okuma olarak düşünebiliriz.”
Nagumo’nun bu konuya karışmış olma ihtimali vardı aklımda. Bu bilgi, Horikita’ya da ilerlemesi için net bir hedef de vermiş olacak. Ancak, tam da bu işe karıştığını kolay kolay ortaya çıkmayacağını düşünürken, beklenmedik biri tarafından bu bilgi sızdırıldı….
“N-neden Ayanokouji-kun peki? Ondan başka öğrenci yok mu?”
“Bildiğim kadarıyla, sadece Ayanokouji-senpai. Neden o olduğuna gelince, bunun arkasında özel bir neden olduğunu sanmıyorum. Başkan Nagumo, seçilen öğrencinin 10.sınıflar arasında 1:157 şansla denk geldiğini söyledi.”
Nagumo’nun geçmişini bilmeyen Yagami için, anlayabileceği bir şey değildi.
Rastgele bir seçim olduğundan bile şüphe etmiyordu. Tabii ki, rastgele seçilme ihtimalim sıfır değildi. Ancak şuanki şartlarda, imkansız bir seçim.
Aklıma takılan asıl soru: Nagumo sırf beni okuldan attırmak için 20 milyon harcamaya istekli miydi? Şu ana kadarki iletişimimize göre, onun bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim. Hayır, hatta kafasına koyduğu her şeyi yapan birisi desem daha doğru olur. Tek sorun, onun gözünde bu kadar yüksek değerimin olmaması gerekiyordu.
“Öğrenci konseyi başkanının bu özel sınavı kendi başına uydurmuş tamam da, 20 milyon puanı var mıymış..?”
Kalan diğer olasılıkları öğrenmek adına, Yagami’ye kışkırtıcı bir soru sordum.
“Evet. Kulağa garip gelse de… Yalan mıydı, şaka mıydı bilemiyorum? Ama böyle bilinmeyen kaynaklı bir sınav için 20 milyon puan hazır tutmasına gerçekten inanamıyorum.”
Kushida bile 20 milyon gibi büyük bir puanı duyunca huzursuz oldu.
O kadar puan teklif eden kişi, öğrenci konseyi başkanı olsa dahi, insan şüphelenmeden edemezdi.
“Gerçekten çok yüksek bir puan. Bu kadar çok puan biriktirmenin ne kadar zor olduğunu yeni yeni anladım. Ancak, okulun başında 11/A öğrencisi ve konsey başkanı olarak, bu kadar puanı kolayca biriktirebileceğine dair saf bir algıya sahiptim.”
Bu yıl puan miktarı azalmış olsa da, okula giren 9.sınıflara 80.000 puan verilmişti. Puanlar harçlık olarak her ay öğrencilere verilecekti. Yurtlar donanımlı ve temizdi. Alışveriş merkezi olması da cabasıydı. Etraf dükkanlarla kaynıyordu falan. Ütopya gibi bir yerde puan para demekti ve para algınız değişiyordu. Geçen yıl ben de böyle bir deneyim yaşamıştım.
“Hatta 20 milyon puanı olduğunu kendi gözlerimle gördüm.”
Nagumo gibi birinin bu kadar çok puana sahip olması şaşırtıcı değildi.
“Ama okul tarafından resmi olarak tanınmayan özel bir sınava katılmak seni biraz huzursuz etmedi mi?”
“Sınavın hoş olmayan içeriği dışında, bir sorun yoktu ki. Sanırım ben hariç herkes bu durumdan hoşnuttu. Gayri meşru bir özel sınav olarak değerlendirildi belki de.”
“Daha önce öğrenci konsey başkanının özel bir sınav düzenlediğini hiç duymamıştım.”
“Hayır, sınava öğrenci konseyi başkanına güvendiğimiz için katılmadık.”
“Eh…?”
“Öğrenci konsey başkanı sınavı bize duyurduğunda, müdür vekili de oradaydı.”
Tsukishiro’nun bağlantısı da ortaya çıkmış oldu.
Şimdi, Tsukishiro ve Nagumo’nun 20 milyon puanlık ödülün arkasında parmağı olduğu kesinleşmiş oldu.
“Bu şartlar altında tereddütsüz özel sınav olarak kabul etmek doğaldır, değil mi?”
“Eğer Müdür Vekili varsa… tabii, doğal.”
Bir öğrencinin okuldan atılması için özel bir sınav düzenlemek… Duyan herkesin bile şüpheyle yaklaşacağı bir durum.
Anca müdür vekilinin varlığı tüm bu şüpheleri ortadan kaldırırdı.
“Bu konuda sahip olduğum tüm bilgiler bunlar.”
“Bana anlattığın için teşekkür ederim ama bu konuyu dillendirerek kendini tehlikeye atmış olmayasın?”
Benim için yararlı bir bilgi ama Yagami için aynısını söyleyemem.
“Yagami-kun, emin misin? Bu sohbet ortaya çıkarsa..”
“Sorun değil, Kushida-senpai. Bu konudan bahsetti diye ceza alan birini duymadım.”
Yagami hiç endişelenmeden gülümsedi.
“Ayrıca 9.sınıfların nefretini almaya hazırım. Zaten er ya da geç onlarla karşı karşıya kalacağız.”
Demek mücadeleye hazır. 9/B’den Yagami Takuya daha çok savunma yapan birisiydi. Duruma bağlı olarak, savunmasını kalkan olarak kullanıp saldıracak bir hali de vardı.
Yagami’nin şu an içinde olduğu durumu ne kadar anladığını bilemiyorum.
Kafenin bir köşesinde toplanan öğrenciler var. İçlerinden biri, bir kız öğrenci, arada bir buraya bakıp duruyor. Yagami’nin tam arkasında olduğu için onu fark etmemiştir.
C sınıfından, Sakurako Tsubaki’ydi.
Biz oturur oturmaz, yakınımızda bitiverdi. Kalabalığın içinde olduğumuz yeri iyi görebileceği bir yere konuşlandı.
Ardından telefonunu çıkartıp biriyle uzun süre konuştu?
Amacı ben miydim… Yoksa benimle sohbet eden Yagami miydi?
Her iki durumda da Yagami ile görüştüğümden haberdar. Tesadüf mü değil mi bilinmez ama Yagami için iyi bir durum söz konusu değil. Okulun dar sınırlarını içinde dikkatli gözlerden kaçmak zordu.
Bir kişilik bir gözlemden bahsetmiyorum bile, yeri geldi mi tüm sınıfta dikkat kesilir. Bu, 9.sınıflar arasındaki savaşın ciddileştiği, yarışın daha sertleştiğine kanıttı.
“Lütfen dikkatli ol, Ayanokouji-senpai. Şu anda yaptığım gibi, kuralları çiğneyip başkalarına bu durumu anlatan öğrenciler olabilir.”
“Sence kime dikkat etmeliyim?”
” Genelleme yaparsam, 9/D’den Housen-san uyanık olman gereken biri. Kurallara baş kaldırması ve umursamaması işini zorlaştırır.”
9.sınıflar da Housen’in ne kadar tehlikeli olduğunu fark etmişler.
“Onun dışında, dikkat etmen gereken biri daha var…”
Yagami, tam söyleyecekken biraz tereddüt etti.
“Boş verelim. Bu konuyu burada kapatalım.”
“Eh? Neden? Ben endişeliyim.”
Yagami acı bir şekilde gülümsedi ve dedi ki:
“Bunu size söylememem gerektiğini düşünüyorum. Dikkat etmeniz gerekenlerin isimlerini sıralarsam, siz de onlara dikkat kesilirsiniz. Bilmek sizin için önemli olsa da, onlar için adil olacağını düşünmüyorum. Her ne kadar Housen-kun‘un adını vermiş olsam da.”
Kimlerin tehlikeli olduğundan bahsederse, Kushida ile önlem alabileceğimiz doğruydu.
Sınıf arkadaşlarımızı da hazırlıklı olmaları konusunda uyarabilirdik.
“Zaten tam olarak emin değilim. Hislerime dayanan bir tahmindi.”
Onlarla rakip olmasına rağmen, Yagami adil bir şekilde savaşmak istiyordu.
“Özel sınavda gözlerimi dört açacağım. Onun bir tehdit olduğundan emin olunca da sana söyleyeceğim, Ayanokouji-senpai.”
Anlaşılan bize söylemeden önce o kişinin ne kadar tehlikeli olduğunu önce teyit edecek.
“Dikkatli ol, Yagami-kun.”
“Evet. Ayrıca… Issız adada sınav bittikten sonra seninle yalnız görüşebilir miyiz? Seninle özel konuşmak istiyorum, Kushida-senpai.”
“O-olur… Tabii, ne hakkında…?”
Kushida anlamıyormuş gibi yapsa da bu tür şeyleri anlamakta yavaş olan ben bile az çok ne olduğunu fark ettim.
Yagami’nin, Kushida’ya bakışı diğer senpailerine olan bakışından farklıydı.
“Verdiğin bilgiler çok işime yarayacak, Yagami. Teşekkür ederim.”
“Sorun değil. Dezavantajlı olan tek kişi sen olduğun için kendimi kötü hissettim, Ayanokouji-senpai.”
“Ben de sana teşekkür ederim, Yagami-kun. Çok sağ ol.”
“Bunu söylemen benim için yeter de artar bile, senpai. Ayanokouji-senpai okuldan atılırsa, sınıfın için işler zorlaşacak. Kushida-senpai, A sınıfından mezun olmanı çok istiyorum.”
Bu kadar uzun süre konuşabildiğim 9.sınıf öğrencisi olmamıştı.
Yagami sıradan bir onur öğrencisinden başka bir özelliği yok gibiydi.
Birine yaklaşırken tetikteyim. Beyaz Oda öğrencisi mi diye dikkat kesiliyorum. Şimdiye kadar tanıştığım 9.sınıflar arasında, en doğal davrananı Yagami oldu. Benden karşılık beklememesi ve yararlı bilgileri çekinmeden vermesi de cabası.
Tabii ki, bu onu aday listemden çıkartmaz. Ama Beyaz Oda’dan gelen öğrenciyse, karşıma almak istemeyeceğim bir rakip demektir.
O enstitüde yetiştirilen insanların bu kadar kısa süre içinde, bu kadar doğal bir öğrenci profili çizebileceğinden yana şüpheliyim.
Şimdilik Yagami’nin bana verdiği bilgileri güzelce değerlendirmeye odaklanacağım.
“Az önceye kıyasla epey dolmuş burası. Sohbetimiz bittiğine göre, ben önden gideyim.”
“İşin mi var?”
“Yok, 9.sınıflardan biraz uzakta kalmak istiyorum.”
Geç olsa da yapılacak en doğru şey buydu. Ona bir kez daha teşekkür etikten sonra Yagami yanımızdan ayrıldı.
Sonra, Kushida ile yalnız kaldım.
“Kanatlarının altında iyi bir kouhai varmış, Kushida.”
“Eh, bana sorarsan tam tersi. İstediğim bir gelişme değil bu.”
Kushida işaret parmağıyla kupanın kenarına dokunarak söylendi.
Dile getirmedim fakat ne düşündüğü apaçık.
Aynı ortaokuldan mezun oldularsa, onun geçmişini biliyor demekti.
“O da biliyor.. Yagami-kun yani.”
Kushida, öğrenmek istediğim bildiği söyledi.
“Bana bu bilgiyi veriyorsun? Emin misin?”
“Bilmesen ne fark edecek ki.”
“Yani—“
“Ondan bir an önce kurtulmam gerek. Yagami-kun’u gitmesi şart….”
Bana bakıp fısıldarken gözlerinde garip bir kararlılık sezdim.
Yagami’nin Kushida’ya hayran hayran bakması, paçasını kurtarmaya yetmiyordu.
Galiba geçmişini bilenlere nazik bakamıyor.
“Horikita ve bana kıyasla, alt sınıftan birini okuldan attırmak daha zor olacaktır.”
“Kullanacağın yönteme göre değişir.”
Ses tonundan, çoktan bir planı var gibiydi.
“Kendinizi ne kadar mükemmel görürseniz, o kadar basitleşirsiniz. Senle Horikita-san istisna değilsiniz.”
“Ateşkes yapmadık mı?”
“Sadece şimdilik, evet.”
Kushida pes etmeyecek gibi. Ben de zaten bu ateşkesin ondan kurtulmaya yeteceğini düşünmemiştim.
“Sana kaybettiğim için, şimdilik sessiz takılacağım.”
Ardından sandalyesini geri iterek gitmek için hazırlandı.
“Sonra görüşürüz, Ayanokouji-kun.”
“Görüşürüz.”
Kalmasını gerektiren bir neden olmadığı için, onun gidişini izledim.
Bu konuşma sayesinde, Kushida’nın saman altından su yürüttüğünü de öğrenmiş oldum.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩