Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 19 - Sözlü Anlaşma
Cilt 13 – Bölüm 19 – Sözlü Anlaşma
Ertesi gün okuldan sonra Keyaki alışveriş merkezindeki kafede.
“Bu tik tak sesi… dolanan yelkovan. Bu tür saatlerden nefret ederim.”
Amasawa Hosen’in sol kolundaki saatine gözlerini dikmiş bakarken, önünde oturan Housen’e küfür etti.
“Kapa çeneni. Ne kadar pahalı haberin bile yoktur senin?”
“Pahalı mı? Çok mu? Nefret ettiğim ürünlerin fiyatına bakacak halim yok.”
“Ha? İşte tam bu yüzden kızlar çok sıkıcı. Hahahahaha!“
Bu sözlerinden sonra bir kahkaha patlatarak Housen saatine dokundu.
“Sen… neyse, boş ver. Benden ne istiyorsun?”
“Yaklaşan ıssız ada sınavı için görüşelim istedim. Grup olalım, Amasawa.”
“Sana tekrar yardım etmemi mi istiyorsun? Hem de ıssız ada sınavında? Yine ne hinlik peşindesin?”
“Ha?”
Housen kaşlarını çatıp Amasawa’ya bakarken, Amasawa şeytani bir gülümsemeyle ona baktı.
Amasawa üst üstte attığı bacaklarını yavaşça indirip yavaşça bacaklarını açtı.
“İç çamaşırımı görmek ister misin? Masanın altından gizlice bakabilirsin?”
Hafif çömelen birisi, bacaklarının arasından iç çamaşırını görebilirdi.
Bu ayartmaya karşılık Housen, sağ dirseğini masaya sertçe koyup öne doğru eğildi.
“Kızlara el kaldırmam falan mı sanıyorsun?”
“Hiçte bile. Bir kızı patakladıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranacak bir tipsin.”
“O zaman saçmalamayı kes. Boşa zamanımı harcama.”
“Zaman kaybediyorsun demek, ha. Peki, dinleyelim bakalım planını. Neden seninle grup olacakmışım?”
“Çünkü cesursun. Ayanakouji‘yı attırma konusunda tereddüt etmeden yardım eli uzattın.”
“Eh, doğru? Ödülden haberdar olanlar ya harekete geçmedi ya da cesaret edemediler. 20 milyon puan az buz değil. Tek seferde tongayı gözünden vurmak istemem doğal, değil mi?”
Amasawa hiçbir suçluluk belirtisi göstermeden duruma açıklık getirdi.
“Peki, seninle grup olursam ödülüm ne? Ucuza alamazsın beni, haberin olsun?”
Amasawa karşılığını sorduktan hemen sonra, arkadan ciddi bir ses duyuldu.
“Biz eşitiz. Daha önce söylememiş miydim?”
Görüşmeye azıcık geç kalan kişiydi: Nanase.
“Eşit mi? Yüzün güzel ama sözlerin değil. Yoksa bu cesaretinden dolayı mı Housen-kun’un seni seviyor?”
Nanase masaya oturduktan sonra, görüşecek kişiler tamamlanmış oldu.
“Şimdi anladım. Housen-kun’un kurmayı düşündüğü grup üçümüzden oluşuyor.. Peki ya dördüncü kişi?”
“Ek birine gerek yok. Bu ıssız ada sınavının kazananı ne 10.sınıflar ne de 11.sınıflar olacak. Bu üçlü olarak biz kazanacağız.”
“Ukalasın ama? 9.sınıflara kıyasla senpailerde çok başarılı öğrenciler var.”
“Ne olmuş yani? Hepsini ezerim olur biter.”
“Eh, en güçlüsü sen olsan bile, Housen-kun… 9.sınıflarla ortak çalışmayı kabul etmedin mi? D sınıfının ana gücü olarak ikiniz de sınıfın başını çekmiyor musunuz?”
“Ona D sınıfından lideri olarak ben karar veririm. Anladın mı?”
“Yani, en güçlü diye kıytırık birini göndereceksin. Diğer sınıflar öfkeden kuduracak.”
“Ana güçten kasıtları neyse ona göre değişir. Akademik veya fiziksel becerisi yüksek öğrenciler gönderdiğimiz sürece, ses çıkartmazlar. Ayrıca, Housen-kun en güçlü gruba katılması, başlarını ağrıtacaktır.”
“Eh, Housen-kun katılırsa takım çalışması diye bir şey kalmaz, o da doğru. Onu gruptan çıkartmak isteyebilirler. Neyse, konumuza dönelim. Bana teklifiniz nedir?”
“Sana teklifimiz yok, eşitiz az öncede dediğim gibi. Tabii ki, sınıfımızın ödüllerden aldığı ekstra kişisel puanları eşit olarak böleceğiz.”
Sanki Nanase, Amasawa’ya “Bu kadarı yetmez mi?” dercesine soruyordu.
“Ama bu eşitlikte benim payım herkesten fazla olacak? İster ıssız ada sınavı olsun, ister başka bir sınav olsun, en fazla katkıyı sağlayacak kişi benim. Bu sınav fiziksel güç ön planda olacak gibi. Nanase-chan, çok güzelsin ama bana ayak uydurabilecek misin bakalım?”
“Hemen test edelim ister misin?”
Nanase, kışkırtmaya karşılık verdi. Amasawa dikkatini bir anlığına Housen’e çevirdikten sonra uyarı dahi vermeden elini Nanase’nin yüzüne sertçe uzatarak tokatlamak istedi.
Nanase şaşırıp tereddüt dahi etmeden çabucak ona uzanan kolunu tuttu.
“Yürek yemişsin. Burada hareket ediyorsun.”
“Vay canına. Hiç fena değilmişsin? Güçlü kızları severim.”
“Sen de fena değilsin.”
“Deneyelim? Hemen test edelim ister misin?”
Bir taraf gülerken diğeri kas katı kesilmiş, sert bakıyordu.
Birbirlerinin gücünü test ederken bir süre sessizlik hakim oldu, sert rüzgarlar esti.
“Nanase, ben ve sen. Üç kişilik bir grup oluşturacağız. Tamam mı?”
“Nanase-chan’ın hatırı sayılır yeteneklere sahip olduğuna hemfikirim. Ancak eşit olduğumuzu düşünmüyorum.”
“Neden? Yoksa gruptaki 2 kişi D sınıfından diye mi?”
“Takıldığım kısım bu değil. Kişisel puanlar eşit olarak bölünecek gibi…. ama yardımımı isteyen sizsiniz, ekstramı isterim…”
Amasawa bu sözlerinden sonra, sol elinin baş ve işaret parmağıyla <para> işareti yaptı.
“Madem bana rüşvet vermek istiyorsun, ben de fiyatı arttırıyorum?”
“Maşallah kibre bak. Ha Nanase, ha sen. Al birini vur ötekine. Yagami ve Takahashi’den daha cesursunuz.”
“Fark etmedin mi? Günümüzde kızlar daha güçlü.”
“Peki, isteklerini dinleyelim. Grup ödülleri dışında başka ne istiyorsun?”
“Tabii ki birinciliği. Ama önemli olan tek şey bu değil—“
Amasawa sol elinin hafifçe kaldırıp başparmağını boynuna dayadı.
Ardından yavaşça sağdan sola kaydırıp…
“Ayanokouji-senpai’yi okuldan atma ödülünün tamamını isterim. Seninle grup kurma şartım bu.”
“Maşallah, istemediğin bir canım kaldı? Bu kolayca kabul edebileceğim bir şart değil.”
“Yani hayır mı diyorsun? Eee, bensiz ne yapacaksınız? Nanase-chan dışında güvenebileceğiniz bir yoldaşın yoksa, bu sınavda baltayı taşa vurdun demektir?”
Amasawa’nın daha önce söylediği gibi, Housen kendine pek çok düşman edinmişti.
Dahası, dört sınıf ortaklaşa çalışmaya karar verdiği için, ayrı bir grup oluşturacaksa, Amasawa gibi garip biri hariç kimse ona yardım eli uzatmazdı.
“Hem Housen-kun ile grup olunca, A sınıfında şuan olduğundan daha çok dışlanacağım. Telafi edebilmelisiniz ki ben de evet diyebileyim, haksız mıyım?”
Housen ve Amasawa, birbirlerinin gözlerinin içine baktılar.
“Onu okuldan attırma ödülünü ben alacağım ama Ayanokouji-senpai’yi okuldan attıran kişi olarak sen ünleneceksin, Housen-kun. Bu, şartımı kabul etmen için yeterli sayılmaz mı?”
“Bu şartı kabul edemeyiz. A Sınıfının fazladan 20 milyon puan alacağını düşün…”
“Kes sesini, Nanase.”
Nanase’nin fikrini söylemesine izin dahi vermeyen Housen, Amasawa’ya bakmaya devam etti.
“Ödül senindir.”
“Teşekkür ederim. Cimri biri olmadığına sevindim.”
Bu sözlerinden sonra, Amasawa zengin kalkışı yaptı.
“Sınav resmi olarak başlayınca güzel geçinelim.”
Anlaşma tamamlandığına göre, Amasawa kalmaya gerek olmadığına düşünerek hemen ayrıldı.
“Emin misin?”
“Evet.”
“Peki, madem kararları sen veriyorsun. Ama Amasawa-san’a güvenmek…nasıl desem, bence o tereddüt dahi etmeden partnerlerini ortada bırakacak birisi.”
“Güvenmek derken? Ona güvendiğimi sanma. Bu senin için de geçerli, ikinize de güvenmiyorum.”
“O zaman neden onunla grup olmak istiyorsun?”
“Çünkü bu kız, diğerlerinden farklı. Onun da senin gibi tam kestiremediğim, anlayamadığım yanları var.”
“Anladım. Haklı olabilirsin ama 20 milyon puan çok fazla.”
“Sözlü bir anlaşma yaptık. Ayanakouji’yi okuldan attıranın ben olduğu belli olduğu sürece puanlar benim olacak. Daha sonra ister ağlasın ister sızlasın.”
Housen, sözünü başından beri tutmaya niyeti olmadığını ifade etti.
“Sen berbat bir insansın.”
“Ayanokouji, Ryuuen veya bir başkası, pençeleriyle üzerime kim yürürse yürüsün, onları ezip geçeceğim. Bu okulun boktan kuralları yüzünden bocalamaktan sıkıldım artık. Hadi bakalım, savaş başlasın. Hahahahaha!“
Housen o kadar mutluydu ki yüksek sesle kahkaha atmaktan kendini alamadı.