Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 25 & 26 - Saf Değiştirmek
Cilt 13 – Bölüm 25 – Köşeye Sıkışmak
Issız Ada Özel sınavının ön hazırlıkları sona ermiş, çatışmalar ara sıra alevlenmişti.
Tüm bunlar, gergin bir dönemin son kalıntılarıydı. Sadece bir hafta kala, gruplaşma aşaması doruğa ulaşıyordu. Şu sıralar okuldaki öğrencilerin % 90’ından fazlası 2 veya 3’er kişilik küçük gruplar oluşturarak kaderleri birbirlerine bağlamıştı. Ishizaki ve Matsushita’gil beni gruplarına davet etmekten yavaş yavaş vazgeçmişti.
Bu sınavda, ne kadar çok geç grup kurarsanız o kadar çok tehlikede olursunuz…
Kalan %10’luk kısmın önümüzdeki Cuma gününe kadar ne yapacağını merak ediyorum. Bu konuyu düşünürken, bir mail aldım. Bugün cumartesiydi ve sabah 9:30’u biraz geçiyordu. Maili gönderen 10/B sınıfından Ishizaki’ydi. Son zamanlarda onunla çok iletişim halindeyim, ancak bu sefer farklı bir konuda yazmış. Ryuuen benim kafeye gelmemi istiyormuş. E-postanın yazılışından, istek söz konusu değildi. Bana pek seçenek sunmamışlar yani.
Elbette, istek olarak düşünüp geri çevirebilirdim. Ama Ishizaki’yi bundan sorumlu tutardı. Bugün Ayanokouji grubu ile saat 13:00 gibi takılacağız. Görüşmeyi etkilemeyeceği için hazırlanıp 15 dakika içinde yurttan çıktım. Keyaki alışveriş merkezine yola koyuldum.
Görüşmeye zamanında varırım herhalde. 15 dakikaya orda olurum.
Gruplaşma aşaması sona ermek üzereyken, Ryuuen sürdürdüğü sessizliğini bozuyor gibi. Bakalım nasıl bir hamle yapacak.
Şu an itibariyle, Ryuuen kimseyle bir grup kurmamış. Beni grubuna davet etmesi mümkün olsa da, böyle bir işe kalkışacağını sanmıyorum. Bana ne diyeceğini merak ediyorum açıkçası.
Keyaki alışveriş merkezine giderken, marketten döndüğünü düşündüğüm Kanzaki’ye rastladım.
Plastik bir poşetin içinde iki adet 2 litrelik şişe vardı.
“Keyaki alışveriş merkezine mi gidiyorsun?”
“Sınav başladıktan sonra, rahatlamak için zaman olmayacak.”
Zamanım olduğu için, sohbet edebilirim.
“D sınıfının çoğu grup olmuş gibi. Ama sen hala tek başınasın?”
“Diğerlerinin aksine, çok fazla arkadaşım yok. Sebebi bu.”
Birkaç şaka yapıp hafif bir sohbet gerçekleştirmeyi umarken Kanzaki ciddiyetini korudu.
“Senle Horikita, ikiniz de sınıfınızın destek ekibi olarak mı hareket edeceksiniz? Malum başarılı öğrenciler, sınavda her türlü iz bırakabilir.”
Son zamanlarda, benim değerim Kanzaki’nin gözünde yükseldiği için, temkinli davranıyor. Bu sebepten dolayı da tek olmamın sebebini bu olarak görüyordur.
“Sen de tek tabancasın, Kanzaki. Bu da senin de aynı rolü üstlendiğin anlamına geliyor.”
C sınıfından Kanzaki de aynıydı. Henüz kimseyle grup kurmamıştı.
“Ayanokouji, Ichinose sana çok güveniyor gibi. Fakat ‘biz’ sana gerçekten güvenebilir miyiz?”
“Bana güvenebileceğini söylesem, güvenir misin Kanzaki?”
“En azından söyleyeceklerini düşünürdüm.”
Şişelerin üzerinde su damlacıkları belirmişti.
30 derecenin üzerindeki yaz sıcağı, acımasızca kendini belli ediyordu.
“Her ne kadar ittifakı bozmuş olsak da, Ichinose‘i düşman olarak görmüyorum.”
Kanzaki’ye ciddiyetle söyledim. Yalan değildi.
“Bu sözlerin yoruma açık yalnız. C sınıfını düşman olarak dahi görmediğini mi ima ediyorsun?”
Bu konuyu kolayca atlatabileceğimi düşünmüştüm ama Kanzaki’nin bana karşı olan dikkati beklediğimden daha yüksek çıktı.
“Kanazki, benden ne istiyorsun?”
Her zamanki halinden farklıydı. Sanki beni köşeye sıkıştırmaya, bir açık bulmaya çalışıyordu.
Sohbeti yönlendirmeye çalıştığı konuyu fark etsem, ne istediği hakkında bir fikir edinebilirdim.
“Ağzımdan garip bir söz çıkartıp bu sözü Ichinose‘e dinlettirmek falan mı istiyorsun?”
“Sen… Ichinose… Hayır, senin bakış açını hafife aldık. İlk tanıştığımız zaman içimde garip bir his vardı ama tam olarak kelimelere dökememiştim. Şimdi ne olduğunu açıkça anlayabiliyorum. D sınıfının bu kadar büyük ilerleme kaydetmesinin sebebi sendin.”
“Neyden bahsettiğini anlamıyorum.“
“O zaman senden yardım talep ediyorum. Ichinose sana çok güveniyor. Şu anki tavrının iyi olmadığını ona söylemeni istiyorum.”
Aramızdaki mesafeyi kapatırken poşetten bir damla su yere düştü.
“Yani, böylece Ichinose’un düşünce tarzını değiştirmesini mi bekliyorsun?”
“Evet.”
“Kusura bakma ama sana yardım edemem. Onun kendi yöntemiyle sorunlara başa çıktığını görmeye devam etmek istiyorum.”
“Yani bizi, düşmanını ezilirken görmek mi istiyorsun?”
“İstediğin gibi yorumlamakta özgürsün ama…”
Bir an duraksayıp düşündüm. Ichinose’i bekleyen kaderi kimse tahmin edemez. Fakat bu düşüşlerinin üzerine bir kez daha düşerse, son düşüşü olacaktır…
Bir anlığına Kanzaki’ye ne düşündüğümü söyleyip söylememem konusunda çelişkiye düştüm. Hemen kendimi tuttum. Hesabını yapmadığım bir harekete kalkışmak durumu iyileştirmezdi.
Aksine, sadece onlara zarar verirdi.
“Eh, herkes kendi sınıfına sahip çıkmak zorunda. Değil mi?”
“… evet. Çok çocukça göründüm galiba.”
Kanzaki, yaptıklarından pişmanmış gibi başını eğdi.
“Kendi başıma bir çözüm bulacaktım aslında. Fakat harekete geçmeden önce sorunu çözmenin kolay bir yolu olduğunu düşünerek denemek istedim.”
Kanzaki bu sözlerinden sonra yurda doğru yürüdü.
Seçenekleri tükenmek üzere olunca umutsuzluğa kapılması normal.
Ancak nasıl derler.. köşeye sıkışmış bir fare kediyi ısırabilir.
Bir nevi, i özel sınavda Kanzaki de zorlu bir rakip olarak karşımızda olacak.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩
Cilt 13 – Bölüm 26 – Saf Değiştirmek
Keyaki avm’ye sözleşilen zamandan biraz erken geldim. Kasiyere aldığım içeceğin ücretini öderken normalde yan yana göremeyeceğimiz iki çocuğu gördüm.
Birisi beni davet eden Ryuuen, diğeri ise…
“Biri daha gelecek demiştin, Ayanokouji’den mi bahsediyordun?”
10/A sınıfından Kohei Katsuragi sert bir tavırla bana baktı.
Bu ikiliye yağ ile su diyecek kadar ileri gidemem ama aralarının iyi olmadığı bilinen bir ikiliydi.
“Asıl bu görüşme de neyin nesi?”
“ Kuku! Ne bekliyorsun? Biz otururken sen dikelecek misin? Otursana.”
Ryuuen şüpheli bir şekilde gülüyordu. Söylediklerini dikkate alıp boş bir koltuğa oturdum.
Ortamdaki atmosfer şimdiye kadar hiç deneyimlemediğim bir tuhaflıktaydı.
“Sıradan bir öğrenci imajın hiç yoktu, Ayanokouji. Ama kendini iyi gizlemişsin. Öyle bir sınavdan tam not almak her babayiğidin harcı değil!”
-
- sınıfa başladığımızdan beri benimle hiç konuşmayan Katsuragi, birden konuya daldı.
“Kuku. Ona hayran kalmayı bırak, Katsuragi– o mesele mazide kaldı.”
“Mazi mi? Güçlü rakipler bir anda çıkınca dikkatli olmak gerekir. Ichinose’in sınıfını yenince sana bir rahatlık gelmiş herhalde.”
“Saçmalama. Ichinose kendi kuyusunu kendi kazıyordu. O kız benim radarıma dahi girmedi.”
Bu beklenmedik isimlerin bir araya gelmesi, ortamın havasını kötüleştiriyordu işte.
“…Ee? Beni niye çağırdın söyle.”
Katsuragi’nin sözleriyle görüşmeyi düzenleyenin Ryuuen olduğu netleşmiş oldu. Ben de Ryuuen’in konuşmasını bekledim.
“Ne acele ediyorsun? Biraz rahatla lan!”
“Rahatlayamam. Seninle görülerek başım belaya girsin istemiyorum.”
Katsuragi etrafta dolaşan öğrencilerden yana endişelenerek Ryuuen’i konuşturmaya çalıştı.
Sabahın erken saatleri olsa da, etrafta öğrenci olması doğaldı.
Bizim sınıftan birileri bizi görse şaşırıp kalırlar kesin.
“A sınıfının yaklaşan sınavdaki amacı ne?”
“Amacı ne derken? Herkesin hedefi aynı değil mi sanki.”
“Sınıf puanlarını almayı mı hedefliyorsunuz? Yoksa amacınız başka mı? ÖYD’deki gruplaşmalara baktım sizin sınıftan C ve D ile gruplaşmalar vardı. Kitou tekti. Dahası; Ichinose, Shibata ve Sakayanagi’nin aynı grupta olması bir bit yeniği olduğu anlamına geliyor. Ortak mı çalışıyorsunuz?”
Bu konuyu ben de merak ediyordum. Ryuuen’in saydığı isimlerin yanında; A sınıfından Hashimoto ile Kamuro, C sınıfının en başarılı öğrencilerinden bir olan Ninomiya ile grup olmuştu. “Ek Eleman” özel kartına Asakura sahipken, şuan kart A sınıfından Hashimoto’daydı. Bunlar tesadüf olamaz.
“İstediğin gibi tahminler de bulunabilirsin ama ben, hiçbir şeyi onaylamam.”
“Bana diplomatik cevaplar verme, net cevaplar ver.”
“O zaman, anlayabileceğin kadar basitçe söyleyeyim: Sana benden tek laf yok.”
Katsuragi sertçe cevaplamayı reddetti.
Katsuragi ile Sakayanagi sınıflarında rakip olsalar da sınıflarının planını rakipleri olan Ryuuen’e söylemezdi.
“Sınav günü Sakayanagi’nin ne yapacağını görürüz ancak. Ondan önce kimse ne yapacağını bilmez. Buna rağmen öğrenmek istersen, kendisine bizzat sor.”
“Oh, yani sana güvenmediği için detayları bilmiyorsun?”
“Eh, öyle denebilir.”
Ryuuen’in dediği gibi Katsuragi durumu bilmiyor olabilirdi. A sınıfında Sakayanagi’nin tarafını tutmayan, sınıfın düşmanı konumundaydı. Bu konuyu dile getirmeye bile gerek yoktu, o kadar bilindik bir durumdu.
Bu sohbetin giriş konuşması gibi geldi bana.
“Üzüyorsun be, Katsuragi. Geçen yıl bu zamanlar stratejime değer bir rakip olarak gördüm seni. Fakat o eski halinden eser kalmamış. Sizin taraf savaşında yolun sonuna çoktan gelmişsiniz demek, eh?”
“Sen de Ishizaki’ye yenilmedin mi sanki?”
Katsuragi karşı çıktı ama Ryuuen, kahkaha patlattı.
“Kukuuuu! Zirveye tekrar çıkmak istemiyor musun? Totsuka denen çocuk senin ayak bağındı. Bak gitti, tam zamanı değil mi?”
Katsuragi birden sağ elini yumruk yapıp masaya vurdu. Yahiko’nun ona olan hayranlığından dolayı, öfkesini gizleyemedi herhalde.
“Amacın beni sinirlendirmekse başardın, Ryuuen. Şimdi mutlu musun?”
“Ne bu hal? Hala o konuyu kapatmadın mı? Rahatladım o zaman.”
Ryuuen üç kez elleriyle alkış tuttuktan sonra, Katsuragi’ye dönerek:
“Sakayanagi’yi önümüzdeki sınavda okuldan attırsak fena olmaz mı?”
“Ne?!”
“O kız giderse A sınıfı lider arayışına girecek. Sen de eski lider pozisyonuna döneceksin.”
“Kafanda neler kuruyorsun bilmiyorum ama baştan söyleyeyim imkansız bu hayalin. Ona ıssız ada sınavında tuzak kursan dahi, bir sürü puanı var. Hem oldu ki bir şeyler başardın, tuzağa düştü diyelim, koruma puanı var.”
Hem kişisel puanı hem de koruma puanı olan Sakayanagi’yi okuldan attırmak epey zor bir işti.
“Evet. Onu okuldan attırmak için 2 kez bıçaklamak gerek. Onu ıssız adada okuldan attırmak zaten şakaydı. Bu sınavın amacı; düşmanını düşürmek değil, kendini yükseltmekle alakalı.”
Ryuuen sohbeti ısındırarak asıl toplanma amacımıza yavaş yavaş ilerliyordu.
“İlk üçe verilen ödüller A sınıfını alaşağı etmek için yeterli ama kurallar fazla karmaşık. Önden hazırlık yapmak istedim.”
“Ayanokouji ile beni buraya bu yüzden mi çağırdın?”
“Evet.”
Stratejisi ne olursa olsun, Katsuragi’nin kolayca kabul edeceğini sanmıyorum. Katsuragi’nin, Sakayanagi’den hoşlanmadığı kesin olsa da onu düşman edinerek kendi sınıfının ayağına sıkmış olacak, malum.
Belki savaşlarının başında böyle bir hamle yapsaydı, işe yarardı. Ama şuan sadece negatif bir etkisi olur.
“Ichinose o kızla grup oldu. Kendi mi uzlaşmak istedi yoksa kendini beceriksiz hissedip mi iş birliği yaptı? Hangisi?”
“Bilemiyorum. Hem Sakayanagi bu soruyu duysa, aynı şekilde sana iade eder. Senin gibi biriyle gruplaşmaya istekli çıkmaz, malum tam bir baş belasısın.”
Sakayanagi’ye ihanet etmek yerine Katsuragi, onun adına konuştu.
“Bu açıdan bakarsak, buradaki herkes baş belası.”
Üçümüz de henüz bir gruba katışmamış, tek başımıza takılıyorduk.
Katsuragi’yi niye zorluyor acaba? Katsuragi’nin Sakayanagi’yi ihanet etmeyeceği gün gibi ortadaydı.
Yoksa… Sakayanagi’ye ihanet etmeyeceğinden emin mi olmaya çalışıyor?
“Harikasın, Katsuragi. Her zamanki gibi doğrucu davutsun. Güzel.”
“Beni övmen işe yaramaz, Ryuuen.”
Ryuuen sonunda sadede gelmeye karar verip oturuşunu düzeltti.
“Bu sınavın en önemli noktası, 10.sınıflar dışında kimseye puan kaptırmamak. Ne 9’ların ne de 11’lerin benim puanımı alıp harcamasını istemiyorum. Bunun için gruplaşmamız gerek, değil mi? Kendi sınıfına güvenerek de savaşta güçsüz duruma düşersin, bu da ayrı bir gerçek.”
Gruplaşma aşamasının bitmek üzere olduğu bu aşamada, Ryuuen ortak grup teklifi sundu.
“B sınıfının küçük fareleriyle gruplaşmaktansa tek takılmayı tercih ederim. Ama başka güçlü isimleri yanıma çekebilirsem, neden olmasın değil mi.”
Katsuragi’ye şeytani bir gülümsemeyle baktı.
“Yok artık. Benimle mi gruplaşmak istiyorsun?”
“Sadece seninle değil, masanın bir ucunda pusu kurmuş bizi dinleyen Ayanokouji ile de.”
Ardından dikkatini bana çevirdi.
“… ben de mi?”
“Yoksa seni niye görüşmeye çağırayım.”
Bunu ihtimalden bile saymıyordum ama benden yardım istiyor.
“Reddediyorum. A sınıfı bu ödülden yararlanacak olsa da, senin gibi biriyle niye grup olayım.”
“Ne aceleci karar veriyorsun, Katsuragi. Dur bi açıklamamı dinle.”
“Gerek yok. Önce-– Ayanokouji’yi niye çağırdığını söyle?”
“Niye soruyorsun ki?”
“Nisan ayının sonundaki sınavda matematikten tam puan alması şaşırtıcıydı. Evet, akademik başarısına saygım sonsuz. Ama kazanmak için doğru adamı seçtiğine emin misin?”
Katsuragi hemen teklifi reddetse de, Ryuuen’in stratejisindeki kuşkularını anlamak için sordu.
Stratejisi beni içerdiği için kabul edemiyordu.
“Yarım yamalak bir strateji kurduğumu mu düşünüyorsun?”
“Evet. Ayanokouji’yi alarak sınıf puanı üçe bölünecek. Madem beni A sınıfından davet ediyorsun, Kitou’yu da alsana gruba? Eğer 3 sınıf olsun diyorsan, C sınıfından Kanzaki hala tek. Ayanokouji yerine onu düşün.”
Katsuragi danışman rolü üstlenerek öneri de bulundu.
“Sebebini bilmediğin için, sen de kendince mantıklı öneriler sunuyorsun. Ama ben doğru bir karar veriyorum, demi Ayanokouji?”
“Neyden bahsettiğini bilmiyorum.”
Katsuragi’ye destek çıkarcasına omuz silkip neden buraya çağrıldığımı bilmediğimi belli ettim.
“Bu ucuz numaraları bıraksan. Beni dövüp susturan sensin.”
Ryuuen bu konu hakkında görüşümü dahi düşünmeden bombayı patlattı. Böyle bir durumda şaka olarak algılanabilecekken Katsuragi farklı düşünüyordu.
“Susturan mı… ciddi misin?”
Ryuuen’e dönüp gerçek mi diye sordu.
“Ah, kalkan totomu yere indirdi. Az daha okulu bırakacaktım.”
Bu sözlerinden sonra Katsuragi de parçaları birleştirmeye çalıştı.
Ryuuen’in sahneden çekildiği zamanı falan aklına getirirse, birleştirmesi kolay olur.
“Hadi inkar etme, Ayanokouji. Katsuragi’den saklamaya çalışma. Ben susmayacağım çünkü?”
Gereksiz şeylerden bahsetmeye devam ederse, tehdide girecek bu durum.
“Kabullensem dahi, sana yardım edeceğimi mi sanıyorsun?”
“Eh, Katsuragi gibi kolay olmayacaktır.”
Bizi dinleyen Katsuragi, derin bir iç çekti.
“Hayır, kabul edemiyorum. Ayanokouji’nin seni yendiğine inanmıyorum. Az önce dediğime dönersek, üç sınıfı birleştirerek en fazla 100 sınıf puanı alabilirsin. A sınıfı ile arandaki farkı kapatman imkansız olur.”
Katsuragi bu grubun varlığını inatla sorguladı.
“Evet, evvet. Onu unut gitsin. Danışman olarak çok kalifiye bir elemansın.”
Ryuuen, Katsuragi’ye dönüp sırıttı.
Ryuuen uçarı tavrını korudu.
“Üç sınıf arası iş birliği önerisi ile Ayanokouji’nin seni dövdüğü saçmalığı derken, başından beri ciddi bir uzlaşma istemediğini anlayabiliyorum.”
Katsuragi, hala şaka yaptığını düşünen Ryuuen’e cevap olarak koltuğundan kalkmak için ayaklandı.
“Ciddi uzlaşma mı? Başından beri imkansız olduğunun farkında değil miydin? Yine de geldin. A sınıfı için ajanlık mı yapıyorsun yoksa?”
Katsuragi reddedebileceği bir görüşmeye gelmişti. Dediği gibi, bir sebebi olmalı.
“Zombiden farkın yok ve tekrar hayata dönmek istiyorsun. Haksız mıyım?”
Totsuka Yahiko, Katsuragi’nin en büyük hayranı Sakayanagi yüzünden okuldan atılmıştı.
Ryuuen ise şuan Katsuragi’nin Sakayanagi’yi affedip affetmediğini anlamaya çalışıyordu.
“Bu seni ilgilendirmez.”
“Madem buralara kadar geldin, aç kulaklarını iyice dinle.”
“Ne dersen de seninle çalışamam. Sakayanagi ile aramız bozuk olsa da sınıf arkadaşlarımı tehlikeye atamam.”
Katsuragi’nin sözlerini duyan Ryuuen, sevinçle onu tekrar alkışladı.
Katsuragi’nin bu sözleri söylemesini bekliyor gibiydi.
“Arkadaşlarına sorun çıkartmak istemiyor musun, güldürme beni? Geçen yılki ada sınavından beri, A sınıfı bana aylık ödeme yapıyor. Hem de senin imzaladığın anlaşma yüzünden?”
Hala dikelen Katsuragi bakışlarını tekrar Ryuuen’e çevirdi.
“Adil bir anlaşmaydı. Biz sizin sınıftan 200 puan aldık. Karşılığını da A sınıfı olarak ödüyoruz. Tüm hareketlerimle A sınıfını daha iyi bir konuma getirdim.”
“Evet, sayılara bakarsan haklısın. Ama ya sınıfınızın her ay yaşadığını psikolojik baskı? Bu kadar uzun zaman niye kendi kişisel puanlarını başka birine vermek zorunda kaldılar?”
İnsanlar şaşırtıcı derecede aç gözlü varlıklar….
Önden ödemeye razı geldikleri halde ödeme yaparken rahatsız olurlar. Aylarca Ryuuen, A sınıfındaki her öğrenciden 20,000 puan aldı. Şuan bir kişi eksik olsalar da aylık tüm sınıftan toplamda 780,000 puan alıyor. Yıllık ise, 9.36 milyon puan demek.
Alıcının ittifak kurdukları taraf olması bir nebze içlerini rahatlatırdı ama alıcı, şuan onların pozisyonlarını tehdit eden en büyük rakipleri.
Dahası, anlaşma şuanki A sınıfı lideri Sakayanagi ile değil, eski liderleri ve şuan karanlığa gömülü olan Katsuragi, tarafından imzalanmıştı.
“Kendini kötü hissediyorsun değil mi, Katsuragi? Hem kaybetmişsin hem de intikam alamıyorsun.”
“Sana ne bundan!?”
Katsuragi tekrar öfkelendi. Bir an Ryuuen’in yakasına yapışacak gibiydi.
Ryuuen, onun gözlerindeki bakışta istediğini görerek:
“B sınıfına gel, Katsuragi.”
Ryuuen’den aşırı cüretkar bir teklif geldi.
Katsuragi öfkesini bir anda unutup Ryuuen’in ani teklifine tepkisini gösterdi.
“Delirdin mi? Beni B sınıfına çağırıyorsun?”
“Tabii, eksik puanını karşılayacağız.”
“Gereken puan sende var diye B’ye gelirim mi sandın? Niye A sınıfından ayrılayım?”
“Yakında Sakayanagi’yi yeneceğim ve A sınıfı dağılacak. A sınıfında kalmanın bir anlamı olmayacak?”
Sakayanagi yani liderleri olmadan A sınıfının savaşa devam etmesi zordu.
“Ne kadar puanın var?”
“… Yaklaşık 1.8 milyon puan.”
“Ne? Ne kirli çıkıymışsın be! A sınıfında sevilmesen de, A sınıfından olduğunu belli ettin, eh?”
Haklı olsa da 20 milyon için eksik çoktu. Okulun aylık harçlığı ve A sınıfından gelen puanlarla Ryuen’in cebine her ay 800,000 puan giriyordu. Şuan 10 milyona yakın puanım var derse şaşırtıcı olabilir?
Reddedilme ihtimaline karşılık bir kağıt çıkartıp koydu masaya, Ryuen.
“Bunu hatırlıyorsun değil mi? Geçen yıl seninle imzaladığım anlaşma.”
“….evet.”
“Sakayanagi ile anlaşarak bu anlaşmadan 5 milyona vazgeçiyorum.”
5 milyon az olmasa da mezuniyete kadar alacağı puan yaklaşık 10 milyondu. Dahası, Ryuuen’e her ay puan ödeme baskısından da kurtulacaklardı. Bu iki açıdan da bu anlaşmanın sonlanması, Ryuuen’in dezavantajınaydı.
Tabii, böyle bir zamanda bu anlaşmaya karşılık yüklü kişisel puan ödemeye razı gelen Sakayanagi, az çok Ryuuen’in bu puanlarla ne yapacağını tahmin etmiştir. Özellikle de bu sınavda en iyi grubu oluşturmak ya da güçlü kartları toplamak için puan gerekebilirdi.
Sakayanagi riskleri bilerek bu anlaşmayı kabul etmiş. Ben Sakayanagi’nin yerinde olsaydım, ben de kabul ederdim.
“Puanı beni çalmak için kullanacağını söyledin mi?”
“ Sakayanagi öğrense fikrini değiştirir falan mı sanıyorsun?”
“… yok. Sakayanagi’den bahsediyoruz, kabul eder.”
Katsuragi, Sakayanagi’ye fayda sağlayacak bu teklifi reddedeceğini düşünmüyordu.
“Böyle teklifler nadir gerçekleşir, Katsuragi.”
Katsuragi ile yaptığı anlaşmayı iptal ederek alacağı puanla onu kendi sınıfına çekecekti.
Kısacası, Katsuragi için 20 milyon puan ödeyecek.
Böylece Katsuragi, Sakayanagi’ye açıkça meydan okuyabilecek.
“Neden… benim gibi birisi için bu kadar zahmete giriyorsun?”
“Heh, Katsuragi, kendini epey küçümsüyorsun. Açıkçası, ucuza gelmiyorsun.”
Ryuuen’in tek istediği A sınıfını yenmekti. Sakayanagi’nin yenilip okuldan atılması ile Katsuragi’nin o sınıfta kalması yeterli değildi. Katsuragi’nin sınıfta durması ve savunma yaparak liderliğe geçip A sınıfını güçlendirmesini istemiyordu.
Fakat Katsuragi sınıftan ayrılır, sonrasında Sakayanagi okuldan atılırsa A sınıfı yıkılırdı.
İşte tam da bu yüzden Ryuuen, bu kadar çok puanı gözden çıkarmaya razıydı.
Dahası, Katsurag’nin yüksek yetenekleri vardı. ÖYD’ye göre Katsuragi B sınıfına geçerse, sınıfın bir numaralı öğrencisi olacaktır.
“Anlaşmayı bozmak için 5 milyon puan ve şuan cebindeki tutar. Kalanını bizim sınıftan toplayacağız. Seni sınıfa almak için onları fakirliğe sürükledim!”
Mayıs ile haziran arasında 39 kişiden nerdeyse 6.5 milyon kişisel puan toplayabilir.
Öğrencilere kalan yaklaşık 200,000 kişisel puan olur. Bir süre B sınıfının puanları suyunu çekecek olsa da, değer.
Ryuuen hazırladığı bir anlaşmayı daha çıkartıp masaya koydu.
20 milyon puanın yazılı olduğu ve Katsuragi’nin B sınıfına transferini içeren anlaşma metni.
“Hadi, imzala. 20 milyon puanı sınıf değiştirmek için kullanmanın da şartları var. Kimseyi sınıf değiştirmeye zorlayamayız. Kişinin kendisi istekli olmalı. Ardından da puanları istediği sınıfa geçmek için kullanması gerekiyormuş.”
Anlaşma, Katsuragi’nin puanları alıp farklı amaçlara kullanmasını engellemek içindi.
Eh, Katsuragi bu kadar yüklü puanı kendi çıkarları için harcarsa okul bu garipliği fark eder zaten.
Bir nevi, bu anlaşmanın amacı Katsuragi’nin sözüne sadık kalması için.
“Ciddisin.”
“Tüm taşlar yerine oturmuyor mu, Katsuragi? Şimdiye kadar tek başına takıldığın için seni sınıfıma davet etmem kolaylaştı işte.”
Katsuragi biriyle gruplaşsaydı, bu görüşme gerçekleşmezdi.
“Bu senin kaderin. Kabul et hadi.”
Bir süre sessizce ayakta dikilmeye devam eden Katsuragi, kafasını toplamış kararını vermiş gibi koltuğuna geçip oturdu.
Katsuragi, Sakayanagi’den intikam alma arzusunu kalbine gömmüştü.
Ryuuen ise o arzusunu ortaya çıkartıp kendisine gelmesini sağladı. Katsuragi, artık onun safındaydı.
Emin olduğum bir şey varsa bu olayın, Ryuuen’in sınıfına büyük bir fayda sağlayacağı.
A sınıfı ile aralarındaki fark azalacaktır.
Katsuragi yavaşça anlaşmayı imzaladı.
“Beni sınıfına almana takılmıyorum ama benden ne bekliyorsun? Fikirlerimi dile getirmeme alınmazsın değil mi?”
“İstediğin gibi davran. İnatçı fikirlerin bazen işe yarıyor.”
Ryuuen’in imzalı anlaşma kağıdını almadan önce söyledikleri buydu.
Bu, ilk kez birinin bu okulda başka bir sınıfa geçiş yaptığı tarihi bir andı. Dahası, A sınıfına değil B sınıfına geçmişti. Şartların tersine döndüğü bir durum olarak düşünülebilir.
Ryuuen’in sınıfını diktatör olarak yönetip bu kadar çok puana tek bir emriyle sahip olmasıyla gerçekleşebilen bir olaydı.
Bir de A sınıfında dışlanan ve liderlerine karşı öfke ve intikam duyguları besleyen birinin olmasıyla mümkün kılınmıştı.
Onlar için endişelenecek tek durum vardı, o da ıssız ada sınavında canla başla mücadele edecek olmaları. Sınıflarında bir kişi arttığına göre, ödeyecekleri ceza artıyor ama puanları azdı.
“Hey, Ayanokouji. Ne yapıyorsun?”
“Eh?”
Ryuuen şaşkın bir ifadeyle bana sordu. Ben de kupanın dibinde kalan 1/5’lik kahveme su katıyordum.
“Hiç. Az kahveye fazla su katarsam tadı nasıl olur diye merak ettim de.”
Net bir cevap verince, Ryuuen ile Katsuragi şaşırıp kaldılar.
“…Çok garip bir çocuksun, Ayanokouji.”
Katsuragi yüz ifadesini ekşiterek söylendi.
“Ee, sen ne yapacaksın, Ayanokouji? Gruba katılırsan, ödülün 3/2’si bizim.”
“Onun gruba katılacağı falan yok.”
“O zaman niye geldi?”
“Niye mi? Elindeki deneme kartı için.”
Ryuuen elimdeki karttan bahsetti.
“Kartı bana sat.”
Ben de ortak çalışalım diyecek sanmıştım. Kartı istiyormuş.
“Az önce Katsuragi’yi sınıfına aldın. Puanın yeter mi bilemedim.”
“500,000 puan falan ayarlarım. Yeter herhalde.”
Deneme kartını satmak için ilk ve tek fırsat çıkmıştı önüme. Güzel bir anlaşma diyemesem de Kei için puan alabilirim.
“Tek şartım var. Sınıfınızda yarı kapalı kartı olan biriyle bizim sınıftan Bedava Hak kartı olan kişi, kartları değiştirsin. Olur dersen, kartı satarım.”
6’lı grup kuramazsa, 3 kişilik grupla ceza yiyebilir. 1 milyonluk cezayı yarı kapalı kart ile azaltabilir. Onu güvende tutmam önemli.
“Kuku, bu iş oldu o zaman. Yarı kapalı kart, eh? Ne şanslısın ki Katsuragi’nin kartı o kart. Değil mi?”
“Zaten puanım kalmadı. Karta tutunmanın manası yok.”
Demek Katsuragi’de yarı kapalı kartı varmış.
Ryuuen deneme kartıyla birinci olursa, 450 sınıf puanı elde edebilir.
Böylece B sınıfı da 1000 puanlık bariyeri aşmış olur.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩