Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 27 - Fitili Ateşlemek
Cilt 13 – Bölüm 27 – Fitili Ateşlemek
Çok geçmeden son grup kurma günü, 16 temmuz, geldi çattı.
Sabah rutinimi gerçekleştirirken, Ishizaki beni aradı.
“Yo, Ayanokouji. Günaydın.”
“Beni aramana şaşırdım.”
“Bugün grup kurmanın son günü ya. Seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum.”
“Nishino mu? En son baktığımda hala tekti.”
Gerçi sabah ÖYD’ye bakmamıştım. Belki değişmiştir durumu?
“Sınıfta grup olacak kimseyi bulamayınca Ichinose’den yardım istedi. C sınıfından Tsube ona yardımcı olacak.”
Ah, 10/C’den Hitomi Tsube. Akademik ve fiziksel becerileri B olan öğrenci.
“Güzel.”
“Evet. Bizden 2’li 3’lü gruplar nerdeyse herkes kurdu.. sadece…”
B sınıfında gruplaşmayan bir kişi vardı.
“Ibuki, demi?”
“Evet. Ibuki tek başına kaldı. Onunla partner olacak biri var mı?”
“Sınava tek girmek riskli. Ne hissettiğini anlıyorum.”
Ishizaki’nin ses tonunda onunla birkaç kez konuşup ikna etmeyi başaramadığı anlaşılıyordu.
“Biraz zaman ver. Bir fikrim var gibi.”
“Ciddi misin? Sabah sabah bu konudan bahsettiğim için özür!”
Ishizaki’ye onu sonra arayacağımı söyleyerek telefonu kapattım.
Ibuki ile grup olacak birini düşündüm ve onunla iletişime geçmeye karar verdim.
Çok şükür ki hala yurttan çıkmamış. Onunla lobide görüşeceğiz.
Lobiye ben indikten sonra gelen diğer asansörden görüşeceğim kişi Horikita, indi.
Horikita da hala grup kurmaya yanaşmayan kesimden biriydi.
“Grup işini n’aptın?”
“Konuşmak için fazla geç kaldık sanki. Kimseyle grup olmayacağım. Zaten en fazla 6 kişilik grup olacağını düşünürsek, tek tabanca olmak da fena sayılmaz.”
“Duruma göre hareket etmek istediğin için böyle davrandığını biliyorum ama. Ya hastalanıp diskalifiye olursan? Yeterli puanın yoksa okula elveda diyeceksin.”
Onu uyarmama gerek yoktu ama yine de söyledim.
“Riskin farkındayım. Sen sanki farkında değil misin?”
“Ama benim risklerimle senin risklerin farklı.”
“Nesi farklıymış?”
“Geçen yılki ıssız ada sınavında hastalanmıştın.”
“Herkes hastalanabilir. Geçen yılki konuyu dile getirmene anlam veremiyorum.”
“Evet. Ama kışın bir süre hastalandığın için okula da gelememiştin. Yılda 2 kez yani.”
“Sırf okulda hiç devamsızlık yapmadın diye sınavda hastalanmayacağın anlamına mı geliyor?”
“Kendi kendine yetme konusunda senden daha iyiyim.”
Ondan daha iyi olduğum gerçeğini yüzüne vurarak kabul etmesini sağladım.
“Peki. Senin kadar kendime iyi bakamadığım doğru; Kabul. Ama bu durum, endişelenecek–“
Gözlerimin içine bakan Horikita bir anda bakışlarını çevirip kendisini sakinleştirdi.
“Sen ne yaptığının farkındasın. Senin yöntemlerine karşı değilim, bunu bil yeter.”
İnsan kendi sağlığından sorumlu olmalı ve kendisine bakmalı.
Bunun bilincindeyse, tamamdır.
“Yine de tek başına savaşman tehlikeli olacak.”
“Evet.”
“Bizim sınıfta; sen, ben ve Koenji henüz grup kurmadık. Sınıfta üçümüz hariç herkes en az 2’li gruplar kurarak kendisini güvenceye aldı. Sen de en azından 2’li grup kurmalısın.”
“Senle Koenji var sadece bizim sınıftan. Yani, kimseyle grup kuramam artık.”
“Sadece bizim sınıfın son durumunu düşünüyorsun.”
“Diğer sınıflardan grup kurmayan kız öğrenci kaldı mı ki?”
“Ah, aklıma biri geldi.”
“Kimden bahsediyorsun?”
“10/B’den Ibuki. ÖYD’ye bakmadın mı?”
“Eh, en son baktığımda yalnızdı, evet.”
“Ishizaki, Ibuki’nin gruplaşacak kimsesi olmamasından yana endişeliymiş. Bu özel sınavda onunla partner olsana, Horikita?”
“Ben ve Ibuki mi?”
“İki kız olarak, daha sonra büyük gruplara karışabilirsiniz. Önce bir onlarla konuşalım ister misin?”
“Evet, en azından az da olsa garantiye almalıyım kendimi… peki, bir dinleyelim bakalım ne diyecekler.”
Durumu görmezden gelemeyip Ibuki ile görüşmeyi kabul etti.
Ishizaki ile görüşüp öğlen tatilinde görüşme ayarlamasını istedim.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩
Öğle molasında Horikita’yı, Ishizaki ile görüşeceğimiz yere götürdüm.
“Hey, Ayanokouji! Burdayız!”
Ishizaki beni görür görmez zıplayarak el salladı. Yanında kollarını birbirine dolamış, gözlerini devirerek memnuniyetsiz bir tavır takınan Ibuki vardı.
“Onun istekli geldiğine emin miyiz?”
“Yüzünden hiç öyle görünmüyor.”
Gruplaşma planını duyunca, morali bozuldu galiba. Tahminimce Ishizaki onu buraya detayları anlatmadan getirmiştir.
“Acele edin, gelin hadi!”
Ishizaki tavşan gibi heyecanla sekmeye devam ediyor..
“Epey yakın arkadaş gibi bir izlenim çiziyor.”
Horikita, Ishizaki’nin tavrından dolayı hafif ürkmüş gibi.
“İyi çocuktur.”
“Ben olsam, onunla arkadaş olmazdım.”
Heyecan konusunda Sudou ile aynılardı. Tabii, Ishizaki’nin de kendine has yanları yok değil.
“Ne oluyor? Ayanokouji ile Horikita niye geldi?”
Ah, demek hiçbir şey söylememiş.
Horikita ile birbirimize bakakaldık.
Ishizaki’ye söz hakkı tanıyıp konuşturmak zekice bir hamle olmazdı.
“Konuşmak istediğimiz bir konu olduğu için, Ishizaki’ye aracı olmasını istedim, Ibuki.”
Başka çarem olmadığı için, hemen açıklamaya koyuldum.
“Eee?”
“Özel sınavda tek başına takılacakmışsın diye duydum?”
“Kararım bu yönde, evet.”
Kısaca net bir cevap vererek anlaşmak için boşa çene yormamamız gerektiğini vurguladı.
“Sana kaç kere dedim, gruplaşmak avantajlı diye.”
“İhtiyacım yok.”
“Eh, çünkü seninle grup olmak isteyen yok diye böyle söylüyorsun.”
Ishizaki…bu sözleriyle ona yardım mı ediyordu, kızdırmaya mı çalışıyordu? Ona dönüp sessizce baktım.
“Huh? Ne oldu, Ayanokouji?”
Tabii… Ishizaki niyetimi anlamadığı gibi, sorgulamaya koyuldu.
“Yok bir şey. Bu arada, Horikita da Ibuki ile aynı durumda. Henüz grubu yok.”
“Yani?”
“Sınavda grup kurmazsanız avantajınızı kaybedeceksiniz. 3 kişi olmasanız da 2 kişilik grup kurmalısınız. Aranızdan birisi sınavdan diskalifiye olsa da, diğeri sınava devam eder.”
Ne demek istediğimi anlamıştır.
“Ve gruplaşmak için çok az bir zaman kaldı.”
“Horikita ile grup olmamı söylemiyorsun herhalde?”
“Eh, tam olarak onu diyorum.”
“Ha? Sen kimsin de bana böyle şeyler söylüyorsun?”
“Fiziksel becerin dışında…. başka yeteneğin yok.”
“Hey, ya sana ne demeli? Benim hakkımda yorum yapmayın.”
Ibuki kasıtlı olarak öne geçip dikeldi.
Yanında aklı bir karış havada olan Ishizaki’ye dik dik baktı.
“Ya sen? Horikita ile grup olayım diye onlara yardım ediyorsun, değil mi?”
“Horikita olacağını bilmiyordum ama gruplaşmanın nesi kötü ki?”
“Bu çocuğa olan nefretim sınırları aşıyor. Ama Horikita’dan daha çok nefret ediyorum.”
‘Bu çocuk’ derken benden kast ediyor galiba. Çok nazik birisiymiş. Işaret parmağıyla da hemen beni işaret etti.
“Ayanokouji, seni pek sevmiyormuş.”
“Hiç farkında değildim. Ama senden daha çok nefret ediyormuş, Horikita.”
“Onur duyuyorum.”
Ibuki, Horikita ile olan mırıldanmamızdan hoşnut olmadığını somurtarak belli etti.
“Horikita mı rica etti bilmiyorum, ya da her ne sebeptense artık. Bu kızla gruplaşmam mümkün değil, bu konu burada kapansın.”
Horikita’ya kin besliyor galiba. Daha söyleyeceklerimi duymadan inatla reddetti.
“Ah, canım ben seninle grup olurum bile demedim ama.”
Ibuki’nin tavrını gözlemleyen Horikita, onu kışkırtmak için harekete geçti.
“Huh? Bu da ne demek?”
“Bizim durumumuz farklı diyorum. Seninle kimse gruplaşmak istemediği için, yalnızsın. Bense tek başıma savaşmak istediğim için tekim. İkimizde tek tabanca olsak da, içinde bulunduğumuz şartlar tamamen farklı.”
Horikita şaşırtıcı bir cevap verince, Ibuki’nin fitilini ateşlemiş oldu.
“Ben de istediğim için tek başımayım. Madem tek tabancayım diyorsun, o zaman hodri meydan, Horikita!”
Ibuki bakışlarını benden çekip Horikita’ya odaklandı.
“Bir şey sorabilir miyim? Neden benimle savaşmak istiyorsun? Issız adada da spor festivalinde de kapışmadık mı? Niye ısrar ediyorsun hala?”
“Bu konuya bu açıdan bakan sadece sensin de ondan.”
Hatırladığım kadarıyla ıssız adada Ibuki, Horikita’yı teke tek düellolarında yenmişti. Horikita da spor festivalinde 100 metre koşusunda onu yenmişti.
1-1; eşitlik söz konusu.
Tabii, o şartlarda tüm potansiyelleriyle yarıştıklarını söylemek zor.
Horikita ıssız adada ateşlenmiş, hastaydı. Ibuki ise spor festivalinde Horikita’ya o kadar çok odaklanmıştı ki spor festivalinde başarısız olmuştu. Kısacası, kimin üstün olduğunu belirlemek zordu.
Çatı katında ise Ryuuen ile Ibuki’yi dövdüğüm halde, bana sonra tekrar meydan okumuştu. Kendisinin üstün olduğunu kanıtlayana kadar sonucu kabul etmeyen bir tip.
Bu sefer de ıssız adada Horikita ile kapışarak tekrar onunla düello yapmak istiyordu. Onun bu bakış açısına göre, Ibuki ile Horikita’nın gruplaşması imkansız.
“Boşa zaman kaybediyoruz bence.”
“Dur. Kabul mü, onu söyle?”
“Benim sınava yalnız girmem, sonuna kadar tek savaşacağım anlamına gelmiyor. Özel sınav başlayınca, gerekli görürsem büyük gruplara dahil olmayı planlıyorum.”
Teke tek bir düello olsaydı, kazananın kim olduğunu belirlemek mümkün olabilirdi. Ama artık bu düello teke tek değil.
“Ne! Yani?!”
“Çirkinleşme diyorum. Özel sınavı biz düzenlemiyoruz sonuçta.”
Ibuki’ya boşa enerji harcadığını belli etti, Horikita .
“Tek tabanca takılmakta ısrar edersen, et. Ama ben grup kurduğum halde sen yenersen, senin üstün olduğunu kabul edebilirim.”
“…yeterli değil ama.”
Horikita ile Ibuki’nin gruplaşma işi yattı gibi.
Fakat son ana kadar Ibuki’yi kışkırtarak motive etmiş oldu. Ishizaki’ye hafifçe özür diledikten sonra, sınıfa Horikita ile beraber döndüm.
“Ibuki’nin kabul etmeyeceğini başından beri biliyordun değil mi? Çok naziksin.”
“Diskalifiye olsun diye onu kışkırtacak şeyler söyledim.”
Horikita dürüst cevap vermese de, tam kendisine yaraşır şekilde konuştu.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩