Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 6 - Tahminler
Cilt 13 – Bölüm 6 – Tahminler
Her türlü göz kamaştırıcı şeyin yaşandığı Nisan ayı sona erdi ve Mayıs ayının başından bu yana neredeyse iki hafta geçti.
Beyaz oda öğrencisinden henüz bir atak da göremedim. Tsukishiro’nun kontrolü dışında bir şeyler yaşanıyor gibi…ama tam olarak ne düşünüyorlar ya da bu ikisi neyin peşinde? Huzur içinde yaşayabildiğim sürece, durumdan şikayetçi değilim.
Mayıs ortasında, Horikita ile lobide buluşmayı karar verdik.
Sınav sonuçları nedeniyle göze batma durumum yavaş yavaş azalmıştı. Bir nevi sonuçlar mazide kaldı, öğrenciler bana dikkat kesilmiyordu artık.
Tabii ki, bu konuda kendine has düşünceleri olan öğrenciler vardır. Fakat, şuan için konu kapandı diyebiliriz.
Horikita’yı beklerken, yeni güncelleyen ÖYD’yi bir kez daha açtım.
ÖYD, her ay öğrencilerin notlarını gösteren bir sistemdi ve 10.sınıflara ait güncel bilgileri görebiliyordunuz.
Matematikte tam puan aldım almasına ama beş dersteki toplam puanım 386’ydı. Akademik başarım A- olarak değişti. Genel değerlendirmem beklenenden daha yüksek gibi. Diğer değerlendirmeler, geçen yıla göre pek değişmemiş.
10/D Ayanokouji Kiyotaka
-
- sınıf değerlendirmesi
Akademik başarısı: A- (81)
Fiziksel Beceri: B- (61)
Adaptasyon: D+ (40)
Topluluk Katkısı: B- (68)
Genel: B- (62)
- sınıf değerlendirmesi
Geçen yıl Horikita ve Mii-chan gibi akademik başarısı A alan öğrenciler A değerlendirmelerini korudu.
Belki sınavlarda 400’den fazla puan alanlar, akademik başarı A veya daha yüksek bir değerlendirme verilecekti.
ÖYD uygulaması, herkesin notlarının nasıl gelişip değiştiğini açıkça gösteriyordu. Daha önce de söylediğimiz gibi, en önemli yükselişe sahip olan kişi Sudou’ydu.
10/D Sudou Ken
10. sınıf değerlendirmesi
Akademik başarısı: C (54)
Fiziksel Beceri: A+ (96)
Adaptasyon: C- (42)
Topluluk Katkısı: C+ (60)
Genel: B- (63)
-
- sınıfın genel değerlendirmesini 47 puanla C olduğunu düşünürsek, inanılmaz bir gelişim söz konusuydu.
Olağanüstü fiziksel becerileri de değerlerini artırıyordu.
ÖYD’nin verdiği puanla, genel değerlendirmesi Keisei ve Akito’dan bile daha yüksekti.
Gelecekte akademik başarısı ve toplum katkısını geliştirebilirse, Yosuke ve Kushida ile omuz omuza sınıfı taşıyabilir. Bu, seçkin öğrencilerden biri olmaya yaklaştığını gösteriyordu.
Öğrenci değerlendirmeleri her ay sıfırlansa da, bu yılki adaptasyon ve toplumsal katkı kategorileri… Geçen yılın verileri temel alınarak, okulun bu değerlendirmelere oluşturduğunu düşünüyorum. Şöyle düşünün. Sınıfı geçtiniz diye arkadaşlarınızla olan ilişkiniz ve iletişim becerileriniz anında değişime uğramaz. Sudo, bir ay kadar daha ciddi bir hayat yaşarsa, ortalama 6 ay boyunca ciddiyetini koruduğu için, toplumsal katkı puanı artar.
Sudo’nun yanı sıra, diğer öğrencilerin genel değerlendirmesi de 9.sınıftan beridir artış gösteriyor. Çoğunlukla adaptasyon veya toplumsal katkı kategorilerinde nispeten daha düşük bir değerlendirmeye sahip veya her ikisinde de düşük değerlendirmeleri olanlar vardı. Kısaca, herkes kendini bu alanlarda geliştirdi.
“Beklettiğim için özür dilerim.”
Horikita sözleştiğimiz zamandan erken indi lobiye.
“Çok fazla beklemedim.”
Konuşmak için lobide kalmaya gerek olmadığı için, doğruca okula yürüdük.
Dışarıda konuşmak daha iyiydi.
“Tekrar teşekkürler. Hızlıca doğaçlama yapman sayesinde, sınıf arkadaşlarımın sert bakışlarına maruz kalmadım. Diğer sınıflarda da benzer bir izlenim bırakması da cabası.”
Diğer sınıflar üzerinde, onları daha temkinli kılıp gözlerini açtık gibi bir şey oldu. Ama doğrudan bir etkisi olmadı.
A sınıfından Sakayanagi ile önceden tanışıklığımız vardı. Ryuuen’in de fiyakasını döverek söndürdüğümden sadece dövüşte iyi olmadığımı anlamıştır. Ichinose ise, sıradan birisi olmadığımı anlamıştır.
“Önemli bir şey değil. Sınıfın iyiliği için en iyisi bu oldu. Kendini geri planda tutmak isteyenin sen olduğunu söyleseydim, sınıf sana tavır alırdı. Haksız mıyım? Bu arada, o sırada orada olmasaydım ne yapacaktın?”
“Kim bilir, ne yapardım.”
Salağa yattım ama sonuç benzer bir şey olurdu.
Horikita’nın oyalama stratejilerinden biri olduğunu söyleyip, benzer bir konuyu gündeme getirmek için onu beklerdim. Bu şekilde de Horikita, harekete geçerdi falan.
“Sana benzer bir strateji sunardım.”
“O zaman ben de benzer bir iş çıkartırdım.”
Horikita sol elime dikti bakışlarını.
“Sol elinin durumu nasıl, iyi mi?”
“Yavaş yavaş toparlanıyor. İyileşmesi zaman alacaktır. Fakat baskın elim olmadığı için üstesinden gelirim.”
“Güzel… Bu arada, o olaydan sonra, Housen ile görüştün mü?”
“Yok. Housen ve Nanase’nin yanından geçtim ama ağzımı açıp tek kelime etmedim.”
İkisi de gözleriyle birbirlerine bakıp durdu ama bana selam vermediler.
“Özür dilemediler ama yaptıklarının kötü olduğunun farkındalar demek.”
“Bilemiyorum. Bana pek öyle gelmedi.”
“İkisinden de böyle bir izlenim almadın mı?”
“Evet, almadım.”
Büyük bir hamle yapma cesaretine sahipler, sarsılmayan bir tavırları var. Bu seferki 9.sınıflar fazla cesur.
“Peki ya seni okuldan attırana 20 milyon puan ödülü, doğru muymuş?”
“Şu anda elimde kanıt yok. Ama kelleme ödül konmasaydı, kimse böyle bir işe kalkışmazdı.”
“O da doğru…”
Birinin, anlamsız tavırlar takınıp kendini yaralaması ve okuldan atılmayı dahi göze almasına değecek bir şey olmalıydı. Aksi taktirde aptallık.
Bunu göze alacak tek bir kişi varsa, Beyaz Oda öğrenci olur.
“Doğru olup olmadığı yakında belli olur.”
“Ama bu— iyi bir gelişme olmadı. Bu bahsedilen özel sınav mantıksız olmasına rağmen, söylendiği gibi bilenlerin sayısı sınırlıysa ve dört sınıftan da bilen var demektir?”
“Nanase de öyle demişti. Diğer tüm sınıflara karşı dikkatli olalım diye.”
Bu durumda, diğer üç sınıfta bu konuyu bilen en az üç kişi var demektir.
“A Sınıfından Amasawa-san… Sudo ile partner olup ona borçlandık ama Housen-kun’un dümenine o da dahil olmuştu, değil mi?”
Hafifçe başını salladım. 9/A’dan Amasawa Ichika’nın, 20 milyon puanlık özel sınavdan haberdar olduğu kesinlik kazandı. 9/B ve 9/C’den kimin bu sınavdan haberi olduğuna dair hiçbir fikrim yok.
“Yani, bildiğimiz kadarıyla senin okuldan atılmanı isteyen ve şu ana kadar harekete geçen sadece üç kişi var?”
“Fark ettiğim kadarıyla evet.”
“Çok garip… mantıklı bir şekilde düşünmeye çalışıyorum. Housen-kun, 9.sınıflar arasında bu kadar popüler mi gerçekten? O bu özel sınavın puanını kapmakla uğraşırken, onlar buna göz mü yumdu?”
Önemsediğim kısım buydu. Ancak, ihtimalleri elemek son derece zordu.
Housen ve Nanase’nin beni kovdurmaya gücü yetmeyeceğini mi düşündüler…
Yoksa en baştan bu özel sınava katılmayı planlamıyorlar mıydı?
Ya da belki de sınavın gerçek olduğuna inanmadılar?
Yanımda yürüyen Horikita da cevap veremiyordu.
Ben de konuya farklı bir açıdan girmeye çalıştım.
“9.sınıfların aralarında bilgi paylaşmamalarının nedeni ne sence?”
Konu her halükarda gündeme geleceği için, Horikita’nın fikrini sorayım gitsin.
“Evet… Eğer tüm 9’lara söyleselerdi, seni okuldan attırma özel sınavını hem 10.sınıflar hem de 11.sınıflar öğrenirdi. Asla 9.sınıflar arasında kalmazdı. Bu mantıksız özel sınavı duyunca sınıfımız da, karşı koyabilmek için her şeyi yapardı. Konuyu öğrenmeyelim diye, engellemek için yapıldı.. diye düşünebilir miyiz?”
Horikita’nın doğru cevabı verdiğine şüphe yoktu. Ama bu cevabında daha derin bir anlam yatıyor.
“Okul, gerçekten böyle mantıksız bir özel sınavı onayladı mı acaba…”
“Chabashira-sensei’ye hafiften bahsedip tepkisine baktım. Haberi yok gibiydi.”
Tam olarak doğrulanmamış bir bilgi olsa da, Chabashira’nın bu konuda bilgilendirilmediği kesindi.
“Böyle düşününce, akla iki olasılık geliyor: Birincisi, Housen ve Nanase’nin söylediklerinin bir aldatmacadan ibaret olması ve beni okuldan atmak için özel bir sınavın varlığının gerçek olmadığı. Ancak az önce de söylediğim gibi böyle bir işe, ödül olmadan girişmek akla mantığa uymuyor. Bu nedenle, bu olasılığı eliyorum.”
“Evet.”
“Diğer olasılık ise, bunun gerçekten özel bir sınav olmaması. Yani, birisi beni okuldan attırmak için 20 milyon özel puan ödemeyi teklif ederek 9.sınıfları bu göreve teşvik etti.”
“Evet. Birinin, böyle bir ödül teklifi kulağa daha mantıklı geliyor.”
Üzerime oynanan oyun gizli bir şekilde gerçekleştirildiği için, okul kuralları ihlal edilmemişti. Horikita aklını çalıştırıp durumu idrak ederek yavaş yavaş gerçeğe yaklaştı.
“Başka bir deyişle, aynı veya daha üst sınıftan birisi, bu kadar çok puana sahip ve teklif sundu?”
Horikita, Tsukishiro’nun yapabileceği bireysel eylemlerden haberdar olmadığı için söyleyebilecekleri sınırlıydı.
“9.sınıflar arasında gerçekleşen bir oyun olma ihtimalini bir kenara bırakırsak, okula yeni girenlerin birbirlerine güven verip böyle büyük bir sermayeye sahip olduklarını sanmıyorum, bu yüzden bunun olasılığı düşük. 20 milyon puan ödeyebilecek güce ve 9.sınıfların güvendiği birisi olmalı.”
Onun zihninde aklına gelebilecek bir kişi vardır.
“–Öğrenci konseyi başkanı.”
Kendi kendine mırıldanmasından, kendisi şok oldu.
“Başkan Nagumo’nun bununla bir ilgisi olabilir mi?”
“Emin misin? Benden hoşlanmadığı doğru. Ama beni okuldan attırmak için 20 milyon gibi büyük bir puanı öne sürmesi fazla değil mi? Bu konudan yana şüpheliyim. Ve 9.sınıfları daha tanımadan, onların yeteneklerini kullandırtmak çok garip.”
Eğer beni gerçekten maşa kullanarak attırmak isteseydi, kendi kontrolü altındaki 11.sınıfları kullanması daha mantıklı olurdu.
“Belki bu konuyla alakası bile yoktur.”
Ortada bir bağlantı yok. Fakat öğrenci konseyi başkanı unvanına sahip olmak, 9.sınıfların kafasındaki şüpheleri ortadan kaldırır, onlara güven verir.
“Farkında olmadan, belki de Nagumo’nun dikkatini çektin, seni kıskandı. Başkan Nagumo her zaman abimle ilgileniyordu. Benim gibi karmaşık duyguları olması, garip değil.”
Olsaydı, o sıralarda olurdu.
“Yeri değil ama ben de sana bunu diyecektim. Okuldan sonra öğrenci konseyine gidip Başkan Nagumo’ya konseye katılıp katılamayacağımı soracağım.”
“Güzel.”
Konu biraz araya kaynadı ama Manabu’nun endişelendiği Nagumo’ya bir bakıp neler dönüyor görebilirim.
“Nagumo hayır derse, ben karışmam.”
“Daha önce de söylediğim gibi, o kimseyi reddetmez.”
“… Öyle demiştin, evet.”
Manabu-senpai’nin mezun olduğu sıralarda, Horikita fazlasıyla duygusaldı. Söylenenleri hatırlıyor demek. Nagumo herkese kapım açık dese de, tek sebebi bu değil.
Horikita Manabu’nun gölgesi gibi onu takip eden kız kardeşi, konseye başvuracak. Böylesine değerli bir varlığı görmezden gelmez.
“Öğrenci konseyine katılmamı istemenin nedeni… Başkan Nagumo’ya casusluk yapayım diyeydi.. Böyle demiştin ama tek sebep bu değil, demi?”
Horikita, konseye katıldıktan sonra ne yapması gerektiğini sordu.
“Zaten fark etmişsindir. Abinin düşüncesi ile Nagumo’nun düşüncesi birbirine zıt. Geleneğe devam etmek istediği için, Nagumo’nun reformlarına hoş bakmıyordu. Sınıfın aynı kaderi paylaşan bir topluluk olduğunu ve genel hatların, yani çerçevenin değiştirilmesini istemediğini, okuldan ayrılmadan önce bana anlatmıştı. “
“Öğrenci konseyinin şu anda yaptığı şey, tam tersi.”
“Ama kim haklı kim haksız ona bakmayacağım. Şimdilik, Nagumo’nun reformları neymiş onu görelim istiyorum.”
Evet; Horikita-senpai’nin ya da Nagumo’nun düşüncesi yanlış değildi.
“Bu yüzden mi bana özel talimatlar vermiyorsun?”
“Evet.”
“O zaman istediğin tek şey, Nagumo’nun reformlarını görmekse konseye katılmama ne gerek var? Öğrenci konseyini gözetlemek için pek sebep kalmıyor ortada!”
“Nagumo yanlış yöne saparsa, onu durdurmak gerekecek.”
Bunu yapacak kişi de ben olmamalıyım, Horikita Manabu’nun kız kardeşi Horikita Suzune olmalı.
Tabii ki, onu tek taraflı bu işe itmek için, ortaya bir iddia atıp sınav önerdim.
“Hala tatmin olmuş değilim ama bu konuları uygun bir zamanda dile getiririm.”
Horikita’nın bahsettiği ödülle alakalıdır.
Öğrenci konseyine girerek, bu konuda bilgi edinme olasılığı artacak.
“Aramızdaki iddiayı kaybettiğim için, sormaya çekiniyorum ama konseye benimle gelir misin?”
“Seninle mi geleyim?”
“Eh, Nagumo görüşmemi bizzat gör isterim, kanıt olur.”
Öğrenci konseyinden reddedilirse diye, yalan söylemediğini göstermek istiyor demek.
“Başkan Nagumo’nun bu ödülle bir ilgisi varsa, tepkisini de görebiliriz.”
Doğru. 20 milyon puanlık ödülle alakalı bir ipucu da elde edebiliriz.
“Peki. Okuldan sonra mıydı?”
Horikita ile sözleşmemle birlikte, gün başladı.