Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 7 - Konseye İlk Adım
Cilt 13 – Bölüm 7 – Konseye İlk Adım
Okul bitti ve ikimiz de öğrenci konseyine doğru yola çıktık.
“Randevu aldın mı?”
Sürpriz bir ziyarette bulunduysanız, Başkan Nagumo’nun öğrenci konseyi ofisinde olacağının garantisi yoktu.
“Tabii. Chabashira-sensei aracılığıyla başkan Nagumo ile görüşme talep ettim. Bu yüzden, bugüne kadar ertelediler. İyi de oldu. Konseye katılmak için daha motiveyim şuan.”
“Ödül yüzünden mi?”
“Evet, öğrenci konseyinin mutlak tarafsız bir varlık olması şart. Olur da sadece 10/D sınıfına haksızlık ediliyorsa… o zaman, tüm gücümüzle kendimizi savunmamız gerekecek.”
Horikita’nın yüzündeki kararlı ifadeye, yandan bir bakış attım.
“Motive olmak iyidir, ancak çok heyecanlanma. Nagumo’nun aleyhine henüz kanıtımız yok. Aralarında bir bağlantı varsa da, o tek başına üstesinden gelebileceğin biri değil.”
Sırf biz rica ettik diye, o ödüllü sınavı geri çekecek değil.
“Tabii ki, emin olana kadar harekete geçmeyeceğim.”
Hem fazla hevesli hem de kendini kontrol edebiliyor olması, güzel.
Öğrenci konseyi ofisine ulaşmamız uzun sürmedi ve kapıyı çalıp açtık.
“Affedersiniz.”
Öğrenci konseyi ofisine adım atarken, öğrenci konseyi başkanının koltuğunda oturan kişi Nagumo’ydu.
Bacaklarını uzatıp Horikita’ya buranın kralı oymuş gibi karşıladı.
Bense, en ufak bir rahatsızlık hissetmedim. Duruma uygun davranması, onun üstün konumda oluşundan mı acaba?
Bu arada, her zamankinden daha fazla soğuk kanlı bir tavrı var.
Kendine eş tek rakibi Horikita Manabu’nun yokluğu, belli ki fark ediliyor.
Yanında da Başkan Vekili Kiriyama duruyordu.
Önce bana baktıktan sonra, Kiriyama bakışlarını hızla Horikita’ya doğru kaydırdı.
“Benimle konuşmak istemişsin?”
“Evet, zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim.”
Kiriyama, eliyle oturalım diye bize işaret edince, biz de itaat edip oturduk.
“Endişen olmasın, işimiz yok şuan.”
Benim önümdeyken bile, Nagumo’nun tavrı her zamanki gibiydi.
Biraz suçluluk duygusu varsa, göstermesi garip olmazdı ama…
“Eee, konu nedir? Buraya havadan sudan konuşmak için gelmedin, değil mi?”
Nagumo bizi hoş karşılamış olsa da, Horikita’nın doğrudan konuya girmesini istedi.
“Zamanın değerli olduğunu biliyorum, başkan. Hemen sadede gireyim. Öğrenci konseyine katılmak istiyorum..”
Horikita’nın net sesi, öğrenci konseyi ofisinde yankılandı.
Bunu duyan öğrenci konseyinin iki üyesi, benzer bir tepki gösterdi:
Ne reddettiler ne de hoş karşıladılar. İkisi de şaşkındı.
“Öğrenci konseyine katılmak mı istiyorsun?”
Horikita’nın söylediklerini duyan Nagumo ifadesini değiştirerek, böyle bir şey beklediğini belli etti.
“Eh, ne olay ama! Hemen evet diyesim gelmiyor.”
“Yani size katılmamı istemiyor musun?”
“Eh, ben pek reddetmeyi bilmeyen biri sayılırım. Öğrenci konseyinde yer olduğu sürece, insanların katılmasına izin veririm. Öğrencilerin, konseye katılma sebebini de umursamam. Katılmak isteyenlerin; ÖYD uygulaması ya da gelecekte bir görevde yer almak, veyahut adaletten yana olması umrumda değil. “
Manabu’nun aksine, herkese kapıyı açık tutan bir Nagumo vardı.
“Ama senin durumun özel, Horikita Suzune. Üye olabilmen için bir şarttan bahsetmem gerek.”
“Ne şartı?”
“Neden şu anda öğrenci konseyine katılmak istiyorsun? Lütfen, bana sebebini söyler misin?”
Horikita’ya eşlik ettiğim için bir tehdit mi hissetti acaba?
Yok, Nagumo küçük detayları önemseyecek tipte biri değil.
Manabu’nun kız kardeşinin neden öğrenci konseyine katılmak istediğini öğrenmek istiyordur.
Elbette, Horikita aramızdaki iddiayı kaybettiği için katıldığını söylemez.
Öğrenci konseyine söylese de giremeyebilir; Horikita, asla Nagumo’nun güvenini kazanamazdı.
“Abimle aramdaki sorundan dolayı bu okula geldim. Okula girdiğimden beri, onunla ilişkim düzelmedi.”
Yavaş konuşmasına rağmen, Nagumo, Horikita’nın söylediklerine kulak verip dinledi.
“Abim, olgunlaşmadığım için beni görmezden geldi. Hal böyle olunca, onunla doğru dürüst konuşma fırsatım olmadı. Ta ki mezuniyetine kadar.”
Horikita, geçmişte yaşadıklarından seçerek cümleler kuruyordu.
“Peki ya sonra? Barıştınız mı?”
“Evet. Hem de son saniyede, barıştık. Ben de o gün ilk kez, abimin okul hayatını adadığı öğrenci konseyine merak saldım. Eh, uzun bir yol olmasına rağmen, abimin yürüdüğü yoldan ben de yürümek istiyorum.”
Başından beri, Horikita öğrenci konseyine katılmak istemiyordu.
Ciddi anlamda kalpten böyle bir şeyi isteyip istemediğini sorsaydınız, yanıtın bir kısmı ‘hayır’ olurdu.
Önüne gerçekleri sürerek yalanını örtbas edip Nagumo’nun fark etmesine engel oluyordu.
“Abinin yürüdüğü yol diyorsun yani, gerçekten güzel bir hikaye.”
Anlaşılan, Nagumo bu örtbasa dikkat kesilmiş.
“Peki, öğrenci konseyi başkanı olma niyetin var, diyebilir miyiz?”
Ne cevap verirse versin, Nagumo’yu ikna etmenin imkanı yok.
Basit bir yalan kötü bir izlenim verecektir.
“Evet. Tıpkı abim gibi, ben de öğrenci konseyi başkanı olmak istiyorum.”
Ama Horikita, inatla ona meydan okumayı seçti.
Bu arada, onun sözlerinden yalan olduğunun anlamanın yolu yoktu.
Öğrenci konseyine katılmayı seçtiğinden beri, Manabu’yu izinden gitme bilincine sahip gibiydi.
“Peki. Ancak Honami, öğrenci konseyinin bir üyesi olarak bir yıldır o görev için çok çalışıyor. Öğrenci konseyi başkanı olma görevinde bir yıl geridesin. Ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi?”
“Aşılamayacak kadar büyük bir fark olduğunu düşünmüyorum. Kendime güvenim var.”
Daha okkalı bir cevap verdi.
“Ona pek benzemiyor ama Horikita-senpai’nin kız kardeşi olduğu kesinleşti!”
Sessizliğini bozan Başkan Vekili Kiriyama, Nagumo’ya dönerek konuştu.
“Sana Horikita demek hoş. Belki daha önce söylemişimdir ama artık sana Suzune diye seslenirim, anlaştık mı?”
“Olur.”
“10. sınıflardan, öğrenci konseyinde tek Honami olduğu için üzülüyordum ben de.”
Fikirlerini direkt sorarak Nagumo, Horikita’nın gerçek düşüncelerini anlayıp öğrenci konseyine katılmasına izin verdi.
Ardından, Nagumo koltuğundan kalkıp sol elini uzatarak ayakta duran Horikita’ya doğru yürüdü.
Horikita, Nagumo’nun elini tutarak el sıkıştılar.
“Öğrenci konseyine hoş geldin. Bugünden itibaren, endişelenmeden konseyimizin bir üyesi olarak benim adıma çalışmanı istiyorum, Suzune.”
“Tabii ki.”
“Katılmanın şerefine, sana ilginç bir bilgi söyleyeyim. Öğrenci konsey başkanı olan her öğrenci, hep A Sınıfından mezun oldu.”
Nagumo, şu anda D sınıfında olan Horikita’ya onu motive edercesine söyledi.
“Endişen olmasın. A sınıfı harici başka bir sınıftan mezun olmayı düşünmüyorum.”
“O zaman bana, sözlerini kanıtla.”
Uzun süren tokalaşma, sohbet de sona erince bitti.
“Ben Başkan Vekili, Kiriyama.”
“Tanıştığıma memnun oldum.”
Kiriyama ile de el sıkıştıktan sonra Horikita, öğrenci konseyinin resmi bir üyesi oldu.
Artık Horikita, Nagumo’nun hareketlerini gözlemlemek için bu topluluğa ait.
Başarıya dayalı bir okul sistemi.
Bu sistem, Manabu’nun savunduğundan tamamen farklıydı.
Sanırım onların arasına girebileceğim kısmı geçtik. Madem ödül hakkında bilgi edinemiyorum, o zaman bir fırsat kollayayım buradan çıkayım…
Tam nasıl kaçsam diye düşünürken;
“Öğrenci konseyine sen de katılmak istiyor musun, Ayanokouji?”
“Anlayamıyorum, Nagumo? Onu konseye mi almak istiyorsun?”
Nagumo her zaman böyle teklifler sunmadığı için, Kiriyama şaşkınlıkla söylendi.
“Şaşıracak ne var. Horikita-senpai’nin dikkatini çeken birisi, değil miydi? Onu reddetmem için hiçbir sebep yok. Hem geçenki özel sınavda bir dersten tam puan alan tek kişi oymuş.”
Bu sözlerini dile getirirken, Nagumo beni fark ettiğini belli ediyordu.
9 ve 10.sınıfların bildiği tüm konuları bildiği hissini veriyordu.
“Ben almayayım. Kişiliğim konseyde olmaya uygun değil.”
“Bunu söyleyeceğini biliyordum.”
Sanki teklifini sırf kibar olmak için söylemiş gibi, geri çekti.
Ne düşündüğünü bilemiyorum ama dikkatini bir kez daha bana çevirdi.
“Ayanokouji?”
Bana tekrar seslendikten sonra, Nagumo ile bir süre sessizce birbirimize baktık.
“Öğrenci konseyinde düşündüğümden çok daha fazla iş çıktı. Daha yeni yeni işler duruldu, sakinleşti. Yazın, zamanımı kouhai’lerimle geçireyim diyorum.”
Ne demek istedi şimdi?
Sormama fırsat vermeden tekrar konuştu.
“Sizinle oynayacağım diyorum. Beklentini yüksek tut.”
Savaş ilanı denmezdi buna.
Güçlü birinin, kendisinden zayıf birine verdiği bir emirdi.
“Sakayanagi, Ichinose, Ryuuen. Bu arkadaşlar, sevinçten ağlayacaklar.”
Bu sözlerinden sonra, Nagumo beni görmezden geldi, dikkatini başka yöne çevirdi.
“Kiriyama, bugün burada olmanı neye borçluyuz?”
“Bu da … ne demek, anlayamadım?”
“9. ve 10.sınıflardan konseye girmek isteyenlere merakın yoktu. Horikita Suzune, görüşmek istediğini söyleyince dibimde bitiverdin. Garipsiyorum doğal olarak, haksız mıyım?”
Nagumo bu sözleri konuşmanın sonuna doğru söyledi.
Sani bu sözleri buradan ayrılmak için bana, duyurmak için söyledi. Beklenmedik açıklama bir anda sohbetin akışını bozdu. Kiriyama’nın neden burada olduğunu bilmiyorum ama hafif sarsılmış gibi bir hali var.
“Horikita-senpai’nin kız kardeşine ilgim var, bir sorun teşkil etmiyor herhalde?
Kiriyama sakince Nagumo’nun sorusunu cevaplasa da, sesi gergin olduğundan biraz keskin çıktı.
Nagumo cevaptan hoşnut olacak ki güzel bir kahkaha patlattı.
“Yok, yok. Etmiyor.”
Bu tepkiden sonra bu kadarı yeter dercesine, Nagumo konuyu uzatmadı.
“O zaman Suzune, seni Kiriyama dışında, diğer üyelerle de tanıştırayım. Sen burada kal.”
“Tamam.”
Öğrenci konseyine katılmayı reddettiğime göre, burada kalmak için bir nedenim kalmadı.
Horikita ve Nagumo’nu geride bırakarak ofisten ayrıldım.
★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★