Elitler Sınıfı - Cilt 15.5 - Bölüm 1 - Genel Değerlendirme
Cilt 15.5 – Bölüm 1 – Genel Değerlendirme
4 Ağustos sabahıydı, Özel Issız Ada Sınavından hemen sonraki gün.
Bugünden itibaren 10 Ağustos’a kadar toplam bir hafta boyunca öğrenciler, lüks gemide tatillerinin tadını çıkaracak. Geçen seferki gibi sürpriz bir özel sınav olmayacağına dair söz verilmişti….bakalım.
Bu lüks gemide; yüzme havuzu, jimnastik salonu, tiyatro ve konser alanı, manzaralı bir hamam, alışveriş merkezi, restoran ve çeşitli eğlence tesisleri var.
Kısaca, artık bu tatilin tadını çıkarma hakkına sahibiz.
Peki ya ben, herkesin iple çektiği bu tatilin ilk gününde neredeydim?
Elimde telefon, öğrencilere ayrılmış 4 kişilik odalarda uzanıyordum. Sırf tatil başladı diye eğlenmek için acele etmedim.
Hatta biraz dinlenip yorgunluğumu atmaya odaklanıyor, eğlenceyi sonraya bırakıyordum.
Yurttaki yatakların aksine burdaki kaliteli yataklar insanın bedenini nazikçe sarıp sarmalıyordu. Hele bir de ıssız bir adada 2 hafta boyunca çadırda kaldığınızda, bu yatak daha da çekici hale geliyordu.
Bugünü, kendi kaderine bırakıyorum diyebiliriz.
Özel Ada Sınavı’nın sonuçlarının da belirlenmesiyle Ağustos ayının sınıf puanları hesaplandı.
Normalde sınıf puanları hep ayın ilk günü açıklanıyor olsa da bu sefer ayın ilk gününde sınav hala devam ediyor olduğundan biraz aksadı.
Bu okulda okuyan öğrenciler, ay başı sınıf puanlarını kontrol etmeye alışık. Malum kendi sıralamalarımız kadar sınıf puanları da alacağımız kişisel puanları doğrudan etkiliyor, aylık gelirimize yansıyordu.
Kısacası; Cüzdanınız boşsa bu lüks gemideki eğlenceyi kaçıracaksın demekti.
Ağustos ayı 10. sınıfların puan sıralaması:
Sakayanagi’nin önderliğindeki A sınıfı: 1206 puan.
Ichinose önderliğindeki B sınıfı: 578 puan.
Horikita’nın önderliğindeki C sınıfı: 571 puan.
Ryueen’nin önderliğindeki D sınıfı: 551 puan.
Sonuçların açıklamasıyla sınıfımız az farkla da olsa C sınıfına yükseldi. Öyle ki B sınıfına sıçrama şansımız bile varmış, fakat ucu ucuna kaçtı bu fırsat. Tabii, şimdilik.
Karamsar olunacak bir durum yok ortada, hatta sonuçlar iyiydi bile.
Koenji tek kişilik birinciliği ile sınıfa 300 puan kazandırdı.
Bu puanın ne kadar da kritik olduğunu anımsadım.
Koenji sınıftakiler için hep işe yaramaz bir başbelası olarak görülmüştü. Sınıf, artık bakış açısını değiştirecek. Tabii bu pozitif yaklaşım, ne kadar böyle sürer bilemem.
Bu büyük sınıf puanı kazancına karşılık, kendisine mezuniyete kadar geri kalan sınavlardan muaf olma hakkı tanındı. Kendisine tanınan bu hakkı duyan kesim azdı. Duyulsa, hoşnut olan az kişi çıkardı. Şahsen, güzel bir sonuç olduğunu düşünüyorum.
Eğer Koenji bu 300 puanı kazanamamış olsaydı, uzun süre sınıf mücadelesinde bocalanacak, üst sınıflara yetişip yetişemeyeceğimiz endişesiyle mücadele etmek zorunda kalacaktık.
Şimdiyse, aradaki sınıf puanı farkları az olduğu için, sınıf zihinsel olarak rahatlayacaktır.
Güncel durumda, B sınıfı olmaya birkaç adım uzaktayız. Ardından, doğrudan Sakayanagi ile yüzleşerek aradaki farkı kapatmak için çalışacağız.
Bu yükseliş trendi, D sınıfına düşmüş olmalarına rağmen Ryuuen’in sınıfı için de geçerliydi.
Sınavı ilk üçte bitiremediği için sınıfına hiç puan kazandıramadı. Aradaki sınıf puan farkı kapanmasına rağmen, ellerindeki güç artmış oldu.
Katsuragi’nin saf değiştirmesi sınıflarının akademik başarı seviyesini arttırarak genel başarı seviyeleri daha dengeli oldu.
Ayrıca Ryueen, Sakayanagi ile bir de anlaşma yapmış. Bu anlaşma sınıf puanı, kişisel puan ya da tamamen alakasız bir şey mi bilemiyorum ama ilerideki sınavları etkileyeceğine kesin olarak bakıyorum.
Birkaç endişe verici durumları olsa da, sınıflarının başarıları azalmıyor aksine artıyordu. Ve bu da, onları şuan için en güçlü rakip haline getiriyordu.
Sözde D sınıfına düşüşlerinin, zerre umursadıklarını sanmıyorum.
Öte yandan, Ichinose’nin liderliğindeki B sınıfı, eski yerlerine geri geliş olsalar da, pek de iç açıcı bir halde değillerdi.
Ichinose, Sakayanagi ile iş birliği yaparak sınıfına biraz puan kazandırmayı başarmıştı. Lakin bu kazanca güvenemezler… Çünkü, D sınıfı ile aralarındaki fark sadece ama sadece 27 puan.
Artık öyle bir noktadayız ki, eylül ayında küçücük bir hata tüm sıralamayı alt üst edebilir.
Issız Ada Sınavı sonuçlarına göre konuşacak olursak D sınıfına bile gerileyebilirler. Bu sebeple, Ichinose’nin gerilip endişelendiğine eminim.
Her şey yakın zamanda belli olacak, Ichinose.
Ona kalbimden yolladım mesajımı.
Bu sınavdan sonra, okulca bir sınava tabii tutulacağımızı düşünmüyorum. Bir sonraki sınav sadece 10. sınıflar arasında olur gibi.
Eğer Ichinose’nin sınıfı, C ve D sınıfının gerisinde kalırsa gelecek onlar için hiç iç açıcı görünmüyor. Diğer bir deyişle, bir sonraki sınav onların geleceğini belirleyecek.
Sıralaması birbirine pek yakın olan bu üç sınıfın özeti böyle denebilir.
Sakayanagi’nin A sınıfı, liderliliğine devam ediyor. Bu farkı kapamak kolay olmayacaktır.
İstikrarlı ilerleyişleri çok dikkat çekiyor. Issız ada sınavında da üçüncülüğü kapıp puan toplamaya devam ettiler.
Çok fazla iş görür öğrencileri var ve Sakayanagi, onları mükemmel kontrol ediyor.
Hatta öyle ki onları kontrol ederkenki izlediği yol ne kirli oyunlarla ne de masum ataklarla sınırlıydı; ikisini de ustalıkla kullanıyordu.
A sınıfı yıkılmaz bir kale gibi. Sakayanagi de onları yönetmeye layık bir lider.
Küçük de olsa onları yakalamak için bir şans var, özellikle Horikita’nın sınıfı ivme kazanırsa kesinlikle imkansız değil bu durum. Evet, hala yapabileceğimiz hamleler var.
Tabii bunu başarabilmek adına egemen A sınıfını bir şekilde parçalara bölmemiz gerekiyor.
En kısa yol; doğrudan Sakayanagi’den kurtulmak. Fakat özellikle de koruma puanı varken bunu başarmak oldukça zor olacaktır. Hoş, koruma puanı olmasa bile zor bir görev.
Madem kafasını hedef alamıyoruz, o zaman sırayla uzuvları keselim.
1-2 kişiden fazlasının atılmasına ihtiyacımız olabilir. Eğer Kamuro, Hashimoto ve Kito bir şekilde ortadan kaldırılır ya da işlevsiz hale getirilirse, Sakayanagi’nin yapabileceği çok bir hamlesi kalmayacak.
Kito’yu bilmem ama diğer ikisinin zaafları var ve onlara karşı kullanabiliriz.
Neyse, şimdilik bu konuyu burada keseyim.
Yaz tatilinin başlangıcıyla tüm sınıflar kavgayı bırakıp ateşkes ilan etti.
Sıradan bir öğrenci olarak olabildiğince tatilin keyfini çıkarma sırası bende. Daha geçen güne kadar beş parasızken, sınav sonuçları ve Ağustos ayı sınıf puanları belirlenince bir anda cüzdanım kabardı.
Sınıfımızın puanı 571. Yani, kişi başına 57.100 yen düşüyor. Üst sıralarda yer edinmediğim için ek ödüllerden yararlanamadım. Ama bu da yeterli.
Bu lüks yolcu gemisinde dolu dolu zaman geçirebilmek için özel puanlara sahip olman şarttı. Gemideki hizmetlerin ücretsiz olduğu geçen yılın aksine, bu lüks gemide film izlemek ya da bir yemeğin tadını çıkarabilmek için asgari ölçüde kişisel puan ödemek zorundayız.
Kurallar giderek katılaşıyor. Elbette bize sunulan misafir odalarında bir hafta boyunca kalmamızın bir maliyeti yoktu. Fakat böyle bir ortamda para harcamamak adına bir hafta odada pineklemenin de, yurt odasından takılmaktan farkı kalmayacaktı. Ha tatile gelmişiz, ha yurtta kalmışız…
Yeni iade ettikleri telefonuma, özel sınavın detaylı sonuçlarının jimnastik salonun yanındaki tesiste iki gün boyunca yayınlanacağına dair bir mesaj gönderdiler. Bize sadece ilk üç ve son üçün açıklandığını düşünürsek, bir sürü öğrencinin ilgisini çekebilecek bir haber.
Benim için, sonuçları gözden geçirip gelecek adına gözümü dört açmam için bir fırsat haberi oldu diyebiliriz.
Sonuçları doğrudan herkese gönderebilirlerdi, bunu yapmadıklarına göre öğrencilerin sonuçları alıp uzun süre boyunca analiz etmelerini istemiyorlar demektir.
Tsukishiro’nun sınava müdahalesinden doğabilecek lüzumsuz ipuçlarını silmek adına bir hamle de diyebiliriz…
Bir yanım direkt git ve sonuçları öğren dese de öğrenciler akın akın oraya giderler şimdi. En iyisi birazcık beklemek.
Sınav sonuçlarını bir kenara bırakıp başka bir işimi halletmeye karar verdim.
Telefonumdan Ichinose’ye bir mesaj attım. Üç gün sonraya, akşam vakti basit bir görüşme talebinde bulundum.
Ada sınavındaki ilan-ı aşkına cevap vermek için görüşmek istediğimi anlar. Direkt yanına gidip konuşmayı da düşündüm. Ama yorucu ada sınavı daha yeni bitti. Dinlenip enerjisini toplaması ve arkadaşları ile eğlenmesi için ona biraz zaman tanımalıyım.
Mesajda okundu yazısı belirmedi. Ben de telefonu kapattım.
Oda arkadaşlarım, Miyamoto Soshi, Ryoutaro Hondou ve Miyake Akito’nun ne yaptıklarına bakmaya karar verdim.
“Hey, Ryoutaro sınav sonuçlarının açıklandığını duydum, gidip bakalım mı?”
“Hmm.. Kalsın. Yürüyemiyorum, çok yorgunum. Şu an sadece yatağa uzanıp dinlenmek istiyorum…”
Sırf yorulduğundan değil, yatağın baştan çıkarıcı rahatlığı için de kalkmayı istememesi normaldi.
Yatağın cazibesi ben de dahil hepimiz için oldukça karşı koyulması zordu.
Bitap düşmüş Hondou, halsiz şekilde sola dönüp arkasını bize döndü.
“Dünden beri böylesin.”
“Yürüdüğümde ölü gibi hissediyorum. Yemek yemeyi de deniyorum ama boğazımdan geçmiyor.”
Arkası bana dönüp yorganı boğazına kadar çekip kıvrıldı.
Şimdilik sadece yatıp uyumak istiyor demek ki.
Lüks gemideki tatil bir hafta boyunca devam edecedeceği için, acele etmeyip iyileşene kadar beklemesi mantıklı.
“Miyake, Ayanokouji? Sıralamalarınızı merak etmiyor musunuz hiç?”
Telefonuyla oynayan Akito bakışlarını Miyamoto’ya çevirdi.
“Benlik sorun yok. Hangi sıralamada olduğuma dair kuvvetli bir tahminim var. Doğrusu, atılmayacağımız kadar yüksekteyiz işte. Hondou gibi dinlenmek istiyorum bugün.”
Akito’nun gruptaki tek erkek olup Haruko ve Airi ile yarışırken bir sürü sorunla karşı karşıya kalmasını tahmin etmek çok da zor değildi.
Bedenenden ziyade zihinsel olarak daha çok yorulduğu belliydi.
“Sakura ve Hasabe ile aynı gruptaydın, değil mi?”
Miyamoto yatağında otururken Akito’ya sordu.
“Nerden açıldı bu konu şimdi?”
“3 erkekle aynı gruptaydım. Cehennem gibiydi ama ölmedim! Sana ne demeli? Kızlarla beraber gününü gün ettin, yalan m?”
“Ya ne demezsin. Sorumlu olduğum o kadar çok şey vardı ki, bayılacaktım bir ara. Asıl erkeklerle grupta olmak daha iyidir.”
İkisi de farklı grupta olduklarından diğerininkini daha iyi olduğunu sanıyorlardı.
İyi ki, iki grupta da yokmuşum diyorum.
Özellikle, çok yakın arkadaşınız yoksa tek takılmak daha iyiydi.
Neyse ikisi anlaşamayınca Miyamoto bana döndü.
Hondou ve Akito’nun aksine özel sınavın yorgunluğunu uyuyarak tek gecede -her ne kadar en iyi halimde olmasam da- toparladım sayılır. Gemide gezinmek falan beni yormazdı.
Ancak acele etmek yerine daha sonra bakabilirdim. Ayrıca Akito gitmese bile kesin Ayanokouji grubundakilerden biri gidip bakar sonuçlara.
“Bugünü ağırdan alacağım. Kalabalıklardan pek haz etmediğim gibi, herkes sonuçları görmek için doluşmuştur tesise.”
TIK TIK TIK!
Diğerleri gibi ben de teklifi geri çevirirken kapı çaldı. Kim çalıyorsa alacaklı gibi vuruyordu kapıya.
Akito fırlayıp kapıyı açtı, Ishizaki’ydi gelen.
Sanki bir şeyler tersmiş gibi gergin bir atmosfer oluştu.
“Ayankouji, hadi gidip sınav sonuçlarına bakalım beraber!”
Herkes yüzündeki gülümsemeyle dediklerine akıl sır erdiremedi.
Akito dönüp bana baktı, dilini yutmuş gibiydi.
“Yok, ben…”
“Hadi ama! İşin yoktur senin, dimi?”
Yatağımda uzanıyorken, içeri dalıp kolumdan tuttu.
“Siz ikiniz ne ara kanka oldunuz?”
En çok şaşıran kişi, odada en çok zaman geçirdiğim Akito idi. Rakip sınıftan biri olan Ishizaki aynı zamanda ters ve problemli bir çocuktu. Bu yüzden Akito’nun endişesini anlayabiliyorum.
Hatta diğer ikisi de Ishizaki’nın varlığından rahatsızdı, dik dik bakıyorlardı.
“Oldu bir şeyler.”
Anlatılacak çok da bir şey yoktu ve Akito açıklamamdan tatmin olmadı, tabii.
Ishizaki’nin gülümsemesiyle yarattığı baskıya rağmen kolumu çekip reddetmeyi denedim.
“Bugün biraz yorgunum.”
“Ne demek yoruldum, sana bir şey olmaz. Hadi, gidelim!”
Ne söylemediğimi önemsemediği gibi, beni odadan çıkarmaktan vazgeçecek gibi görünmüyordu.
“… Tamam, üzerimi değiştireyim o zaman.”
“Tamamdır, koridorda bekliyorum, çabuk.”
Cevabımdan duyar duymaz, sevinerek odadan ayrıldı.
“Başın belaya girerse, bir sıkıntı çıkarsa, söyle bana.”
“Teşekkürler Akito ama Ishizaki iyi biri, bir sıkıntı olacağını sanmıyorum.”
“İyi biri mi? Bende pek de iyi bir etki bırakmadı. İpleri hala Ryueen’in elinde olabilir. Gardını düşürmesen iyi edersin.”
Ryueen’in yönettiği zorbalarla çokça kez mücadele etmek zorunda kaldık. Sınıf içinde neler döndüğünü bilmeyen birinin böyle endişelenmesine şaşmamalı.
Ishizaki bir şeyleri gizlemek ve dolap çevirmekte oldukça yeteneksiz. Ancak eğer o bile farkında olmadan kontrol ediliyorsa işte o zaman sıkıntı…
Tatil döneminde olduğumuzdan böyle bir dolap dönmediğini varsayıyorum ben de.
Üstümü değiştirdikten sonra Akito’ya el sallayıp odadan ayrıldım.
Koridordaki tek öğrenci Ishizaki’ydi, başka birini göremedim.
“Hadi, gidelim!”
“Bu kadar acele etmeye gerek yok… dimi?”
“Ne, niye ki?”
“Sonuçlar kaçmıyor, 2 gün boyunca bakabileceğiz.”
“Ama hemen görmek istiyorum. Ben yeni bir film çıktığında bekleyemeyip
hemen izleyenlerdenim.”
Bu tarz birisi olduğunu söylemesi… hmm.
Ishizaki’yi istekli şekilde filmin ilk gösterimine girdiği günde koşa koşa gittiğini hayal etmek oldukça güç.
“ ‘World Domination 16’ çıktığı gün izlemeye gittim.”
Bu ismi daha önce duymadım ama silah ve yumrukların havada uçuştuğu tarzda bir film gibi geliyor. Ayrıca serinin 16. filmi olması da oldukça uzun bir
seri olduğunu gösteriyor. Tabii, filmler isimlerinden ibaret değillerdir.
“Acaba Ryueen-san’ın grubu kaçıncı sırada bitirdiler merak ettim.”
Ishizaki sınıfta hiç arkadaşı olmayan birisi gibi değildi. Benim gibi sınıf dışından birini çağırmasına gerek kalmamalıydı…
“Ryueen veya sıralamasını merak eden sınıfından biriyle gitmek istemediğine emin misin?”
Asıl amacını çözmeye çalışacağım.
“O bir şeye ihtiyacı olursa söyler. Eğer bir şey söylemiyorsa da ihtiyacı yok demektir.”
“Anlaması kolay gibi.”
“Aynen öyle. Diğerleri de sınavdan sonra çok yorulduklarından reddettiler davetimi.”
Akito’gil gibi herkes dinlenmeye ihtiyaç duyuyor demek ki.
“Bakıyorum da moralin yerinde. Sen de diğerleri gibi yorulmadın mı?”
“Ben mi? Uykumu alınca dinlendim hemen.”
“Güzel..”
Şaşırtıcı ama bir o kadar da yalın bir cevap verdi. Bu tarz bir sınava aşina olmasa da, dayanıklı birine benziyordu.
Yine de sonuçları öğrenmeye benimle gitmesi mantıklı gelmiyor.
“Seninle konuşurken rahat hissediyorum, Ayanokouji.”
“Öyle mi?”
Eh, bu biraz beklenmedik bir cevap oldu, sosyalleşmede çok da iyi olmadığımı düşünürsek.
”Şu kasıntı Kaneda’dansa senle anlaşmak çok daha kolay.”
Kaneda’yı pek tanımam ama bu karşılaştırma karışık duygular edinmeme neden oldu.
Yolumuzun üzerinde bir dükkanın önünden geçiyorduk.
”Aha, bayraklardan satıyorlar!”
Mağazadaki tüm dünyadan ülkelere ait bayrakları toplayan Ishizaki’nin gözleri heyecanla parıldadı. Ne olduğunu merak ederek kafası karışmış bir ifadeyle ona bakarken Ishizaki dönüp işaret parmağıyla burnunun altını ovuşturdu ve cevap verdi:
“Albert’in odasına gitmiştik ya, odasında onun bayrak koleksiyonu vardı. Galiba.. ona özendiğimden ben de toplamaya başladım.”
Demek birinin hobisi diğerini imrendirdi ve o da hobiyi edindi?
Anlaşılan nadir görülen bayrak toplama hobisinde ortak zevklere sahipler.
“Albert’i çok tanımasam da iyi biri gibi.”
“Evet, öyledir. Okula ilk başladığımızda sorun yaşamıştık ama şu an en iyi arkadaşım.”
İkisini beraber sık gördüğüm doğrudur.
“Arkadaşlık ilerledikçe, bağ güçleniyor demek ki.”
Gerçekten etkilenerek söylemiştim ama yanımda yürüyen Ishizaki’nin suratı
ekşidi.
“Yok canım. Sınıfın en popüleri ben değilim ki.”
“Ryueen’e bağlı hareket ettiğin için mi diyorsun bunu?”
“Sebebinin bu olduğunu düşünmüyorum. Ayanokouji, seninle çatıdaki mücadelemizden sonra Ryueen’i yenip sınıfın otoritesini ele aldığımı düşündüler. O yüzden bir süredir daha önce hiç tanımadığım bir sürü insanla takılıyorum.”
Bu kadar şeyi anlattıktan sonra boğazı düğümlendi. Ishizaki’nin bulunduğu konumun karışık olduğu bir gerçekti.
Ryueen’i yenip sınıfı geri aldığı için memnun olan öğrenci sayısı hiç ama hiç az değildir.
Ancak Ryueen’in tekrar başa geçmesiyle onun için durum tam tersine döndü belki de.
“Yani biraz da ben sebep oldum buna.”
“A hayır, biraz garip dillendirdim. Senin hatan değildi. Sonuçta kavgayı biz başlatmıştık. Bazı arkadaşlarımın beni bıraktığı bir gerçek ama merak etme, artık seninle arkadaşım onlar yerine.”
Ishizaki kafasını çevirip güçlü şekilde güldü. Ama gülüşünde bir gariplik vardı, nerdeyse tehlikeli denilebilecek kadar.
“Bütün sınıfın derdini tek başına çözmeye kalkma sakın.”
“Biliyorum. Sınıfın problemleri, sınıfla çözülür. Ryueen-san böyle bir azimle döndü.”
Ishizaki bu söylediklerine gönülden inanıyordu. Elinden gelen ardına koymayacaktır.
Çeviren: Lance
Düzenleyen : fatoshisme