Türkçe Light Novel
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

Elitler Sınıfı

25 Mart 2023
   Cilt 17 - Bölüm 5 - 5K    Cilt 17 - Bölüm 4 - Konsey Odası

Emperor Of Solo Play

23 Mart 2023
Bölüm 132 - Arife (3) Bölüm 131 - Arife (2)

Our Second Master

19 Eylül 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

En Çok Senden Nefret Ediyorum!

21 Ağustos 2022
Bölüm -5- Final Bölüm -4- #####

Alçakgönüllü Hizmetkârınız Kabahatli

30 Temmuz 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

Elitler Sınıfı -    Cilt 15 - Bölüm 9 & 10 - Avare Takımı

  1. Home
  2. Elitler Sınıfı
  3.    Cilt 15 - Bölüm 9 & 10 - Avare Takımı
Prev
Next

Cilt 15 – Bölüm 9 – Avare Takımı

 

Ertesi sabah saat 6:30 civarı, sınavın on birinci günü, Kiriyama’nın grubu ve alt özgür grup Kōenji’nin kamp alanını başarıyla kuşatmıştı.

Kiriyama, Mikitani’ye son durumu sordu.

“Durum nedir?”

“Çadırın içinde henüz bir hareket yok. Kütük gibi uyuyordur.Hastalanıp bir iki gün böyle uyusa keşke. İşimizi çok daha kolay hale getirirdi.”

O an Mikitani sadece Kiriyama’ya değil, özgür gruba da dönerek bir öneride bulundu.

“Hey, dışarı çıkma fırsatı bulmasına izin vermeden onu çadırına hapsedelim mi? Kamp alanını toparlayamazsa hareket edemez.”

Mikitani’nin önerisini duyan özgür grubun üyeleri, fikre uyarak başlarını salladı. Ancak Kiriyama…

“Onu burada oyalarsak ilk belirlenen alana zamanında ulaşmasını geciktirebiliriz, doğru. Ancak biri görürse nasıl açıklayacağız durumu? Etkisi az bir şey yapmak zorunda kalsak bile, görenlerin dikkatini çekecek işler yapmaktan çekinmeliyiz.”

Kuralları ihlal ettikleri için, riski mümkün olduğunca azaltmaya öncelik vermek zorundaydılar.

“Önce GPS araması yaparız? Puandan kesecek değiliz.”

“GPS Araması,  her şeye çözüm değil ki; Tabletlerimizden göreceğimiz haritada okuldan yetkililerin etrafta olup olmadığını göremeyeceğiz. Plana sadık kalacağız ve Kōenji kampı toplayıp harekete geçince saldıracağız. Bu arada, görev bölgesinde falan öğretmenler ya da  9. ve 10.sınıflarla yollarımız kesişirse,  hemen Kōenji ile aramıza mesafe koyuyoruz.”

Esasen Kiriyama, herkesi Kōenji’nin dibinde hareket etmemeleri konusunda uyarıyordu.

Saat 07:00’ye yaklaşırken, durum nihayet değişmeye başladı.

“Harekete geçti.”

Kōenji, çadırı toparlamaya başlarken etrafının sarıldığının farkında değildi. Hareketleri pratik ve ustacaydı. Saat 7’ye kadar yola çıkmaya hazır gibiydi.

Ve işi bitince tabletini çıkartıp sınavın başlamasını beklemeye koyuldu.

“Hadi.”

Şimdi saldırı zamanı diye arkadaşlarına duyuran Kiriyama, hedefine yaklaşmaya başladı.

Mikitani ve özgür grup, uzaktan takip etti.

Bir ağacın altına oturmuş duran Kōenji’nin, içinde bulunduğu durumun farkında olup olmadığı belirsizdi. Başını kaldırmadan gözlerini tabletine yapıştırmış, etrafıyla ilgilenmiyordu.

Etrafı 18 kişilik bir ordu tarafından kuşatılmış olsa da, onların varlığından habersizmiş gibi davranmaya devam ediyordu.

Mikitani, Kōenji’nin numara yaptığını düşünerek yaklaşmaya başladı. Kiriyama öne geçerek onu durdurdu.

“Kōenji, biraz zamanın var mı?”

İsmiyle ona hitap edilmesine rağmen, Kōenji kafasını kaldırıp bakmadı.

“Benden ne istiyorsun?”

Kōenji’nin kısa cevabı, bir senpai ile konuşmaya uygun olmasa da, Kiriyama aldırış etmedi.

Kiriyama, Kōenji Rokusuke’nin sağduyudan yoksun biri olduğunun farkındaydı.

“Bu kadar çaba sarf etmeni beklemiyordum. Madem yeteneklisin, daha önceki sınavlarda neden göremedik hünerlerini?”

“Bu gerçekten şu anda konuşmamız gereken bir konu mu? Birazdan saat 07.00 olacak. Bir sonraki bölgenize gitmeye hazırlanmanız gerekmiyor mu?”

“Benim açıklamama gerek kalmadan anlamışsındır, Kōenji. Çok fazla puan topladın.”

Kōenji henüz parçaları birleştirmemiş gibi konuşuyordu. Kiriyama ise, rol kestiğini düşünüyordu.

“Bugün, günün geri kalanını burada geçirmeni istemek zorundayım.”

“Puan kazanmamı engellemek için yani… olay bu mudur?”

“Evet.”

Kōenji’nin böyle bir talebe tamam demesinin imkanı yoktu.

“Kim olduğunu bilmiyorum ama, boş yaptığını gören herkes anlar. Böyle yanına ahbaplarını da alıp geldiğini düşünürsek… söylediğini yapmazsam harekete geçeceğiniz anlamına geliyor, doğru mı anlıyorum?”

“Şuanki hızında devam etsen bile, ilk sırayı alman imkansız. Nagumo’nun grubu yedi kişi, sen tek. Benim grubum da altı kişiyle üçüncü sırada. Son birkaç gündür oldukça iyisin, kabul. Ama enerjin tükenmeye başladığında, sert kayaya çarpmış balık gibi olacaksın.”

“O zaman, ne demeye beni kendinize dert ediniyorsunuz?”

“Her ihtimale karşı hareket ediyoruz, o kadar. 11.sınıflar olarak tek bir kişi için bu kadar zahmete girmeyi de kabullenmekte zorlanıyoruz, tabii .İtaat edip emirlerimize uymayı kabul edersen bu iş burada güzelce kapanır. Nagumo bildiğin üzere, öğrenci konseyi başkanı. Onun tarafında yer alırsan, okul hayatın da güzelleşir hem.”

Esasen, Kōenji’ye iki farklı seçenek sunulmuştu: Ya boyun eğerek Nagumo’ya itaat edecek ya da zoraki yollarla teslim olacaktı. Kısacası; yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakaldı.

Ortama sessizlik çökerken, sınav saati gelip çattı ve günün ilk belirlenen bölgesi belli oldu.

Bildirimi kontrol ettikten sonra, Kōenji tabletini yavaşça sırt çantasına koydu.

Kiriyama’gil gözlerini ona diktiler, bu önlerindeki 10.sınıf öğrencisinin harekete geçip geçmeyeceğini merak ediyorlardı.

“Gitmem gerekiyor. İzninizle.”

Bir nevi <Hodri meydan> diyen  Kōenji ,onu çevreleyen özgür grup üyelerini geçerek hemencecik uzaklaştı.

“Ne? Hey!!!”

Etrafını sarmalarına rağmen, aralarından geçebileceği kadar bir boşluk vardı ki, Kōenji tam olarak bu boşluktan yararlanmıştı. Kiriyama’nın bile olayın şaşkınlığını yaşadığı doğruydu. Kōenji’nin emri dikkate almayıp kaçma ihtimalini göz ardı etmişlerdi.

“Peşinden gidin!”

Mikitani, arkadaşlarına onu kovalaması için bağırdı. Ancak, Kōenji ormanın derinliklerinde çoktan kaybolmuştu.

“Panik yapmayın. Ona ayak uydurmaya çalışarak anca kendinize zarar verirsiniz.”

“Şu an zamanımız yok, dostum! Kaçıyor!”

“İlk erkenci bonusunu alabilir ama o kadarla kalır. Etrafta koşuşturup bizden kaçmaya çalışması, hiçbir göreve katılamayacağı anlamına geliyor. Ola ki bir göreve katılma cesareti gösterirse, onu elimizle koymuş gibi buluruz.”

Kōenji’nin gittiği yöne göre, hangi bölgeye gittiğini belirleyemeseler de, GPS Aramasıyla varlığı sonsuza dek saklanamayacağı gerçekti.

Kiriyama da elindeki imkanların farkındaydı.

Ancak Mikitani sabırsızdı ve harekete geçmek için can atıyordu. Herkesi toplayıp onun peşinden koşturdu.

Önderliği alan Mikitani, Kiriyama ve özgür grupla beraber Kōenji’nin izini sürüyordu.

“Şu anki konumu ne?”

“Bir süredir hiç hareket etmiyor. Şimdiye kadar üç kez GPS araması yaptım. Her seferinde aynı yerdeydi.”

Henüz mola zamanı bile değilken bir yerde sabit kalması pek doğal değildi.

Kiriyama, Kōenji’nin anlaşılmaz davranışlarına anlamlandırabilmek adına tabletine sarıldı.

“Yakınlarda görev de yokmuş.”

“Evet. 200 metreye falan onu görürüz.” 

“Bu sefer ihmal istemiyorum. Onu ilk ve son kez köşeye sıkıştıralım, tamam mı?”

“Tekrarlamana gerek yok.”

Kōenji’nin kaçışından yaklaşık altı saat sonra, Kiriyama ve özgür grup sonunda ona yetişmeyi başarmıştı.

Onu gördüklerinde… Kouenji’nin mevcut koşullarını tamamen göz ardı ederek güpegündüz şekerleme yapıyordu.

Böyle bir manzarayı görünce, 11.sınıflar şaşırarak birbirine bakakaldı.

İnisiyatif alan Mikitani, uyuyan çocuğa yaklaştı. Sert bir tonla konuşmadan önce, ona tepeden baktı.

“Yeter uyuduğun, Kōenji. Bizden kaçmayı başardıktan sonra, bir köşede şekerleme yapmana hayran kaldım doğrusu.  Ya da belki sınavın yorgunluğu çökmüştür, ha?”

Mikitani, mevcut durumu düşünerek, Kōenji’nin şekerlemesi için en uygun nedeni öne sürdü.

Dinlenmek istemeseniz bile, an gelir vücudunuz size başka seçenek sunmazdı.

Kōenji yavaşça huzurlu, sakin bir gülümsemeyle gözlerini açtı.

“Abartmıyor musun? Ben de senin gibi bir insanım.”

“O zaman, sana güzel bir öneri sunayım: Burada otur, bütün gün dinlen. Nasıl? Son birkaç gündür kendini yıpratmışsındır. Senpain olarak burada sana harika bir tavsiyede bulunuyorum. Sen de payına düşeni yap.”

“Bütün gün dinleneyim mi? Boş zamanlarında komedyenlik yapıyorsun herhalde.”

Yine etrafı kuşatıldığı halde, bu durumdan hiç  etkilenmeyen Kōenji ayağa kalktı.

Mikitani birkaç dakika önce ona tepeden bakan kişiyken, 180 cm boyundaki Kōenji ayağa kalkınca, kendisine tepeden bakılan kişi o oldu.

Kōenji’nin gözleri canlılıkla doluydu. Sabahki halinden çok daha enerjikti.

“… Kendini zorlamana gerek yok. Arkana yaslanıp kısa bir mola vereceksin. Kimsenin tadı kaçmayacak.”

Gözü korkmasına rağmen, Mikitani yine de baskı yapmaktan çekinmedi.

“Asıl sen kendini boşa zorlama. Enerjimi fulledim ben. Sıradan tekniklerle beni baskı altında tutamazsınız.”

Kōenji’nin tavrını blöf sanan Kiriyama, söze girdi.

“Sağlıklı ve enerjik görünüyorsun, doğru. Ama Mikitani’nin dediği gibi, son on gündür etrafta koşuşturup duruyorsun. Diğer gruplardan daha fazla birinci olarak erkenci bonusu kazandığını düşünürsek, yorgunluktan ölüyor olmalısın. Hadi, ortalama insanlardan daha iyisin diyelim. Potansiyelinin sınırına yaklaştığına eminim.”

“Bu tarz limitler – potansiyel sınırlar–  falan, sıradan insanların ağzına yuva yapmış yalanlardan ibaret.”

“Yani, hala potansiyelinin sınırına ulaşmadığını mı söylüyorsun?”

Kiriyama şüpheyle sordu. Kōenji ise, hiç düşünmeden cevap verdi.

“Hadi söyleyeyim bari. Ben çok az uykuyla yetinebilen biriyim. Rem uykusunun en güçlü büyüsü bu herhalde.”

“O ne yahu? Şimdi ne büyüsü dedi bu?”

Mikitani, Kōenji’nin neyden bahsettiği anlamadığını sitem ederek belirtirken, Kiriyama’nın yüz ifadesi hemen sertleşti.

“Çok az uykuyla yetinmek, ha…? Eğer bu doğruysa, ciddi bir sorunumuz var demektir.”

“Ne demek istiyorsun, Kiriyama?”

“Ortalama bir insanın sağlıklı kalabilmesi için ideal olarak gece yedi ila sekiz saat uyuması gerekir. Vücudun ihtiyaç duyduğundan daha fazla veya daha az uyursan, rahat uyku çekemezsin. Az uykuyla yetinebilenlerse, hem sağlıklı kalır hem de gece 6 saat kadar uyusa bile yeterli olur.”

Bir bütün olarak uyku, iki farklı durum arasında tekrar tekrar döngüye girer: REM ve REM olmayan iki döngü. Basitçe, REM uykusu beynin aktif ve uyanık olduğu durumken, REM olmayan uyku sırasında beyin uykudadır.

Ve az uyuyanlar REM uykusunda daha az kaldıkları için, basit bir iki saatlik kestirme ile hem zihinlerini hem de bedenlerini gençleştirebilirler.

“Böyle açıkta uyumanın garip olduğunu düşünüyordum ben de… demek nedeni buydu…”

Kōenji olağanüstü bir güce ve dayanıklılığa sahip olsa da, görevler ve yolculuklar sırasında uzun süre yoğun fiziksel çaba harcıyordu. Yorgunluk şüphesiz etkisini göstermeye başlayacaktı.

Ancak, belirlenen bir alana ulaştıktan sonra veya yakınlarda uygun görevler olmadığında, kısa şekerlemeler yaparak dayanıklılığını korumayı başarıyordu.

Eğer Kōenji gerçekten iddia ettiği kadar az  uyuyan biriyse, o zaman sadece sıradan bir insanın dayanıklılığını değil, aynı zamanda iyileşme yeteneklerini de gölgede bırakırdı.

İlk kez, Kiriyama’da hafif bir endişe belirtisi şekil almaya başladı.

Gruplar kendilerini hızlandırmaya, sınava motive edip daha azimli olmaya, teşvik etmelerine rağmen, her grup bir noktadan sonra beden yorgunluğu çekiyor, güçten düşüyordu.

Her verilen molada ayaklar ağrıdan kırılıyor; yorgunluk omuzlarına çöküyordu.  Sınava aktif katılma dürtüleri yavaş yavaş kayboluyordu.

Bu tür duygular, çoğu öğrencinin iç dünyalarında sürekli olarak beliren ve karşı koymakla yükümlü oldukları duygulardı.

En azından Kiriyama’nın çıkarımları bu yöndeydi. Kōenji’yi bu sebepten ötürü kolay alt edeceğini düşünüyordu.

Peki.. bu varsayımlarının temeli boşsa..?

“Bu arada, hala benden ne istiyorsunuz?”

“Ne kadar dayanıklı olduğun veya ne kadar az uyuduğun umurumuzda değil; Bizi dinleyecek─”

Sabrını yitiren Mikitani, bir kez daha Kōenji’nin meselesinde söz sahibi olmaya çalıştı. Ancak Kiriyama sözünü keserek ona müdahale etti.

“Bir isteğimiz yok. Bizimle ilgilenmene de gerek yok.”

Kiriyama, mümkün olduğunca tahrik edici bir dil kullanmaktan kaçınıp suyu bulandırmamaya çalıştı.

Yumuşak ve hoşgörülü bir yaklaşımdı. Mikitani hayal kırıklığına uğramış hissetse de, devam etti.

“Fufu. Öyle diyorsun ama yüz ifadeleriniz çok sert, hmm?”

Kōenji onların uyarılarına ya da tehditlerine aldırış etmiyordu.

O sırada, günün belirlenen üçüncü alanı açıklandı. Kōenji’nin tabletine kısa bir göz attıktan sonra hemen yola çıktı.

Mikitani ağzını açtığında, Kōenji çoktan hareket etmeye başlamıştı.

“O bizi dinleyecek biri değil, Kiriyama.”

“Haklı olabilirsin.”

“Ve eminim, o az uyku meselesi de hikaye.”

Birçok grubun hareketlerinde gözle görülür bir düşüş  olsa da, Kōenji başlangıçtan beri hızlı temposunu korumuştu. Vücudunu her gün geliştirdiği belliydi. Kiriyama, onun bu ıssız ada sınavını kendi antrenmanlarını daha çok geliştirmek için kullandığını bile düşünüyordu.

“Planı değiştirmekten başka seçeneğimiz yok. Onu sadece görevler aracılığıyla sahneden atabiliriz.”

Bu sözlerinin ardından, Kiriyama bir karara vararak herkese Kōenji’nin peşinden koşmasını söyledi.

Mikitani, Kiriyama’nın yönetiminden hoşnut değildi.

“Burada yetkili benim, Mikitani. Ortalığı karıştırma.”

“Off…”

Kafaları karışmasına rağmen, Kōenji’nin etrafında 18 kişilik bir üçgen oluşumu yaparak grup,  yavaşça bir sonraki hedefine doğru yol aldı.

O sırada, Kiriyama telsizi ile emirler yağdırmaya başladı.

Kōenji, arkasından gelenlere aldırış etmeden ilerlemeye devam etti.

Ne duraksadı, ne de yürümekten kendisini alıkoydu.

Kiriyama’nın kafasında toplamda 3 farklı plan vardı. İlk planı basitti:  Kōenji’yi birinci olma sevdasından vazgeçirmeye ikna etmekti. Bu planı için, onun etrafını sararak ona baskı kurmayı amaçlıyordu.

Ikinci planı ise, adada ilerleyen Kōenji’nin etrafını sararak hareketlerini kısıtlamaya çalışmaktı. Üçüncüsü ise, katılacağı görevleri tahmin edip katılım sağlamasına imkan vermeden katılımcı sayısını doldurmaktı.

6 özgür grup ve Kiriyama’nın grubuyla beraber 7 gruptular. Kōenji’nin görevlere katılımını engellemeleri kolaylaşıyordu. Dahası, katılım sağlamayı başarsa bile, tüm görevlere katılanların tek bir amacı olacaktı: Kouenji’yi yenmek.

Her görevin katılım koşulları farklı olsa da, genel olarak iki farklı kategoriye ayrılıyordu: Bireysel katılım ve grupça katılım.

Özgür grupların tüm üyeleri bir arada olmadığı için grup kategorisindeki görevlere katılamazlardı. Ancak genelde görevler en az iki üye ile katılımı mümkün kılıyordu.

Kōenji ise, tek başına yarışabileceği yarışmalara katılmak zorundaydı. Bu tarz görevlere de, 11.sınıflar rahatlıkla katılabilirdi.

Kōenji’nin peşinden bir süre gölge gibi giden 11.sınıflar bir süre sonra huzursuz olmaya başladı.

Kōenji’nin yürüyüş hızı o kadar iyiydi ki, profesyonel koşucu sanardınız. Onu arkadan takip edenler, fazlasıyla dayanıklılıklarını tüketmeye başlamıştı. 11.sınıflar hızına yetişemiyor, yorgun düşmeye başlıyorlardı.

Yürümek yerine koşsalardı belki daha az enerji harcarlardı.

“Kōenji! Bu boktan gösterine son ver artık!”

Mikitani, Kōenji’nin sahte bir cesaret gösterisi yaparak ilerlediğini öne sürerek bağırdı.

“Amanın… senin ne çok sesin çıkıyor böyle? İstersen biraz hızımı arttırayım, ne dersiniz?”

Bu sözlerinin ardından, Kōenji koşmaya başladı.

“Bu sefer kaçırmayacağız! Etrafını sarın!”

Onu peşinden kovalayan 11.sınıf öğrencileri bir anda etrafını çevrelemek için harekete geçti.

Ama etrafını tam olarak saramadan Kōenji hızlıca onları geçerek pençelerinden kurtuldu.

“Yok artık-!?!”

  1. sınıflardan birinin bağırmasıyla, ses ormanda yankılandı.

Peşlerinde koştukları çocuk artık göz mesafesinden epey uzakta, okulun kurduğu bir spor etkinliği görevinin yakınından geçmek üzereydi.

Ardından, tekrar hızlanarak ormanda gözden kayboldu.

Bu özgür gruptaki 12 öğrenci, atletik yeteneklerine güvenenlerden oluşuyordu. ÖYD uygulamasında, B ve üzeri fiziksel becerileri vardı.

Bir bakıma, Nagumo ile Kiriyama’nın kurduğu, görevlerde üst düzey başarı gösteren bir gruptular.

“Peşinden devam edin! Gözden kaybolmasına izin vermeyin!”

“Dur, Mikitani! Haberim olmadan harekete geçmeyin!”

“Sus artık! Yine kaçmasına izin mi vereceksin!? O pisliği yakalayıp paçasını aşağı alacağız artık, yeter!”

Kiriyama’nın talimatlarını görmezden gelen Mikitani  ve diğer üyeler, Kōenji’nin peşinden gitmeye devam etti.

“Aptal bunlar ya…”

Kiriyama bir anlığına peşlerine takılıp takılmamakta tereddüt etti. Ancak tabletini çıkartıp planını gözden geçirmeyi yeğledi.

Kōenji’nin boş yere hızlı koşmayacağını düşünüyordu: Ya bir sonraki belirlenen alanına gidiyordu ya da bir göreve.

“Yakınlardaki görevlerde katılabileceği tek görev E3’de ama ödülü sadece 8 puan…. erkenci bonusuna odaklanması daha mantıklı ama… bir sonraki belirlenen alanı neresi acaba?”

D4 bölgesi, gidiş yönüne göre en mantıklı bölge gibi gelse de, rastgele alan da gelmiş olabilirdi.

“…ne kadar zorlu bir rakip.”

Kiriyama, Kōenji’nin ne kadar garip birisi olduğunu, tavır ve hallerinin beklenen de çok farklı olduğunu düşünmeye başladı.

✩ ✩ ✩ ✩ ✩✩ ✩ ✩✩ ✩

Cilt 15 – Bölüm 10  – Avare Takımı (2)

Kouenji’nin hedefi E3 bölgesindeki görev çıktı.

Hedeflediği görev alanına göz açıp kapayıncaya kadar gelmekle kalmayıp göreve katılmayı da başararak bir sonraki aşamaya geçti.

Dakikalar sonra Mikitani’gil, Kouenji’ye yetişti yetişmesine ama Kouenji’nin önüne geçemediler. Son kalan bir kişilik yeri onlardan önce gelen bir öğrenci kaparak görevin katılımcı sayısı da tamamlandı. Geç kaldılar.

Bir kenarda beklemeye koyuldular. Görev, ingilizce testiydi. Katılımcılar 9 ila 11.sınıflar arasında çeşitlilik gösterse de, içerik aynıydı.

Testte birincilik alan kişi, 11.sınıfların dehalarından biri sayılan Doumichi olurken, ikincilik Kouenji’nin oldu. Kouenji ikincilikle 4 puan kazanır kazanmaz, hemen görev yerinden ayrıldı.

Mikitani’gil, okul yetkililerinin bakışları altında uzaktan onu takip etmek zorunda kaldıkları için, Kouenji ile araları tekrar açıldı.

Kouenji ise tekrar ormanın derinliklerine karışarak kaybolmuştu.

Sürekli  Kouenji’nin peşinde koşturmak zorunda kalıp aynı zamanda ona bir türlü yetişemeyen 11.sınıflar zorlanıyordu.

Kouenji’ye yetişebilecekleri yeni fırsatları, saat 15.00’ta  belirlenen 3.bölge idi.

Ve üçüncü kez, Mikitani onun etrafını sarmayı başardı.

“Kan ter içinde kalıyorsunuz, maşallah bu ne azim.“

 “Elimizden geleni yapıyoruz!”

Kouenji’den önce gelmeye çalışırken, hiç başarılı olamamak… 11. sınıfların gururlarının incindiğini söylemeye bile gerek yoktu.

Nagumo durumu öğrendiğinde, hayal kırıklığına uğrayacaktı.

Artık 11.sınıflar için huzur, kendilerinden uzak bir kavramdı.

“Bu son uyarım, Kouenji.”

Kouenji, belirlenen alanına  gelmiş bir ağacın dibinde oturuyordu.

Kiriyama yine Kouenji’nin etrafını arkadaşlarıyla beraber sardı.

“Sadece yarın hareketsiz kalsan da olur. Bir gün yeter. Tek istediğimiz bu.”

Kouenji bir günlük ara verirse, Nagumo’nun birinciliği garanti olacaktı. Önemli olan, Kouenji’nin birinciliği almasına izin vermemekti.

“O-Oi, Nagumo onu iki gün zapt etmemizi söyledi..! niye sadece yarın diyorsun?”

“Yarından itibaren grup sıralaması görüntülenemeyecek. Birini zapt etmektense kendimiz için puan toplamaya odaklanmalıyız.“

Kouenji’nin durumuna bizzat şahit olan Kiriyama’nın son düşünceleri bunlardı.

“Kouenji ile üç gün boyunca uğraşmak sana mantıklı geliyor mu, bir düşün istersen?”

 “En azından birkaç kişiyi peşine takmalısın ki, içimiz rahat etsin!”

 “Kouenji sence bunu kabul eder mi?”

Bir günlük bir mola ve Kouenj’ye 2. veya 3. olabilecek fırsat sunmak…

Iki gün onu zaptedebilirlerse, kazananlar arasında yer almayabilirdi de.

“Sanki kaybedeceği bir duruma düşmek ister gibi konuşuyorsun.”

“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır diye bir atasözü var duymadın mı?”

Kiriyama’ya katlanıp ona ayak uydurmak zorunda kalan Mikitani, ondan umutlu olmadığını belli etti.

“…Başarabileceğine emin misin?”

“Evet. Başarırsam, A sınıfına bilet alabileceğim.”

Bu sözlerinin ardından Mikitani, Kiriyama’dan uzaklaşarak öne doğru ilerledi.

Kouenji’nin önüne geçip:

“Bizi duydun değil mi? Birkaç gün buralarda takıl diyoruz.”

“Demek ricanız bu, hmm?”

“Rica değil, emir.”

“Zaten kabul edebileceğim bir rica da değildi. Reddersem ne olacak peki?”

“En kötü ihtimalle okuldan atılacaksın.”

Bu sözlerinin ardından Mikitani, el hareketiyle arkadaşlarının onu çevrelemesini emretti.

Bu kadar çok kişinin toplanması, bir kavganın patlak vereceğinin belirtisiydi.

Bu tehdide karşılık kendisini yenilmez gören Kouenji, 11.sınıfların etrafını sarmasını gülümseyerek izledi.

“Sessizliğini evet olarak alıyorum?”

“Ben emir ya da ricanıza hayır diyorum.”

“O zaman, bildiğimiz yolda hareket edeceğiz, sorun yok demi Kiriyama?”

“Kouenji’yi sen kendin hallet bakalım.”

Kiriyama’nın bıyık altından gülmesine karşılık Mikitani sarsılmadı, sakinliğini ve ciddiyetini korudu.

11.günün bir son belirlenen alanı açıklandığı an, Kouenji ayağa kalktı.

Mikitani bu durumu görünce, hemen Kouenji’ye doğru kafasını kaldırıp baktı.

“Sana burada kal dedim.”

Nerdeyse burun buruna geldiler.

Bu durum karşısında, Kouenji esprili bir şekilde;

“Ama bu kadar samimiyet hoş değil. Ben erkeklerden hoşlanmıyorum.“

“Peki ne yapacaksın? Buradan çekip gitmeye kalkarsan, savaş ilan etmiş olacaksın.”

“Fufu. Öyle mi?”

Kouenji gülerek bir adım öne attı.

Bu adımıyla, Mikitani ile aralarındaki mesafe tamamen kapanmış oldu. Ancak herhangi bir harekette bulunmadı, kolunu dahi kaldırmadı.

Elini kaldırmadan saf gücüyle, bu grubun arasından çekip gitmeyi hedefliyordu.

İleri doğru yürüyerek omzuna çarpıp geçti, Kouenji.

Mikitani ise kendisine güvendiği için, başarılı olacağını düşünerek ona direnmeye kalksa da, ne çare.

“!”

Mikitani omzu bir insana çarpmamış da, bir kayaya çarpmış gibi hissediyordu. Bu ağır darbeyi fark ettiğinde, Kouenji’nin bölgeden rahatlıkla geçip gittiğini de anlamış oldu.

Rakibi olan Kouenji, bu grupla anlaşmadığını belli edercesine büyük bir gövde gösterisi yaparak olay yerinden ayrıldı.

“Seni pislik! Bekle!“

Mikitani hemen arkasını dönüp Kouenji’nin omzundan tutsa da, onu durdurmaya gücü yetmedi.

Yine gözlerinin önünde Kouenji’nin gidişini izliyordu.

Mikitani yine benzer bir durumun yaşanacağının bilincindeydi artık. Kiriyama da olanlara şahit oluyordu.  Mikitani hemen fikrini değiştirip birkaç arkadaşını çağırarak Kouenji’yi durdurmaya çalıştı.

Morooka’nın elini Kōenji’nin omzuna koymasıyla, kendisini bir anda yerde buldu.

Kōenji onu elinden tutup yere sermişti.

“Aaaagh! Galiba kolum kırıldı!”

Morooka halı sahada yaralanmış oyuncular gibi yerde kıvrılıp kolunu tutmaya başladı.

Arkadaşının başına geleni gören Mikitani, hemen Kōenji’nin önüne geçip yolunu kesti.

“Şu yaptığına bak, Kōenji! Morooka’yı yaraladın!”

“Yaralanmış numarası yaptığını görmemek için kör olmak lazım ama?”

“Çocuğu yere serdin ve acı içinde kıvranıyor. Bir de neler diyorsun.”

Durumun değiştiğini fark eden 11.sınıf öğrencileri, tekrar Kōenji’nin etrafını sarıp kaçış yollarını kapattılar.

Şimdiye kadar kullandıkları dostane yaklaşımdan eser yoktu.

“Demek artık size tolerans göstermemeliyim, hm? Ne yapsam, bilemedim şimdi?”

“Şu utanmaz yüz ifadenden, bize tekme atmaya hazır olduğun gözüküyor. Ama hepimizi dövemezsin, farkındasın değil mi?”

Mikitani, Kōenji’nin onlara el kaldırmasıyla bu duruma seyirci kalmayacağını, işlerin onun için daha kötüye gideceğini vurguladı.

Mikitani’nin bu uyarısına rağmen, Kōenji hiçbir şey olmamış gibi konuştu:

“Yoluma taş koyanlara merhamet edecek değilim. Hele ki bana pençesini gösterenlere hiç.”

Kōenji’nin çekinmeden şiddete başvuracağını söylemesi üzerine,  Mikitani’nin yüz ifadesi sertleşti.

“Okula seni şikayet edersek ne olacak peki?”

“Ne mi olacak? Hmm, dur bi düşüneyim. Mesela, vir grup 11.sınıf öğrencisinin bir kouhai’yi köşeye sıkıştırdığı gerçeği gün yüzüne çıkacak?”

Kōenji’nin kendine olan bu güveni, peşinden ayrılmayan 11.sınıf öğrencilerinin hepsinin saatinin tıkır tıkır işlediğini bildiği içindi.  Kōenji’nin katılacağı görevlere yetişmeye çalışıp önüne taş koymak istemelerinden anlıyordu bunu. Malum, göreve katılabilmek için saatlerin çalışır durumda olması gerekiyordu.

“Anlaştık galiba? Sayenizde, erkenci bonusunu elde etmem zorlaştı.”

Son belirlenen alan açıklanalı 10 dakika kadar olmuştu. Diğer gruplar çoktan yola çıkmıştı.

Kōenji’nin erkenci bonusunu kaybetme ihtimali vardı. Ancak ne olacağı henüz belli değildi.

“Kusura bakma ama…. gitmene izin veremeyiz.”

Mikitani, kendisine güvenerek cesurca Kōenji’ye meydan okudu.

“Biz de sana tolerans gösterecek değiliz.”

“Peşimde kuyruk gibi dolaşacaksınız yani?”

Kōenji’nin garip aurasına kendisini kaptıran 11.sınıflar, Mikitani’nin sert çıkışıyla asıl amaçlarını hatırladılar.

Kendilerinden küçük bir çömezin etrafını sarıp onun yoluna taş koymaktan utanç duysalar da, ellerindeki tek seçeneğin bu olduğunun bilincindeydiler.

Normal şartlarda 18’e 1 ile karşı karşıya kalan birisi, hemen havlu atardı. Ama Kōenji çok farklı davranıyordu.

Sadece kendisine değer veren, çevresi umrunda olmayan genç bir çocuk. Kendi çıkarlarını düşünerek anlık hamleler yapan birisi…

Uzun sarı saçları, bu ada şartlarında bile özenle bakım yapıldığını belli ediyordu.

Kōenji kafasını hafifçe sallayarak gözlerini kapatan perçemini savurup gülümsedi. Bu haline yakından şahit olan Mikitani, aniden korku ve endişeyle bir adım geri attı.

“Vakit nakittir demişler. Zamanımı boşa harcamayın, ya şimdi ya hiç.”

Bu sözlerinin ardından Kōenji, kollarını öne doğru açıp elleriyle ‘hadi gelin’ işareti yaptı.

“Emin misin, Mikitani? Kesin mi yani?”

Bu soruyu soran kişi Mikitani’nin bir arkadaşıydı. Mikitani ise, çok geçmeden net bir cevap verdi:

“…Evet. Daha kötü ne olabilir. Kōenji’yi de batağa sürükleyeceğiz. Hadi!”

Mikitani’nin emriyle 11.sınıflar hızla Kōenji’ye doğru ilerledi.

Birisi arkasından yaklaşarak kollarını kontrol altına almaya çalışırken, iki kişi bir sağdan bir soldan ona doğru saldırdı.

Başta, üç kişiyle birden dövüşmek zor gibi gözükse de, bu üç kişi dövüşme konusunda pek başarılı sayılmazlardı.

Üçü iş birliğinde hareket etmiyordu. Nerdeyse eş denebilecek zamanlamalarla Kōenji’ye yumruk atıyorlardı sadece.

Üçü de ona ciddi zarar vermeye çalışmıyordu. Asıl darbeyi başkasının indirmesini bekliyor gibi bir halleri vardı.

Üzerine gelen diğer 11.sınıf öğrencilerini gören Kōenji, sadece sağa birkaç adım atarak arkasındaki ve solundaki 11.sınıf öğrencileriyle önden gelen öğrencilerin yumruklarının birbirlerine zarar vermesini sağlamış oldu.

“Ama! Ona vurman lazım bana değil!”

“Sana ne demeli!”

Bir anda 11.sınıf öğrencileri kendi içlerinde suç kimde diye kavgaya tutuştular. Kōenji’nin tahmininde de güzel bir senaryo ortaya çıkmış oldu.

“Buraya neden geldiğimizi unutmayın. Tek bir hedefimiz var o da: Kōenji.”

Aralarındaki en tecrübeli dövüşçü Mikitani, arkadaşlarına seslenerek amaçlarını hatırlatıp, buraya kendi aralarında kavga çıkartmaya gelmediklerini vurguladı.

✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩

Kavganın başlamasından çok kısa bir süre sonra, Kōenji yorgun 11.sınıf öğrencileri tarafından kuşatıldı; Her biri dizlerinin üzerine çöküp nefes nefese kalmıştı.

Ona attıkları her şeyden zahmetsizce kaçarak morallerini bozmuş, onların yorulmasını sağlamıştı.

“Haaa… Haaa… Lanet olsun, sen neyin nesisin…? İn misin cin misin? Neden bu kadar çaba sarf edip bizi yoruyorsun? Kaç gitsin işte, daha kolay değil mi…?”

Mikitani, Kōenji’nin kolayca peşinden gelebileceğini fark ederek korkuyla geri döndü.

“Beni sürekli takip etmeniz  sinir bozucu, bilmem farkında mısınız? Süpürsen de bitmek tükenmek bilmeyen sonbahar yaprakları gibisiniz.”

Sessizce kenardan dinleyen Kiriyama sakince durumu analiz etti.

“Haklısın. Mikitani seninle yüzleşmeye, sonuna kadar peşinden gitmeye hazırken, sen ona ne kadar güçlü olduğunu göstererek vazgeçmesini bekliyorsun. Ama parmağını bile kıpırdatmadan onun kendine olan inancını kırmayı düşünecek yapıda tek kişi de sensindir.”

Kōenji, erkenci bonusundan vazgeçerek, bu konu daha fazla dallanıp budaklanmasın diye hemen buracıkta bu işi çözmeye odaklanmıştı. Ve böylece, Kiriyama ve 11.sınıflar inancını kaybedip geri çekileceklerdi.

“İyi misin, Mikitani?”

“E-evet. Ben iyiyim…”

Bazı öğrenciler kazara düşmüş, bazıları kendisini yere atmıştı. Genel olarak, hemen hemen kimse zarar görmemişti. Birkaç sıyırık dışında yara almamışlardı.

Kōenji’nin hiç şiddete başvurmamış olması da, aralarındaki ezici güç farkını daha da gözler önüne seriyordu.

“Bana müsaade, ben gideyim.”

“Ne istersen yap Kōenji.”

“O zaman ben kaçtım,  Adieu~“ [Ç.N: Fransızca görüşürüz demek]

Artık onu durduracak kimse kalmadığı için Kōenji çekip gitti.

Kouenji gözden kaybolduktan sonra, hala üzgün olan Mikitani kendi kendine mırıldanmaya başladı.

“Bu çocuğun nesi var? Liseli olduğuna emin miyiz?”

“Toplumda hep aynı kulvarlarda rekabet etmediğimiz insanlar vardır, hep olacak da. Onlardan biri işte. Tıpkı Nagumo gibi.”

“Yani hayatımızın geri kalanında da sürünerek geçireceğiz, öyle mi?”

Mikitani, kendi yetersizliğinden dolayı hüsrana uğrayarak yumruğunu yere vurdu.

“O ucube yüzünden..! Beni aptal durumuna düşüyorum! Kahretsin! Lanet olsun!!!”

“Kavgamız henüz bitmedi.”

Kiriyama telsizini eline almadan önce, Kōenji’nin gittiği yöne bir göz attı.

“Başarısızlığımı Nagumo’ya mı bildireceksin?”

“Sence şuan bunun kime faydası var? Hem de çoktan kazanmaya odaklanmışken.”

“E-evet.”

“Endişelenme, Mikitani. Kōenji’nin başından beri farklı olacağını tahmin ediyordum. Ama herkesin bir zayıf noktası vardır. Ne demiş atalarımmız: ya büyük oyna ya da hiç oynama.”

Mikitani sessizce başını salladı, Kiriyama’nın sözleriyle biraz rahatladı.

Kiriyama, bugün olan hiçbir şeyden zerre kadar etkilenmedi. Ne de olsa, en başından beri böyle olacağını tahmin etmişti.

Kōenji’nin gardını düşürmek, stratejisinin bir parçasıydı. Şuan 11.sınıfların onu durdurmaktan vazgeçtiğine inanıyordu.

Özgür grubun tüm çabalarına rağmen, bugün kayda değer hiçbir şey başaramamışlardı. Sonuç olarak, Kōenji 11.sınıfları çocuk oyuncağı olarak basite indirgemişti. Kiriyama’nın da tam olarak umduğu buydu.

 

✩ ✩ ✩ ✩

 

Prev
Next

Comments for chapter "   Cilt 15 - Bölüm 9 & 10 - Avare Takımı"

MANGA DISCUSSION

YOU MAY ALSO LIKE

classroom of the elite
Elitler Sınıfı – Kısa Hikayeler
26 Temmuz 2022
promotion poster- our second master
Our Second Master
19 Eylül 2022
ORV_Volume_1_cover_(Korean_ver)
Bilge Okuyucu
19 Mayıs 2021
emperor of solo play
Emperor Of Solo Play
23 Mart 2023
Tags:
clasroom of the elite oku, elitler sınıfı oku, light novel türkçe, youkoso jitsuryoku oku, Youkoso Jitsuryoku türkçe oku
  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası