Elitler Sınıfı - Cilt 15 - Bölüm 8 - Kōenji vs Özgür Grup
Cilt 15 – Bölüm 8 – Kōenji vs Özgür Grup
Sınavın onuncu günü, saat 17:00’den hemen sonra.
11/B’nin lideri Kiriyama, telsizle biriyle görüştükten sonra, sessizce gözlerini kapadı. Sınavın ikinci yarısı tam gaz devam ederken, Kōenji yavaşlama belirtisi bile göstermemişti. Son birkaç gündür Nagumo’nun grubuyla, başa baş gidecek kadar puan toplamıştı.
Sınavın dördüncü gününde sıralamada Kōenji’nin adın görmek bile onu şaşırtmıştı. Ancak o zamanlar ne Kiriyama, ne Nagumo, ne de diğer öğrenciler bu kadar ileri gideceğini kestirebilmişti.
Herkes Kōenji gibi tek kişilik bir grubun tüm enerjisini kullanıp bir yerde patlak vereceğini düşünürdü.
“Kiriyama, Nagumo’nun verdiği tepkinin pasif olduğunu düşünmüyor musun? Sınavın ikinci yarısı başladığında liderliği öne alıp arayı açması gerekmiyor muydu? Bu Kōenji denen çocukla uğraşmayı o kadar uzun süre ayırmasına rağmen, hala ikisinin de puanı aynı.”
11/B sınıfı öğrencisi olan Mikitani, tabletindeki mevcut sıralamaya bakarken konuştu. Nagumo’nun grubu toplamda 236 puana sahipken, Kōenji’ninki 230 puandı ve 6 puanlık bir fark vardı. Kōenji’nin lider olmak için hala ezici bir avantajı vardı. Tek bir erkenci bonusu alması yeterdi.
Nagumo’nun grubu, ‘Ek eleman’ kartı sayesinde sayılarını arttırmıştı. Herkesin verilen süre zarfında belirlenen alana gelmesini sağlayarak 7 puan kazanmayı garantileyebiliyorlardı.
Öte yandan Kōenji, varış bonusu olarak sadece 1 puan kazanabiliyordu. Ancak erkenci bonuslarını kazanması daha kolaydı. Bu, sınavdaki en yüksek sayıda birincilik erkenci bonusuna sahip olduğunu da düşünürsek…
“Nagumo birinci sırayı garantiledi diyelim. Ama ya sen? Üçüncü olacaksın. Dostum, eğer sümüklü bir 10.sınıf öğrencisine kaybedeceksen, tüm destekçilerinle olan itibarın yerle bir olur.”
Kiriyama’nın grubu şu anda 188 puana sahipti. Kōenji’nin puanıyla arasındaki fark, günler geçtikçe daha da büyüyordu.
“Aklıma gelmişken, Kōenji geçen yıl okula girdikten kısa bir süre sonra… hakkında bir söylenti çıkmıştı? 10. ve 11.sınıflarla görüşüp kişisel puanlarını parayla almayı teklif etmiş falan? O sıralar bu konuyla ilgili ne düşünüyordun?”
“Zengin olduğu için, kendisini bir şey sandığını düşünmüştüm.”
“Herkesin böyle düşündüğüne eminim. Zengin aileden gelen garip bir çocuk. Fiziksel olarak oldukça yetenekli görünen, sınavlarda iyi puanlar alan ama adını duyurmak için çaba sarf etmeyen birisi.”
Kiriyama’nın cevabını duyan Mikitani başını salladı.
“Kōenji’nin bu kadar uzun süre radarın altında kalmayı başarmasının ana nedeni, hiçbir konuda bu kadar ciddileşmemesi. Genele karşı geliyor. Bu okulun bir öğrencisinin olması gerektiği gibi davranmayı reddediyor. Şimdiye kadarki sınavlara katılmayı bile reddediyordu.”
Bu bilgi sadece 10. sınıflar arasında değil, 11. sınıflar arasında da yayılmıştı.
Eğer Kōenji her zaman ciddi ve çalışkan bir öğrenci olsaydı, Nagumo onu çok önce zorlu bir düşmanı olarak gözüne kestirir, daha erken harekete geçerdi. Ne demişler, meyve veren ağaç taşlanır.
“Ne olduğunu bilmiyorum, ama Kōenji’nin bu sefer tüm gücünü ortaya koyduğu açık. Şu anda en zorlu rakip o. Sınırsız gibi gözüken enerjisi, onu ürkütücü birisi yapıyor. Sınav bitmeden kenara çekilecek gibi durmuyor.”
Sadece tek başına koşuşturmanın getirdiği birkaç avantajı en iyi şekilde kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda neredeyse tükenmez bir dayanıklılık ile her şeyin üstesinden geliyordu.
Bu kadar çok başarılı olduğu için, 11.sınıflar onunla başa çıkmak için bir plan yapmak zorunda kalmıştı.
Kontrol altına alınmazsa, Kōenji şüphesiz ilk üçe girecekti.
Ve belki de, Nagumo’yu bile sollayabilirdi.
Alt sınıftan birine kaybetmek başlı başına bir sorunken, tek kişilik bir gruba kaybetmek düpedüz utanç verici olacaktı.
Ne pahasına olursa olsun, yenmeleri gereken bir rakipti; Er ya da geç bertaraf etmeleri gereken bir rakip.
Mümkün olduğunca, şiddetten kaçınılmalıydılar. Eğer 11.sınıflar Kōenji’ye saldırır, onu yaralar ve diskalifiye olmaya zorlarsa, başları belaya girerdi.
Okul, böyle bir şiddeti hoş karşılamazdı. Kōenji’yi barışçıl bir şekilde zapt etmek zorundaydılar.
“Kiriyama, bir planın var mı?”
“Evet. Özgür grubu kullanacağız.”
Özgür grup, Nagumo’nun sınavda kolu bacağı olarak hareket etmesini istediği üç kişilik birkaç gruptan oluşan gayri resmi bir gruptu. 11/B, C ve D sınıfından onbeş-onaltı kişilik beş grup. Her grubun iki üyesine kendilerine verilen talimatları yerine getirmekle görevliyken, son üye cezalardan kaçınmak için belirlenen alanlar arasında seyahat eden kişiydi.
Başka bir deyişle, bu sözde ‘özgür gruplar’ın her birinde, adada rahatça hareket edebilen iki öğrenci mevcuttu.
“Sorun olmayacak gibi. Peki, kaçını kullanmayı planlıyorsun?”
“Elimin altndaki altı grubun hepsini.”
“Altısını da mı? Dalga mı geçiyorsun? Karşımızdaki insan bir kişi. Grubum başa geçerse, dört grup yeter de artar bile. Diğer ikisi gruba sen-—“
Kiriyama araya girerek Mikitani’nin sözünü kesti.
“Kōenji bizim için tek tehdit. Onu ezdikten sonra herkesle uğraşmak için bolca zamanımız olacak. Skor tablolarını kontrol etmek için on ikinci güne kadar süremiz var. Onu devirmek içinse sadece iki günümüz. Bir kez ivme kaybetmeye başladığında, bir daha geri dönemeyecek.”
Kōenji başka bir gruba katılsa bile, sonuç yine de aynı olacaktı.
“Haklısın ama Nagumo‘nun endişelendiği başka bir grup daha yok muydu? Herkesi Kōenji ile meşgul edersek, başkası için insan gücümüz olmayacak.”
Mikitani’ye Nagumo’nun tam olarak hangi gruptan bahsettiği söylenmemişti, ancak ilk onun bir parçası olduklarını düşünüyordu. Yani büyük olasılıkla, 10.sınıflardan Ryūen’in grubu, Sakayanagi’nin grubu veya 9.sınıflardan Utomiya’nın grubuydu.
“Onu boş ver. Nagumo boşa kafasını yoruyor.”
Kiriyama, Nagumo’nun hangi grup için bu kadar endişelendiğini adı gibi biliyordu.
O grup son on gün içinde tek bir kez bile ilk onda yer almamıştı.
Hızını arttırsa dahi, ilk üçte yer alması imkansızdı.
“O zaman, Nagumo boşa mı endişeleniyor diyorsun?”
“… Garip geliyor, değil mi? Nagumo’nun böyle bir şeyi yanlış değerlendirmesi.”
“Eh, haklısın. Ne de olsa bizim oğlan, geçmişin hayaletiyle lanetlendi.”
Geçmişin hayaleti: Nagumo’nun rakip olarak tanıdığı tek kişi Horikita Manabu’nun geride bıraktığı bir kalıntıydı.
Bu açıdan bakıldığında, savaş alanını denetleyebilecek kapasitede olan Nagumo’nun artık kör olması anlaşılabilir geliyordu.
“Her neyse, sen puan toplamaya devam ederken altı özgür grubu Kōenji‘nin başına mı saracaksın?”
“Hayır. Komutayı ben alacağım ve gidişata bizzat yön vereceğim.”
“Sen mi? İşi yokuşa sürmüyor musun? Bırak ben ilgileneyim.”
Şu an üçüncü sırada yer alan Kiriyama’nın grubu, Kōenji’ye kurulacak kumpasta yer alırsa, gerilemelerine sebep olurdu.
“Yetkiyi sana bırakmamı mı istiyorsun?”
“Bu, benim son şansım. Sen yolunu buldun. Ama benim, Nagumo’nun gözüne girmem şart. Lütfen dostum, bırak da ben ilgileneyim.”
Mikitani en iyi savunmasını öne sürse de, Kiriyama yemiyordu.
“Olmaz. Altı özgür grubu kullandığın halde dibe batarsan, sonuçlar felaket olur.”
“Ama ikinci sırayı alman şart, değil mi? Vaktini boşa harcamasana dostum!”
Ön plana çıkabilmek adına, Mikitani geri adım attırmaya çalıştı.
“Ben ve Nagumo hariç kimse Kōenji’yi durduramaz. Konu kapanmıştır.”
Bu sözleri duyunca, Mikitani’nin kaşları hafiften gerildi. Kiriyama ona bakma zahmetine bile girmediği için, bu memnuniyetsizliğini fark etmedi.
O akşam altı özgür grup, bir öğrenciyi durdurmak için alelacele Kiriyama ile birlikte yola çıktılar.
Sıradan bir rakip olmadığı için, Kiriyama bile Kōenji’nin gerçekte neler yapabileceğini bilmiyordu.
Şu an tek sorun, belirlenen ilk bölgenin yarın sabah 7:00’de, on birinci günde nerede görüneceğiydi.
Eylem planı, Kōenji’nin hangi yönde hareket edeceğine bağlı farklılık gösterecekti.
Gece gün başlamadan önce, hareket geçmiş olmaları en ideal olanıydı.
Neyse ki, Kōenji’nin şu anki konumu, B3 bölgesindeydi. Kiriyama’nın şu anki konumu E3 bölgesi olduğu için, birbirlerinden çok uzak değillerdi.
Sıralamadaki puanları sadece on ikinci günün sonuna kadar görebileceklerinden, Kiriyama’nın çabalarının meyve verip vermemesi bu son iki güne bağlıydı. En azından, sıralamalara erişim kapanmadan önce, Nagumo için otuz puanlık bir fark oluşturmak istiyordu.
“Bu gece ne kadar yürüyeceğiz?”
Uzun yolculuğa çıktıktan kısa bir süre sonra Mikitani, zaman öldürmek amacıyla Kiriyama’ya bir soru yöneltti.
“Elimizden geldiğince çok. Karanlıkta bu şekilde seyahat etmenin riskli olduğunun farkındayım ama onun yakınında bir bölgeye varmak istiyorum. Malum, yarın sabah 7’ye kadar ona yetişmemiz gerekiyor.”
Kōenji tekrar hareket ederse, yetişmek daha zor hale gelecekti.
“İki günümüz var, parkta yürüyüşe çıkmış gibi olacağız bence. Grubun altısı da geliyor, yedi gruptan on sekiz kişi bu işe kendisini adadı.”
Mikitani kafasını çevirip arkalarından onları takip eden on altı 11.sınıf öğrencisine doğru baktı.
“Dikkatsizlik yapmayalım. Ormanın ne kadar geniş olduğunu bize gösterebilir.”
“10. sınıflar arasında çok güçlüymüş falan, tamam da… bizden küçük olduğu gerçeğini değiştirmiyor.”
Kiriyama ve Mikitani, Kōenji’nin olağanüstü fiziksel becerilerine ilk elden hiç şahit olmamışlardı. Bu yüzden kiminle dans ettiklerini tam olarak bilmiyorlardı. Onunla birlikte görevlerde yer alan 11.sınıf öğrencilerinden bilgi toplayabilmişlerdi sadece.
“Dikkatli ol ve akıllıca hareket et. Şimdiye kadarki en büyük düşmanımızla karşı karşıymışız gibi davran.”
“En büyük düşman mı? Peeki, dostum peki. Sen ne dersen o.”
Aşağılayıcı ve alaycı bir yanıt alan Kiriyama, Mikitani’nin isteğini geri çevirmekle doğru karar verdiğinden emin oldu.
Yenmek zorunda olduğunuz bir düşmanla karşılaştığınızda, düşmanınızı ezici bir galibiyetle yenebilmek adına elinizden geleni yapmak zorundasınızdır.
Bu azimden yoksunsanız ve ihmalkar davranırsanız, yok edilen kişi siz olurdunuz.