Elitler Sınıfı - Cilt 17 - Bölüm 2 - Spor Festivali
Cilt 17 – Bölüm 2 – Spor Festivali
Sınıf girer girmez, özel sınavdan önceki havanın olmadığı fark ediliyordu.
Öncelikle, bana bakan birkaç öğrencinin varlığını hissettim. Bir kısmının günlük hayatımda pek iletişim kurmadığım öğrencilerin olması şaşırtıcı değildi.
Şimdiye kadarki sessizliğimi bozduğum düşünülürse, bu tavırları garipsenecek türden değildi. Kushida ile olan ilişkimi anlayamamaları ve şimdiye kadar onların gözünde çizdiğim profil falan. Olanları kafaya takmalarına rağmen, bana gelip direkt olarak konuşabilecek pek öğrenci yoktur diye tahmin ediyorum.
“Günaydınlar, Ayanokōji-kun!”
Matsushita gülümseyerek bana yaklaşıp selam verdi.
“Günaydın.”
Bu beklenmedik tavrıma bazı öğrenciler bakakaldı. Matsushita ile daha önce okulda ilk kez böyle bir sohbetimiz oluyordu, doğal olarak.
Geçen olanlardan dolayı mı geldi yoksa aklında başka bir şey mi var acaba? Matsushita, benim yeteneklerimi az çok anlıyordu. Kushida meselesini çözme şeklim, onun bana olan beklentilerini arttırmış olabilirdi.
Airi’nin atılması konusunda ise, Matsushita durumu hemen kabullenip dile getiren öğrencilerden biriydi.
“Eh, sonunda A sınıfına ciddi adımlar atıyoruz, öyle?
“Böyle bir şey için kesin konuşamam.”
“Olaylar, olaylar.. ama kafana pek takacağını sanmam senin. ” bu sözlerinin ardından ekledi;
“Ayanokōji-kun, umursadığını sanmıyorum yani.”
Hakkımdaki düşüncelerini çekinmeden dile getirdi.
“Sınıfın havası… Ayanokōji-kun ve Horikita-san’ın beklentisinin dışında değil mi?”
Bu sonuç hakkında ne hissettiğimden emin değilim. Ancak Horitikita’dansa, Matsushita duygularımı daha iyi anlıyordu. Ya da daha doğru çıkarımlarda bulunuyor mu demeliyim?
Sorun şu ki… ne Shinohara, ne Haruka, ne Mii-chan ne de Kushida, düşünce tarzımı anlayamaz. Bu öğrencilerin adını, geçirdiğimiz özel sınavdan etkilenenler olduğu için verdim.
Shinohara direkt bana olmasa da, arada bir bize yüklenmişti. Matsushita’ya daha çok denebilir hatta. Hiç umrunda değil gibi ama.
“Haftasonu ona ulaşmayı denedim ama ne fayda.”
Shinohara’nın bakışlarını üzerinde hissedince, fısıldayarak söylendi.
“Kızlar bu tarz konularda ağırdan alır.”
“Zormuş.”
“Eh, hatalı olan biziz.”
Kei ile başlayan olay, Matsushita’gille de devam etti.. Shinohara ve Ike’n sevgili olmalarıyla dalga geçmeleri yani. Arkalarından dedikodularını yapmış olmaları, Shinohara’yı doğal olarak sinirlendirmiştir.
“Bu doğal olanı ama. Bundan daha zor durumlarla karşılaştığım oldu.”
Erkeklerin biraz daha yüzeysel ilişkilerine karşın, kızlarınki daha farklı ve karmaşıktı. Bilmek isterdim ama bilmemem daha iyi olacak gibi.
Bu kısa sohbetten sonra, yanıma yaklaşıp iletişim kurmaya çalışan olmadı. Horikita sınıfa geç girdi ve görünürde Kushida’dan eser yoktu. Sudō ve birkaç öğrenci, Horikita ile konuşmak isteseler de, onlar da sınıfa geç girdiği için, zaman yoktu; zil çaldı. Herkes yerine oturmak zorunda kaldı.
Horikita ile haftasonu görüşmeyen Kushida, hala gizleniyordu. Rehberlik dersi, boş sıraların çokluğu ile başladı. Chabashira-sensei içeri girer girmez fark edip kaşlarını çattı.
“Kushida, Hasebe ve Wang gelmemiş.”
Onların gelmeme sebeplerini biz bilmiyorduk ama Chabashira-sensei biliyordu.
“Hasebe ile Wang hasta oldukları için okula gelemeyeceklerini bidirdiler. Ancak Kushida’dan haber alamadım. Sonra onu arayıp soracağım, uyuya mı kalmış, yoksa hastalanmış mı öğreniriz.”
Biraz abartılı bir dille dile getirse de, okul başladığından beri bu kadar uzun süre geçmesine rağmen ilk defa bu kadar çok öğrenci aynı anda gelmemişti. Şimdiye kadar diğer gelmeyen öğrenciler için, Chabashira-sensei’nın yorum yaptığını da hatırlamıyorum..
Normal bir okul olsaydı, birkaç günlük gelmeyiş kişisel olarak zarar verirdi öğrenciye. Ancak böyle bir okulda, birisinin sorumluluğu demek herkesin sorumluluğu demek. Kimseden ses çıkmıyor ama Chabashira-sensei, bizimkilerin neden endişelendiğini biliyordu.
“Gerilmenize gerek yok. Birkaç günlük devamsızlık okul puanınızı etkilemez. Bu üç kişinin aynı anda hasta olması tesadüf olabilir.”
Sınıfı etkilemeyeceğinin altını çizince, biraz rahatladılar.
dimi
“Ancak bu devamsızlığın sürmemesi gerekiyor. Bu geçici hastalıklar, ilerde size problem olabilir.”
Kushida’dan haber alamadığı için, gözleri onun sırasıdaydı.
“Eh, geçici hastalık diye abartmış olabilirim ama hastalığınızı belirtmeden ne kadar süre devamsızlık yapabilirsiniz dimi? Umarım çabucak iyileşir.”
Herkesin bakışları, Horikita’nın üzerindeydi. Malum, kendi fikrini belirtip Kushida’nın arkasından durmuştu. Suçlayıcı bakışlara rağmen, kımıldamadı bile. Ne düşündüğünü anlamak zor olduğu gibi, belli etmemesi de gerekiyordu. Zayıflık göstermemeliydi. Yaşananları gören Chabashira-sensei, dikkatleri üzerine çekmek adına hafifçe öksürdü.
“Devamsızlıklar dikkatimi çekse de, bu konuya odaklanamayız. Özel sınav bitti. Şimdi yenisine odaklanma zamanı.”
Elini arkasındaki ekrana çevirerek, ekrana dokundu.
“Size bu yıl uygulamaya koyulacak spor festivaliyle ilgili bilgiler vereceğim. Dikkatiniz burda olsun. ”
Öğrencilerin hepsi geçen yılki ile aynı olacağını düşünüyordur.
“Bu yılki…. geçen yılkinden daha farklı olacak anlamına mı geliyor, sensei?”
Chabashira-sensei, herkesten çok heyecanlı olan Sudō’nun bu sorusuna başını hafifçe eğerek evet dedi.
“Öğrenci konseyi tarafından önerilen yeni bir yöntemle devreye girecek, aynı ıssız ada sınavı gibi. Kişisel yeteneklerinizin ön plana çıktığı özel bir spor festivali olacak.”
Issız ada sınavında.. Kōenji gibi yüksek akademik ve fiziksel yeteneklere sahip birisi çok iyi işler çıkartmış, hem kişisel hem de sınıf puanı kazanmıştı. Başarıya dayalı bir yaklaşımdı.
Başarısız öğrencilerse, okuldan atılmaya zorlandılar. Bu seferde yine kişiselliğin ön planda olduğu bir spor festivalinden söz ediliyor. Keisei gibi akademik başarısı iyi olup da fiziksel olarak kötü olanları için, sorun şimdi başlıyor.
“Endişelendiğinizin farkındayım ama bu spor festivalinde, kişisel yeteneklerinizin kötü olmasındna dolayı, bireysel bir sorumluluk yükü altında olmayacaksınız. Malum, iki alanda da başarılı olmak kolay değil.”
Chabashira-sensei paniklemeyelim diye nazikçe anlattı.
Geçen haftanın aksine bu nazik ses tonundan dolayı öğrenciler şaşırarak birbirlerine baktılar. Ekranda spor festivaliyle ilgili bilgiler belirdi.
[Spor festivali ile ilgili bilgiler]
Genel Bilgiler:
Tüm sınıflar için geçerli çeşitli etkinliklerden oluşuyor.
Saat 09.00 ile 16.00 arasında öğlen 13.00’da mola verilerek düzenlenecektir.
Öğrenciler, sınıflarına en yüksek puanı getirebilmek ya da kendileri için puan kazanabilmek adına istedikleri etkinliğe katılabilirler.
Kurallar:
Her öğrenciye başlangıçta 5 puan verilecektir.
Her öğrenci en az 5 farklı etkinliğe katılmak zorundadır.
Ek puanlar, etkinliklerin kazananlarına göre verilecektir.
Her öğrenci 1 puan ödeyerek 6. ve ek etkinliklere katılabilir.
Bir öğrencinin katılacağı en fazla etkinlik sayısı 10’dur.
Eğer bir öğrenci kaydolduğu etkinliğe istisnai durumlar dışında katılmazsa, 2 puan kaybeder. Etknliklere katılımı bitiren öğrenciler, kendileri için belirlenen bölgede tezahurat yapabilirler.
Bu açıklamalardan, geçen yılkinden farklı olduğu bariz anlaşılıyordu.
“Bu yılki spor festivalinin genel hatları böyle. Geçen yılkinin aksine, aynı zamanda farklı yerlerde paralel etkinlikler düzenlenecek, etkinlikler sırasıyla ilerlemeyecek.”
“Bayağı zorlanacağız gibi.” Sudō o günü hayal ederek söylendi.
“ Başarılı olabilmek adına yüksek sıralamalar elde edebileceğiniz etkinliklere katılmanız gerekiyor. Sizi zorlayacak bir festival olacak. Iki ana yarışma tipi olacak: birincisi klasik etkinlik diyelim. Bir kişinin katılabildiği, birinciye 5, ikinciye 3, üçüncüye 1 puan kazandıran. İkinci tip yarışma ise, özel; 2 veya daha fazla kişinin katılabildiği. Takım yarışması gibi olacağı için, ödüller de o oranda fazla olacağı gibi, takımlar eşit puan kazanacak. Ödüller çekici olsa da, iş birliği ve sürenin uzaması gibi durumlar söz konusu olacak.”
Bireysel ve takım çalışmalarında puan farkı söz konusu. Sporda başarılı olmayanlar için mantıklı bir düşünce olmuş.
“Takım yarışmalarında ödüller, yarışmanın içeriğine göre farklılık gösterecek. Dikkatli olmanızı tavsiye ediyorum.”
Kurallar anlaşılması kolay olsa da, yapılacak iş yükü fazlaydı.
İlk 5 puan ile katılım için 5 puan.. toplamda 10 puan spor festivaline katılmakla elde edilebiliyordu. Eğer bir öğrenci standart yerine getirmesi gerekeni yapmazsa, 10 puan kendisinden düşülecekti.
Herkesin katılacağını varsayarak bir tahminde bulunalım. Ichinose’n sınıfı 40 kişi olarak,400 puan, biz 38 kişiyle 380 puan. 20 puan geriden başlıyoruz. Bireysel yarışmalarda birinciye 5 puan veriliyor dersek, 4 kez birincilik almamız gerekiyor. Herkesin en fazla katılabileceği 10 etkinlik var, biraz zorlaşıyor durum.
Sudō’yu antrenman yaptırıp 15-20 etkinliğe dahil edemeyeceğimize göre, düşündüğümüzden de zorlayıcı bir sınav olabilir.
“6. ve üzeri etkinliklere katılmak bireysel ve sınıf kararı olacak. Yarışmaların sonunda genel sıralama, yıllara göre belirlenecek.”
Ekranda sınıf yılına göre elde edilebilecek sınıf puanları belirdi.
[Puan Dağılımı:]
Birinciye: +150 sınıf puanı
İkinciye: +50 sınıf puanı
Üçüncüye: 0 sınıf puanı
Dördüncüye: -150 sınıf puanı
Normal bir sınavdan ziyade, sınıf puanları arasındaki fark büyüktü. Genel mi yoksa kültür festivaliyle bağlantısı var mı bilemedim.
“Bunlar sınıf puanları idi. Şimdi bireysel ödüllere geçiyorum.”
Sınıf puanları motive edici olduğu gibi, bireysel olarak da ödüller vardı. Tabii, bireysel olarak kişinin kendisini gösterebileceği yılın festivali denebilir.
[Bireysel yarışma ödülleri – yıl ve cinsiyete göre]
Birinciye: 2 milyon kişisel puan veya sınıf değiştirme bileti (sınırlı)
İkinciye: 1,000,000 kişisel puan
Üçüncüye: 500,000 kişisel puan
Sudō bu ödüllere şaşkınlığını gizleyemedi. Ve daha önce hiç görmediğim bir ödül var.
“Sınıf değiştirme bileti, yok artık…”
Daha önce hiç görmediğimiz bu ödüle herkes şaşkındı.
“Okul yeni sistemler getiriyor. Bir önceki koruma puanından sonra, şimdi de bireysel yeteneklerini gösteren öğreniler için, sınıf değiştirme bileti sunuyor.”
Bu okulda başarılı öğrenciler, A sınıfından mezun olabilenlerdi.
Fiziksel başarısı yüksek olan bir öğrenciye böyle bir hak tanınması doğal denebilir. Spor festivali, özel sınav kategorisine girmiyor sanki. Normalde sınıf değiştirmek için lazım olan 20 milyon kişisel puan lazımken, sınıf değiştirme bileti sunuluyor. Bu özel muamele, verilen biletten belli oluyordu.
“Sınırlının anlamı nedir, sensei gidip gelmek mi gerekiyor anlamadım?” Sudō sordu.
“Ne? Ne alakası var, çok garip olur öyle ya.” Ike oturduğu yerden düşüncesini eleştirdi.
“Evet, kazananlara sınıf değiştirme bileti verilecek. Ancak o bilet her zaman geçerli olmayacak. Biletin bir geçerlilik süresi var. Ikinci dönemde kullanabilirsiniz. 3. dönemden önce kullanılmadığı sürece, geçersiz sayılacak.”
Demek sınırlının anlamı buymuş. 2 milyon puana eş değer bir duruma geliyor şimdi.
Mezuniyete kadar kullanılabilir olsaydı, A sınıfı garanti olurdu. Ama kullanım süresi olduğuna göre, 3. döneme geçmeden hangi sınıfın A sınıfı olarak mezun olacağını tahmin etmek gerekiyor. Oldu ki, sınıfını değiştirdin ve değiştirdiğin sınıf A sınıfı olarak mezun oldu. O zaman, bilet size pahalıya mal olacak. Bu en kötü senaryo ile karşılaşmak düşük ihtimal olarak görülebilir ama insana bileti kullanmak için cesaret gerekiyor. Bir süredir içinde bulunduğun sınıfı da terk etmek kolay değil, ayrıca.
Sudō kazandı diyelim. Arkadaşlarını ve Horikita’yı geride bırakıp sınıf değiştirir mi? Hayal dahi edemiyorum.
Kazancı yüksek bir spor festivali gibi gözükse de, A sınıfına çıkartma garantisi vermiyor. Bu akılda tutulması gereken bir detay.
Tabii, bu düşünceler 10.sınıflar için geçerli. 9’lar, henuz sınıflarına alışmamıştır. Onlar sınıf değiştirmekte daha az tereddüt edebilir.
-
- sınıflar içinse, Nagumo’nun sınıfına çıkmak için ideal bir fırsat. Çünkü A sınıfından mezun olacaklar. Her halükarda, sınırlı ve herkes için özel bir bilet.
İlerde öğrencileri nasıl etkileyecek merak ediyorum. Belki okul, benzer biletler sunmaya da devam eder. Genel olarka, ilginç bir ödül olarak değerlendiriyorum.
“Birincilik alan öğrencilere bir seçim yapılması istenecek. Sudō, bireysel sıralamada birinciliği hedefliyorsan, aklında bulunsun.”
Sudō’nun gerildiğini görmemek elde değil. Arkadaşlarını bi kenara bırakıp 2 milyon puanı düşünmektense, gözleri dalmıştı.
Horikita’nın sınıfında mı kalmak istiyor, Sakayanagi’nin mi? Bunu düşünüp karar vermesi gerekebilir.