Elitler Sınıfı - Cilt 17 - Bölüm 21 - Kışkırtma
Cilt 17 – Bölüm 21 – Kışkırtma
Öğlen arasından sonra spor festivali kaldığı yerden devam etmeye başladı. Öğrencilerin yarısından çoğu minimum gereklilik olan 5 etkinliği tamamladılar, atletik becerilerinde kendisine güveni olanlar altı ve yedinci etkinliklere devam ettiler. A sınıfı öğrencileri Matoba ve Shimizu liderlerleri olmadan zorlanıyorlardı çünkü karşılarında katılımları ve üyeleri dakika dakika takip eden Horikita ve Ichinose vardı.
“Sırada spor salonunda ikili masa tenisi müsabakası var. Satonaka daha öncesinde güçlü bir rakip olmadığını söyledi. Daha iki tane boş koltuk da var. Kazanmamız için büyük bir şans var.”
“Kazanmaya devam etmeli ve sonuncu olmadığımızdan emin olmalıyız.”
Sakayanagi’nin olmayışı 10/A sınıfı üzerine büyük bir gölge düşürdü ve bundan dolayı birçok öğrencinin cesareti kırıldı. Öbür yandan, bundan dolayı motive olan baya bir kişi de var.
İkili ping-pong turnuvasını duyanlar, 10 dakika içinde kapanacak olan, katılmayı planladıkları penaltı çekme müsabakasını terk edip aceleyle hareket etmeye başladılar.
İki öğrencinin ilerlediği yönün karşısından gelen Ishizaki azıcık başını eğmişti ve önüne bakmıyordu. Shimizu yaklaşan Ishizaki’den kaçınmak için sağa kaymıştı ki, Ishizki’de tam aynı zamanda sola geçti.
Shimizu olabildiğince hızlı bir şekilde Ishizaki’den kaçınmaya çalışsada beceremedi ve omuzları çarpıştı. Çarpışmanın etkisi beklenenden iki kat büyüktü ve hiçte yanlışlıkla olmuş gibi gözükmüyordu.
Shimizu, Ishizaki’nin bilerek omzuna çarpmaya zorlandığını düşünerek tam sesini yükseltmeye çalıştı ki…
“Ne yapmaya çalışıyon birader?!”
Ishizaki bağırıp Shimizu’nun üstüne yürüdü.
“Huh? Asıl bana çarpan senken ne diye mağdurmuşsun gibi davranıyon!”
A sınıfından Shimizu ve D sınıfından Ishizaki birbirlerine dik dik baktılar.
“Önüne bakmayan sendin!”
“Huh? Sen bana bilerek çarptın!”
“Ne? Saçmalama! Neresinden bakarsan bak, sen özellikle bana çarptın, di mi?”
Shimizu yardım arıyor, Matoba’dan arka çıkmasını istiyordu.
“Ah. Sen önüne bakmıyordun.”
“Yani, ben sana bakmıyordum ve sen bunu kullandın demek, ne kadar adi bir hamle.”
“Adi mi? Bu senin hatan.”
“Huh? Ben mi? Sen önüne bakamayacak kadar konuşmakla meşgulken mi?”
Suçu birbirlerine atıp duruyorlardı. İshizaki hiçbir özür dileme belirtisi göstermezken zaman geçip gitti. Haklı olduklarına ikna olan aceleci Matoba, Shimizu’yu sakinleşmeye zorladı.
“Bırak gitsin.”
“Bu konuyu böylece bırakmaya gönlüm el vermiyor.”
“Nasıl hissettiğini anlıyorum. Gerçekten anlıyorum ama şu an başka önceliklerimiz var.”
“Sanırım haklısın.”
Shimizu’nun duygularını da anladığını belirtirken bir yandan da yarışmaya katılmaları ve kazanmaları gerektiğini hatırlattı. Shimizu, isteksizce kafasını salladı, Ishizaki’ye dik dik baktıktan sonra yürüyüp gitti.
“Bir dahakine dikkatli olsan iyi edersin.”
“Ouch…”
“Ne?”
Matoba tam gitmek üzereyken, İshizaki bir anda sol omzunu tutarak mırıldandı.
“Bir anlık kendimi olaya kaptırıp farketmemişim … Sanırım omzum incinmiş.”
Bir anlığına, onun ne dediğini anlamadılar, ama bundan hemen sonra her şeyin farkına vardılar.
Bu İshizaki tarafından kurulmuş ucuz bir tuzaktı.
İkisi birbirine bakıp kahkaha attılar. Ancak bu andan itibaren durum 180 derece tersine döndü.
“Çok fazla ses yapmıyonuz mu? Sorun ne İshizaki?”
“Ryuen-san! Yardım et! Bu ikisi bana zorbalık etmeye başladı!”
Tam ortam gerginleşmeye başlamışken Ryuen ortaya çıktı.
“Demek Ryuen de katıldı. Ne sıkıntılı adam be. Ondan böyle ucuz bir numara kullanmasını beklemezdim.”
“Ne anlatıyorsun acaba? Ben sadece salakça bir hengame duyduğum için geldim, anladın mı?”
“Benle dalga geçiyorsun herhalde. Siz bu konularda epey vukuatlısınız, bunu sende biliyorsun.”
“Sanırım bir şöhretimiz var. Ne olmuş yani?”
“Sen ne dediğimi gayet iyi biliyorsun.”
“ Farkında değilsiniz herhalde? Sicilimiz dolu olsa bile şu an bununla onun hiçbir alakası yok.
Eğer örnek bi öğrenci zorbalığa uğrayıp zarar görürse bunu bildirmek gerekiyor, tamam mı?”
“Bu davranışta ne? Onu buna ikna eden sen değil misin? Allah aşkına, ben sensei’yi çağırmaya gidiyorum.”
“Kuku. Tabiki, eğer sıkıntılı bir durumdaysan öğretmenleri çağırırsın. Buradaki mağdurların biz olduğunu düşünürsek bu yaptığınız oldukça komik. Ben olayları detaylıca anlatacağım, hiç sıkıntı etme. Bu doğru değil mi, İshizaki?”
“Evet, burada mağdur benim.”
“Sen neyin mağdurusun acaba? Daha spor festivalini ciddiye bile almıyorsun, yani bunların senin için bir manası var mı? Git sensei’yi çağır.”
Matoba bu olanlardan kaçınamayacaklarına karar verdi ve Shimizu’ya bir talimat verip koşarak bir yere gönderdi.
Çok geçmeden, öğretmeni çağırmaya giden Shimizu, yüzü asık bir ifadeyle geri geldi.
“Ne oldu? Hoca nerede?”
“Çağırmadım…”
Shimizu öğretmen getirmemişti ama onun yerine kendi sınıfından Hashimoto Masayoshi’yi getirmişti.
“Yolda Shimizu’yu paniklemiş şekilde koşarak gördüm ve ne olduğunu sordum. Eğer öğretmen gelseydi hengame daha çok büyürdü. Eğer bunu böyle bir duruma çevirmeye karar verdiyseniz, yarışmaya katılamayabilirsiniz.”
“Ama..”
“Biliyorum. Sakın unutmayın, Ryuen’in istediği de bu. Büyük bir hengame çıkarmak. Onun eline koz vermeyin.”
Sakinleşmesi gerektiğini söyleyen Hashimoto elini Shimizu’nun omzuna koydu.
“Şimdilik onunla ben konuşacağım.”
“Anladım. Onunla çabuk ilgilen lütfen.”
Durumu Hashimoto’ya bırakmaktan başka şansı olmayan Matoba, durumu uzaktan izledi.
“Biraz ağırdan al be Ryuen.”
Hikayeyi duyan Hashimoto hengamenin ortasına sakin adımlarla yaklaştı.
“Ne diyon lan? Bunu ayarlayan sizsiniz. Siz bizi kışkırttınız, biz de kabul ederek karşılık veriyoruz.”
“Tabi. Ama eğer geri adım atmazsan bu işten iki tarafta zararlı çıkacak. Şu anlık spor festivalinin geçimini sağlayan biziz ve daha ana gücü oyuna sürmedik. Bunu söylediğim için üzgünüm ama, İshizaki en fazla bir yere kadar gidebilir, değil mi?”
Hashimoto bu noktaya baskı yaptı ki Ryūen çok güçlü bastırmasın ve kendini geride tutsun.
“Fazla küstahsın. İshizaki bugün için çok fazla çalıştı. Şu bahsettiğin oyunu şimdilik sırtlananlarla eşit şartlarda rekabet etme potansiyeline sahip olduğunu göstermek için. Bu doğru değil mi?”
“Offf.”
Ishizaki’yi birçok kez düzenli bir şekilde antrenman yaparken görmüş olan Hashimoto afallamaktan kendini alıkoyamadı.
“Kahretsin. Sen her zaman bir şeyleri sınırlarına kadar zorluyorsun.”
Hashimoto, düzgün bir tartışmada onunla rekabet edemeyeceğini biliyordu,yinede kafasını kaşımaktan kendini alamadı.
“Ama bu her şeyi açıklıyor. Sen gerçekten bizi bu spor festivalinde ezmeyi planlıyorsun, bu yüzden elit birinci sınıflar ucubeler gibi ortalıkta dolaşıyorlar, değil mi?”
Fiziksel olarak üstün yetenekli birinci sınıf öğrencilerinin,10/ A Sınıfı’nın yetenekli öğrencilerin yarıştığı müsabakalarda girmeleri için takip edildiği erkenden fark edilmiş bir şeydi. Ancak, ne kadar fark edilse de girişlerin engellenmesi için bir yol yoktu ve bu yüzden şu ana kadar beklenenden daha az başarılı olmuşlardı.
“Prensesin yarışma günü olmamasından dolayı sıralamalarda en sonuncu olmaktan kaçınamıyoruz ve oldukça çaresiziz. Eğer seni de düşman edinirsek hiçbir şansımız kalmayacak. Hadi bu işi burda bitirelim.”(186 son satır)
“Bitirelim mi?”
Şu ana kadar dostane bir yaklaşımı olan Ryuen’in tavrı gözle görülür biçimde değişti ve yüzündeki gülümseme kayboldu.
“A sınıfında ne haltlar olduğu hiç mi hiç bilmiyorum. Ben D sınıfındayım. Çukurun en dibinden çıkabilmek için bir taraflarımı yırtıyorum. Eğer böyle salakça bir şeyle bana engel olup rahatça benden kurtulabileceğinizi zannediyorsanız çok büyük hata yapıyorsunuz.”
Hafifçe gülümseyen Hashimoto’nun yüz ifadesi, hayalet görmüşçesine bir anlığına dondu.
“O zaman ben ne yapayım!? Tek taraflı olarak senden özür mü dileyim?”
“Ha, şöyle. Bunu kastettiğimi biliyorsun. Senden para filan koparmaya çalışmıyorum. Sadece içten bir özür bekliyorum di mi, İshizaki?”
“Evet. Omzumdaki acı birazcık da olsa azaldı, yani sadece bir özür benim için yeterli.”
Şu an her şeyden daha çok zarar veren şey zaman kaybı. Para veya özel başka bir istek olmayacağını onayladıktan sonra Hashimoto bu fikri benimsemeye karar verdi.
“Shimizu’yu ikna etmek için bana biraz zaman ver.”
“Hızlı ol. Yaklaşan başka bir yarışmamız var.”
Münakaşanın başlangıcından beri çoktan 5 dakika geçti. Artık hemen özür dileyip spor salonuna koşmak için çok geçti.
“Beni duydun. İkna olmadığını biliyorum ama dürüstçe bir özür dilemelisin.”
“Saçmalama. Bana bu meseleyle ilgileneceğini söylediğin için çenemi kapattım ve seni dinledim. Dediklerini yapmaya hiç niyetim yok.”
“Yani kaybetmemize tamamsın? Belki bu şekilde inatçılık yaparak kendi gururunu koruyabilirsin. Ama 5 ya da 10 puan kaybettiğinde gönlün rahat olacak mı?”
“Yani bu…”
“Şu an önemli olan sınıfın kazanması değil mi? Bir boka bastın bu yüzden git özür dile ve o boku temizle.”
Ufak bir özür ve sonrasında yarışmaya katılabileceksin demeye getirmişti. Hashimoto, Shimizu’yu ikna etti.
“Kahretsin. Neden ben…”
Çok fena irite olan Shimizu istemeyerekte olsa sakinleşti, ikna olarak İshizaki’den özür dilemek için adım attı.
“Bekle, Shimizu. Matoba da en az senin kadar suçlu. Benim başka yere baktığımı iddia etmesi falan.”
“Matoba…”
“Tamam…”
Bu iki öğrencinin yan yana geçip kafalarını eğip azıcık olsada, İshizaki’den özür dilemekten başka çaresi yoktu.
“Özür dileriz… Böyle iyi mi?”
Hemen eğdikleri kafalarını kaldırıp ayrılmak üzereydiler ki, İshizaki onları durdurdu.
“Ryuen-san bunu görüyor musun? Bu da ne böyle?”
“Sanki yüzüne tükürüyorlarmış gibi. Ben İshizaki’nin hiç adam gibi bir özür aldığını düşünmüyorum. İçinde hiç samimiyet yok.”
“Delirdin mi lan sen, Ryuen? Daha fazla geri adım filan atmam ben.”
Daha öncesinde, Hashimoto, Shimizu’nun iyiliği için pazarlık yapmaya çalışmıştı ama şu an daha fazla ileriye gidemeyeceğine karar verdi. Bir öğretmenin müdahalesi olmadan bu işin içinden çıkamayacağını anlayan Hashimoto öğretmenin yanına koşarak gitti.
Bir dakika içinde falan, öğretmenle beraber olay yerine geldi.
“Burada sorun ne Allah aşkına?”
“Aslında…”
“Özrünüzü kabul ediyorum.”
Hashimoto tam da ne olduğunu hocaya açıklayacaktı ki, İshizaki bir anda özürlerini kabul ettiğini açıkladı.
“Üzgünüm, Ryuen-san. Benim arkamda durdun… ama ben bunun sadece küçük bir çarpışma olduğunu söyleyemeyecek kadar çocukluk ettim. Bu ikisi şimdi benden özür dilediği için bu konuyu uzatmayacağım. Olur mu?”
“Eğer sen tamamsan, gerisi beni ilgilendirmez.”
Öğretmen gelir gelmez Ryuen ve İshizaki konuşmayı kısa kesti. Ryuen’in öğretmene sırtını dönemeyeceğini bilen ve öğretmen çağıran Hoshimoto’nun da kafası karıştı.
Sadece bu sahneyi gören öğretmen bir karara vardı.
“Demek siz ikiniz İshizaki’ye çarptınız ve özür dilediniz. O da kabul etti. Olay bu mu?”
“Tam olarak öyle deği….”
Shimizu problem çözülmüş gibi gözüktüğünden tam sesini yükseltmeye çalıştı ki, Hashimoto onu durdurdu.
“Sanırım öyle. Olay çözüldü.”
“İyi o zaman. Festival sırasında olay çıkarmaktan kaçının, tamam mı?”
Hashimoto sinirden patlamak üzere olan ikisini itekleyerek olay yerinden uzaklaştırdı.
“Öğretmen izlerken hızlıca uzaklaşın.”
İkisi İshizaki ve Ryuen’e dik dik bakmak için birkaç defa arkalarını döndüler ama sonuç olarak spor salonuna doğru yürüyen kalabalığın içinde kayboldular.
Ryuenlerde aynı zamanda kalabalığın içinde dağıldılar.
Etrafta kimse kalmayınca Hashimoto derin bir şekilde sızlandı.
“Off… Büyük bir kalabalığın içinde böyle bir şeyi nasıl yaparlar? Bu çocuk… benim düşmanım olmasını isteyeceğim türden biri değil.”
Hashimoto iliklerine kadar buz kesti. Ama bunları demesine rağmen tek başına keyifli bir şekilde kahkaha attı.
Çeviren :Ns