Elitler Sınıfı - Cilt 17 - Bölüm 20 - Spor Festivali
Cilt 17 – Bölüm 20 – Spor Festivali
Güneşli bir gün.
Ben, Suzune Horikita, tesisin içinde salona öğrencilerin toplanmasını izliyorum.
Sahnede Miyabi Nagumo-senpai açılış konuşmasını yapıyor. Okulun dışından gelen misafirler, öğrencileri pür dikkat izliyor. Çok kişi yok, belki bir iki düzüne kişi var yabancı.
Öğrenciler bu yabancı bakışlardan pek hoşnut olmasa da, festivale odaklanıyorlardı.
Konsey yabancı misafirlerin olacağını söylemişti ancak bu kadar fazla olacağını düşünmüyordum. Bu okulun kurulumunda yer alan kişiler ve politikacılar… TV’de gördüğüm politikacılardan kimse yok. Ancak onlardan ya da o alanda birileri vardır burada.
Hepsi takım giymiş, sert yüz ifadeleriyle etrafa bakınıyor, sanki hapishane mahkumlarını izliyor gibiler.
Bu tavırlara rağmen, Konsey başkanı Nagumo sözlerini etkilenmeden gururla söylüyor. Abimin daha önce yaptığı gibi, konsey başkanlığının hakkını vererek görevini yerine getiriyordu.
Nagumo-senpai’nin konuşması bittikten sonra, öğrenciler alkışladı.
Baton (yarışlarda kullanılan sopa-çubuk* adı her ne ise) kendilerine tekrar bilgilendirme yapılan öğretmenler tarafından el ele dolaştırıldı.
Sonunda açılışı yaptık.
Şuandan itibaren, öğrenciler istediğini yapmakta özgürler. Kurallara uydukları sürece, daha önceden istedikleri yarışa katılabilirler. Fikir değiştirip başka bir etkinliğe de katılabilirler.
Yarışlara katılmayı bitiren ya da seçili yarışlara katılmayacak kişiler belirli bölgelerde tezahürat yapabiliyordu. Izninizin olmadığı bölgelerde dinlenme, tezahürat yapma ya da hileye başvurursanız, diskalifiye oluyorsunuz.
Takım yarışlarında, her sınıftan kazanabilecek öğrenciler seçiliyor ve takımlardaki öğrenci sayısı eşitleniyordu.
Takım yarışmalarına katılabilecek öğrenci sayısı önceden belirlenmişti. Bu durum, Sudō-kun ve Yamada-kun gibi başarılı öğrencilerin, takım yarışmalarında katılımını öğrenci başına 3 ile sınırlandırıyordu. Önceden katılım sağlanabilecek yarışmalar da bu sınırlandırmaya dahil.
Spor festivali gününde bu konuda düzenleme için tartışmak aptallık olurdu. Diğer öğrencilerle iş birliği yapmamızı engelleyen bir kuralımız yok.Yani, Ichinose-san veya Sakayanagi-san’ın sınıfından öğrencilerle. İki taraf için de puan kazandırabilecek bir yarışma çıkarsa, duruma bağlı olarak takım olunabiliyor.
Çok şükür ki, bu konuda önceden Katsuragi-kun ile bir anlaşmaya vardık. Üzerinde defalarca konuştuk ki, sorun yaşamayalım.
Açılış yarışmalarından katılım çok olacağı için pek endişeli değilim. Ancak her saat arkadaşlarımla çıkmış ya da çıkabilecek problemler üzerine iletişim kurarak duruma bağlı çözümler üretmem gerekiyor.
Benim katılacağım ilk etkinlik 100 metrelik koşu. Yarışların başlamasından 15 dakika kadar sonra başlayacak. Acele etmeme gerek yok sadece erkenden gelip katılımcıları kontrol etmek istedim.
“Hey hey, Horikita! Zaman doldu!”
Salondaki kalabalık yerini yarışmaya hazırlanan öğrencilerle alıyorken, Ibuki-san nefes nefes bana doğru koşuyordu.
“Salak mısın sen?”
“Huh! O ne demek şimdi? Kaybetmekten mi korktun yoksa? hıı?”
“Yok…” Olay çıkartmasın diye hemen inkar ettim.
“Hangi yarışa katılacaksın? Önce nefesini düzenle de, cevap ver.”
“100 metrelik koşu. Seninle anlaştım ya, aklımda.” dedi, İbuki.
“Evet, 100 metrelik koşu. İlk yarışa biz giriyoruz. Yarışacağını bile bile, niye enerjini şimdiden harcıyorsun? Başlamasını beklesene?”
“Amanın…” aptallığını fark etti sanırım.
“Boş ver onu! Hadi yarış başlıyor!”
“Sorun yok. Ben de biliyorum başlayacağını.”
Ibuki-san kolay bir rakip değildi. Geçen yıl 100 metrelik koşuda başarılıydı. Mümkünse onunla yarışmak istemezdim. Ancak ona borçluyum. Ibuki-san’ın yardımı olmasaydı, Kushida-san’ın okula gelme işini çözemezdim. Yine de, ona yenilemem tabii ki.
Kendisi de bunu istemez. Onunla adil bir şekilde yarışacağım.
Ibuki-san yan yana yarış alanına yürümekten hoşlanmamış olacak ki, aramıza biraz mesafe koyarak ilerledi. Tansiyon yükseliyor.
İlk yarış, 10.sınıf kızları arasında olacak. Önceden belirlenen yarışmacılar dışında peki bir kayda değer değişiklik göremedim. Potansiyel rakibim hala Ibuki-san. Ancak… burada kolay bir başarı alırsam, sınıf arkadaşlarıma diğer yarışmalarda zorlu rakipler düşecek demektir.
****
100 metrelik koşu hem bu festivaldeki ilk yarışım hem de Ibuki-san ile olan sözümdeki ilk yarış oldu. Zar zor kazandım
İşin tuhaf yanı, geçen yılki gibi küçük bir fark ile.
Yarışı art arda bitirdik. Ibuki-san öfkeyle yere tekme atıp şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla hızlı koştuğunu iddia ederek söylendi.
Onunla 2.yarışım, 4. yarışma olan uzun atlama. Burada yollarımız ayrılıyor.
Ikinci yarışmam olan engelli koşuda 1.liği kaptım. Üçüncü yarışmam, halat çekmede 3. oldum.
Şimdilik bireysel olarak başlangıçtan 5 puan, iki bireysel yarışma birinciliğinden 10 puan, 3.lükten 3 puan, katılımdan da 3 puan ile toplamda 21 puan elde ettim.
Saat yaklaşık olarak 10.00. Ibuki ile olan uzun atlamanın 2.yarışması başlamak üzere.
Atlamam bittikten sonra, çıkan sonuç: 5 metre, 79 cm oldu.
Fena değil. Nerdeyse kişisel bir rekor kırdım diyebilirim.
Benden 3 sıra geride olan Ibuki-san, rekorları kontrol edip nefesini düzenlemeye çalışıyordu. Birinciyi geçerse, iyi bir rekor elde edebilir.
“Yo, Suzune! Buldum seni!”
Bir sonraki atlayacak kişiyi izlerken, arkadan bir ses duydum. Sudō-kun koşarak geliyordu, arkasında da Onodera vardı.
Bu festivalde yüksek beklentimin olduğu takım.
“Gayet iyi duruyorsun.”
“Sudō-kun yarışlarda art arda 3 kez birincilik aldı. Çok rahat çok profesyonel!”
“Eh, evet. Sen de iki etkinliğe katılım ikisinde de birincilik aldın, değil mi Onodera?”
“Biraz şanslıydım ama.”
Yüzmede başarısını çoktan kanıtlamış olan Onodera, diğer alanlarda da kendisini gösteriyordu.
“Okula ilk geldiğimiz zamanlarda, senden böyle bir izlenim alamamıştım, bu başarının sırrı nerden geliyor?”
Onu beden derslerinde gördükçe kafamda bu soru beliriyordu.
“Koşmayı pek sevmiyorum. Sadece yüzmeye aşığım. Gerisini ben de bilmiyorum.”
“Uzun koşuya hayır diyordun.”
“Çok yorucu, o kadar hızlı da koşamıyorum. Güzel bir şey değil aslında.”
Takım olmaya karar verdikleri günden beri antrenman yapıyorardı. Tahmin ettiğimden daha doğal ve başarılı bir ekip olmuşlar.
“Doğru. Kōenji ile kapışmak isterdim mümkün olsaydı. 3 etkinliğe katılıp 3 birincilik aldı. Kazanmayı sürdürecek gibi bir hali de var.”
“İyi değil ki. Sınıf arkadaşlarını ezmek hoş değil.. haksız mıyım?”
Sudō ile Kōenji, birincilik alacak potansiyelde öğrencilerdi. Aynı yarışlarda katılma isteklerini anlayabiliyorum ancak sınıf arkadaşlarına öncelik vermeleri de gerekiyor.
“Biliyorum, tabii. Şaka yapıyorum.”
“Ona göz kulak olurum.”
“Evet. Onodera-san kontrolü eline aldıkça, benim endişelerim azalıyor.”
“Demek güvenilir değilim…”
Yüzünden hoşnut olmayan bir ifade vardı ona baktığımda. Gözlerini kaçırdı. Bu hali, eski tavırlarından dolayı tavırlarında değişiklik olduğunu gösteriyordu.
“Sudō-kun, siz başka yarışmalara da katılacaksınız değil mi, başarılar.”
“Oh. Başarımı katlamaya devam edeceğim.”
Bu cesaret verici sözlerden sonra, kafamı son atlayacak kişiye çevirdim.
Ibuki-san’ın sonucunu görmeliyim.
“Eh, size mani oluyoruz. Biz diğer yarışmacılara bi bakalım.”
“Sen yaparsın! Görüşürüz, Horikita-san.”
“Görüşürüz.”
Onlarla vedalaştıktan sonra Ibuki-san yarışmaya başladı.
Anladığım kadarıyla, yetenekleri benimkine yakın ya da eş değer. Kısacası, beni geçme ihtimali var.
İki farklı duygu içerisindeyim: 1; rekorumu geçememesi isteğim ile, 2; tüm gücüyle adil bir şekilde mücade etmesi isteği var.
Baskı altında olsa gerek. Ancak hareketleri dikkatli idi. Zıplayıp topraklı zemine, ileriye düştü.
Yüzünde toprakla, gözleri hemen rekoru aradı. Rekoru: 5 metre, 81 cm.
2cm ile kaybettiğim belli oldu.
“Başardım!”
Ibuki-san yumruğunu havaya salayarak zıplayıp sevinç gösterisi düzenlendi. Benim rekorumu geçmişti.
“Gördün mü? Kazandım! Sen kaybettin!”
Beklenenin aksine fazla irite edici bir sevin gösterisi oldu.
“Sürüklenmeden dolayı mı avantajlı oldun acaba…”
Eğer yeteneklerimiz arasında bir fark yoksa, böyle açıklanabilirdi.
“Huh? Sürüklenme mi?”
“Oh, yok bir şey.”
“Üff, kabullen işte. Kaybettin.”
“Sen de hemen gaza gelme. Şuan durum 1-1.”
Onu uyarmama rağmen, Ibuki-san hala sevinçten dört köşe.
İlk sırayı kapamamam kötü oldu. Kazanmasıyla, bir sonraki yarışı garantilemek de bana düşüyor.
“Ben kazandım işte, beeen kazandım! Sense kaybettin! Kaybettin!”
Off..
Mental sağlığımı etkiliyor bu durum. Şuan durum 1-1. hemen 3.yarışa geçelim istiyorum ama bu yarışın arkasından yüksek rekabetli takım yarışları başlayacak. Öğleden sonraki yarışları beklemem gerek bu işi bitirmek için.
Çeviren: Ns
***