Elitler Sınıfı - Cilt 18 - Bölüm 4 - Sudo'nun Problemi
Cilt 18 – Bölüm 4 – Sudo’nun Problemi
Hizmetçi Kafe toplantısı bittikten sonra Keyaki AVM’ye gittim.
Bugün yiyecek işleri için araştırma yapmam gerekiyordu. Hem internet hem de avmde satılan ürünler vardı. Yüksek kalitedeki ürünleri mümkün olan en ucuz fiyata satmak işin püf noktasıydı. Eğer Kei’yi davet etseydim bu bir araştırmadan çok randevuya dönerdi. O yüzden bugün bu işi yalnız halletmeye karar verdim.
Süpermarkete giderken birinin bina haritasına baktığını gördüm. Asık suratını görmek beni rahatsız ettiği için yanına konuşmaya gittim.
“Bugünlerin gözdesi sensin, Sudo.”
Dönüp küçük bir bakış attı, ben yaklaşana kadar beni farkedememiş gibiydi.
“Eh, oh Ayanokoji? Gözdesin derken?”
“Vize sınavlarından bahsediyorum.”
“Ha onu demek istedin, sevindim. Ne kadar çalıştığım göz önüne alınınca beklentilerimi karşılayacak kadar puan aldım sanırım.”
Görünüşe göre, vize sınavından sonra, kendisine detaylı not bile vermiş.
“Okula ilk başladığında nasıl göründüğünü görsen eminim ki şaşırırdın.”
“Haha, hiç şüphesiz. Eski ben olsam sürekli ‘Ne var ulan? Bu kadar formülü çalışıp ezberlemek ne işe yarayacak? Zamanını böyle şeylere harcamayı bırakıp basketbolda daha fazla çalışmalısın!’ tarzı bağırırdım.”
Sudo kendi geçmişini düşünerek cevap verdi. Bu sırada kendimi ona bir soru sormak zorundaymışım gibi düşündüğümden şöyle bir soru sordum.
“Eğer geçmişteki sen, şuan ki sana ‘Zamanını boşa harcama’ deseydi ne cevap verirdin?”
“Hmmm.”
Biraz düşündükten sonra az önceki dediklerine bir biçim verip cevapladı.
“Böyle basit formülleri bile hatırlayamıyorsun, kimsin sen!”
Bu güzel ve Sudo’nun karakterine pek uymayan bir cevaptı. Ayrıca eski Sudo’nun, beyni sadece tek bir şeye çalışan bir midilli olmadığıyda doğruydu.
‘Profesyonel bir basketbol oyuncusu olacağım için önemli değil.’ Diyebilirdi.
“Ugh, tamam peki, o zaman doğru cevap ne? Beyni olan bir profesyonel senden bir adım önde değilmidir ? Aklını kullanamıyorsan işin biraz zor oluyor.”
Sudo kafasını kaşırken yüzünde acı bir gülümseme vardı.
“Dürüst olmam gerekirse konuları anlaması daha zor hale geldikçe sabrımı kaybetmeye başlıyorum. Şimdiye kadar, bir kez alışınca, oldukça sorunsuz geçti.”
Eğitimdeki başarısızlıklarını şimdi elinden gelenin en iyisini yaparak telafi eden Sudo, endişeli ve sabırsız görünüyordu. Sanki biri ortaokul seviyesinden, veya Sudo’nun durumunda, ilkokul seviyesinden yeniden başlamış gibiydi. Şimdi ortalama bir lise ikinci sınıf öğrencisini yakaladığına göre, durgun bir dönemde olduğunun farkında mıydı?
Her ne kadar bu kez elde ettiği 11’incilik derecesi, sınıfın yarısından daha yüksek, gurur duyulacak bir şey olsa da, korkarım ki bu yükseliş burada duracak. Bundan sonraki mesele sadece çalışma süresini arttırmak olmayacak. Çaba, konuları anlama, verimlilik ve yetenek dışındaki faktörler muhtemelen daha karışık bir şekilde gerekli olacak.
“Her neyse…benden bir isteğin mi vardı?”
“Yok. Sadece seni görünce selam vereyim dedim. Bugün kulüp aktivitelerin yok mu?”
Asıl merakım neden Sudo’nun bu saatte Keyaki AVM’de olduğuydu. Kültür festivali yaklaşşa bile kulüp aktiviteleri devam ediyordu.
“Bugün biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.”
“Bu pek alışıldık değil.”
Sudo’ya bakınca bugün kötü bir ruh halindeymiş gibi görünmüyor.
“Başka bir problemim var…”
“Başka problem?”
“Son zamanlarda görme yetim bir yere odaklanınca belli bir mesafeden sonra kötüleşmeye başladı.” Dedi ve gözlerini uzaklara dikti.
“Küçüklüğümden beri görüşümde sıkıntı yaşamadm, ama son zamanlarda bir garipleşmeye başladı.” (ÇN: Horikita’ya olan aşkındandır o koçum.)
Kendini ders çalışmaya adamasının olumsuz etkileri Sudo’nun fiziksel ve zihinsel durumunu değiştiriyordu.
Bir atlet için görüş çok önemli. Eğer gelecekte görüşünde daha fazla bozulma olursa bu oynayacağı maçlarıda etkileyecektir. Tabi ki gözlük ve lensler bunu bir dereceye kadar düzeltsede, kendi sahip olduğun saf görüş yetin herşeyden daha iyidir.
“Göz ölçümü yaptırmak için bir optisyen arıyordum. Daha önce hiç gitmedim, o yüzden nerede olduğuna bakıyordum.”
“O yüzden bina haritasına bakıyorsun. Eğer görme yetinin kötüleştiğini hissediyorsan, görme yetinin kötüleşmiş olması olası.”
“Eğer görüşüm gelecekte daha da kötüleşse bile ders çalışmaya devam edeceğim. Demek istediğim basketbol benim gerçek tutkum ve durmayacağım. Ama profesyonel olma hayali kurarken, diğer seçenekler hakkında da düşünmeye başladım.”
“Diğer seçenekler mi?”
“Gülme tamam mı?”
“Tamam gülmeyeceğim.”
“Normal bir üniversiteye gidip eğitim hayatıma devam edebileceğimi düşünüyorum. Eğitimim yüzünden profesyonel olmam zora girse bile, yeterince iyi değilsem beni spor dünyasında tutmalarının bir yolu yok. Bu durumda, gitmek istediğim üniversiteye gidebilir ve elimden gelenin en iyisini yapabilirim.”
Ders çalışmaya isteksiz başlamasına rağmen, bu durum Sudo’nun aklında büyük bir değişikliğe yol açtı.
“Üniversite gidip mezun olduktan sonra da profesyonel olabilirsin, değil mi?”
“Evet, doğru.”
Bir mesleği sadece liseden mezun olduğun yere göre elde edeceksin diye bir şey yok.
Sudo şimdiye kadar sadece lise mezuniyetinden profesyonelliğe giden yolu düşünüyordu, ancak şimdi üniversiteye devam etme seçeneğini de düşünüyor. Kendi yolu da daha alt bölümlere ayrılacak.
“Ah” Sudo göz ucuyla bir şey farketti.
Bende dikkatimi Akito ve Haruka’nın gittiği yere verdim.
“Bu bi’ randevu değil heralde?”
“Sanmıyorum.”
Bunu, bir başkası görse yürüyen bir çift olduklarını düşünebilirdi. Ama sınıf arkadaşları olarak bu ikisinin ne durumda olduğunu tam olarak biliyoruz.
“Onları gerçekten kendi başlarına bırakmalı mıyız?”
“Onlara şuan ne söylersen söyle bir anlam ifade etmeyecektir.”
“Doğru olabilir, ama…”
Sudo yumruklarını sıktı, dişlerini gıcırdattı.
“Sakura ile o kadar yakın değildim, ama bende benzer deneyimler yaşadım.”
Sudo, Yamauchi ile birlikte takıldığı dönemlerde Ike ile birlikte ‘Üç aptallar’ diye hitap edilen gruptandı. Bu yüzden Yamauchi’nin atılması özellikle onun için acı vericiydi. (ÇN: haketti.)
“Ama sanırım o zamanki halimle kıyaslandığında bu hiçbir şey. Onun yerinde olsam kendimin atılmasını istemek kadar ileri gidemezdim.”
Haruka Airi’nin okul hayatını kendininkiyle eşit, hatta daha da değerli görüyordu.
“Eğer başın derde girerse, benden her zaman yardım isteyebilirsin. Gerçi benim yardımıma ihtiyacın olmayacağına eminim, Ayanokoji.”
“Olur mu öyle şey. Eğer senden yardım isteyecek olursam hiç tereddüt etmeden isteyeceğim.”
“Duyduğuma sevindim dostum. Artık gitsem iyi olur, sonra görüşürüz Ayanokoji.”
Sudo’ya veda edip süpermarkete doğru yola koyuldum.
Çeviren: erdb