Elitler Sınıfı - Cilt 2 - Kısım 4 - Her Tahmin (6)
Cilt 2 – Kısım 4 – Her Tahmin (6)
O gece, Kushida’nın talimatları doğrultusunda, Sudou hariç herkes odamda yerini almıştı. Görünen o ki Kushida Horikita’yı bile çağırmış… Gerçi Horikita katılmaya pek yanıp tutuşuyor gibi değildi ya, neyse.
“Öyleyse.. Kushida-chan, herhangi bir ilerleme var mı?”
“Evet, ilerleme oldu olmasına da, onun dışında ben akıl almaz bir şey daha fark ettim. Ayanokouji-kun, bir dakikalığına bilgisayarını ödünç alabilir miyim?”
“Tabii.”
Başımı onaylarcasına sallayarak cevapladım. Kushida masaüstü bilgisayarımı başlatıp internet tarayıcısını açtı.
“Tamamdır. Şuna bir bakın!”
Kushida birinin bloguna girmişti. Özenle hazırlandığı belli oluyordu. Normal kişilerin açacağı tarzdaki web sitelerinin aksine, buram buram planlı ve özverili çalışan bir işletmenin havası hakimdi..
“Dursana bi, şurdaki Shizuku’nun fotoğrafı mı?”
“Shizuku mu?”
“Kapak idolü. Daha geçen bir ergen dergisinin kapağını süslemişti ” (Ç.N: instagirl gibi bir şey)
Bir sürü fotoğrafı vardı. Bakışlarında ve fiziğinde kusur bulmak olanaksızdı.
“Bir yerlerden hatırlıyor musun?” Kushida sordu.
“Hatırlamam mı lazım?”
“Yakından bak bir de.”
Kushida, Shizuku’nun yüzünü gösteren bir resme tıkladı. Ike içine düşecekmiş gibi baktı ve sonrasında…
“Kız baya güzelmiş.”
“Ya hayır öyle değil, off. Sakura-san değil mi bu?”
“Kushida-chan, kimi diyorsun?”
“Sakura-san, bizim sınıftan.”
“Ne? Mümkünatı yok. Sakura-san? Yok, hayır hayır, bunun doğru olmasına imkan yok.”
Ike güldü, ama Yamauchi kaskatı kesildi.
“Hey, Ike.. yani, aslında dikkatlice bakınca… sanırsam… kız Sakura’ya biraz benziyor.”
“Ama gözlük takmıyor, değil mi? Saçları da farklı.”
“Dediğin şeyler, kimlik saptamak için dikkate alabileceğin kriterlerin en basitleri.”
İlk başta fark etmemiş olsam da, ekrandaki kızın Sakura olduğundan yüzde yüz emindim. Yine de Ike hala durumu kabullenemiyordu. Ne yapacağını bilemez halde, ekrana bakarken öyle olmaması için tırmalıyordu resmen.
“Ne yani, Shizuku Sakura mı şimdi? Öyle değil, değil mi? Demek istediğim, arada küçük benzerlikler var tabii ama… farklı kişiler. Bir Shizuku’nun ne kadar hayat dolu, mutlu olduğuna bakın, bir de Sakura’ya… Değil mi? Ayanokouji?”
Yüklenen tüm fotoğraflarda güzel çıkmıştı, bu da özçekim çekmeye alışkın olduğunu gösteriyordu. Bununla birlikte, idol Shizuku’yla Sakura’nın aynı kişi olduğunu kanıtlayan, çürütülemez bir detay fark etmiştim.
“Hayır, Kushida tamamen haklı. Sakura bu. Şuraya bakın.”
Fotoğraflardan birini gösterdim.
“Çok azını görüyorsunuz, ama yurt odasındaki kapının aynısı.”
“Harbiden de bizim yurt kapılarının aynısı gibi.”
Başka bir deyişle, fotoğrafı okulda çekmiş olması muhtemeldi.
“Pekala.. demek Shizuku, Sakura. Her ne kadar bunun üzerine neden bu kadar düştüğünüzü anlamasam da.”
“Bunu fark etmen… cidden harikasın, Kushida.”
Dediğimde ciddiydim. Her ne kadar aralarında belirgin bir benzerlik bulunsa da , Kushida bizi bu olaya yoğunlaştırmasaydı aynı kişi olduklarını fark etmezdim.
“Ike’nin şu haftalık dergiyi okuduğunu gördüğümde, bir şey anımsar gibi oldum. Sanki Sakura’yı daha önce bir yerde görmüşüm hissine kapıldım.” dedi Kushida.
“Aman tanrım… sınıfımızda bir idol var! Ah, acayip tahrik oldum.”
Ike baya heyecanlı bir şekilde, hissettiklerini açıkça dışa vurdu. Böylesi haysiyetsiz bir davranıştan sonra Kushida, Ike’yle arasına mesafe koyar herhalde.
Her ne kadar şimdilik görmezden geliyor gibiyse de, onun böyle bir durum karşısında bile anlayış göstermesini anlamlandıramıyordum.
“Ama ne zaman Shizuku hafiften popüler olmaya başladı, aniden kayıplara karıştı.”
Okulda, bir idol ve sessiz, fark edilmeyen önemsiz bir kız olarak 2 farklı hayat yaşamıştı. Neden ikinci bir benliği tatmak istemişti acaba? Arkasıyla önü çok farklı olan bir bozuk para gibiydi.
Saat akşam 9’a doğru bizim grubun dağılma zamanı geldi. Hepsini kapıya üşüşürken gördüm.
“Kushida, seninle konuşmak istediğim bir konu daha var. Biraz daha kalabilir misin?”
“Hmm… demek söyleyeceklerin bitmedi. Tabii, kalırım.”
“Pişt, Ayanokouji! Ne konuşacaksın onunla, ha? Bana şey olduğunu söyleme sakın…”
Elimi sallayarak Ike’nin korkusunu yatıştırdım. Ve sonrasında ona sadece Sakura hakkında konuşacağımızı söylediğim halde dibime kadar gelip, kulağıma “Buna inanmıyorum.” diye fısıldadı.
“Eğer ona hislerini itiraf edersen, affetmem seni. Başına gelecekleri tahmin edebiliyorsun, öyle değil mi?”
Bu kadar paranoyak olmasan diyorum…
He Ike, yığınla iş arasından bir Kushida’ya açılmam kalmıştı zaten. Üstelik açılsam bile anında biçilirdim ya, neyse.
“Ciddi ciddi bu kadar şüpheleniyorsan, geç koridora bekle, 1 dakika bile sürmeyecek konuşmamız.”
Önerim aniden Ike tarafından kabul gördü. Koridora geçip kapının yanına boylu boyuna yaslandı. Bizimkiler dağıldıktan sonra Kushida’ya o gün Sakura’yla yaptığım konuşmayı anlatmaya başladım.
“Ah, evet.. Ee, Sakura hakkında ne söylemen gerekiyormuş?”
“Onun aynı zamanda bir idol olduğunu öğrendiğimde oldukça şaşırdım, ama yine de durumunu anlıyorum gibi. Onun gerçek kişiliğinin bu olup olmadığını merak ediyorum.”
Bu fikri çekinerek dile getirsem de, Sakura’nın da Kushida gibi gizli bir benliği olduğunu düşünüyordum.
Ama gel gör ki, olayları farklı şekillerde anlayabilen Kushida, tamamiyle değişik bir sonuca ulaşmıştı.
Bence Sakura…. idol olarak sahte bir kimliğe bürünmüş. Aslında sahte demek de doğru sayılmaz. Kendisine makyaj yaparak yeni bir kimlik edinmiş demek daha doğru olur.
“Yani yeni bir makyaj… yeni bir kişilik mi demek oluyor?”
“Evet. Büründüğü kişilikle kendisini olduğundan çok farklı gösterebilir de.”
Kushida’nın söyledikleri oldukça ikna ediciydi. Dediklerinde, doğru gelen bir hissiyat vardı. Ama o an, Kushida’yla olan son telefon konuşmamızda bana söylemek istediği şeyin ne olduğunu düşünmeye başladım.
“Hey, beni son arayışında anlatmak istediğin şey neydi?”
Kushida’nın dediğime olan tepkisi omuzlarını hafifçe oynatmak oldu. Unutmuş gibi bir hali vardı.
“Sonra söylerim. Şu anki önceliğimiz bu olayın karara bağlanması. Üstelik, bu kişisel bir istek.”
“Kişisel bir istek mi?”
Sözlerini biraz baştan çıkarıcı bulsam da, Kushida’nın bir konuda yardıma ihtiyacı var gibiydi. Hiçbir alanda kendimi göstermemiştim. Onun yapamadığı şeyi, benim başarma ihtimalim yoktu onun gözünde. Hırslı ve azimli biriydi; istediği her şeyi elde edebilecek güce sahipti.
“Ama şimdi söyleyemem. Daha sonra artık.”
Acı bir şekilde gülümsedi ve özür dilemek amacıyla ellerini kenetledi.
“Sudou’nun olayında işler hallolursa, o zaman söyler misin?”
“Evet, o zaman problem olmaz.”
Arkasını döndü ve kapı kolunu tuttu. Derken aniden duraksadı, kısa bir süreliğine hiçbir şekilde kıpırmadan durdu. Sırtına baktığımdan dolayı nasıl bir ifade takındığını göremiyordum.
“Kushida…?”
Bir şeyler tuhaf gibiydi. Adını söylediğim gibi önünü döndü ve aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Ayak parmak uçlarına basıp topuklarını kaldırdı. Kulağıma fısıldamak için yanağını yanağıma yanaştırdı.
“Benim isteğimi yerine getirirsen, Ayanokouji-kun… Sana en değerli şeyimi veririm.”
Bir cadının fısıltılarıydı sanki. Çok hoş.. ama bir yandan da ölümcülvari bir koku, kalbimi ele geçirmiş gibiydi. Kulağıma fısıldadığı esnadaki gülüşü gerçek miydi, değil miydi bilmiyorum. Bildiğim tek kesin şey, Kushida’nın bir melek olmadığıydı.
Kımıldamadan durmaya devam ettikçe, nasıl hissetmem gerektiğini bilemez haldeydim. Çoğu insan bünyesinde farklı farklı kişilikler bulundururdu, ama Kushida’nın durumunda… sanki içinde başka bir insan yaşıyor gibi. Böylesi bir Kushida, insanı altına ettirir cinstendi.
Kurduğu plan neydi, ne düşünüyordu ya da amacı neydi..? Cevaplamaktan acizdim. Kushida Kikyou diye bildiğim kızın nereye kaybolduğundan bile bihaberdim. Aradaki fark öyle bir uçurumdu ki… Kushida’nın çoklu kişilik bozukluğu yaşayıp yaşamadığından bile şüphe eder hale gelmiştim. O kadar derindi. [1]
Kendini geri çektiğinde, yumuşak ve nazik gülüşlü Kushida’nın geri dönmüş olduğunu gördüm. Kapıyı açtığı gibi dışarıda sabırsızlıkla bekleyen Ike’ye seslendi.
O ürkünç Kushida’dan eser kalmamıştı.
Çeviren: lightningbridge
Düzenleyen: Fatoshisme
[1] Çoklu kişilik bozukluğu: Bir çeşit kimlik parçalanması. Bu hastalığa sahip olan kişiler bilinçlerini, hafızalarını ve kimliklerini tek bir kişilikte toplamakta zorlanırlar. Kişinin birincil kimliği ve diğer kimlikleri olur. Daha fazla bilgi için: