Elitler Sınıfı - Cilt 20.5 - Bölüm 32
“Yeni yılın başında oldukça gösterişli davranıyorsun gibi.”
Keyaki AVMye varmak üzereyken bizi sıradan kitap sohbetimizi ederken bir kız öğrenci bize seslendi.
Bize seslenen, pek sık iletişime geçmediğimiz Kamuro Masumi’ydi.
Nedeni bilinmeksizin bize iğrenmiş bir ifadeyle bakıyordu.
Kamuro yaklaşırken, Hiyori nazikçe başını eğdi ama Kamuro bunu görmezden geldi Kamuro tek taraflı bir konuşma başlattı.
“Seni daha yıl bitmeden önce Karuizawa ile randevudayken görmüştüm.Yeni yıla girer girmez farklı bir kızla çıkmaya mı başladın?”
Küçümseyici bakışlarla bana bakıyordu.
Sanırım dışarıdan bakarsan birinin bu şekilde anlaması normaldi
“Bahsettiğin iki şey tamamen farklı.Ne demek istiyorsun?”
“Um, günaydın, Kamuro-san.”
“Shiina’ydı, değil mi?Ayanokōji ile yakın olduğunuzu bilmiyordum.”
Durumu açıkça anlatmadığımız sürece yanlış anlaşılacaktık.
“Beni dışarıya sadece arkadaş olarak çağırdı.”
“Ayrıca Kei’den iznim var”
Bunun onu biraz ikna edeceğini düşünmüştüm ama ifadesi hala sertti.
“Dediğiniz doğru olsa bile, dışarıdan anormal gözüktüğü gerçeğini değiştirmiyor .”
Dışarıdan bakan birinin durumumuzu bilmediğini var sayarsak dediği doğru sayılırdı.
“Ama eğer bu tavır doğruysa bir kız ve bir erkeğin takılması imkansız olur değil mi?”
“Bilirsin, ortamın atmosferi denen bir şey var. Uzaktan baksan bile burdaki durumun normal olmadığını anlarsın. ”
Bu Kamuro’nun kendi yorumu olabilirdi ama haksız da sayılmazdı.
Kız öğrenciler arasında, Hiyori benle çok yakıştırılıyordu.
Dışarıya çok belli etmese de bilgiliydi, ikimiz de kitap okumayı seviyorduk ve çok konuşkan değildi.
Başka bir deyişle Hiyori, kolaylıkla iletişim kurabileceğim insanlardan biriydi.
Öte yandan Hiyori’nin de bana aynı şekilde baktığını tahmin edebiliyordum.
Eğer bunu göz önünde bulundurursak dışarıdan bakan birinin bizim arkadaştan öte olduğumuzu varsayması normaldi .
“Yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek için elimden geleni yapacağım.”
“Bu akıllıca olurdu.”
“Tüm bu yolu sadece bizi bu konuda uyarmak için mi geldin?”
“Şimdi sadede geleyim. Senin hakkında bir söylentinin doğruluğunu teyit etmem lazım.”
Yeni yılımızı bile kutlamayan Kamuro aramızdaki mesafeyi daha da kapattı
“Bu biraz sıkıntılı bir konu, sorun olur mu ?”
Ne olur ne olmaz , Hiyori’nin burda olmasının bir sorun olup olmadığını sözleri ve gözleriyle sordu.
Hiyori’lik bir sorun yok gibi görünüyordu, bu yüzden konuşmaya devam etmesini söyledim .
“Sorun değil. Sorman gereken ne varsa sor.”
“Peki öyleyse , aklımda ne varsa soracağım. Son zamanlardaki eylemlerinin amacı nedir?”
“Eylemler ? Eylemlerden kastın ne?”
“Salağa yatma. Son zamanlarda A sınıfının işlerine burnunu soktuğunu biliyorum.”
“Ben ve A sınıfının işlerine karışmak mı?”
Böyle bir şey hatırlamıyordum. A sınıfının işlerine karışmak mı?
Başta kafam karışmıştı.Sonrasında aklıma bu şekilde yorumlanabilecek bir temasta bulunduğum geldi.
“ Morishita olayından bahsediyor olabilir misin? ”
“Oh, yani hatırlıyorsun? Birileri seni ve Morishita’yı hararetli bir şekilde sohbet ederken görmüş.”
Bu durumda, böyle hırçın olmasının sebebi bu durum olabilirdi.
Başkasının uzaktan konuşmamıza şahit olması şaşırtıcı olmazdı.
“Morishita-san?”
Bu ismi tanımayan Hiyori mırıldandı.
Morishita’nın bizimle aynı devrede olduğunu bilmiyor bile olabilirdi.
“Bilmiyor muydun ? A sınıfında Morishita Ai diye biri var .”
“Sanırım bu ismi daha önce duymuştum ama onunla şahsi olarak hiç tanışmadım.”
“Genelde kendi sınıfı dışından insanlarla pek konuşmaz . Şüphe duymakta haklıyım değil ?”
“Öyle mi? Fark etmemiştim…”
Oysa ki, diğer öğrencilerden Sudō ve Koenji ile konuştuğunu söylemişti
Her ne kadar tüm isimleri hiç saygı eki kullanmadan söylemesi biraz rahatsız edici olsa da, utangaç birine benzemiyordu.
“A sınıfını soruşturmaya çalışmıyor muydun? ”
“Öyle bir niyetim yoktu .İnanıp inanmamak sana kalmış.”
Kamuro bana inanmadığını açıkça belirtti.
“Senin A sınıfının çıkarları için hareket edeceğini düşünmemiştim.”
“Eğer Morishita ile temasa geçen kişi sen olmasaydın,yüksek ihtimalle umursamazdım bile.”
“Gerçekten mi?”
“ Sakayanagi’yi yenebilecek tek kişi sensin.”
İlk tanıştığımda Kamuronun böyle bir şey yapabileceğini hayal bile edemezdim.
Onun Sakayanagi’den nefret ettiğini düşünmüştüm.
Sakayanagi, Kamuro’nun hırsızlık yaptığını keşfetmiş ve bunu bir koz olarak kullanarak onu kendi piyonu haline getirmişti.
Başlangıçta Kamuro’nun Sakayanagi’nin yaklaşımından rahatsız olmuş olmalıydı.
Resmin bir yerinde eksik bir parça vardı.
“Bir yıl boyunca aynı masada yemek yemek bazı şeyleri değiştiriyor demek?”
“Kafanda bir şeyler kurma. Hala Sakayanagi’yi sevmiyorum, ama hiç olmassa sınıfımı düşünmem lazım. Eğer senin varlığın sınıfımıza olumlu etki edecekse sana karışmam, , ama, olmazsa harekete geçmem gerekecek .”(ÇN:Sen kime kafa tutuyon lan lolipop)
Sınıfını önemsemeye başladığı, birkaç arkadaş edindiği çıkarımını yapmak doğru olabilirdi.
“Hazır lafı açılmışken, bir şeyler biliyor gibisin, Shiina.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Ayanokōji ile olan konuşmamı yüz ifaden bile değişmeden dinledin, değil mi?”
“Biraz hatırlatabilir misin? Üzgünüm ama pek konuşmanıza odaklanmamıştım.”
“…Ha?”
“Yani bu sen ve Ayanokōji-kun arasında bir mesele, bu nedenle sizi dinlemek yerine manzarayı izlemeye karar verdim . Önemli bir şey kaçırdım mı?”
Hiyori merakla başını eğdi, Kamuro bezgin bir ifade takındı.
“Boşver. Hiçbir şey olmadı.”
Yüksek ihtimalle yanlış anladığını ve aşırı düşündüğüne karar vermişti.
Belki de konuşmayı bilerek o yöne çekip Shiina’nın tepkisini ölçmek istemişti, ancak varsayımı yanlıştı.
Hemen yanımızda olan Hiyori, konuşmayı düzgün bir şekilde duymuş ve durumu anlamış olmalıydı.
Ancak, karşısındaki kişinin bunu fark etmesine izin vermeden doğal bir tavır takınabilecek biriydi.
“Anormal biri olduğunu biliyordum.”
“Bu, çok kaba bir söyleyiş şekli.”
“Gerçek bu değil mi? Öyle olmasaydı, Sakura denen kızı hiç düşünmeden okuldan attırmazdın.”
Eş zamanlı olarak girdiğimiz özel oy birliği sınavından bahsediyordu. Kamuro sadece bizim sınıfımızdan olanların bilebileceği bilgilere sahip gibi görünüyordu.
“Sana şunu soracağı—”
Bunu söyler söylemez duraksadı ve bakışları başka bir yöne kaydı.
“Oh şuna bakın, ne kadar alışılmadık bir ikili~”
Tam sorgulaması başlamak üzereyken, rahat bir tavırla Hashimoto ve yanında sıraya giren Kitō ortaya çıktı. Kamuro’nun yüzündeki ani değişikliği fark etmemiştim.
Yüzü sanki hiç sevmediğiniz insanlarla muhatap olmak zorunda kaldığınızdaki ifadeniz gibiydi.
Ancak, böyle ulu orta bir yerde beni sorgulayacaksa, Hashimoto ile karşılaşma olasılığını da göz önünde bulundurmuş olmalıydı.
Bu durumda, yüzündeki anlık değişimin arkasında başka bir anlam olabilir, ama daha çok dikkatimi çeken Kitō’nun gösterişli, kıyafeti oldu.
Moda tasarımcısı olmak istediğini söylemişti, tarzı günlük giyimden farklıydı. Kendi moda anlayışıma güvenmediğim için tarzının iyi mi kötü mü olduğunu söyleyemedim.
“Ayanokōji’yi etrafı güzel kızlarla sarılmış görünce kıskançlık dürtülerim harekete geçti.”
“Dalga mı geçiyorsun?”
Açıkça sinirli olan Kamuro, Hashimoto ile yüzleşmek için adım attı.
“Hem Shiina-chan hem de Kamuro-chan mı? Ayanokōji gerçekten zevk sahibi biri. Değil mi, Kitō?”
Kitō’dan onay almak istemesine karşın Kitō hiç tepki vermedi.
“Biz ikimiz baş başa gezmek istemiştik, ama size katılmamızın bir sakıncası var mı?”
“Kim ister ki ? Ben yurda gidiyorum.”
Kamuro öfkelenmiş bir şekilde ortamı terk etmeye çalıştı, ancak Hashimoto onu durdurdu, kolundan tutarak kulağına bir şey fısıldadı. Kamuro hemen onu iterek aralarındaki mesafeyi açtı, ama tekrar gitmeye yeltendmedi.
“İkiniz bir randevuda filan değilsiniz değil mi? Ayanokōji’nin bir kız arkadaşı var.”
Durumun daha rahat anlaşılacağını düşündüğümden başımla onayladım. Konuşmanın Kamuro ile olan konuşmamıza kaymasını istemiyordum.
“O halde size katılmamızda ve grubu beşlememizde sorun yok değil mi?”
“Eğer Hiyori’lik bir sorun yoksa benlik bir sorun da yok. ” dedim.
“Eğlenceli olur gibi. Kamuro-san ve diğerleriyle pek konuşamıyoruz”
Hiyori’lik bir sorun yok gibi görünüyordu. Ben pek konuşkan biri değildim ama böyle büyük bir grupla eğlenmek kötü olmazdı.
Hashimoto ve diğerleriyle özellikle yakın arkadaş değildim ama birkaç öğrenciyle bağ kurmak fena olmazdı.
“Bizim bir planımız olmadığına göre, Hashimoto’ya bıraksak mı? ”dedim.
“Eğer isterseniz bana bırakabilirsiniz.”
Hashimoto, gruplarla gezmeye alışık gibi görünüyordu.
Çeviri: ayanokojiaynıben
1.5 porsiyon ichi kebap
Edit: horikita senpai